Şubat ayında Odatv’ye bir operasyon yapıldı. Güya bilgisayarlarında “terör örgütünün talimatları” varmış. İstanbul’daki tüm çalışanları (Soner Yalçın, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu) tutuklandı.
Sözüm ona bu belgeler Soner Yalçın tarafından bana da gönderilmiş. Muhtemelen e-mail yoluyladır. Ama ne hikmetse ben bunları hiç görmedim, okumadım. Kaldı ki Şubat başında Odatv’ye yapılan baskın sebebiyle 70 milyon, bu sözde “planlardan” haberdar oldu. Ve bendeniz bilgisayarında bu “planların” bulunduğu iddia edilen ben, 3 Mart sabahına kadar eli kolu bağlı, kuzu kuzu Zekeriya Öz’ün beni de tutuklatmasını bekledim(!)
70 [*] küsur gündür Silivri’deyim. Ve ailemin bilgisayarımı inceleyecek, bu sözde “planların” ne zaman ve hangi yolla bilgisayarıma yüklendiğini ortaya çıkaracak bir bilirkişi bulması için bekliyorum. Hoş bulsak ve gerçeği ortaya çıkarsak ne değişecek ki? Zira bu basit ama önemli hususu tutuklanmadan önce hem Savcı Öz’e hem Hâkim’e sordum. Öz “Aşağıda hâkimden öğrenirsiniz” dedi. Hâkim ise dosyamı aradı, taradı “Böyle bir bilgi yok” cevabını verdi. Lehimde veya aleyhimde, bir savcının ilk bakması ve araştırılmasını istemesi gereken bu değil midir?
Lafı uzatmayayım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği, bir bakan adına ÖSYM Başkanı Ali Demir’e e-mail gönderen bakanla ilgili iddialar üzerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklamalara gelmek istiyorum.
12 Mayıs’ta Balıkesir veya Yalova Mitinginde şunları söyledi:
- “Yahu mail göndermek nedir ki? Senin adına bir çete mensubu çıkar, bir mail gönderir. Mail denilen olay bu. Kılıçdaroğlu’nun adına da gönderirler. Şimdi Facebook’tan filan yahut, bunlar çirkin teknoloji. Bu facebook filan, falan bu tür sayfalar bunlar. Çirkin, berbat. Herkes adına buralardan her türlü ahlaksızlıklar yapılabilir…”
Demek neymiş; birileri Soner Yalçın veya Odatv adına bana da bir mail gönderebilir, hatta yanına “Müyesser baksın” yazabilirmiş. Başka; bir çete bunu yapabilirmiş!...
Başka; bunlar çirkin teknoloji imiş!..
Sayın Başbakan; İşte aynen bu anlattıklarınızla, Silivri’deyiz!..
Erdoğan 14 Mayıs’ta Rize’de de, “Neymiş, mail… Sen bu tür yapılmış olan iftiraya, ahlaksızlığa sığınırsan bu da senin seviyeni gösterir…”
Demek neymiş; Bu tür mailler iftiraymış!...
Ve dahi; bu ahlaksızlığa sığınmak, insanın seviyesini gösterirmiş!...
Sayın Başbakan; İşte böyle bir iftirayla, böyle bir ahlaksızlığa sığınılarak tutuklandık. Bu da maalesef evvel emirde “hukukumuzun seviyesini” gösterdi!..
Başbakan Erdoğan, 15 Mayıs’ta ise Antalya’da şöyle dedi:
- “Açıklaya açıklaya sahte bir mail açıkladınız. Biz de kamuoyu da merak ediyoruz, elinize bu sahte maili kim tutuşturdu, size bu şakayı kim yaptı, sizi aldatan kim? İçinde ‘yeğenim’ kelimesi geçen uyduruk maili size kim verdi? Emniyet güçleri bu işi takip ediyor. Er geç çıkacak meydana… Size şaka yapan, sizi bir kez daha müfteri konumuna düşüren kim? Biz bunların yalanlarını dinlemekten, kovalamaktan bıktık…”
Lütfen Sayın Başbakan, bizi Silivri’ye tıktırtan, bu “şakayı” yapanları, ondan önce de sizin, bizlere her Allah’ın günü “terörist” diyerek günahımıza girmenize, sizin aldanmanıza sebep olanların bulunması için Emniyet güçlerine bir talimat verir misiniz? Ama hemen, çünkü biz bu “şaka” yüzünden hem mahpus edildik, hem bu “şaka”yı yapanları bizim bulmamız isteniyor hem de her Allah’ın günü bize “terörist” denmesi yalanını dinlemekten ve kovalamaktan gerçekten bıktık!...
Silivri’den kucak dolusu sevgilerimle…
[*] 102 gün, 13 Haziran 2011
Müyesser YILDIZ
16 Mayıs 2011
Silivri
Güncel Meydan