
SÜMERDEN TEVRATA TEVRATTAN KURANA SÖYLENCELERİN PEŞİNDE
Kuranın, o günün yaşantısına göre yazılmış bir kitap olduğunu görüyoruz. Muhammed çok akıllı bir adam ve şair diyebiliriz onun için. Kişisel yaşantısıyla ilgili ya da toplumda yaşanan olaylarla ilgili sorunları şiirsel bir dille anlatıyor. Bu anlatılar da vahiy olarak kabul ediliyor. Ama gerçekte yaşanan olaylardır onlar. Ya da Sümerden Tevrata geçen söylencelerdir, onlardan çıkarılan derslerdir
Muazzez İlmiye Çığ ile söyleşi
Söyleşi: Ruken Kızıler
Sümerliler günümüzden hemen hemen 6 bin yıl önce Mezopotamyaya yerleşmiş büyük bir uygarlık. Yazıyı ilk kez kullanan Sümerliler önceleri taşlar üzerine resim şeklinde yazmışlar, daha sonra Dicle ve Fırat Nehirlerinin getirdiği kil üzerine yazılarını geçirmişler. Yumuşak kil üzerinde biçimi değişen Sümer yazısı, çizgileri çiviyi andırdığı için çiviyazısı şeklinde anılmaya başlanmış. Çiviyazılı on binlerce tablet, Mezopotamyada, Anadoluda ve Suriyede yapılan kazılarla ortaya çıkarılmış. Bu yazılar okunmuş, çözülmüş, yorumlanmış. Büyük bir sabır ve titizlikle bu tabletlerin peşine düşmüş değerli Sümerologlarımızdan Muazzez İlmiye Çığ, üç büyük dinin Sümer söylencelerindeki benzerliklerini ortaya çıkarmış. Bu çok önemli bulguları yıllardır her fırsatta yazan, anlatan yüzyılımızın Sümer Kraliçesi Muazzez İlmiye Çığ ile söyleştik. Muazzez Hanım, Kuranın önemli bilgi kaynaklarından biri olarak ortaya koyduğu Sümer söylencelerinden çarpıcı örnekleri paylaştı bizlerle. Sümerlerin kutsal kitaplardaki izlerini yeni kitap çalışmalarıyla sürmeye devam eden Muazzez İlmiye Çığa teşekkür ediyoruz.
- Kuranın bilgi kaynaklarını nelere dayandırıyorsunuz?
- Ben Kuranın en önemli bilgi kaynağını Tevrat olarak görüyorum. Tabi Kuranın yazılışında siyasi ve sosyal bir amaç var bunu unutmamak gerek. Tevrattaki birtakım olaylar, dönemin koşullarına uydurularak, bazen de hiç değiştirilmeden Kurana aktarılmış. Tevratın yazılışında da öncelikle Sümerlerden yani Mezopotamya kültüründen etkiler görüyoruz. Çeşitli olayların yazılışından bu benzerlikleri yakalayabiliyoruz.
Örneğin kainatın yaradılışı Sümerde, Tevratta ve Kuranda aşağı yukarı aynı. Evren büyük bir su ve içinden bir dağ çıkıyor ikiye ayrılıyor, yukarıda gökyüzü, aşağıda da yer oluyor.
İnsanın yaradılışı ise çamurdan. Bu Tevratta da, Sümerde de, Kuranda da geçiyor. Kurana insanın yaradılışının öyküsü iki farklı şekilde alınmış; bir lütfedenin buyurması ile ve bir de çamurdan yaradılış şeklinde. Sümerde insanın yaradılışı Tanrıların görüntüsünde olmuştur deniyor; aşağı yukarı Tevratta da aynı şekilde geçiyor. Kuranda bu yok. Ama yine de hadislere baktığımızda Tanrının bir insan şeklinde tasavvur edildiği görülüyor. Bir hadiste okuduğum kadarıyla, Tanrı sözde 6 günde dünyayı yaratmış, 7. gün yatmış arka üstü ve ayak ayak üstüne atmış, dinlenmiş. Kuranda da benzer ibareler var; Allahın iki eli, gözü deniyor
Allahın cinsiyeti erkek
- Peki sizce Kurandaki Allahın cinsiyeti nedir?
- Allahın cinsiyeti erkek. Bu ataerkillikten kaynaklanıyor. Örneğin Sümerin ilk dönemlerinde anaerkillik vardı. İlk zamanlar Tanrıçalar çok fazlaydı. Sonra yavaş yavaş onların yerine Tanrılar geçiyor. Sadece aşk Tanrıçası İnannayı, bir türlü atamıyorlar kültürlerinden. Sümerlerin yanı sıra Tevratta ve Kuranda da geçiyor İnannaya ait hikâyeler. Bugünlerde Tevratta İnannanın izini sürüyorum, yeni bir kitap çalışması için.
Tevratta Hezekie 16/3 ile 43 Bölümünde geçen ilginç bir hikâyeye rastladım. Size de anlatayım:
Tevratta Yahve (Yehova), yani Tanrı diyor ki: Seni ben kırda henüz göbeğin kesilmeden kanlar içinde atılmış olarak buldum. Seni aldım, yıkadım, seni güzelleştirdim, yetiştirdim, bilezikler taktım, ipekli elbiseler aldım. Üzerine eteğimi attım ( Bu deyim İsrail dilinde cinsel ilişkide bulunmak demek ). Seninle bir anlaşmaya girdim. Sonra senin güzelliğin diğer milletler arasında yayıldı. Sen Babillere kadar gittin fahişelik yaptın
Önce ben bu yazılanların ne demek olduğunu anlayamadım. Daha sonra düşününce burada anlatılanlar Sümerin aşk Tanrıçası İnanna ya ait, dedim. Burada bereket tanrıçasını İsrailliler arasında atma çabası görülüyor. Bunun tefsirini bir de hahama sordum. O da sözüm ona Allah İsraili o halde bulup almış büyütmüş de sonra O Allaha kötülük yapmış, şeklinde tefsir ettiler. Ama biz İnannanın öyküsü olduğunu biliyoruz Sümer tabletlerinden. Bunu ilk kez size anlatıyorum...
- Bu öykünün Kuranda bir karşılığı var mı?
- Hayır. Ama orada da Harut Marut melekleri ile ilgili Bakara Suresinin 102-103. ayetlerinde bahsediliyor İnannadan. İnceledim ve Harut Marut meleklerinin hikâyesi de Sümerin aşk Tanrıçası İnannanın öyküsüne bağlanıyor.
Melekler isyan ediyorlar bir gün Allaha, neden insanları yarattı diye. Onlar bir gün kötülük yapacaklar neden yarattın insanları diyor melekler? Allah diyor ki: siz de yeryüzüne inerseniz kötülük yaparsınız. Biz yapmayız, seçin gönderin aramızdan birilerini diyor melekler. Harut Marutu gönderiyorlar. Onların karşısına çok güzel bir kız çıkıyor. Kız eğer tek Allahın olduğunu inkâr ederseniz sizinle birlikte olurum diyor. Melekler kabul etmiyorlar ve gidiyorlar. Ertesi gün aynı kız elinde bir çocukla karşılarına çıkıyor ve bu çocuğu öldürürseniz sizinle birlikte olurum diyor. Hayır öldüremeyiz diyor melekler. Üçüncü kez elinde şarapla geliyor kız, içmelerini istiyor, onlar da içiyorlar ve bir şart daha öne sürüyor kız; bana nasıl gökyüzüne çıktığınızı anlatacaksınız, ben de uçmak istiyorum, o zaman sizinle yatarım diyor. Melekler de anlatıyorlar sırlarını ve kız göğe çıkıp yıldız oluyor. Kızın adı Zühre; Zühre yıldızı oluyor. Zührenin diğer karşılığı Venüs. Venüs yıldızının simgesi Sümerde İnanna. Aslında bu Harut Marutun hikâyesi de İsrail kaynaklarından alınmış Kurana.
- Kuranın bilgi kaynağı olarak gösterdiğiniz Tevratı Sumere dayandırdınız. Sumer dışında hangi uygarlıklardan beslenmiş Tevrat?
- Mısır, Kenan, Babil kaynaklarından çok beslenmiş Tevrat.
Muhammedin yazdırdıkları bir tür şiirdir.
- Kurandaki ayetlerin, o dönemin Arap toplumunda yaşanan olaylarla, Muhammedin günlük yaşamda karşılaştığı sorunlarla ilişkisi nedir sizce?
- Kuranın, o günün yaşantısına göre yazılmış bir kitap olduğunu görüyoruz. Muhammed çok akıllı bir adam. Sonra, yazısız milletlerde şiir çok ilerlemiştir. Araplarda şiir yaygındır. Sümerde de eskiden kalma bir gelenek olarak şiir vardır. Muhammedin yazdırdıkları bir tür şiirdir. Kişisel yaşantısıyla ilgili ya da toplumda yaşanan olaylarla ilgili sorunları şiirsel bir dille anlatıyor. Bu anlatılar da vahiy olarak kabul ediliyor. Ama gerçekte Muhammedin, o günün şartlarında koymak istediği kurallardır onlar. Yaşanan olaylardır. Bir de anlattığım gibi çeşitli kaynaklardan o günün şartlarına uygun olarak yorumlanıp alınmış hikâyelerdir. Tevrat dışında İsrail yazarlarının hayal güçlerini kullanarak yazdıkları hikâyeleri de görüyoruz Kuranda. Tabii bunlar kulaktan kulağa gelmiş Muhammede kadar. Ben Kuranı Allahın yazdırdığına inanmıyorum.
- Neden?
- Çünkü örneğin Tevratı da Allah yazdırdı diyorlar, peki neden ona ayrı, Kurana ayrı karma karışık yazdırsın? Ama dediğim gibi Muhammed çok akıllı bir adam ve şair aynı zamanda. Karşılaştığı olaylara anında şiirsel bir dille yanıt veriyor. Bunları da - biliyorsunuz ki etrafında her zaman hafızlarla dolaşıyor, onlara yazdırıyor. Tabii yazı bilse, kendisi yazar diye düşünüyorum. Okumayı biliyor olabilir ama yazmayı bilip bilmediğinden emin değilim. Mesela deniyor ki bazı şeyleri taş üzerine, bazılarını ise deri üzerine yazdırmış. Sonra Kuran yazılmaya başlanınca bunlardan yararlanılmış, daha sonra bunlar atılmış. Aklında tutanlar da yavaş yavaş savaşlar sırasında ölmeye başlayınca, Kuranı yazmaya karar veriyorlar. Muhammedden aktaranların etrafındaki hafızların kendilerinden bir şey katmayacakları nereden belli bunlara? Unuttukları yerleri kendi bilgileriyle doldurmadıklarını nereden bilelim? Yani Tanrısal bile olduklarını kabul etsek, bunları ezberleyen insanlar 14-15 yıl unutmadan nasıl akıllarında tutsunlar? Tabi bu nedenle Kuranda bir sürü tutarsızlıklar görüyoruz. Örneğin, bir yerde şarap içmeyin deniyor, başka bir yerde namaza gidemeyecek kadar içmeyin deniyor. Bazı yorumcular bu çelişkileri şöyle açıklamaya çalışıyorlar: Allah insanları yavaş yavaş bir noktaya getirmeye çalışıyor.
Sonra kainatı yaratan büyük Allah durdu durdu da neden okuma yazma bilmeyen bir adama bunları anlattı?
Yahudiler okuma yazma biliyorlardı ama, Tevratta geçen olaylar da yeryüzünde yaşanan en acımasız şeyler. Orada yazılı olan kötülüklerin Allah tarafından söylenmesi imkânsız. Ensest var, cinayet var, tecavüz var... İlk okuduğumda öyle itici gelmişti ki: Süleymanın oğlu babasına kızıyor ve onun bütün odalıklarını koyuyor dama ve bütün halkın önünde onlarla seks yapıyor! Bir Tanrının bunları söylemesi düşünülebilir mi? Mesela Kuranda şöyle ibareler var: Ben istediğimi Müslüman yaparım, istediğimi yapmam. Peki neden?
- Kuranı öncülleriyle karşılaştırdığımızda dönemin koşullarını dikkate alırsak ilerici bir kitap diyebilir miyiz?
- Gayet tabii. Kanunu olmayan Arap toplumuna kanun getiriyor. Din çatısı altında halkını toparlıyor. Tabi bütün dinler zorla kabul ettirilmiş. Yahudilik de, Hıristiyanlık da, İslam da. Örneğin, İbrahimin 350 kadar askeri varmış. O askerler kendi etrafındaki insanları bağlıyorlar. Bu yolla bir Yahudi devleti kuruluyor.
- Sümerliler en son MÖ 1800lere kadar varlıklarını sürdürmüşler. Peki Sümerlilere ait söylenceler Tevratın yazıldığı döneme kadar nasıl ulaşmış?
- İsrail bilginleri Babil kitaplıklarından aktarmışlar. MÖ 5. yüzyılda da Babil kralı Nabukadnezar Filistini alınca oradaki Yahudilerin en bilginlerini alıp Babile götürüyor. Onlar orada boş durmuyorlar, Sümer bilginlerinin aktardıkları bilgilerden yararlanıyorlar. Bilginler Babilden döndükten sonra Tevrat yazılmaya başlanıyor. Tevratı Musanın yazdığı söylenir ama Tevratta aynı zamanda Musanın ölümü de vardır. Yani bu büyük çelişki. Tevratın yazılışında bu bilginlerin aktardıklarının önemi büyük.
Tufan Efsanesi, insanın yaradılışı, kaburganın öyküsü
- Sümerlilerden alınan bu söylenceler Tevrata olduğu gibi mi aktarılmış?
- Hayır. Örneğin Tufan Efsanesi Sümerden alınmış ama, Tevratta abartılarak yazılmıştır. Kırk gün kırk gece yağmur yağdığı, 150 gün gemiden çıkılmadığı Tevratta yazıyor. Böyle bir olay mümkün olamaz. Tufan Efsanesinin Sümerdeki orijinal hali 6 gün 6 gecedir. Bu zamanı mantığımız alıyor.
Bir başka olay da insanın yaradılışı ile ilgilidir. Ademle Havvanın Tevratta iki tür yaradılışı vardır:
Bir günde Allah kadın ve erkeği yarattı, 6 gün sonra yaratılma bitti. deniyor. İkinci olarak da, yalnızca Ademin yaratıldığı şeklinde bir anlatım var. Cennette yalnızca Adem var ve o Allaha Bana bir eş yarat diye yalvarıyor.
Burada güzel bir hikâye var. Yahudiler diyorlar ki, kadının iki tür yaradılışı var.
İlkinde kadın, Ademle birlikte yaratıldığında, Adem kadına hükmetmeye başlıyor. Buna karşı çıkan kadın İkimiz de aynı maddeden yaratıldık bana hükmedemezsin diyor. Hükmedilmeye karşı çıkan kadın Ademi terk ediyor ve cin oluyor. Hırsından erkeklere sataşan bu cin Sümerde de geçiyor.
Kadının ikinci yaradılış öyküsü ise şöyle: Yalnız kalan Adem Allahtan bir eş istiyor. Allah Bu kadını nasıl yaratsam da Ademe isyan etmese diye düşünüyor. Ademin gözünden yaratsam her şeyi görür; ağzından yaratsam geveze olur; ayağından yaratsam hep gezer; elinden yaratsam hırsız olur. Ben bu kadını en iyisi kaburgasından yaratayım da ona tabi olsun diyor. Bu kaburga hikâyesi de Sümer kaynaklı.
Sümerdeki yer Tanrıçası 8 türlü bitki yetiştirir. Yenmesi yasak olan bu 8 türlü bitkiyi bilgelik Tanrısı yer. Bu 8 türlü bitki onun 8 farklı organını hasta eder. Bilgelik Tanrısını iyi etmek için Tanrıça şifa Tanrıları yaratır. Hastalıklı yerlerinden biri de kaburgasıdır. Kaburgası için de bir kadın yaratır.
Sümercede kaburga anlamına gelen kelime aynı zamanda yaşam anlamında da kullanılır. Bu hikâyeyi aynen alan Yahudiler kadını kaburgadan yaratırlar, adını da yaşam anlamına gelen Havva koyarlar.
Kurana bakacak olursak, orada Havvanın adı bile geçmez. Az önce anlattığım Tufan Efsanesi bile Kuranda parça parça anlatılır, çok da üzerinde durulmamıştır. Alıntı olduğu çok bellidir.
Sizinle yeni bulduğum bir bilgiyi de paylaşmak istiyorum. Kurandaki İhlas Suresinin tefsirini yapan bir araştırmacının yorumu hayli ilginç:
Kulhuvallahü Ahad: Burada Allah İslamın Tanrısı. Ahad Yahudilerin ve Hıristiyanların Tanrısı imiş. Allahu Samedadaki Samet de İslamdan önceki bir tanrının Kenan tanrısının adı imiş. O İhlas Suresinin ilk surelerden biri olduğunu da iddia ediyor.
- Yani Kuranda daha önceki Tanrılara verilmiş isimlerden söz edilmiş ...
- Evet bunu Muhammed ilkin Arapların eski üç tanrısının adını söylüyor, fakat etrafındakiler buna itiraz edince değiştiriyor.
Sümer söylencelerinden Kurana geçen bazı örnekler..
- Baş örtme inancının kökeni Sümerden geliyor. Sümerde tapınaklarda rahibeler genel kadın görevi yapıyorlardı. Bunlar Tanrı namına seks yaptıklarından kutsal sayılmış ve diğer kadınlardan ayrılmaları için başları örtülmüştür. Daha sonraları MÖ 1500 yıllarında bir Asur kralı, yaptığı bir kanunun 40. maddesi ile evli ve dul kadınları da baş örtmeye mecbur etmiş fakat kızlar, cariyeler ve sokak fahişelerinin örtünmesini yasaklamıştır. Böylece meşru seks yapan evli ve dul kadınları da tapınak fahişeleri düzeyinde saymışlardır. Bu gelenek Yahudilere de geçmiş. Yahudi kadınlar evlenince saçlarını tıraş ettirip peruk ya da baş örtüsü ile başlarını örtmüşler; Hıristiyanlıkta da rahibeler aynı şekilde başlarını örtmüşlerdir. İslama örtünme, erkekten kaçma olarak geçmiş. Buna karşın erkeksiz yerde Kuran okunurken veya dua ederken kadınların başını örtmesi, Sümer geleneğinin bir devamıdır.
- Sümerliler kadını bir tarlaya benzetmiştir. Aynı durum Tevrat ve Kuranda da vardır. Kuranda Kadınlarınız sizin için bir tarladır; tarlanıza nasıl dilerseniz öyle davranın denmektedir.
- Sümerlilerde 7 sayısı çok önemli. Aynı şekilde Tevrat ve Kuranda da 7 sayısı bolca geçer. İslama göre cennetin 7 kapısı var, Sümer yer altı dünyasının da 7 kapısı var.
- Sümerliler dünyadaki tüm olayların ve Tanrıların istediklerinin gökte yıldızlarla yazılı olduğuna inanırdı. Kuranda da aynı inanç Levh-i mahfuz olarak devam eder.
-Sümer Tanrılarının esas adlarının başka niteliklerine göre diğer adları da vardır.
-Babilliler bu adlardan 50sini yeni yarattıkları Tanrı Marduka vererek tektanrı düşüncesine doğru adım atmışlardır.
-İslam dininde de Allahın 99 adı, bu geleneğin bir devamı gibidir.
Muazzez İlmiye Çığ
http://muazzezcig.blogcu.com/sumer-soylenceleri-ve-din-kitaplari_2384076.html