STRATEJİ, MÜDAFAA-İ HUKUK VE ATATÜRK

Bir fikrin savunuculuğunu yalnızca simgesel boyuta indirgeyenler, ideolojik derinlikten yoksun bir biçimde ifade edenler, ancak hamaset yaparlar.

Her ideolojinin, adı ne olursa olsun, tarihsel derinliği ile birlikte kavranması bunun için de belli bir düşünce disiplini ile yorumlanması lazım gelir.

Öncelikle, bir fikir tarihsel sürecin öne çıkardığı, toplumsal - milli sorunların çözümü üzerine bina edilir. Bu sorunların çözümü ise mevcut sorunu ortadan kaldıracak ve yerine çözüm odaklı alternatifler sunacak bir program ile mümkündür.

Bir programdan, stratejiden, uygulanabilir gerçeklikten yoksun olan eylem; neresinden bakarsanız bakın başarısızlığa mahkum olur.

Çünkü program ve strateji eğer bir hedef varsa üretilir. Hedeften yoksun bir strateji düşünülemez.

İnanç, bir davanın - idealin olmazsa olmazıdır. Gerçeklikten ve bilimsellikten yoksun bir dava yürütülemeyeceği gibi; inançtan yoksun bir fikir savunusu da , mekanik ve kendisini tekrarlayan bir döngüye evrilir.

Fakat günümüzdeki esas sorun, inançtan ve bilimden yoksun ancak yukarıda da bahsettiğim gibi, salt simgesel özellikler ve sembollerle kendisini ifade etmenin yeterli olacağını düşünen, azımsanmayacak kitlesellikte toplulukların ortaya çıkmasıdır.

Unutmayalım, bir orduya savaş kazandıran, yalnızca o ordunun personel sayısı ve teknolojik donanımı değildir.

Bunlardan daha önemli olan, mevcut ordunun bir doktrin temelinde savaşa hazır olmasıdır.

Aynı durum siyasi/ideolojik teşkilatlar için de geçerlidir. Bizi amacımıza ulaştıracak olan, o amaca uygun bir düşünce disiplini ve ideolojik derinlik kazanmamız ve bu doğrultuda örgütlenme sağlamamızdır.

Bunun dışında sembolleri / simgeleri ne ölçüde kullandığımız ya da sağ veya sol elimizle hangi işareti yaptığımızın hiç bir önemi bulunmamaktadır.

Örnek mi? Müdafaa-i Hukuk Teşkilatı'nı ortaya çıkaran emperyalist işgal koşulları. Atatürk bu dönemi doğru analiz ederek, doğru bir amaç/hedef belirledi.

Neydi bu hedef? Tam bağımsızlık, milli egemenlik ve Türk Ulusunu yeniden egemen kılmak.

Atatürk bu amaca nasıl ulaştı? Her cenahtan vatanseveri ortak paydalarda bir araya getirerek. Buna uygun bir Kuvayı Milliye ( Milli Kuvvet ) örgütleyerek. Atatürk Anadolu'ya geçerken, aklında ekonomik, siyasi, kültürel ve askeri anlamlarda "İstikali Tam Türkiye"yi bina edecek Ulus Devlet / Üniter Devleti, yani Cumhuriyet'i kuracak stratejiyi belirlemişti.

Hedef : Türk ulusunu egemen kılmak ve tam bağımsızlık.
Stratejik örgütlenme : Müdafaa-i Hukuk.

Tarih, yine aynı emri veriyor. Bu yüzden hamaset değil, düşünce yaratmak ve bu düşünceyi tatbik etmek yaşamsal önemdedir. Dün olduğu gibi.
https://www.facebook.com/mithat.akar.180
Mithat Akar / Gaziantep