Birileri sık sık ‘sokağa dökülmekten’ bahseder oldu… ‘Tahrir Meydanı’ simgesi yaygınlaştırıldı.. ‘Öfke Günü’ gösterileri Türkiye’ye ye hatırlatılır oldu.. Hem de siyasiler ve malum medya tarafından..
ABD başkan yarısı Biden, durup dururken Türkiye’de internet medyasının ‘faydalarından’ bahsetti…Facebook kullanımının ‘demokrasi’ ve ‘özgürlük’ bağlamında öneminin altını cizdi..
Aklıma Hillary Clinton’ın bahar aylarında, ‘Arap Baharı’ dalgası ile ilgili verdiği bir dizi konferans geldi..
Washington Üniversitesinde internetin önemini anlatmış, ‘kitlelere ulaşmak için’ en etkin iletişim aracı olarak Facebook ve Twitter’ı işaret etmişti. ‘Bakın!’ demişti..
‘Facebook ve Twitter devrimleri ülkelere özgürlük getiriyor!’
Ve devam etmişti.. ‘Esas hedefimiz, insanlara interneti değil, meydanları nasıl kullanacaklarını öğretmek!’
Mısır’daki turuncu darbe de ‘Facebook Devrimi’ adını almıştı..
Türkiye’de başta BDP olmak üzere çeşitli STK’lar ve siyasi grupların son zamanlarda Amerikan tarzı ‘meydan kullanma’ metodlarını uyguladıklarına tanık oluyoruz.. Ve özellikle son birkaç yıldır Türkiye’de Alman, İngiliz, ABD istihbaratına bağlı medyanın kışkırtmasıyla düzenlenen sokak eylemlerinde bir artma görüyoruz..…
2 gün önce Türk-İş Genel Kurulu’nda konuşan CHP başkanı Kılıçdaroğlu da ‘Sokaklara çıkın!’ çağrısı yaptı..
9 Aralık'ta Milliyet Gazetesi gençlik eylemlerini manşete koydu…
Madrit’den Moskova’ya ve New York’a, Yemen’den Kıbrıs’a kadar sokaklara dökülen gençliğe övgüler düzdü ve 2011’i ‘isyan yılı’ ilan etti.
Gazetenin baş sayfasında Kıbrıs’da iki devlet arasındaki sınır, Yeşil Hattı işgal eden Türk ve Rum gençlerin mesajı vardı! ‘Barış için yeşil hattayız!’ diyorlardı..
Yine geçen hafta çeşitli gazetelerde, New York’da gençliği sokağa döken Anonymous grubunun tanıtımı vardı… Anonymous grubu, George Soros’dan destek alan Tides Foundation’a bağlı çalışmaktaydı...
Bu haberin yayınlandığı 9 Aralık günü, Rusya devlet başkanı Putin, Rusya’daki sokak gösterilerinin Hillary Clinton’ın talimatıyla ve ‘demokrasi fonlarından’ gelen yüzmilyonlarca dolar harcanarak örgütlendiğini açıkladı.
Benzer örgütlenme, Mısır’da Tunus’ta, Yemen’de, İran’da Suriye’de ve tabii ki çok uzun bir zamandır Türkiye’de yapılmaktaydı.
Bu, 1983’de, CIA, Amerikan kalkınma Örgütü (USAID) ve Pentagon tarafından hazırlanan ‘demokrasi Projesi’ uygulamasıydı.
Proje, Milli Demokrasi Fonu’na (NED) bağlıydı . Fon yönetiminde Kissinger, Albright; Brzezinski gibi dünyaya el koyma hedefindeki küresel elit vardı.
Silahlı güç yanı sıra daha ucuz olan Yumuşak gücü kullanacaklar ara sıra da ‘kokteyl’ yaparak Akıllı güç (smart power) uygulamasını devreye sokacaklardı…
Yumuşak güç teorisyenlerinden ve en üst düzey istihbaratçılardan biri olan Prof. Joseph Nye şöyle demişti:
- ‘Güç, istediğini alabilmek için diğerlerini etkilemek demektir. Bunu 3 şekilde yaparsınız. Birincisi sopa metodu. İnsanları tehdit edersiniz. Öbürü havuç metodu. İnsanları ödeme yaparak etkilersiniz. Veya insanları SİZİN İSTEDİĞİNİZİ İSTEMELERİ İÇİN İKNA edersiniz. İşte buna ‘yumuşak güç’ denir.’
BUNLARI HAKLI DEMOKRATİK TEPKİLERE , DİRENİŞLERE, ANTİ EMPERYALİST YÜRÜYÜŞLERE GÖLGE DÜŞÜRMEK İÇİN YAZMIYORUM..
Ama dikkatli olmalıyız diyorum.. Çünkü Clinton’ın dediği gibi bilinçsizce ve Facebook’tan toplanarak meydanları dolduran karışık gruplar, içlerine sokulan birkaç kışkırtıcı ajanla kolaylıkla emperyal hedefler doğrultusunda yönlendirilebilirler.. Bunun sayısız örnekleri var.
İşsiz, bunalmış, ve disipline olmamış genç nüfus, birbirinden sahte particilikle ayrılmış kitleler ve psikolojik savaşın yoğurduğu etnik ve dini düşmanlık rüzgarına kendini kaptıranlar, aynı Mısır’da olduğu gibi bir anda birbirlerine girebilirler…
Batının bu bölgeyi karıştırmazsa çıkışsız olduğu bu dönemde, her türlü yöntemle sokak hareketlerini, yürüyüşleri ve meydanları yönlendireceğinden kuşkunuz olmasın..
‘Hadi sokağa..’ şeklinde Facebook, Twitter üzerinden yapılan çağrılar bu riski taşımaktadır.. Oysa Zonguldak işçi eyleminden, Tekel direnişine, 1 Mayıslardaki düzenli disiplinli ve komitelerin kontrolünde olan faaliyetlerde durum başkadır..
Bunu bir kez daha hatırlatmak istedim.. Çünkü burnuma kötü kokular geliyor…
Banu AVAR,12 Aralık 2011
banuavar@superonline.com