Soros kimdir¿?

Open Society Institute and Soros Foundation

Soros kimdir¿?

İletigönderen Ram » Cmt Eki 18, 2008 17:18

Borabey yazdı:Soros kimdir¿?


George Soros-1

Sırbistan, Gürcistan ve Ukrayna''dan sonra Ermenistan, Azerbaycan, Moldova, Beyaz Rusya gibi devletlerde de Soros rüzgarının etkisiyle iktidar değişiklikleri beklendiğine göre, George Soros bir süre daha uluslararası siyaset sahnesindeki yerini koruyacak demektir. O zaman, Soros''un gerçek kimliğini ortaya çıkarmak için yırtınıp duran yabancı kaynakları tarayıp, biyografisini ana hatlarıyla olsun vermekte fayda var. Aşağıdaki bilgileri derlemek için fazla sayıda yabancı kaynağı karıştırdığımı sanırım. Bunlar içinde, bana göre en doyurucu olanı, Çek asıllı bir siyasi analist olan Honza Malina''nın yazdıkları idi.

1930''da Macaristan''da doğan George Soros, delikanlılığa geçiş yıllarını o sıralar Nazi işgali altında bulunan ülkesinde karaborsacılık yaparak geçirir. 16 yaşına geldiğinde, kendi iddiasına göre Macaristan Sovyet işgali altına girmiş olduğundan, Londra''ya kaçar. Ancak, asıl sebep farklıdır: Sovyetler, yakaladıkları bütün üst düzey Nazi işbirlikçilerini asmaktadır ve Soros ailesi de bu işbirlikçilerden biridir. Asılmaktan kurtulmanın tek yolu ise Sovyet askeri istihbaratı GRU ile ve sonradan KGB adını alacak NKVD ile yeni bir işbirliği içine girmektir.

Nazi işbirlikçisi Soros ailesinin, eğer GRU ve NKVD hesabına çalışmayı kabul etmemişlerse, nasıl olup da en ücra yerlerdeki sınır geçişleri dahil ülkenin her yerini kontrol altında tutan Sovyetler''e rağmen kaçabildikleri, cevabı çok tartışmalı bir sorudur. George Soros 1947''de Londra''daki School of Economics''e girerek ekonomi öğrenimi görür. İngiltere''nin Şnans kurumlarında kısa bir süre çalıştıktan sonra kendi işini kurar ve akıl almaz paralar kazanmaya başlar. Kazandığı paraları siyasi alana aktarır.

İlk olarak Çekoslovakya''da "Charter 77" ve Polonya''da "Solidarity" (Dayanışma) adlarıyla bilinen anti-Komünist kuruluşları mali yönden destekler. Bu tür işlere akıtmaya başladığı paraların gerçek kaynağını Soros''un kendisinin bile tam olarak bilmediği ileri sürülmektedir. Zaten, bunu bilebilmenin yolu Soros''un KGB, CIA, MOSSAD ve diğer belli başlı istihbarat örgütleriyle olan ilişkilerini çözebilmektir ki, bu mahareti bugüne kadar kimse gösterememiştir.

Soros''un meşhur Açık Toplum Enstitüsü''nün, eski Sovyet cumhuriyetlerine yeni bir nizam vermek için ve SSCB''nin dağılmasından sonra kurulduğu sanılır. Ama, gerçek bu değildir.

Soros, ilk Açık Toplum Enstitülerini 1984''te Macaristan''da ve 1987''de SSCB''de -bu ülkeler henüz komünist iken- kurmuştur. Bu arada, aynı enstitüyü 1986''da Komünist Çin''de kurmaya kalkışmış ve başarılı da olmuştur. Komünist veya komünist ajanı olmayan bir Batılı işadamının bu tür kuruluşları harekete geçirmesi asla mümkün olamayacağına göre Soros kimdir? İçlerinde faaliyet gösterdiği Komünist rejimler veya diğer otoriter rejimler -Güney Afrika gibi- Soros''u neden ortadan kaldırmamışlar, hatta açık ya da kapalı desteklemişlerdir? . .

Bunun cevabı artık bilinmektedir:

Zira, Yahudi asıllı Soros ailesi Macaristan''daki faaliyetlerinden itibaren, bilerek veya bilmeyerek, beynelmilel Siyonizm''in "Tek Dünya Devleti" idealine hizmet etmişti. Zaten, Macaristan''dan da kaçmış değil, Siyonist örgüt tarafından "bu hizmetleri sebebiyle" kaçırılmıştı. George Soros''un macerasının Macaristan''dan sonraki ve kendisinin çok daha şuurlu bir Siyonist olarak hareket ettiği dönemlerinde, Açık Toplum Enstitülerinin varlığına göz yumanlar veya onu destekleyenler de hedef ülkelerdeki komünist rejimlerin kilit noktalarındaki Yahudiler veya diğer Siyonistler idi.

Soros''un Açık Toplum Enstitülerinin, yazının birinci paragrafında gösterilen devletlerde tamamladığı veya planladığı operasyonlar ise yakından bilinmektedir; bu yüzden tekrar tekrar açıklanmasına ihtiyaç yoktur. Ancak, dikkat edilmeli ki, Soros''un eski ya da yeni bütün operasyonlarında bir "değişmez faktör" vardır: Açık Toplum Enstitüleri ve onun yan kuruluşu olan bütün Sivil Toplum Örgütleri (STÖ''ler) faaliyetlerini o ülkenin Siyonist odaklarının himayesinde yürütmüşlerdir ve yürütmektedirler. Dolayısıyla, bir gün bizim başımıza da gelecek olursa, Soros''luların başlatacağı sokak hareketlerinin gerisinde aynı gücü aramamız gerekecektir.

Soros''un hikayesinde henüz açığa çıkmamış ve o yüzden eksik sayılabilecek bir taraf vardır:

Neo-con''ların kontrolü altında bulunan Bush Yönetimi''nin ve Soros''un her ikisi de beynelmilel Siyonizm''e hizmet ettikleri halde Soros neden her fırsatta Başkan Bush''a ve onun yönetimine saldırmaktadır? Bu durum, Neo-con''lar eliyle yürütülmekte olan silahlı-silahsız uluslararası Siyonist operasyonları örtme amacı taşıyan bir yanıltma mıdır, fazla büyüyen Soros haddini mi aşmaktadır, bilinmeyen bir başka sebep mi vardır? Sıra, bu sorunun doğru cevabının bulunmasında.

Ferruh Sezgin - 19.01.2005

* * *

George Soros-2

George Soros adının uluslararası siyaset piyasalarında bir süre daha duyulacağını düşünerek, biyografisinin dikkat çeken taraflarını 19 Ocak 2005 tarihli yazımda vermiştim. Yabancı kaynakların taranmasıyla ortaya çıkan ve derli toplu olduğunu sandığım biyografiyle ilgili olarak okurların olumlu görüşlerinin yanı sıra bir de sitem geldi.

Bir okur, yazımdaki "Soros''un karanlık ilişkilerini tam olarak çözme maharetini bugüne kadar kimsenin gösteremediği" ifadesine fena takmış ve "Siz Mustafa Yıldırım''ın ''Sivil Örümceğin Ağında'' isimli kitabını okumadınız mı?" diye soruyor. Söz konusu kitap (Toplumsal Dönüşüm Yayınları, 3.Baskı, İstanbul, 2004) son zamanlarda okuduğum çok iyi kitapların başında yer alıyor.

O yüzden, sayın Yıldırım''ın kitabını, daha önemli saydığım bölümlerine atıfta bulunurken tanıtmak isterdim. Ama, okurdan gelen serzenişten sonra, Yıldırım''ın yazdıklarını ekleyerek Soros biyografisini genişletiyorum:

"1944''te Macaristan''daki Nazi işgali sırasında, baba Tivador Soros, oğlu George için sahte kimlik düzenleyerek Tarım Bakanlığı''nda işe başlatır. Yahudi George Soros''un bu ilk işindeki görevi, toplama kamplarına sürülen Yahudiler''in el konulacak mallarını belirlemektir. Harp sonunda, kaçırıldığı İngiltere''deki London School of Economics''de, Britanya aristokrasisinin tanınmış ismi Sir Karl Pope ile Türkiye''deki ultra-liberallerin hayranlığını kazanmış olan Fredrich von Hayek''ten "açık toplum düzeni"ni öğrenir. 1956''da ABD''ye gider ve yerleşir. Spekülatif para hareketlerinden inanılmaz paralar kazanır. (s.257-260) "

1983 sonlarında, ABD Kongresi''nin onayıyla, finansörleri arasında Soros''un da bulunduğu NED (National Endowment for Democracy-Ulusal Demokrasi Fonu) kurulur. Amacı, "demokrasiyi yerleştirme" görüntüsü arkasında "ülkelerin karıştırılması operasyonları"nı düzenlemektir. (s.18) …

ABD''nin öncelikle NATO üyesi ülkelerin subaylarını IMET programları çerçevesinde eğitmesi olağan sayılırdı. Ancak, NED operasyonları kapsamı içinde, Rus Ordusu''ndan 18 subay ile 19 Dışişleri memuru da yine IMET programları çerçevesinde ABD''ye götürülmüş ve "demokrasi" (!) konusunda eğitilmişti. Eğitime alınanlar gelecek vaat edenler arasında seçilmişti ve uygulanan programın 10-20 yıl sonra sonuç vermesi beklenmekteydi. (s.31)

"Soros''un OSI''si (Open Society Institute-Açık Toplum Enstitüsü) Özbekistan''daki işlerini Taşkent''te bağımsız ve büyük bir binadan yönetmeye başladı. Türkiye''den bazı cemaatlerin açtığı okullar (Fethullah Gülen okulları. F.S.) ile Soros''cuların çevirdiği işler arasındaki paralellikler ayrı bir araştırma konusu olmalıdır. OSI, öteki Asya ülkelerinde yaptığı gibi, Özbekistan''da da kadın ve gençlik örgütleri kurdu, muhalif yayınları destekledi, eğitim alanına girdi, öğretmen ve öğrencilerle parasal bağlar oluşturdu. Özbakistan''da dağıttığı para, 2003 sonunda 22 milyon Dolar''a ulaşmıştı. (s.87)

"NED''in resmi kayıtlara geçmiş yıllık ödemeleri 37 milyon Dolar''ı buluyor. 2001 yılı sonuna kadar, Türkiye''deki "sivil" hareketlere (kontrol altındaki STÖ''lere. F.S.) NED 4,7 milyon Dolar, OSI de 1,073 milyon Dolar tutarında "demokrasi yatırımı" (!) yapmış. (s.55) "

Türkiye''deki Arı Hareketi''nin yöneticileri 6-9 Şubat 1998''de Budapeşte''de, OSI''nin Macaristan temsilcisi Central European University yetkilileriyle görüştü. Arı''lılara eşlik eden Soros''un adamlarından Anthony Richter Türkiye''ye gelerek bazı STÖ''lerle ilişkiye geçti. Arı Derneği ise yeni ilişkileri geliştirmeye başladı… Arı temsilcileri 16-18 Nisan''da İsrail''de Begin-Sedat Stratejik Araştırmalar Merkezi''nde "Türkiye-İsrail ilişkileri ve dış politikaları, Orta Doğu barış süreci, bölgesel güvenlik, bölge ülkeleri arasındaki ilişkiler" konularında toplantılar yaptılar. Ayrıca, Israel Democracy Institute, Peres Barış Merkezi, Tel Aviv Üniversitesi Moshe Dayan Orta Doğu ve Afrika Araştırma Merkezi ile de görüştüler. Türkiye''ye, bu ilişkilerin sonuçları hakkında bilgi aktarılmadı. (s. 200-201)

"19 Şubat 2001''de, MGK toplantısında Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan''ın Cumhurbaşkanı Sezer''e sert sözlerle müdahale etmesiyle ve ardından aynı toplantıda Sezer ile Başbakan Ecevit arasında başlayan sert tartışmayla patladığı sanılan para piyasaları bunalımını (ekonomik krizi) çözmek üzere, Dünya Bankası memurlarından Kemal Derviş Meclis dışından bakan olarak Hükümet''e sokulmuştu. Derviş bakan olur olmaz, Soros''un adamlarının da içinde bulunduğu NED uzmanları ve diğer Amerikalı uzmanlar Türkiye''ye geldi. Bir yandan TESEV, bir yandan TÜSİAD, öte yandan da ABD''nin yönettiği IMF aracılığıyla Türkiye''ye onbeş günde onbeş yasa çıkarma talimatları verilmeye başlandı. Arı Hareketi de aynı koroya katılmıştı. Hep bir ağızdan "siyasette yeniden yapılanma olmazsa batacağız" türünde ince ayarlı bir medya propagandası başlatılmıştı. (s. 192)

Soros ile ilgili ilk yazımdaki bilgiler ile Yıldırım''ın kitabında yer alan bilgiler arasındaki fark, birincinin biyografik ikincinin ise operasyonel ağırlıklı olması. Böylece, bu köşede çıkan iki Soros yazısı birbirini tamamlamış olacak. Sivil Örümceğin Ağında''yı okuma imkanı bulacak olanlar, Soros''un ve ona hizmet eden yan kuruluşların tam içimizde olduğunu mutlaka fark edeceklerdir. Onun için, artık yapılması gereken hesap, Soros''un Türkiye''ye girmesinin nasıl engelleneceği değil, Türkiye''den nasıl çıkarılabileceği olmalıdır.

Ferruh Sezgin - 26.01.2005
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen Ram » Cmt Eki 18, 2008 17:29

Borabey yazdı:Soros kimdir¿?


George Soros-3

Gürcistan'ın devrik Cumhurbaşkanı Eduard Şevardnadze'nin, "seçimlere hile karıştırıldığı" gerekçesiyle bir ayaklanma sonucunda görevinden alınmasından sonra, bu ayaklanmanın perde gerisi ve destekçileri ile ilgili olarak İsrail'de yayınlanan Yediot Ahronot Gazetesine yapmış olduğu açıklamalar, dikkatlerin bir kez daha Soros Açık Toplum Fonu'na çevrilmesine neden oldu. Soros Açık Toplum Fonu'nun 2000 yılında Yugoslavya'da Devlet Başkanı Slobodan Miloseviç'in devrilmesine yol açan ayaklanmayı da desteklediği bilinmesine rağmen, bugüne kadar en kapsamlı ve en açık açıklamalar Şevardnadze tarafından yapıldı. Şevardnadze açıklamalarında, Gürcistan'da meydana gelen ayaklanmadan Soros Açık Toplum Fonu'nu sorumlu tutarken, Soros Açık Toplum Fonu'nun ayaklanmayı desteklediği ve büyük para yardımında bulunduğunu da belirtti. Şevardnadze'nin açıklamaları, bugün dünyanın çeşitli ülkelerinde vakıflar oluşturan Soros Açık Toplum Vakfı'nın, çeşitli ilke ve amaçlar adı altında faaliyet gösterirken, emperyalist güçlerin çıkarları doğrultusunda ülke yönetimlerini değiştirebilmek için çalışmalar yaptığı ve ayaklanmaları organize edip desteklediği, bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Yugoslavya ve Gürcistan'da 'seçimlere hile karıştırıldığı' gerekçesiyle aynı yöntemlerle ayaklanmalar düzenleyen ve şimdi de Kırgızistan'a el atan Soros Açık Toplum Fonu'nun, 14 Aralık'ta yapılacak olan seçimler öncesinde KKTC bağlantılarını ve Soros Açık Toplum Fonu'nun perde gerisini gözler önüne sermekte büyük yarar vardır.

GEORGE SOROS KİMDİR?

Ünlü yatırım uzmanı ve dünya çapında faaliyet gösteren Soros Vakıflar Ağı'nın kurucusu olan George Soros, 1930 yılında Macaristan'ın başkenti Budapeşte'de doğdu. Soros, 1947 yılında İngiltere'ye göç etti ve London School of Economics okulundan mezun oldu. Öğrencilik yıllarında felsefeci Karl Popper'in düşüncelerine ilgi duydu. Daha sonraki yıllarda hayata geçirdiği Soros Vakfı ve Açık Toplum Enstitüsünün arka planında Popper'in düşüncelerinin etkisi büyüktür. Soros, 1956 yılında ABD'ye yerleşti ve kurduğu uluslararası yatırım fonundan büyük bir servet kazandı. Soros, Quantum Fonu Grubu'nun baş yatırım danışmanı olan Soros Fund Management LCC'nin başkanıdır. Bu fon 28 yıllık tarihinde dünyanın en yüksek performansına sahip yatırım fonu olarak kabul edilmektedir.

AÇIK TOPLUM FONU NEDİR?

George Soros, 1979 yılında ilk vakfı olan Açık Toplum Fonu'nu New York'ta, Doğu Avrupa'da ilk vakfı olan Avrupa Vakfı'nı ise 1984 yılında Macaristan'da kurmuştur. George Soros, bugün 31'i aşkın ülkede (Orta ve Doğu Avrupa, eski SSCB ülkeleri, Orta Avrasya, Guatemala, Haiti, Mongolistan, Güney Afrika, ABD v.s) faaliyet gösteren bu vakıflar ağının başkanlığını yaparken, bu vakıfların giderleri de Açık Toplum Fonu tarafından karşılanmaktadır.

George Soros tarafından yönetilen bu vakıflar gerçek hedeflerini gizlerken, kamuoyuna yönelik olarak bu vakıfların ortak hedefi "açık toplumların gelişimi ve devamlılığını sağlayacak kurumların kurulması ve güçlendirilmesi" olarak gösterilmektedir. Emperyalist güçlerin çıkarları doğrultusunda ülke yönetimlerini değiştirmeyi hedef alan bu vakıflar amaçlarının "dünya çapında açık toplumların altyapısını ve kurumlarını oluşturmak" olduğunu açıklamaktadırlar.

Belirlenen hedefler doğrultusunda ise çeşitli ülkelerde benzer yöntemlerle çalışmalar sürdürülürken, Açık Toplum Fonu, "açık toplumların gelişimini ve devamlılığını sağlamak için, eğitim, sosyal değişim ve hukuk reformu alanlarında" bir dizi programı desteklemekte, çözüm gerektiren birçok toplumsal konuya "alternatif yaklaşımlar" sunmakta ve ülke yönetimlerine karşı ayaklanmalar düzenlemektedir.

George Soros, ağ kapsamındaki çeşitli ülkelerde faaliyet gösteren vakıflara 1994 yılında 300 milyon dolar harcamıştır. 1995 yılında bu miktar 350 milyon, 1997 yılında 428 milyon ve 2000 yılında ise 494 milyon dolara çıkmıştır.

TÜRKİYE FAALİYETLERİ

Türkiye'deki "sivil toplum" kuruluşlarıyla Soros Vakıflar Ağı'nın üyeleri arasındaki ilişkiyi kolaylaştırma misyonunu üstlenen Açık Toplum Enstitüsü, Türkiye'de ulusal bir vakıf olarak değil, bir irtibat bürosu olarak kurulmuştur.

"İnadına Bağımsızlık, Demokrasi, Sosyalizm" dergisinde yayınlanan "Sivil Toplum Kuruluyor" başlıklı yazısında Işık Kansu, Soros Açık Toplum Vakfı'na bağlı olarak Türkiye'de kurulan Açık Toplum Enstitüsü'nün yöneticilerini, para kaynaklarını ve faaliyetlerini şöyle anlatmaktadır.

"Herkesin ağzında bir "sivil toplum" sözü. Sivil toplum oldu muyduk, her şey düzelecek, başımız göğe erecek. Dünyaca ünlü para spekülatörü George Soros'un da bir "sivil toplum" örgütü var: Soros Açık Toplum Vakfı. Vakfa bağlı olarak Türkiye'de de kendi ifadeleriyle "mütevazı" bir irtibat bürosu kurulmuş: Açık Toplum Enstitüsü. Soros Vakfı, Türkiye'deki bu "sivil toplum" kuruluşuna geçen yıl 1 milyon 73 bin dolar gibi çok "mütevazı" bir para fonlamış.

Soros Vakfı'nın verilerinden öğreniyoruz ki, Türkiye'deki "Açık Toplum Enstitüsü" şu 5 amaç için çalışıyor: Siyasi reform ve AB, medya, cinsiyet, bölgesel eşitsizlikler ve sivil toplum. Siyasi reform alanında Soros Vakfı, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı'nın (TESEV) "kurumsal kalkınmasını" desteklemiş ve TESEV de Türkiye'nin AB'ye katılımını içeren konulara odaklanmış. Medya alanında ise "kamuya açık radyo ve on-line medya gözlemci kuruluşları gibi alternatif medya projeleri güçlendirmek için" faaliyet başlatılmış.

Ayrıca "ihmal edilen kadın gruplarının güçlendirilmesi ve kadına yönelik şiddeti azaltmak amacıyla pratik önlemler geliştirmek için" de çalışmalar yapılmış. Soros Vakfı'nın Türkiye temsilciliği niteliğindeki ve direktörlüğünü Hakan ALTINAY'ın yaptığı Açık Toplum Enstitüsü'nün yönetimi de şu isimlerden oluşuyor:


  • Can PEKER (Türk Henkel Genel Müdürü, TESEV Başkanı, TUSIAD Haysiyet Divanı Üyesi)
  • Nebahat Akkoç (Diyarbakır'da kurulu Kadın Araştırmaları Merkezi Vakfı yöneticisi)
  • Şahin Alpay (Gazeteci-yazar)
  • Murat Belge (Birikim dergisi kurucusu, Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi, RADİKAL gazetesi yazarı)
  • Üstün Ergüder ( Eski Boğaziçi Üniversitesi Rektörü)
  • Osman Kavala (Kavala Grubu'nun sahibi)
  • Ömer Madna (Açık Radyo'nun kurucusu,Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi)
  • Nadire Mater (Gazeteci)
  • Oğuz Özerden (Bilgi üniversitesi kurucusu)
YUGOSLAVYA'DA AYAKLANMA

Gazeteci-yazar Atilla İlhan, "Sivil Küreselleştirme" başlıklı ve 10 Ocak 2001 tarihli yazısında Yugoslavya'da düzenlenen ayaklanmayı ve bu ayaklanmanın yöntemleri ile para kaynaklarını söyle açıklamaktadır:

"Sırbistan'da 'hayati' seçimler yaklaşırken 'bağımsız' (siz 'Amerikancı' anlayabilirsiniz) televizyonların baş kaygısı; önceki seçimlerde, sandıktan uzak duran kırsal seçmenleri; nasıl edip de oy vermeye razı edebilecekleri imiş! Eğer seçime katılırlarsa, 24 Eylül 'de sonuç değişecek! Çare kolay: Batı'dan gizlice aktarılan dolarlarla, -bu kanallar ki aşağı yukarı Sırbistan'da otuz kadarmış- her şeyi bırakıp; önce Meksika'dan ya da başka bir ülkeden 'pembe diziler'i satın alıyorlar; sonra, 'kırsal' ekranlara sokuyorlar; arkasından da, 'oy verme hakkını' savunan belgeseller gösterip sonuçları etkiliyorlar. Soros Vakfı'nın (Fondation Soros), Yugoslav media'larına yardımlarını örgütleyen Gordanna Yankoviç, konuyla ilgili olarak ne demiş biliyor musunuz; aynen şunları: "-bu yardımlar olmasaydı sonuçlar farklı olurdu!"

Bu da, 'Küreselleşmenin bir türü, ama şehirlerarası uygulaması, daha ilginç görünüyor: 'Muhalefet'in elindeki bazı şehir belediyeleri de, BM'nin ambargo koyması yüzünden sıkıntıdalar mı; Miloşeviç'e karşı oy verirse, ne avantajlar sağlamış olacağını ahaliye anlatabilmek için; Avrupa Komisyonu, 1999 sonbaharında, bunlardan yedisine 20.000 ton fuel-oil tahsis ediyor; operasyonun adı ilginç, "Energy for Democrasi - Demokrasi İçin Enerji". Almanlarla Norveçliler, daha da uyanık, onların operasyonları farklı: "Asphalt for Democracy - Demokrasi için Asfalt". Yani düzinelerce kamyon, NATO bombardımanlarında yıkılmış köprüleri ve yolları onarabilsinler diye, 'muhalif belediyelere, zift ve katran taşıyor. Şu anda İçişleri Bakanı olan Zoran Zivkoviç, bu konuda ne demiş, bakar mısınız: "-...bu operasyonlar, 'muhalefet'in ve Kostunica'nın aldığı oyları yüzde 20 arttırdı; zaten 5 Ekim'de Parlamentonun işgali sırasında, Belgrad'a yığılan kalabalık, Avrupa'nın destek verdiği şehirlerin belediyelerinden gönderilmişti; bana inanınız."

'Cunta' ve 'darbe' değil, belediyelere, 'sivil toplum kuruluşlarına, partilere ve medialar'a 'yardım'; Yeni Dünya Düzeni'nin 'küreselleştirme' de tercih ettiği yeni yöntem bu! Şimdi isterseniz Vinvent Jauvert'in, rakamlara dayalı şaşırtıcı röportajına devam edebiliriz.

"vakıflar' ne işe yarıyor?"

"...İngilizlere gelince, Tony Blair'in 1999'da 30 milyon franklık bir vaadi vardı; masanın üstüne önce onu koydular; bu meblağın büyük bir kısmı, üç İngiliz siyasi partisinin ortaklaşa yönettiği Foundation Westminister adındaki acayip devlet vakfı tarafından dağıtıldı. Almanlar da seçimlerden önceki son üç ay içinde 70 milyon frank ödediler; hangi kanallardan mı, onlar da siyasi partilerin, SPD ve CDU'nun güçlü vakıfları Stiftungen'lerin aracılığıyla! Sırbistan'da halkın çok iyi tanıdığı İskandinav ülkeleri de yardımdan geri kalmamışlardı, özellikle Norveç'in 20 milyon frank dolayında bir ödeme yaptığı biliniyor..."

"... Yugoslavya'da ki 'galeyan'ın belli başlı donatıcıları arasında kimler bulunmuyor ki? Sözgelişi ünlü milyarder George Soros'un vakfı da bulunuyordu; Belgrad'taki temsilcisi Sonia Licht 'in söylediğine bakılırsa, bu yıl Sırbistan'a 40 milyon frank sarf etmiş. Herkesin hantallığında ve aşırı bürokratlığında sözbirliği ettiği Avrupa Komisyonu bile, aşağı yukarı 20 milyon franklık bir bağış yapmış. Peki ya Fransa ?.. Fransa'nın 'yardımı' hayli 'marginal' , hatta bazılarına göre 'gülünç' . 1999 Kasımında Dışişleri Bakanlığından Sırp 'sivil toplum kuruluşlarına, 3 milyon frank çıkarılmış; çeşitli Fransız şehirlerinden de, 'muhalif Sırp şehirleri için, bir o kadar -ama bu gerçekleşememiş bile! Nihayet seçim arifesinde Başbakanlık örtülü ödeneğinden, OTPOR ve G117 Uzman Grupları'na yardım olsun diye, 3 milyon frank tutarında bir ödenek ki, danışman Hubert Redrin'e göre, bu onların bir 'Beyaz Kitap' yayımlayabilmelerine olanak sağlamış".

"...yani yüzlerce milyon, ama aslında kime? Önce medyalara!"


Beta Ajansının patronu Radomir Dikliç diyor ki: "-...bu yıl kağıt karaborsaya intikal etmişti, açık pazardan kağıt alabilmek imkansız; karaborsaya, kağıt kaçakçılarına başvurmak zorundayız; alışveriş peşin, üstelik Alman Markı olarak ödeniyor..." Durum bu yüzden, geçen Mayıs'ta ümitsiz; çünkü gündelik ve haftalık 'bağımsız' ve 'muhalif, dergi ve gazeteler basılamıyor. 0 sırada Radomir Dikliç öğreniyor ki, Poncova 'da iki yüz ton kağıtla yüklü bir gemi, boşaltılmayı beklemektedir; kağıt aslında 'resmi medyanın kağıdı, ama gemiyi Miloşeviç'in bir yakını tutmuş, patron o; Dikliç onunla temas kurup ona, 'yabancı bir hesaba, üstelik yüzde 30/40 daha pahalı, dövizle ödemeyi' öneriyor. Toptancı, önce tereddütten sonra kabul ediyor, ama bir şartı var; kağıtların tesliminden önce ödeme güvencesi sağlansın mı.."

Galeyan 'sivil mi, değil mi?'


"...kim mi ödedi? Hollanda'dan bir 'sivil toplum örgütü' Ross Now'un başkanı Paul Stall; eğer o olmasaydı, o iki yüz ton kağıdı sağlamasaydı; ya da onların benzeri diğer yüzlerce kişi olmasaydı, seçimler esnasında Yugoslavya 'da 'bağımsız' gazeteler çıkamayacaktı. Bir başkası, Doğu Avrupa medyaları'nın en iyi uzmanlarından birisi olan Benedicte Berner ne demiştir: '...radyo ve televizyonlar için de durum bu kadar vahimdi!' Örnekler arasından bir örnek: 'bağımsız' radyolardan B92'nin yayın hakkı, Belgrad 'da elinden alınmıştı; ne var ki teknik bir ustalık sayesinde, aynı radyo, hemen hemen ülkenin her tarafından dinlenebiliyordu. Nasıl mı? Internet ve BBC'nin bir uydusu sayesinde; B92 habercilerinin röportajları, düzinelerce 'hür radyo'dan yayımlanıyordu: Batı, montaj masalarının, vericilerin, gidiş geliş yol masraflarının ve röportajcıların masraflarını 'cebinden' ödemişti..."

"...seçim kampanyası yaklaştıkça, B92'nin sahibi Veron Matiç, 'rejim'in, bu 'bağımsız' radyoları kapatacağından korkmaya başlamıştı. 'Sansür'den kurtulmanın çaresi, komşu ülkelerden yayına geçmek; oralardan, sınır çevresine ulaşabilmekti. Romanya ile, Bosna Sırp Cumhuriyeti ile anlaşmalar yapıldı; oralara, Amerikalı ve Sırp uzmanlar, her türlü yayın bozma tekniğine dayanıklı büyük verici antenler yerleştirdiler. Veran Matiç, gerçeği saklamıyor, diyor ki: '-...masrafları, Amerikan Ajansı AID ödedi!" (Le Nouvel Observateur, 7 Aralık 2000)


Ne buyrulur? 'Galeyan' 'sivil' mi, değil mi?

GÜRCİSTAN'DA AYAKLANMA

Gürcistan'ın devrik Cumhurbaşkanı Eduard Şevardnadze, İsrail'de yayınlanan Yediot Ahronot gazetesine yaptığı açıklamalarda "seçimlerde yolsuzluk yapıldığı" iddiasıyla muhaliflerin sokağa dökülmesinden ve istifasına yol açan sivil darbeden Soros Açık Toplum Fonu'nu sorumlu tuttu. Şevardnadze, Yediot Ahronot gazetesine yaptığı açıklamalarda şunları söyledi:

"Ayaklanmayı destekleyen herhangi bir ülke olduğunu söyleyemem. Ancak, Soros Açık Toplum Fonu ayaklanmayı finanse etmiştir. Gürcistan'da Soros Açık Toplum Fonu'nun amaç ve ilkeleri, Yugoslavya'da 2000 yılında Devlet Başkanı Slobodan Mılosevıç'ın devrilmesine yol açan ayaklanmaya benzer bir duruma yol açtı. Uluslararası örgütlerin bir ülkenin içişlerine bu denli küstahça ve geniş kapsamlı şekilde karışması karşısında sarsıldım. Soros Açık Toplum Fonu'nun Gürcistan'daki ayaklanmaya ne kadar destek sağladığı konusunda net bir şey söyleyemem. Ama, bir büyükelçi bana 2.5 ile 3 milyon dolardan bahsetti."

SOROS VAKFI VE KKTC

Yugoslavya'da "seçimlere hile karıştırıldığı" gerekçesiyle Devlet Başkanı Slobodan Mıloseviç'e karşı düzenlenen ayaklanmayı Soros Vakfı'nın desteklediği bilinmesine rağmen, 2001 yılına kadar Soros Vakfı'nın KKTC'deki bağlantıları ve faaliyetleri pek bilinmiyordu. Soros Vakfı ilk kez 2001 yılında KKTC'de gündeme geldi.

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası'nın (KTÖS) belirlediği bazı öğretmenler 2001 yılmın ilk aylarında "eğitim çalışmalarına" katılmak üzere gizlice Yunanistan'a gitmeye başladılar. 2001 yılının Ağustos ayında ise Gazimagosa'daki Gazi İlkokulu'ndan bazı öğretmenler ile öğrencilerin Yunanistan'a gitmeleri gündeme geldi. KTÖS, KKTC Milli Eğitim Bakanlığı'na bilgi vermeden ve gizlice Gazi İlkokulu'ndaki bazı öğretmenlerle, 17 ilk okul öğrencisini Yunanistan'da düzenlenecek olan "Çocuklar İçin Barış Olimpiyatlarına" götürme faaliyetlerini başlattı. Yapılan gizli toplantılarda, Atina'ya götürülecek olan Türk çocuklarının Türk Bayrağı altında değil, "Kıbrıs Rum Bayrağı" altında yarışmalara katılması kararlaştırıldı. Atatürk'ün çocuklarına armağan ettiği ve BM tarafından da kabul görerek tüm dünya çocuklarının Türkiye'de bir araya gelerek kutladığı 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı'na Yunanistan tarafından alternatif olarak gündeme getirilen "Çocuklar İçin Barış Olimpiyatları"na KKTC Milli Eğitim Bakanlığı'ndan gizli olarak KTÖS'ün organizesi ile bazı öğretmenler ile 17 ilkokul öğrencisinin katılacağı haberleri basına yansıyınca, Ulusal Halk Hareketi bu olayın üzerine gitti.

Ulusal Halk Hareketi, 29 Temmuz ve 30 Temmuz 2001 tarihlerinde yayınladığı basın bildirileriyle, bu olayı gündeme getirdi ve bu olayın organizatörlerinin kimler olduğunu ve Atina'ya gidecek olan öğretmenler ile öğrencilerin harcamalarının kimler tarafından karşılanacağını ve para kaynaklarını sorguladı. UHH'nın basın bildirilerinden sonra olayın Kıbrıs Türk basınında geniş şekilde yer alması üzerine oldukça zorda kalan KTÖS yönetimi açıklama yapmak zorunda kaldı. 30 Temmuz 2001 tarihinde bir basın toplantısı düzenleyen KTÖS Genel Sekreteri Varol Öztuğ aynen şu açıklamayı yaptı: "Bu etkinliğin sponsorluğunu SOROS Vakfı üstlenmiştir."

SOROS VAKFI VE AB: DENKTAŞ'I YIPRATIN

KTÖS Genel Sekreteri Varol Öztuğ'un 30 Temmuz 2001 tarihinde yapmış olduğu açıklamayla SOROS Vakfı KKTC'de ilk kez kamuoyunun bilgisine gelirken, SOROS Vakfı'nın Türkiye temsilciliğini üstlenen Açık Toplum Enstitüsü yöneticilerinin dönemin Türkiye'deki AB temsilcisi Karen Fogg ile işbirliği halinde KKTC ve Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş karşıtı bir kampanya başlattıkları daha bilinmiyordu. 2001 yılının başlarında başlatılan bu kampanya Karen Fogg'un e-maillerinin basına yansıması sonucu ortaya çıkacak ve bu kampanyayı Soros Vakfı'nın Türkiye temsilciliği ile Karen Fogg'un birlikte yürüttükleri gözler önüne serilecekti.

AÇIK TOPLUM ENSTİTÜSÜ YÖNETİCİLERİNDEN ŞAHİN ALPAY VE DİĞERLERİ

Soros Açık Toplum Vakfı'nın Türkiye temsilciliğini yürüten Açık Toplum Enstitüsü'nün yöneticilerinin çalışma ve faaliyetleri bilinirken, bu yöneticiler arasında yer alan gazeteci Şahin ALPAY, KKTC'ye ve Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a karşı yıkıcı faaliyetlerde bulunan ve bu faaliyetleri organize edip destekleyen AB yöneticilerinden Karen Fogg ile çok yakın ilişkiler içerisinde olup, KKTC'de Cumhurbaşkanı Denktaş karşıtı basını ve gazetecileri yönlendiren kişidir.

AB yöneticilerinden Karen Fogg, gazeteci Şahin Alpay'a gönderdiği 26 Şubat 2001 tarihli yazısında Cumhurbaşkanı Denktaş'ın yıpratılması talimatını verirken, "Denktaş'ın Kıbrıs Türkleri'ni değil, Türkiye ve askeri temsil ettiği" ve "Kıbrıs'ta çözümü engelleyen Denktaş'tır" söylemlerinin kullanılmasını emrediyordu:

Kimden : Karen Fogg
Kime : Şahin Alpay
Konu : Indymedia sitesindeki haberler

"Sevgili Şahin, bana göre bundan sonra izlenecek yol, TC'de (Kuzey Kıbrıs'ta) kendi istekleri ve güvenlik sorunları olduğunu söyleyen seslerin daha net çıkmasını sağlamak, Kıbrıs Türklerinin sesi olan Denktaş'ın itibarını azaltmak ve onun Ankara'daki hiyerarşi ile askeri temsil ettiğini hem Türkiye kamuoyuna hem de AB'ne göstermektir.

Karen Fogg'un bu e-mailinin yanı sıra, diğer e-maillerinde de Yeni Düzen Gazetesi yazarı Sevgül Uludağ ve ORTAM Gazetesi yazarı Hasan Kahvecioğlu ile KIBRIS Gazetesi yazarı Hasan Hastürer'in isimleri sıkça geçmekte ve Karen Fogg, Denktaş karşıtı bu gazetecilere sahip çıkılması talimatını vermektedir. Karen Fogg'un bu talimatlarından sonra ise gerek KKTC ve gerekse Türkiye 'deki bazı gazetelerde Denktaş karşıtı bir kampanyanın başlatıldığı bilinmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken konu ise Soros Vakfı'nın Türkiye temsilciliği ile yakın ilişkiler içerisinde bulunan Sevgül Uludağ'ın "ABD bizi eğitti, biz de 3000 kişiyi eğittik" açıklamasını yapmış olmasıdır.

ANNAN PLANI VE CAN PAKER:

Rum-Yunan ikilisinin de büyük katkılarıyla hazırlandığı bilinen Annan Planı'nın sunulmasından sonra, bu planın kabul edilebilmesi için KKTC'de harekete geçen siyasal partiler ile diğer örgütler, Soros Vakfı ile Soros Vakfı'nın Türkiye temsilcisi olan Açık Toplum Enstitüsüyle çok yakın ilişkiler içerisindedirler. Özellikle, Ali Erel başkanlığındaki Kıbrıs Türk Ticaret Odası, Soros Vakfı yöneticilerinin yönetiminde bulunan TUSİAD ile birlikte Annan Planı savunuculuğunu üstlenmiştir. Kıbrıs Türk Ticaret Odası ile TÜSİAD arasındaki ilişki ve müşterek çalışmaları organize eden kişi Soros Vakfı'nın Türkiye temsilcisi olan Can Paker'dir. Can Paker, TESEV Başkanı olup, TUSİAD Haysiyet Divanı üyesidir.

TESEV Başkanı ve Soros Vakfı'nın Türkiye temsilcisi olan Can Paker, 4 Aralık 2003 tarihinde İstanbul'da düzenlediği basın toplantısında "Annan Planı'nın daha iyi anlaşılması" için Oslo Barış Araştırmaları Enstitüsü (PRIO) tarafından hazırlanan "Kıbrıs İçin Annan Planı: Vatandaşın El Kitabı" adlı çalışmayı tanıtmak üzere Türkiye medyasının üst düzey temsilcilerinin katılımıyla yemekli bir toplantı düzenledi. İlter Türkmen ile Yalım Erez de bu toplantıda hazır bulundu ve yapılan konuşmalarda Annan planına övgüler düzüldü.

YEŞİL ZEHİR:

Ulusal güçler tarafından "Yeşil Zehir" olarak tanımlanan "Kıbrıs İçin Annan Planı: Vatandaşın El Kitabı" adlı kitapçık, KKTC'de ilk kez gündeme 27 Ekim 2003 tarihinde geldi. PRIO'nun hazırladığı "Cyprus Decides" adlı projenin ilk safhası olarak bu kitapçık 20 bin adet olmak üzere basıldı ve KKTC'de geniş şekilde dağıtımı yapıldı. Söz konusu kitapçığın hazırlayıcıları ise iki Türk ve iki Rum'dur. Bunlar Ayla Güzel, Mete Hatay, Yula Taki ve Aleksis Aleksiu'dur ve hizmetlerinin karşılığı olarak 2750'şer Sterlin almışlardır. Seçimler öncesinde, söz konusu kitapçığın hazırlanması, KKTC'de dağıtılması ve Türkiye kamuoyuna tanıtılması için yürütülen faaliyetler ve Soros Vakfı'nın bu faaliyetlerin başını çekmesi oldukça düşündürücü olmuştur.

DEĞERLENDİRME

Annan Planı'nın kabul edilebilmesi için yürütülen çalışmaların yanı sıra, 14 Aralık seçimlerine yönelik olarak dış güçlerin müdahalesi daha da yoğun geçmiştir. Seçimlere yönelik dış müdahalenin yoğunlaştığı ve "seçimlere hile karıştırılacak" ve "AB, seçimleri muhalefet kazanırsa tanıyacak" söylemlerinin gündeme geldiği bugünlerde, "seçimlere hile karıştırıldı" diyerek Yugoslavya ile Gürcistan'da ayaklanmalar düzenleyen ve bunları finanse eden Soros Vakfı'nın KKTC'de de devreye girmesi oldukça dikkat çekicidir. Soros Vakfı'nın Yugoslavya ile Gürcistan'daki çalışma yöntemleri ile KKTC'deki çalışma yöntemleri birbirine çok benzemektedir.


KAYNAK - MÜDAFAA-İ HUKUK
__________________

''Türkiye; Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...''
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Emperyal Büyücü ÇİFTE AJAN GEORGE SOROS:

İletigönderen Türk-Kan » Pzr Kas 23, 2008 16:22

George Soros-4

DÜNYA POLİTİKASINA YÖN VERENLER isimli incelemeden alıntı…

Emperyal Büyücü ÇİFTE AJAN GEORGE SOROS:


Konu bir narsist kişilik bozukluğu değildir; konu George Soros'un ABD hegemonyasını dünyada uygulayış biçimidir. Soros vakıfları ve finans mekanizmaları Doğu Avrupa ve SSCB'de sosyalizmin çöküşünün kısmi sorumlusudur ve o şimdi gözlerini Çin'e çevirdi. Öte yandan Yugoslavya'yı parçalayan saldırının bir parçasıdır. Kendini bir insansever olarak nitelerken Dolar milyarderi George Soros'un görevi globalizm ve Yeni Dünya Düzeni'nin ideolojik idam ipini sıkmak ve bu sırada da kar etmektir. Soros'un ticari ve "insani" örgütleri gizli, karşıt ve işbirlikçidir. Ve onun ekonomik faaliyetleri sözkonusu olduğunda, kendi tabiriyle vicdanı yoktur, tam ahlakdışı bir düzlemde çalışan bir kapitalisttir.

Yeni bir rüşvet sisteminin mimarı olarak kendini devlet adamlarına takdim etmekte ve onlardan iyi cevaplar almaktadır. Henry Kissinger'a, Vaclav Havel'e, Polonyalı General Wojciech Jaruzelski'ye yakındır. Dalay Lama'yı desteklemektedir; onun ve diğer dostu eski Sovyet lider Mikhail Gorbaçev'in enstitülerinin de merkezi San Francisco'dadır. Soros "Council of Foreign ,Relations"un (CFR - Dışilişkiler Konseyi), World Economic Forum'un (Dünya Ekonomik Forumu) ve Human Rights Watch'ın (Helsinki İnsan Hakları Gözlem Örgütü) ilerigelen üyesidir. 1994'te kendi felsefi "şeyhi" Sir Karl Popper'la görüştükten sonra Soros şirketlerine Orta ve Doğu Avrupa iletişim sektörüne yatırım emrini verdi.

Çek Cumhuriyeti'nin Federal Radyo - Televizyon Kurumu teklifini kabul ederek Radio Free Europe (Hür Avrupa Radyosu) arşivlerini devir ve onlara destek kararı aldı. Soros, arşivleri Prag'a getirtti ve bakımı için 15 milyon Dolardan çok harcadı. Şimdi bir Soros Vakfı, ABD hükümeti ve RFE/RL ile birlikte, CIA'ce oluşturulan Radio Free Europe - Radio Liberty'yi işletmektedir. Faaliyet alanı Kafkaslar ve orta Asya'ya kaymıştır. Soros Open Society Institute'un (Açık Toplum Enstitüsü) kurucu ve destekçisidir. Onun kurduğu International Crisis Group (ICG), diğer şeylerin yanısıra Yugoslavya'nın yıkımından beri Balkanlarda da faaldir. Soros açıkça U.S. Institute of Peace (ABD Barış enstitüsü) ile birlikte çalışmaktadır; bu kuruluş CIA'in açıkta çalışan bir kanadıdır.

Anti-globalizm taraftarları Şubat 2002'de New York'ta Waldorf Astoria otelinin önünde soğuktan donarken, George Soros içeride Dünya ekonomik Forumu'na hitap ediyordu. Polis göstericileri Park Avenue'daki kafeslere tıkarken, Soros "Açık Toplum"un meziyetlerini göklere çıkartıyordu; Zbigniew Brzezinski, Samuel Huntington, Francis Fukuyama ve diğerleri de ona eşlik ediyordu.

Kim Bu Adam?
George Soros 1930'da Macaristan'da doğdu. Ailesi aslen Yahudi olsa da köklerinden o kadar uzaklaşmışlardı ki, rahatça Nazi Almanyası'na tatile gidebiliyorlardı. Soros Nazi hükmü altında yaşadı, Komünistlerin zaferi ile 1947'de İngiltere'ye geçti. Burada Soros, London School of Economics'te Filozof Karl Popper'ın öğrencisi oldu. Popper aşırı bir antikomünist ideologdu ve onun öğretileri Soros'un siyasi eğilimlerinin temelini oluşturdu. Soros'un yazdığı hiçbir kitap ya da makale, yaptığı hiçbir konuşma yoktur ki, Popper'dan bir etki yansıtmasın.

1965'te Sir olan Popper "Açık Toplum" sloganını icat etti; bu Soros'un Açık Toplum Vakfı ve Enstitüsü'nde yankısını buldu (Open Society Foundation and ınstitute). Popper'ın takipçileri onun sözlerini gerçek imanlılar gibi tekrarladılar. Popperci felsefe Batılı bireyciliğin şiarı oldu. Soros İngiltere'yi 1956'da terketti ve Wall Street'te iş buldu; burada 1960'ta bir menkul değerler şirketi ("hedge fund") kurdu.

"..menkul değer şirketleri çok zengin insanlara hizmet eder... Genellikle gizli fonlar, genellikle de offshore işlerde kullanılır... astronomik karlar getirir. "Bahis" parasının çapı genellikle sonucu garantiler: 'bir hissenin büyük menkul şirketlerince satın alındığı dedikodusu diğer yatırımcıları da buna sevkeder,' sonuçta alınan hisseler değer kazanır."

Soros 1969'da Quantum Fund'ı organize etti ve dövizlerle oynamaya başladı. 1970'lerde finans faaliyetleri gelişmişti:

"alternatif kısa ve uzun vadeler... Soros, hem gayrimenkul fiyatlarının yükselişinden, hem de düşüşünden kazanıyordu! . 20 yıllık yönetimi boyunca Quantum yılda şaşırtıcı bir %34.5 gelir sağladı. Soros en çok döviz spekülasyonu ile bilinir (ve ondan korkulur)... 1997'de bir devlet başkanı, Malezyalı Mahathir Muhammed tarafından "haydut" olarak tanımlanma şerefine erişti; bu ülkenin parasına spekülatif bir saldırı yapmıştı."

Bu tür gizli finans operasyonlarıyla Soros bir Dolar mültimilyarderi oldu. Şirketlerinin Arjantin, Brezilya ve Meksika'da arazileri, Venezuela'da bankaları var; dünyanın en karlı döviz ve kambiyo işlerini yapıyorlar ve genelde kabul edilen o ki, yüksek makamlardaki dostları onun finans işlerinde yardımcı oluyorlar, hem siyasi hem de maddi kazanç için.

George Soros 1997'de Tayland ekonomisini çökertmekle suçlandı. Bir Taylandlı göstericinin ifadesiyle "Biz George Soros'u bir tür Drakula olarak görüyoruz. O insanların kanını emiyor." Çinliler ona "timsah" diyor, çünkü onun Çin'deki faaliyetleri o kadar doymak bilmezce ve Tayland ile Malezya ekonomilerini silip süpürdü.

Soros bir keresinde İngiliz Sterlini üzerine spekülasyonla bir günde 1 milyar Dolar kazandı (spekülasyon sözünü pek sevmez!). "Sterlin üzerine spekülasyonla İngiliz vergi mükelleflerinin cebini boşaltmakla" suçlandığında şöyle dedi: "Finans piyasalarında spekülasyon yaptığınızda normal bir ticareti bağlayan ahlaki sınırlardan özgürsünüz... Finans piyasalarında benim ahlaki kaygılarım yoktur."

Soros'un sınırsız kişisel servet elde etmek ve başkalarınca hakkında iyi düşünülmek şeklinde şizofrenik istekleri vardır:

"Döviz alım-satımcıları tezgahlarında oturur; üçüncü dünya ülkelerinin dövizlerini çok miktarda alır - satar. Para değeri dalgalanmalarının bu ülkelerde yaşayan insanlara etkisi onların akıllarına gelen bir konu değildir. Gelmemelidir de; yapacak işleri vardır. Eğer durup düşünmeye başlarsak kendimize şunu sormalıyız: Acaba döviz tacirleri ... milyonların hayatını mı yönetiyorlar?"

Soros, George W. Bush'u da petrol şirketi batmak üzereyken kurtardı. Soros Harken Energy Corp.'un sahibiydi ve Bush'un şirketinin batmadan önce hızla gerileyen hisselerini aldı. Geleceğin ABD Başkanı bu işten 1 milyon Dolar nakit ile çıktı. Soros, gerçi "siyasi güç" satın almadığını söyledi. Yine Soros meşum Carlyle Group'un da bir ortağıdır. 1987'de kurulan bu "dünyanın en büyük özel hukuk firması" 12 milyar Dolarlık bir ciroyu yönetir; "idare eski Cumhuriyetçi liderlerden birinin kayyumluğunda yürütülür", bu kimi zaman eski CIA'ci Frank Carlucci, kimi zaman eski CIA başkanı (Baba) George Bush'tur. Carlyle Group karlarının önemli kısmını da silah ticaretinden kazanır.

"İnsansever" Hortlak
1980'de Soros milyonlarca Doları Doğu Avrupa'da sosyalizme karşı harcamaya başladı. Kendisiyle işbirliği yapan kişilere paralar aktardı. İlk başarısı Macaristan'daydı. Macar eğitim ve kültür kurumlarını aldı, bunlarla ülkedeki sosyalist kurumları devre dışı bıraktı. Böylece doğrudan Macar hükümetine bir kanal açtı. Sonra Soros Polonya'ya geçti, CIA güdümündeki Dayanışma'yı finanse etti. Ve aynı yıl Çin'de faaliyete başladı. Sonra SSCB geldi.

Bütün bu ülkelerde CIA faaliyetlerinin de olması tesadüf değildir. CIA'in de amacı Açık Toplum Vakfı ile aynıdır: Sosyalizmi yıkmak. Güney Afrika'da CIA antikomünist muhalifler aradı. Macaristan'da, Polonya'da ve SSCB'de CIA, "National Endowment for Democracy"nin (Milli Demokrasi Derneği), AFL-CIO'nun (Amerikan Federal İşçi Sendikaları), USAID'in ve diğer kurumların açık desteğiyle antikomünistleri organize etti ve destekledi; bunlar Soros'un Açık Toplum Vakfı'nca da gönüllü listesine yazılmışlardı. CIA bu kişilere "birikim" (assets) derdi. Soros'un dediği gibi, "her ülkede bir grup insan farkettim - kimi lider kişiler, diğerleri o kadar bilinmeyenler; bunlar benim görüşlerimi paylaşıyorlardı.."
Soros'un Açık Toplum Vakfı antikomünist Çekler, Sırplar, Rumenler, Macarlar, Hırvatlar, Boşnaklar ve Kosovalılarla konferanslar düzenledi. Onun giderek artan etkisi ABD haberalma sisteminin bir parçası olduğu kuşkularına neden oldu. 1989'da Washington Post gazetesi, ilk kez 1987'de Çin hükümetinin yaptığı, Soros Vakfı'nın Çin'de reform ve dışa açılma ile ilgili faaliyetlerinin CIA bağlantılı olduğu, iddialarına yer verdi.

Hedef Moskova

1990'dan sonra Soros yardımları Rus eğitim sistemini hedef aldı; tüm ülkeye ders kitapları dağıtıldı. Aslında Soros "Açık Toplum" propagandasıyla tüm genç Rus kuşağının beyninin yıkanmasını sağladı. Soros vakıfları Rus finans sisteminin, özelleştirme planlarının ve bu ülkede yabancı yatırımların kontrolünü almak için stratejiler yürütmekle suçlandı. Ruslar Soros'un yargı girişimlerine sert cevap verdi. Soros'un ve diğer Amerikan vakıflarının karşıtları bu manevraların amacının "Rusya'yı, dünyanın tek süpergücüyle başedebilecek bir devlet olmaktan çıkarmak" olduğunu söylediler. Ruslar Soros ve CIA'in bağlantılarından şüphelenmeye başladılar. Para babası Boris Berezovsky "birkaç yıl önce Soros'un bir CIA ajanı olduğunu duyduğumda düşüp bayılacaktım," dedi. Berezovsky'ye göre Soros ve Batı "Rus sermayesinin güçlenmesinden korkuyordu".

Eğer ABD ekonomi ve siyaset eliti Rusya'dan bir ekonomik rekabetten korkuyorsa, onu kontrol etmek için, Rus medyasını, eğitimini, araştırma merkezlerini ve bilimini hakimiyet altına almaktan daha iyi ne yol vardır? 250 milyon Doları "yüksek okul ve üniversite düzeyinde sosyal ve iktisadi bilimler eğitiminin transformasyonu" için harcadıktan sonra Soros 100 milyon Dolar ile International Science Foundation'u (Uluslar arası Bilim Vakfı) kurdu. Rus Federal Karşı İstihbarat Servisi (FSK) Soros'un Rusya'daki vakıflarını "casusluk yapmakla" suçladı. Onlara göre Soros tekbaşına çalışmıyordu; Ford ve Heritage vakıflarından gelen paralar, Harvard, Duke ve Columbia üniversitelerinden destek ve Pentagon ile ABD haberalma servislerinden bağlantılardan oluşan bir sistemin parçasıydı. FSK Soros'un 50.000 Rus bilimadamına para verdiğini bildirdi; böylece Soros binlerce Rus bilimsel buluşu ve teknolojisi ile devlet ve ticari sırları üzerinde kontrol sağlayarak çıkarlarını genişletiyordu.

1995'te Ruslar ABD Dışişleri Bakanlığı görevlisi Fred Cuny'nin Çeçen krizine karışması nedeniyle öfkeye kapıldılar. Cuny'nin görünüşte görevi felaket yardımı idi ama onun ABD çıkarlarını ilgilendiren uluslar arası çatışma bölgelerindeki, ve yanısıra FBI ve CIA'deki geçmişi Amerikan devletine bağlantılarını ortaya koyuyordu. Kaybolmadan önce Cuny Soros Vakfı için çalışıyordu. Çeçenistan'daki şiddet dalgasının genelde Washington'un sıcak baktığı, ve belki de güdümündeki bir politik destabilizasyon kampanyasının sonucu olduğu pek bilinmez. Yazar Tom Clancy için bu değerlendirmeler yeterli olacak ki, bunları birer gerçek olarak "The Sum of All Fears" (Tüm Korkuların Toplamı) adlı çok satan kitabında sundu. Ruslar Cuny'yi bir CIA görevlisi olmak ve bir Çeçen başkaldırısını desteklemekle suçladı. Soros'un Açık Toplum Vakfı ve diğer Soros kuruluşları hala Çeçenistan'da faaldir.

Rusya, Soros'un cebini şişirecek en azından bir operasyona sahne olmuş; olaya Clinton yönetiminden diplomatik görevliler karışmıştır. 1999'da Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, 500 milyon Dolarlık bir ABD Exim Bank kredisinin Rus şirketi Tyumen Oil'a verilmesini engelledi; gerekçe bunun ABD milli çıkarlarına aykırı oluşuydu. Tyumen Amerikan malı petrol ekipmanı ve hizmetlerini Dick Cheney'in Halliburton Şirketi'nden ve, Bloomfield New Jersey'deki ABB Lummus Global'dan almak istiyordu. George Soros ise Tyumen'in almak istediği bir şirketin ortağı idi. Soros ve BP Amoco bu işlemi durdurmak için lobi yaptı ve Albright araya girmek zorunda kaldı.

Sol Antisosyalizmi Beslemek
Soros'un Açık Toplum Enstitüsü'nün her delikte bir parmağı vardır. Onun direktörler kurulu, adeta "Soğuk Savaşta ve Yeni Dünya Düzeninde Kim Kimdir" kitabı gibidir. Paul Goble, İletişim Direktörü ve eski Radio Free Europe'un şef politik yorumcusudur. Herbert Okun, Nixon yönetiminin dışişlerinde hizmet etmiş ve Henry Kissinger'a haberalma danışmanlığı yapmıştır. Kati Marton, eski Clinton yönetimi dönemi Yugoslavya'daki BM temsilcisi Richard Holbrooke'un eşidir. Marton, Soros'un desteklediği B-92 Radyosu için lobicilik yapmıştır; bu radyo National endowment for Democracy'nin de bir projesidir (başka bir CIA yan kuruluşu); Yugoslav hükümetini devirmekte etkili olmuştur.

Helsinki Watch
Soros, Açık Toplum Vakfı'nı kurduğunda liberal ermiş Aryeh Neier'ı yönetime geçirdi. Neier, Helsinki Watch'ın da başkanıydı; burası antikomünist eğilimli bir insan hakları örgütüdür. 1993'te Açık Toplum Vakfı, Açık Toplum Enstitüsü oldu.

Helsinki Watch, 1975'te Human Rights Watch (İnsan Hakları Gözlem Örgütü) olmuştu. Soros şu sıra onun Amerikalar, Doğu Avrupa ve orta Asya danışman heyetlerindedir; ve onun Açık Toplum Enstitüsü sponsorlar listesinde yeralır. Soros Helsinki Watch ile daimi ilişkiler içindedir; ve Neier düzenli olarak "The Nation" dergisine yazılar yazar; ama Soros'tan bordrolu olduğu bilinmez.

Soros Helsinki Watch ile ilişkisini saklamak için elinden geleni yapar. Sadece programları finanse ederek planladığını ve yürüttüğünü söyler; ama onlar yürütücüsünün felsefesinden uzakta değillerdir. Helsinki Watch ve Açık Toplum birbirine yakındır. Görüşlerinde pek fark yoktur. Tabii ki, başka kurumlar da bu kurumu finanse etmektedir; ama Soros ideolojisi burada hakimdir.

George Soros'un faaliyetleri 1983'te National; Endowment for Democracy'nin kurucusu Allen Weinstein tarafından kurulan bir yapının çerçevesi içine düşer. Weinstein, "bugün bizim açıkça yaptıklarımız 25 yıl önce CIA'ce gizlice yapılıyordu," der. Soros, tam da bu istihbarat yapısı içinde çalışmaktadır. CIA'in 1960'ta Laos'ta faal uyuşturucu kaçakçılarından, ya da Afganistan'daki "Mücahitlerin" esrar ticaretinden kar ederken CIA görevlerini yerine getirmesinden biraz farkı vardır. O, diğer piyonlardan çok daha fazla parayı yönlendirmekte (ve kazanmakta) ve işinin çoğunu da günışığında yapmaktadır. İçtenlikle söylediğine bakılırsa görevi hasar giderimi yaparak ABD dışpolitikasına meşruiyet kazandırmaktır. Bugün Amerikan merkez solunda kendini değerlendiren birçok kişi toplumun sosyalist bir dönüşümünden ümitsizdir. Böylece Soros'un "desantralizasyon modeli" ya da "adım adım" bir "negatif ütiliteryanizme (kullanışçılık) yaklaşarak, sefaleti azaltma" anlayışı, ki bu Popper felsefesiydi, onlara çekici geliyor. Soros bir Açık Toplum araştırması düzenlettirerek Kaliforniya ve Arizona'daki uyuşturucu yasalarının gevşetilmesini destekledi. Soros uyuşturucunun tam serbest olması taraftarıdır; yani bu sayede artık sefaletinizin farkında olmazsınız. Soros fırsat eşitliği ile aldatır. Sosyal seviyesi yüksek Sosyal demokratlar Soros'un desteğini kabul eder ve kapitalizm içindeki sivil haklara inanır. Bu gibiler için Soros'un ticari faaliyetlerinin korkunç sonuçlarını (dünyanın heryerinde insanların fakirleşmesi) onun insani faaliyetleri affettirir. Benzer şekilde, ABD içinden - dışından liberal-sol aydınlar "Açık Toplum" fikrinin cazibesine kapılırlar, tabii parasal desteğin de.

ABD'deki Yeni Sol bir sosyal demokrat harekettir. Kesinlikle anti-Sovyettir ve Doğu Avrupa ve SSCB çöktüğünde onların çok azı sosyalist sistemlerin yıkımına karşı çıktı. Yeni Sol Doğu Avrupa ve Orta Asya'da milyonların işlerini, evlerini, eğitim haklarını, sağlık hizmetlerini ve kültürel gelişim imkanlarını kaybetmelerine ne üzüldü ne de bunu protesto etti. Çoğu, CIA ya da National Endowment of Democracy veya the Open Society Fund gibi kimi "NGO"ların sosyalizmin yıkımındaki aktif rollerini küçümsedi. Bu insanlar zannettiler ki, Batı'nın 1917'den beri SSCB'yi yıkmaktaki kararlılığının Sovyetlerin çöküşüyle ilgisi yoktur. . Onlara göre sosyalizm kendi inanırlığını yitirmişti, çünkü yanlıştı.

İhtilallere gelince, Mozambik, Angola, Nikaragua ya da El Salvador'dakiler işbirlikçi güçlerce yıkıldı ya da göstermelik "seçimlerle" durduruldu; Yeni Sol pragmatikleri ise omuz silktiler ve arkalarını döndüler. Yeni Sol'un, bazan Amerikan dışpolitikasının Sovyetler sonrası dünyadaki mekanizmalarını kasten görmezden geldiği görünüyor.

Hırvatistan'da siyasi faaliyetleri olan Bogdan Denitch, Açık Toplum Enstitüsü'nde faal bir kişi idi ve fonlar aldı. Denitch, Hırvatistan'dan Sırpların etnik temizliğini, NATO'nun Bosna ve Yugoslavya'yı bombalamasını, hatta Yugoslavya'nın karadan işgalini savundu. Denitch, Amerikan Demokratik Sosyalistlerinin kurucusu ve uzun süre başkanıydı. Bu önemli bir liberal sol Amerikan grubuydu. O uzun süre prestijli Sosyalist Bilimadamları (Socialist Scholars) Konferansı'nın da başkanlığını yaptı. Bu kanalla birçok kişinin NATO'nun genişlemesine olumlu bakmasını sağladı. Soros'un yardım yönelttiği diğer yerler "Refuse and Resist the ACLU" (Amerikan Sivil Özgürlükler Birliğine Direniş ve Red) Örgütü, ve bir kısım diğer liberal kurumlardır. Soros listesine "New School for Social Research", New York (Yeni Sosyal Araştırmalar Okulu) gibi yeni renkler de ekledi; burası uzun süredir sol aydınların tercihi bir akademiydi. Şimdi Burada Orta ve Doğu Avrupa programlarını destekliyor.

Nikaragua'daki devrimden etkilenen birçok solcu üzüntüyle 1990'da Violetta Chamorro'nun Sandinistaları seçim yenilgisine uğratmasını kabul etti. Birçok Nikaragua'ya yardım kuruluşu bundan sonra dağıldı. Belki Yeni Sol, Michael Kozak'ın yükselen yıldızından birşeyler öğrenebilirdi. O Nikaragua, Panama ve Haiti'de başa sempatik liderler geçirmek, ve Küba'yı baltalamak hedefli ve Washington üslü bir kampanyanın kıdemlilerindendi. Burada Havana'daki ABD çıkarları ile ilgili bir büronun müdürlüğünü yürüttü.

Nikaragua Chamorro'nun zaferini organize ettikten sonra, Kozak Beyaz Rusya'ya geçti ve ABD büyükelçisi oldu. Kozak, Soros'ça desteklenen "Internet Access and Training Program"da (IATP - İnternet erişimi ve eğitim programı) çalıştı. Bu program Beyaz Rusya'da geleceğin liderlerini yaratmakla meşguldü. Aynı program eşzamanlı şekilde Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Özbekistan'da uygulandı. IATP, ABD Dışişleri'nin açık desteğiyle yürütüldü. Çok şükür ki Beyaz Rusya, Kozak ve Soros Açık Toplum Vakfı/ABD Dışişleri güruhunu ülkeden kovdu. Aleksandr Lukaşenko hükümeti keşfetti ki, Minsk'e gelmeden 4 yıl önce Kozak, on milyonlarca Doların Beyaz Rus muhalefetine akıtılmasını sağlamıştı. Kozak bir birleşik muhalefet cephesi kuruyor, web sitelerine, gazetelere ve piar şirketlerine para veriyor ve Yugoslav Otpor'una benzer öğrenci direniş hareketini eğitiyordu. Kozak, Otpor liderlerine Beyaz Rus muhalifleri eğitme görevi verdi. 11 Eylül 2001'den kısa süre önce ABD, Başkan Aleksandr Lukaşenko'ya karşı bir karalama kampanyası başlatıyordu. Lukaşenko'yu karalama şu sıra "terörizme karşı savaşla" birlikte yürütülüyor.

OSI (Açık Toplum V.) ve HRW (Helsinki W.) kanalıyla Soros, Belgrad'daki B-92 Radyosu'nun ana sponsorlarından oldu. Soros Otpor'a da para verdi; bu örgüt 5 Ekim 2000 darbesinde "para valizleri" aldı ve Yugoslav hükümeti devrildi. İnsan Hakları Gözlem örgütü (Helsinki) bunun akabinde Slobodan Miloşeviç'in kaçırılmasını ve Lahey'deki mahkemesini, onun hakları üzerine hiçbirşey söylemeyerek meşrulaştırdı. Bu illegal mahkemenin başkanı Louise Arbour şu sıra Soros'un Uluslar arası Kriz Grubu yönetim kurulundadır. Açık Toplum/Helsinki çetesi şimdi Makedonya'da çalışmakta ve buna "uygarlaştırma misyonunun" bir parçası demektedir. Bu cumhuriyetin de Yugoslavya'nın parçalanmasını tamamlamak için "kurtarılmasını" bekleyin.

Gücün Vekilleri
Soros, aslında kendi insani felsefesinin ahlaka uygun, bunun için para kazanma işinin ahlak dışı olduğunu söylemektedir. Ancak Soros'ça desteklenen NGO'larda çalışanların önünde açık ve tutarlı bir gündem vardır. Soros'un en etkili kurumlarından International Crisis Group (1986'da kuruldu) siyaset ve iş aleminin merkezinden kimi isimlerce yönetilmektedir. Yönetim kurulunda Zbigniew Brzezinski, Morton Abramowitz, eski ABD dışişleri bakan yardımcısı ve eski NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanı Wesley Clark, eski ABD Milli Güvenlik danışmanı Richard Allen vardır. Allen'ın Nixon'un Milli Güvenlik Kurulu'ndan "Henry Kissinger'ı fazla liberal bulduğu için" istifa ettiğini, Oliver North'u(1) Reagan'ın Milli Güvenlik Kurulu'na önerdiğini ve İran Contra skandalında İran'a rehineler karşılığı füze pazarlığında rol aldığını not düşelim Bu kişiler için "sınırlı çatışma" ABD'nin dünya insan ve kaynakları üzerindeki kontrolünün diğer adıdır.

1980 ve 90'larda, Reagan Doktrini zamanında, ABD'nin Afrika, Latin Amerika, Karayipler ve Asya'daki gizli-açık operasyonları hazırlanıyordu. Soros bunların birçoğunda faaldi; "müstakbel devrimcilerin" satın alınmasından politikacıların, aydınların ve devrimci dalga geçtikten sonra iktidarda kalan kim varsa "sübvansiyonuna" kadar uğraşıyordu. James Petras diyor ki:

"1980'lerin başında neoliberal yönetici elitin akıllı kesimi, politikalarının toplumu kutuplaştırdığını ve geniş çaplı sosyal rahatsızlık doğurduğunu farkettikten sonra, neoliberal politikacılar "aşağıdan" bir paralel strateji başlatıp desteklediler; bu anlamda "kendiliğinden" ve "anti devletçi" ideoloji sahibi kuruluşlara yardım ederek, potansiyel çatışma tehlikesi taşıyan kesimlere sızdılar ve bir "sosyal tampon" oluşturdular. Bu örgütler parasal olarak neoliberal kaynaklara bağlı olup doğrudan yerel liderlerin etrafındaki sosyopolitik hareketler ve eylem komiteleriyle rekabete sokuldular. 1990'larda bu örgütler (NGO, "hükümet dışı" diye adlandırıldılar) binlerceyi bulmuştu ve tüm dünyada toplam 4 milyar Doları bulan yardım alıyorlardı."

"Underwriting Democracy" adlı kitabında Soros "Doğu Avrupa'nın Amerikanlaşması" ile övünür. Ona göre, onun eğitim programları ile artık bir Sorosçu genç liderler kadrosu yoldadır. Bu Soros Vakfı eğitimli genç insanlar "nüfuz ajanları" olarak işlev görecektir. Onların Akıcı dil yetenekleri, ve hedef ülkelerde bürokratik merdivenleri tırmanmaya başlamaları sayesinde bu gönüllü askerler felsefi açıdan Batılı çokuluslu şirketlerin giriş yollarını temizleyeceklerdir.

Meslekten diplomat Herbert Okun (şimdi Helsinki Watch'ın Avrupa Komitesi'ndedir) George Soros'la birlikte bir seri ABD Dışişleri bağlantılı kurumla ilişki içindedir; bunlar arasında USAID'den Rockefeller Vakfı'nca desteklenen Trilateral Komisyon'a kadar kurumlar vardır. 1990'dan 97'ye dek Okun, "Finans Hizmetleri Gönüllüler Teşkilatı" (Finance Services Volunteer Corps) denen birşeyin başkanıydı; bu kurum USAID'in alt kuruluşudur; amacı "eski komünist ülkelerde serbest Pazar finans sistemlerinin yerleşimine yardımdır". George Soros, dünya ekonomisini devralmaya çalışan diğer kapitalistlerle tam uyum içindedir.

Kâr Amacı Gütmeden Kâr
Soros, döviz spekülatörü olarak çalıştığı ülkelerde insani amaçlar gütmediğini söylemektedir. Ama Soros sık sık bu türden bağlantılarından da yatırım amaçlı yararlanmaktadır. ICC'nin bir araştırması, ve, Kosova Geçici BM Yönetimi şefi Bernard Kouchner'in yardımı sayesinde, Soros Balkanlardaki en kârlı maden ocağını almak istedi.

Eylül 2000'de, Yugoslav seçimlerinden önce Trepca madenlerini bir an önce almak için, Kouchner bu madenden yayılan kurşunun çevre standartlarını aştığını açıkladı. Aynı kişinin, NATO Yugoslavya'yı seyrelmiş Uranyumlu mermilerle bombalar ve 100,000 ton (kg olmalı, ç.n.) kanser yapıcı madde havaya, suya, toprağa karışırken bunu alkışladığını bilmek hayret vericidir. Ama Kouchner kendi işine bakıyordu ve madenler "sağlık nedeniyle" kapatıldı. Soros 150 milyon Dolar vererek Trepca'nın altın, gümüş, kurşun, çinko ve kadmiyum madenlerini almak istedi; tesisin değeri 5 milyar Dolardı.
Bulgaristan "serbest Pazar" kaosu içinde çökerken Soros sinekten yağ çıkarmaya bakıyordu; Reuters 2001 başlarında şu haberi verdi:

"Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası" (EBRD - European Bank of Reconstruction and Development) (Bulgar ileri teknoloji şirketi) Bila'ya 3 milyon Dolar kredi verdi. Bu şirket, orta ve Doğu Avrupa'daki teknoloji şirketleri için hazırlanmış 300 milyon Dolarlık bir kredi diliminden ilk yararlanan kurum olacak... Bir 3 milyon Dolar da Amerikan Argus Capital Partners'tan geliyor; kredi sponsoru Prudential Insurance Company of America ve çalışma alanı Orta - Doğu Avrupa ... Soros, Rila'ya yaptığı önce 3 milyon Dolarlık ve sonra 1 milyon Dolarlık yatırımla yine en büyük hissedar olarak kaldı."

Konulara Hakimiyet
Soros'un insansever görüntüsü ona, kimlerin kurban kimlerin suçlu olduğu tartışmaları patladığında uluslar arası kamuoyunu yönlendirme gücü veriyor. Diğer NGO'lar gibi, Soros'un borazanı Helsinki Watch da birçok bağımsız ve organize emekçi sınıf hareketini görmezden geliyor.

Kolombiya'da işçi liderleri rutin olarak ABD güdümlü hükümetle işbirliği içindeki paramiliterlerce katledilmektedir. Bu kişilerin geldiği sendikalar neoliberal ekonomiye karşı olduklarından Helsinki Watch bu konuda fazla ses çıkarmaz. Bu yılın Nisanı'nda Helsinki Watch'tan Jose Vivanco ABD Senatosu'nda "Plan Kolombiya" lehine ifade verdi:

"Kolombiyalılar insan hakları ve demokrasiye bağlıdırlar ve yardıma muhtaçlar. Helsinki Watch'ın ABD ile temel bir sorunu yoktur."

Helsinki Watch, devlet terörü, fakirlik ve istismara karşı savaşan Kolombiyalı gerillaları ABD destekli silahlı güçler ve paramiliter idam mangalarıyla aynı kefeye koymaktadır. Helsinki Watch, görevi mülkiyet hakları ve ekonomik statükoyu korumak olan Pastrana hükümeti ve onun ordusunu haklı görmektedir. Helsinki Watch'a göre (bile ç.) sivil ölümlerinin %50'si hükümetin göz yumduğu idam mangalarının işidir. Gerçek rakam %80'dir.

Helsinki Watch aynı şekilde 2002'de Uribe hükümetinin seçimini de onayladı. Uribe ABD'nin Latin Amerika'da desteklediği diktatörler kuşağından kalmadır; gerçi "seçilmiştir", ama Helsinki Watch çoğunluğun seçimi boykot ettiğinden sözetmez.

Karayiplerdeki Küba başka bir neoliberalizm karşıtı olup Helsinki Watch tarafından karalanmıştır. Yanıbaşındaki Haiti'de Soros destekli faaliyetler Duvalier rejiminin devrilmesinden sonra oluşan popüler hareketleri silmiş, Haiti'nin ilk demokratik lideri Jean Bertrand Aristide'i baltalamıştır. Helsinki Watch'tan Ken Roth, ABD'nin Aristide'i "demokrasi dışı" nitelemelerine katılmıştır. Kendi "demokrasi" anlayışlarını göstermek için Soros vakıfları Haiti'deki faaliyetlerini diğer ABD faaliyetlerine gizlice katmaktadır; örneğin USAID'in FRAPH ile ilişkili kişileri desteklemesi gibi. FRAPH meşum CIA destekli idam mangalarının adıdır; onlar "Bebe Doc" Duvalier'in düşüşünden beri ülkede terör estirmekteler.

Helsinki Watch'ın web sitesinde, Direktör Roth ABD'yi Çin'e karşı daha sert çıkmamakla eleştirmektedir. Roth'un faaliyetleri arasında Tibet özgürlük Konserinin organizasyonu da vardır; bu gezgin bir propaganda topluluğu olup, ünlü rock'çılarla birlikte ABD'yi dolaşmış ve gençleri Çin'e karşı Tibet'i desteklemeye çağırmıştır. Tibet, yıllardır CIA gündemindeki ana dosyalardan biridir.

Roth, geçenlerde petrolce zengin Sincan'da Çin kontrolüne karşı çıktı. Sömürgeci "böl ve yönet" anlayışıyla Roth, kimi Uygur etnik azınlık gruplarını Kosova'daki ABD/NATO müdahalesinin onlar için de iyi bir örnek olduğu konusunda iknaya çalıştı. Ağustos 2002'de ABD hükümeti de bu çabaya destek verdi.

ABD'nin bu bölgedeki projeleri açıkça New York Times'ta Sincan üzerine yayınlanan bir makalede tasvir edilmiş; burada Uygurlar "bir Müslüman azınlık olup huzursuz bir Çin egemenliği yaşamaktadırlar" denmiştir. Onlar "Yugoslavya'daki NATO bombardımanından çok etkilenmişler, kimi bunu Kosova'daki müslümanların kurtarılması olarak kutlamıştır; kendileri de benzer bir kurtarılışın hayalini kurmaktadırlar" denmiştir. The New York Times yazısı "Sincan'da son bulunan petrol rezervleri burasını uluslararası ticaret açısından çok çekici kılmaktadır" notu düşülmekte ve bir yandan da "buranın yerli halkı Tibetlilere benzer" görülmektedir.

Sayı Sayamamak
Soros örgütleri rakam tesbitlerinde, gerçekten gerçekle ilgilerini kesmiş gibidirler. Örneğin Helsinki Watch 500 kişinin (2000 değil) Yugoslavya'ya NATO bombardımanlarında öldüğünü söylerler. Afganistan'a Amerikan saldırısında da 4000 değil 350 kişi ölmüştür. 1989'da ABD Panama'yı bombaladığında Helsinki Watch raporunun giriş bölümünde "Manuel Noriega'nın devrilmesi... ve demokratik Başkan Guillermo Endera hükümetinin kuruluşu Panama'ya çok ümitler getirmiştir..." der. Rapor ölü sayısından bahsetmez.

Helsinki Watch Bosna'ya NATO saldırısının temellerini 1993'te sahte tecavüz ve soykırım haberleriyle attı. Bu politik histeri doğurma taktiği ABD için kendi Balkan siyasetini uygulamakta gerekliydi. 1999'da, Helsinki Watch Yugoslavya'ya NATO saldırısı için propaganda gücü olarak çalışırken bu tekrarlandı. Soros'un "kanun hakimiyeti" palavralarının çoğu unutulmuştu. ABD ve NATO kendi kanunu yaptı, George Soros'un kurumları bunu destekledi. 11 Eylül 2001'le bu devam etti. Bu sefer konu Dünya Ticaret Merkezi'nde ölen 2801 kişiydi. CFR (Dışişleri Konseyi) 6 Kasım 2001'de toplandı ve bir "büyük kamuoyuna dönük kampanya" planladı. CFR, bir "Amerika'nın Teröre Cevabı İçin Bağımsız Görev Gücü" oluşturdu; Soros, Richard Holbrooke, Newton Gingrich, John Shalikashvili'nin (eski ABD Genelkurmay Başkanı) ve diğer etkili kişilerin katılımıyla DTÖ'de ölenler ABD dış politikasına malzeme yapıldı. CFR raporu teröre karşı savaş öngörüyordu. George Soros'un parmak izleri kampanyanın heryerinde vardı:

"Yüksek düzey ABD memurlarının dost Arap ve diğer Müslüman ülke hükümetlerine 11 Eylül olaylarının kınanması için baskı yapmasını sağlayın, öte yandan da ABD antiterör kampanyasının mantık ve hedeflerini de kollayın. Eğer hükümetleri sessiz kalırsa Ortadoğu ve Güneydoğu Asyalıların çoğunu hiçbirzaman haklılığımıza ikna edemeyiz. Onların bu açıklamaları nedeniyle eleştirilmelerini engellemeli ve onların yanımızda ses vermelerini sağlamalıyız... Boşnak, Arnavut ve Türkleri, ABD'nin Kosova'da 1995-99'da Bosnalı ve Kosovalı müslümanları nasıl kurtardığını ve dünyanın her yerindeki müslümanlarla sıkı ve uzun vadeli ilişkilerimizi diğer kişilere anlatmaları için teşvik edin. Yerel aydınlar ve gazetecileri işe katın, görüşlerine bakmayın. Yerel basını yakından izleyin ve hücumlara hemen cevap verin... Amaç ve hedeflerimizi konuştuğunuzda sürekli kurbanlara (özellikle adlarını vererek ve böylece onları somutlaştırarak) atıf yapın."

Soros'un Sayı Sanatı: ABD Dış Politikasına Destek ve Savunma İçin Saymak
Soros, Dünya kapitalist sistemindeki gerilemeden çok endişelidir ve bu konuda hemen birşeyler yapmak ister. Geçenlerde şöyle dedi: "Şimdiden nihai krizin adımlarını farkediyorum... Yerli siyasi hareketler çıkacak ve onlar çokuluslu şirket mülklerine el koyarak "Milli" serveti geri alacak."

Soros Birleşmiş Milletler'i devre dışı bırakmak için ciddi bir plan önermektedir. Önerisi, "Dünya demokrasilerinin liderliği ele alması ve BM olsun - olmasın işleyecek bir global ittifaklar sistemi kurması"dır. Eğer deli olsaydı, kriz geçirdiğine hükmedebilirdiniz. Ama gerçek şu ki, Soros'un "Birleşmiş Milletler yapısal olarak kendi anayasasının girişinde yazan vaadleri yerine getirebilecek durumda değil," saptaması, American Enterprise Institute gibi bir seri reaksiyoner kurumun görüşünü yansıtmaktadır. Birçok muhafazakar Soros şebekesine sol-kanat gözüyle baksa da, ABD'nin BM ile ilişkilerinde Soros, örneğin John R. Bolton (Silahlanma Kontrolü ve uluslar arası Güvenlik Dairesi'nden sorumlu Dışişleri bakan yardımcısı), gibileriyle aynı tarafa düşer. Bolton "Kongre'deki birçok Cumhuriyetçi artık BM sistemine zırnık dahi ödenmemeli fikrindedir" demiştir. BM'e karşı onyıllardır süregelen bir sağ kampanya vardır. Şimdi bunu Soros götürüyor. Çeşitli Soros web sitelerinde BM'in çok zengin, bilgi konusunda ketum, ya da dünyayı (Soros'un istediği gibi - çev.) yönetmeye yakışmayacak işlere bulaşmış olduğu gibi eleştirilere rastlarsınız.

The Nation yazarları bile, bu konuyu iyi bilirlerken Soros etkisinde kalmışlardır. Örneğin William Greider, geçenlerde Soros'un eleştirilerinde bir haklılık payı bulmuş ve BM'in artık "bayağı diktatörler ve totaliterlerin buluşma yeri olmaktan ve eşit ortaklar gibi muamele görmekten çıkarılmasını" istemiştir. Bu tür Batı merkezci ırkçılık tam Soros'a uygundur. Ona göre BM'in Dünya'yı idare etmesi global güzeyde Faşizmdir. Batılı "ilericiler" Soros'a gereğinden çok yüz vermişlerdir; ve herhalde Greider de artık bu faşizm konusunu aşırı, haksız ve sinirlendirici bulur.

Ama yine de Soros'un şu söylediklerini dinleyelim: "Eski Roma'da yalnız Romalılar oy kullanırdı. Modern global kapitalizmde de yalnız Amerikalılar oy kullanabilir; Brezilyalılar oy kullanmaz."


Çevirenin Notu: *Heather COTTİN Amerikan liberal-Sol çevrelerinden bir yazar olup, kimi görüşleri okuyucularca aşırı bulunabilir. Ancak aktardığı bilgiler yine de önemlidir.)
*Yarbay Oliver NORTH: İran - Contra Skandalının kilit ismi


Tercüme: Altay Ünaltay Kaynak: Yarın Dergisi



İm (Kod): Tümünü seç
http://www.hekimgucbirligi.com/index.php?bolum=belgeler&belgeid=10
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen Çetin Taş » Çrş Ara 24, 2008 20:21

Kimden : Karen Fogg
Kime : Şahin Alpay
Konu : Indymedia sitesindeki haberler

"Sevgili Şahin, bana göre bundan sonra izlenecek yol, TC'de (Kuzey Kıbrıs'ta) kendi istekleri ve güvenlik sorunları olduğunu söyleyen seslerin daha net çıkmasını sağlamak, Kıbrıs Türklerinin sesi olan Denktaş'ın itibarını azaltmak ve onun Ankara'daki hiyerarşi ile askeri temsil ettiğini hem Türkiye kamuoyuna hem de AB'ne göstermektir.

Karen Fogg'un bu e-mailinin yanı sıra, diğer e-maillerinde de Yeni Düzen Gazetesi yazarı Sevgül Uludağ ve ORTAM Gazetesi yazarı Hasan Kahvecioğlu ile KIBRIS Gazetesi yazarı Hasan Hastürer'in isimleri sıkça geçmekte ve Karen Fogg, Denktaş karşıtı bu gazetecilere sahip çıkılması talimatını vermektedir. Karen Fogg'un bu talimatlarından sonra ise gerek KKTC ve gerekse Türkiye 'deki bazı gazetelerde Denktaş karşıtı bir kampanyanın başlatıldığı bilinmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken konu ise Soros Vakfı'nın Türkiye temsilciliği ile yakın ilişkiler içerisinde bulunan Sevgül Uludağ'ın "ABD bizi eğitti, biz de 3000 kişiyi eğittik" açıklamasını yapmış olmasıdır.

Bu ülke de KAREN FOGG E-POSTALARI diye bir olay patladı.Ama balık hafızalı milletimiz unuttu bu epostaları.Hatta bu epostaları ortaya çıkartıp,AYDINLIK dergisinde hem Karen Fogg'un ve hem de onun gönderdiği epostaların muhatabı olan tüm yavşakların ipliklerini pazara çıkartan Doğu Perinçek şu an terörist örgütün lideri olmak iddiasıyla hapishanede.Karen Fogg kim bilir dünyanın hangi köşesinde hangi emperyalist planların hizmetinde?O yavşaklarsa hemen tüm televizyon kanallarının tartışma programlarını sunuyorlar,anlı şanlı gazetelerde ki köşelerinde yazılar yazıyorlar.Dünya böyle garip,Türkiye daha da garip.

Paylaşımlar şahane arkadaşlarım.Sağolun.İlk kez kendimi vererek baştan sona okuma imkanım oldu.Tekrar emeğinize sağlık.

Bu yazıları baştan sona okuyan arkadaşlarımla dikkatimi çeken ve eminim bir çoğunuzun da kolaylıkla dikkatini çekmiş olması gereken bir konuyu paylaşacağım.

Düşünsenize 1930 yılında Macaristan'da doğuyor.

1944 yılında babasının sayesinde Tarım Bakanlığı'nda işe başlıyor.Yahu Nazi yönetimi var!Bu adamlar Yahudi!Ve de sorumlu olduğu işe bakın!Toplama kamplarına götürülen Yahudilerin mallarını belirlemek!Demek ki baba Soros oldukça etkili arkadaşlara sahip.Bu arkadaşlar ya Nazilerin içinden veya başka bir GÜÇ içinden kişiler.Ya da bu arkadaşlar bu başka GÜÇ'ün NAZİler arasındaki adamları.

1947 yılında her nasılsa-yukarıda yazarın sorduğu gibi-Nazilerin yenilip Sovyetlerin galip geldiği ve tüm ülkeyi kontrol ettiği ortamda İngiltere'ye kaçırılıyor.Kaçıran kim?Hadi anladık,her devirde her yerden herkes kaçabilir,kaçırılabilir?Ama neden 17 yaşında bir Macar Yahudisi'ni ille de Ekonomi eğitimi aldırdıktan sonra hooooppala Amerika'ya gönderttiriyorlar?Ve henüz 26 yaşında ki bu çocuk-26 yaşındaki arkadaşlarım kusura bakmasın ama bana göre 26 yaş henüz pek çok tecrübenin yaşanmadığı,çocukluktan yeni çıkılan bir yaştır-Amerika'da bu işlere soyunduruluyor?Çok mu zekidir bu adam?Çok mu yeteneklidir?Kimdir bunları yaptıran GÜÇ?

Ve 27 sene içinde nasıl dünyanın en büyük spekülatörlerinden biri olup büyük bir servete sahip olabiliyor?Kim yardım ediyor,hangi GÜÇ yardım ediyor bu elin toparlağına?


İşte o GÜÇ,dünyayı yöneten SİYONİST GÜÇ ve işte bu SOROS o GÜÇ'ün emrindeki TOSUNCUK!
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02


Şu dizine dön: OSI

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x