Solduyu

Solduyu

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Sal Ara 22, 2009 23:07

SOLDUYU
Bizde bir sağduyu edebiyatı vardır.
Yazın anlamındaki edebiyat değil ama gevezelik anlamındaki edebiyat.
Yani birșey söylemiș olmak için söylenmiș șeyler.
Ve herzaman olduğu gibi, herkes söylenenden kendi anlamak istedıği anlamıș olduğu halde söyleyene de hak vermemezlik etmez.
Sizi bilemem ama ben en az elli yıldır Türkiye’de hep sağduyu çağrısı duymușumdur.
Elli yılda bir gün olsun insan solduyuya çağrılmaz mı?
Bu sağduyu denilen șeye Fransızlar bon sens diyorlar.
Solduyuya da sens commun.
Sanıyorum buradaki komün’den ortaklașacılık, komünizm falan türetildiği için bizimkiler bunu da sağduyu diye çevirmișler bugüne değin.
Solduyu diye çevirecek değillerdi ya.
Oysa asıl sağduyu ile anlatılmak istenilen șey bu solduyu kavramında saklı.
Ortak akıl, herkes için geçerli olması istenilen durum buradan çıkarılabilir oysa.
Yeni bir kavram önerisi değil niyetim; ama elli yıldır tüm toplumun davet edildiği sağduyunun Türkiye’yi bugün içinden çıkılması zordan da öte bir konuma itmiș bulunduğunu göstermek.
Altmıșlı yıllarda ne vardı ki Türk halkı gece gündüz sağduyuya çağrılıyordu?
Ya yetmișli yıllar ya da seksenlisi?
Pekiyi doksanlı ve ikibinli yıllarda ne vardı da yine hep sağduyu bekleniyordu toplumdan?
Evet bugün ikibinonlu yıllarda toplumun gerçekten sağduyu, pardon solduyuya inanılmaz gereksinmesi var.
Son altmıș yılın en tehlikeli, en kaygan, en belirsiz, en karanlık bir dönemine geldik.
Gerçekten bir beka, bir varoluș yani ya var ya da yokoluș noktasında Türkiye.
Ve Türkiye bugün tam bir savaș ortamında; hükûmetsiz ve ordusuz.
İșgal altında.
İșgal kuvvetlerinin ‘genel vali’ yardımcısı, ‘beni öldürecekler’ diye sağa sola satașıyor.
‘Genel Vali’ ve ‘takım arkadașları’ dikkatli olsunlar istiyor.
Bunların halkın içine çıkmaya yüzleri kalmadı gerçekten. Pencereden bakıp sokaktaki her yurttașı kendilerine düșman görüyorlar.
Bunlar ancak ‘aile televizyonları’nda görünüp ‘satın alınmıș gazeteleri’ne konușabiliyorlar artık.
Onlarca televizyon ve yüzlerce ‘satın alınmıș adamları’ var.
Ve hiçbirinde ne ar ve ne de utanma var.
Çıkmıș bir de ‘sağduyu’ çağrısı yapıyorlar.
Hayır bitti.
Sağduyu-mağduyu yok.
Hesap vereceksiniz.
Cezanız ne ise onu da çekeceksiniz.
Soluğunuz kesildi, sesiniz de kesilecek.
Çıkardığınız seslere ‘hırıltı’ denir.
Hırlamanız da kesilecek.
Ve dișleriniz çekilecek.
Habip Hamza Erdem
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1635
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Habip Hamza ERDEM

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

x