Sünni Çatısında Alevilik Tartışması

İslâm dini hakkındaki görüş ve paylaşımlarınızı yapabileceğiniz bölümdür.

Sünni Çatısında Alevilik Tartışması

İletigönderen Hasta » Çrş Mar 28, 2007 18:20

Sünni Çatısında Alevilik Tartışması-1
Gülen gölgesinde bakanlı Alevi toplantısı

Türkiye’de siyaset Alevileri, seçim dönemlerinde hatırladı; sonrasında hep unuttu. AB süreci de Alevilerin toplumsal beklentilerinin karşılanmasında rol oynamadı. Hatta, AB ilerleme raporlarında Alevilerden “azınlık” diye bahsedilmesi şiddetli tartışmalara yol açtı. Yine de AB’nin istekleri doğrultusunda Alevi cemaatine bazı açılımlar yapıldı. Alevi dernekleri sorunlarına ortak çözüm aradı. Bu konuda yapılan son toplantı, Fethullah Gülen’in etkin olduğu bilinen “Abant Platformu” önderliğinde gerçekleştirildi. “Aleviliğin Tarihi, Kültürel, Folklorik ve Aktüel Boyutları” konulu iki gün süren toplantıya Alevi ve Sünni 45 aydın katıldı. Gülen gölgesinde yapılan bu toplantıya hükümeti temsilen Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik geldi. Parti liderlerinden bir tek Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Mehmet Ağar vardı. Alevi oylarına talip olan birçok siyasi parti lideri ve temsilcisinin toplantıda yer almaması, kulislerde partilerin Gülen’e olan tavrı olarak yorumlandı. Alevi kesimin önde gelen simalarından Prof. Dr. İzzettin Doğan’ın başında bulunduğu Cem Vakfı, Almanya Alevi Federasyonları ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği gibi örgütler de toplantıya katılmadı.

Öte yandan toplantıda hükümet ve Diyanet İşleri Başkanlığı üst düzeyde temsil edildi. Bakan Çelik’in dışında, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Mehmet Görmez, A.Ü. İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beyza Bilgin, G.Ü. Çorum İlahiyat Fakültesi’nden Doç. Dr. Osman Eğiri, Yardımcı Doç. Ali Yaman, Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Niyazi Öktem, araştırmacı yazar Reha Çamuroğlu, Konya Selçuk Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yasin Aktay, Alevi Federasyonları Başkanı Doğan Bermek, sanatçı Ali Rıza Binboğa, Gazi Üniversitesi’nden Armağan Elçi de toplantıdaydı.

HÜKÜMETİN ALEVİ MANEVRASI

Toplantı, Nur cemaatinin Alevilik ile ilgili bilgisizliğini gidermek ve Alevileri, hükümet ile diyanete yakınlaştırmak görüntüsü veriyordu. Alevi kesimin bazı önde gelen isimleri, hükümetin bu meseleyi dolaylı yollardan çözmek istediği değerlendirmelerinde bulundu. Alevi-Bektaşi kavramlarının Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tarihinde ilk kez bu denli gündeme gelmesi ise entelektüel çevrelerce siyasi bir manevra olarak değerlendirildi.

‘BAKAN TİYATRO OYNUYOR’

Abant Platformu’nu oluşturan Alevi ve Sünni aydınlar, Hüseyin Çelik’in “Alevilik sadece Türkiye’nin değil dünyanın bir gerçeğidir, gündüz ortasında gözünü kapayanlar sadece kendilerine gece yapar” şeklinde başlayan konuşmasını samimi bulmadı. Ortak görüş, Alevi kanaat önderlerine danışılmadan ders kitaplarında yer alan dini bilgilerin, Sünni baskısı altında hazırlandığıydı. Yrd. Doç. Dr. Ali Yaman, Bakan Çelik’in konuşmasını değerlendirirken, “Türkiye’de bu tiyatronun oynanmasına gerek yok” diyerek eleştirdi.

CEVAHİR KONSÜLÜ BENZETMESİ

Toplantının son gününde hazırlanmaya çalışılan bildirge, tartışmalara yol açtı. Bildirgede yer alan “İslam tarihi ve Türk-İslam kültürünün önemli ve özgün yüzlerinden biri olan Aleviliğin tarihi arka planı, teolojik karakteri, kültürel ve folklorik boyutu ile ilgili gözlenen bilgi eksikliklerinin bir an önce giderilmesi....” ifadeleri tepkiye neden oldu. Ankara Hüseyin Gazi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Ali Yıldırım, “Siz konsül müsünüz? Aleviliği tanımlama hakkını size kim verdi? Yırtın atın o metni!” dedi. Mutabakata varılan konularda dahi derin uçurumlar olduğu gerçeği ortaya çıktı.




--------------------------------------------------------------------------------



Buyurun Aleviler...

TOPLANTIYI düzenleyen platformun Fethullah Gülen’e yakınlığı ve sorunlara farklı yaklaşımların neden olduğu ayrılıklar aydınların sözlerinde ortaya çıktı. Aleviliğin masaya yatırıldığı iki günlük toplantıda öne çıkan ifadeler şunlardı:


REHA ÇAMUROĞLU: Güncel anlamdaki Alevi meselelerini izah etmek yüzeysellikten öteye geçemedi. Bazı sorunları zamana bırakmayı ise çözümün ta kendisi sanıyoruz. Bu durumda biz Aleviler de bazen adresi şaşırıyoruz. Sorunların çözümünü bazı yanlış öznelerle aradığımızı düşünüyorum.


Doç. Dr. ALİ YAMAN: Aleviliğe sadece dini perspektifte bakarak bir yere varmamız mümkün değildir. Konuyu sosyo ekonomik, politik olarak da incelemeliyiz. Devletin dini kaynaklarını değerlendirmeye çalışması ve ilahiyatçıların doğrusu budur demesi yanlıştır. Yurtdışına birkaç dedeyi göndermekle konuya meşruiyet kazandırılamaz.


Prof. Dr. NİYAZİ ÖKTEM: Son 9 senedir yapılan bu toplantılar Türkiye’deki değişik entellektüel kesimler arasında diyalog ortamı arıyor. Sadece Türkiye değil yurtdışında Mısır’da, Brüksel’de de buna benzer toplantılar yapılıyor. Fikir farklılıklarının bir sürtüşme kaynağı olmaması, tam tersine birleştirici hale gelmesi amaçlanıyor. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı içerisinde başladı bu. Abant Platformu, başka bir ifade ile Fethullah Gülen’in sanki onursal başkanı olduğu toplantı onu aştı. Değişik eğilimdeki insanların kavga gürültü olmadan bir araya gelmesi... Alevilik bir tabuydu. Aşılması zor bir konuydu. Şimdi onu da konuşalım: Buyurun Aleviler...



--------------------------------------------------------------------------------



BERMEK: YÜZEYSEL TOPLANTI

Toplantıda ele alınan konular ve üretilen “çözümler” katılanları tatmin etmeye yetti mi? Bu sorunun yanıtı, Alevi Federasyonları Başkanı Doğan Bermek’in değerlendirmesinde netleşti. Bermek, iki gün süren ve uzlaşının arandığı toplantıyı “yüzeysel” olarak nitelendirdi ve “Türkiye’de Alevi sorunu diye bir sorun yok. Sadece Aleviliğin statüsü ve inançların pratik hayatta özgürce ifade edilmesi başta olmak üzere sorunlar var. Abant Platformu’nda konuşulan konular da son derece yüzeysel ve şekilciydi” diye konuştu.

Devlet dini denetliyor

Okullardaki zorunlu din derslerinde Aleviliğe yer verilmemesi “Alevilerin Sünnileştirilmesi” çabası olarak değerlendirildi. Prof. Mete Tunçay: Bakan Çelik’in Alevilik ile ilgili bilgilerin ders kitaplarına girdiğini anlatırken Alevi kanaat önderlerinin fikirlerini almamasını doğru bulmuyorum. Devlet, dini denetim altında tutmaya çalışıyor.
Kullanıcı küçük betizi
Hasta
Satılmıştır
 
İletiler: 1
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 14:52

İletigönderen Hasta » Çrş Mar 28, 2007 18:24

Sünni çatısında Alevilik tartışması-2
Alevi sorunlarının Sünni aydınlarla birlikte ele alındığı Abant Platformu’nda konuşulan konulardan biri de ‘Alevi kimliği’ oldu. Alevi kimliğinin içini herkes farklı doldurdu. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu soruna katkıları şüpheyle karşılandı ve yetersiz olarak nitelendi. Cemevlerinin ibadethane olarak tanınması gibi somut adım beklentilerinin dile getirildiği toplantıda bir de ‘uyarıda’ bulunuldu: Aksi takdirde sorun araya uluslararası aktörlerin girmesiyle keskinleşebilir

Acil kimlik aranıyor

Abant Platformu’nun toplantısında Alevi kesimin derinleşmiş sorunlarından

cemevlerinin statüsü üzerinde uzun tartışmalar yapıldı. Aleviliğin dini mi, yoksa sosyal ve politik bir kavram mı olduğu konusundaki belirsizlik, talepleri de etkiledi. Alevi taleplerinin, radikal ideolojilerin talepleri ile aynı kefeye konulmaya çalışıldığı dile getirildi. Toplantıda cemevlerinin statüsüne ilişkin taleplerin de böyle bir gerekçeyle ilişkilendirildiği ve resmi statü kazandırılmadığı ifade edildi.

Okullardaki zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde Aleviliğe yer verilmemesi yıllarca “Alevilerin Sünnileştirilmesi” çabası olarak değerlendirildi ve eleştirildi. Aleviler önceki yıllarda MEB ile mahkemelik olmuştu. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Mehmet Görmez, “Sorunların Diyanet’i ilgilendiren boyutları var. Kurumsal özeleştiri yapmamız gerekiyor. Canlarla, dostlarla üst üste toplantılar yaptık. Yapılması gereken şeyleri kurumun açıkça yapmadığını gördük” dedi. Diyanet’in bu itirafı Alevi aydınlarca kabul görmedi. Doç. Dr. Ali Yaman, Görmez’in bu açıklamasına “Bundan önce aklınız neredeydi? Boşa geçen yılların hesabını kim verecek?” diyerek sitemde bulundu.

ASİMİLASYON KORKUSU

Kültürlerinin Sünnilerce yorumlanmasına karşı çıkan Aleviler, bu girişimleri “asimilasyon çabaları” olarak niteledi. Ankara Hüseyin Gazi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Ali Yılmaz, “Sünniler bizi kendi içlerine çekmeye çalışıyorlar. Uyguladıkları eğitim politikası ve diyanet ile ilgili çalışmalar kısa vadede etkilerini göstermeyecek. İlerleyen dönemlerde bu durum Alevi kimliğinin asimile edilmesine neden olacak” diye konuştu.

Milliyetçi aydınların Alevi motiflerini Orta Asya kültürü ile açıklaması da toplantıda eleştirildi. Alevilerin bu girişimler karşısında kimliklerini, inanç ve kültürlerini korumalarının, derneklerde örgütlenmeleriyle mümkün olduğu konuşuldu.

Asimilasyon konusunda dile getirilen bir diğer sorun da, laik bir ülkede Sünni eğitime tabi tutulmak olarak gündeme geldi.

SÜNNİ PROPAGANDA

Cemevlerine resmi statü kazandırılmasıyla ilgili olarak toplantıda, Anadolu’daki Alevi nüfusla Diyanet İşleri Başkanlığı’nın atadığı din görevlileri arasındaki kopukluk da tartışıldı. Diyanet, bu görevliler aracılığıyla Sünni propaganda yapmakla suçlandı. Cemevlerinin, Alevilerin propagandaya karşı sığındıkları ve kimliklerini koruyabildikleri yer olduğu konuşuldu.

Alevilerin ibadetlerini yerine getirdiği cemevleri, daha çok dernek şeklinde kuruluyor çünkü resmi statüleri yok. “Cemevleri Diyanet çatısı altında mı toplanmalı yoksa müstakil ibadethaneler olarak mı tanımlanmalı” konusu da toplantıda ele alındı. Diyanet’e bağlanmasına karşı çıkanlar, cemevlerinin kaldırılması radikal bir söylem olduğu için bunun yerine daha yumuşak bir bakış açısı ile bunun önerildiğini ileri sürdü. Böylece dedelerin de kontrol altına alınmak istendiği söylendi.

DEDELERİ EĞİTELİM

Toplantıda, cemevlerinin statüsü konusundaki dikkat çekici çözüm önerilerinden biri, kendisi de Alevi kökenli olan Gazi Üniversitesi Çorum İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Osman Eğri’den geldi. Doç. Dr. Eğri, Diyanet’in acil bir komisyon kurarak Anadolu’daki Alevi dedelerinin teker teker tespit edilmesini istedi. Eğri, “Bu komisyonda Alevi uzmanlar, Ananolu’daki dedeleri tespit etmeli, ardından Diyanet tarafından eğitilen dedelerle, resmi bir statü kazandırılarak cemevleri meşrulaşacaktır. Dedelerimiz denetlenmeli ve kontrol edilmelidir. Üniversitelerde Alevi dedeliği ile ilgili bir bölüm de açılmalıdır” dedi.




--------------------------------------------------------------------------------



Devlet dini denetliyor

ABANT Platformu Başkanı Prof. Dr. Mete Tunçay:“Platform çalışmalarına başlarken Sünni ve Alevi kesmi bir araya getirme talebi her iki kesim tarafından olumlu karşılandı. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in Alevilik ile ilgili bilgilerin ders kitaplarına girdiğini anlatırken, Alevi kanaat önderlerinin fikirlerini almamasını doğru bulmuyorum. Bu yöndeki eleştirilerin kaynağında devletin dini denetim altında tutmaya çalışması yatıyor. Cemevleri sorununda hükümetin somut adımlar atması gerekiyor. Platform, bir diyalog ortamının sağlanmasına hizmet etti.”



--------------------------------------------------------------------------------



Birbirimizi anlayalım

KONYA Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yasin Aktay:

“Amaç tabii ki uzlaşmadır. Birbirimizi dinlemek ve anlamak önemli. Toplumsal mutabakat sağlanmalıdır. Toplantının amacına hizmet ettiğini düşünüyorum. Yaşamın ve hayatın her evresinde karşımıza çıkan sorunların pratik hayattaki çözümleri yine bizlerin kendi aralarında kuracakları diyalog ile çözülecek. Ben Alevi kesimin bu yöndeki çabalarını da ılımlı buluyorum. İlahiyatçıların yaptığı çalışmalar meyvelerini kısa sürede tabii ki vermez. Geniş zamanlara yayılabilecek pratik çözümler üretmek gerekir. Bu yüzden diyalog kurmak şarttır. Birbirimizi anlamak, dinlemek inanç dünyamızı zenginleştirecektir.”



--------------------------------------------------------------------------------



‘Alevi diasporası var’

REHA Çamuroğlu’nun “1990’lı yıllarda Almanya’da Alevi yapılanmalar ortaya çıktı. Alman Alevi Federasyonu’nun Türkiye’deki Alevilerle sıkı ilişkileri vardı. Almanya’daki bu oluşum zaman içinde bizlerle ilişkilerini azalttı. Ve şimdilerde bir Ermeni diaspora örgütü gibi davranıyor. Hatta ‘Alevilik İslam dışıdır’ fetvasını vermekten de çekinmediler” sözleri dikkat çekti.

Eleştirdiği bu yapılanmayı “Ali’siz Alevilik” diye niteleyen Çamuroğlu’nun bu tabirini Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik de kullanarak bu tür oluşumları eleştirdi. Bu yapılanma Alevi toplum tarafından tehlike olarak nitelendiriliyor. Aleviliği İslam’ın dışında göstermeye çalışan bu yapı, kimliğini arayan topluluk için ëçıkmaz sokakí olarak görülüyor. Toplantıda hükümeti temsilen bulunan Hüseyin Çelik bu konuda, “Aleviliği İslam dışında görmek ve değerlendirmek, Alevilere yapılabilecek en büyük haksızlıktır. Son zamanlarda özellikle ‘Ali’siz Alevilik’ özlemi olan gruplar olduğunu da görüyoruz. Ve Aleviliği bütün dini inanç boyutlarından sıyırarak, sadece ve sadece folklorik bir unsur haline getirmeye çalışan insanların da varlığını gözlemliyoruz” diye konuştu.

Eli öpülecek dede aranıyor

Alevi aydınlardan özeleştiri: Biz kendimiz için bir şey ifade edebildik mi? Kendimize ne kadar hasar verdik? Dedelerimiz 70’li yılları çok iyi hatırlar. Bizim o güzel yıllarımız nasıl oldu da saygısızlığa dönüştü. Cemevleri kurulmaya başlayınca cemevlerine gidilmeye başlandı, derneklere değil. Eski dernek arkadaşlarımız bu kez eli öpülecek dede aramaya başladı
Kullanıcı küçük betizi
Hasta
Satılmıştır
 
İletiler: 1
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 14:52

İletigönderen Hasta » Çrş Mar 28, 2007 18:25

Sünni çatısında Alevilik tartışması-3
Abant Platformu’nda zorunlu din dersleri, kilisenin tavrı örnek gösterilerek tartışıldı. Alevi kesim, hükümet ve Diyanet’in yeni politikasının, ‘vatandaş talebiyle’ açıklanamayacağı görüşünde. Pek çok Alevi’nin AİHM kapılarını inanç özgürlüğü yüzünden aşındırması gündemde. Aleviler, Sünnilerin önyargılarından şikayetçi

Sünni önyargılar travma sebebi

Aleviler din kültürü ve ahlak bilgisi kitaplarında yer alan bilgilerdeki yetersizliklerden şikayet ediyor. Ders kitaplarında Hacı Bektaş-ı Veli’den birkaç okuma parçası ile yüzeysel değerlendirmeler yapıldığı görüşü etrafında birleşen Aleviler, bu anlamda Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) çalışmalarını samimi bulmadıklarını söylüyor. Bu konuşmalar Abant Platformu’nda da geniş yer buldu. Konu gençlerin eğitilmesi olunca Aleviler de imam hatip liselerinden yetişen Sünni gençlik tehlikesine dikkat çekiyor. Alevi dedelerinin Ocak sistemi yerine Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) tarafından yetiştirilmesi ve resmi statüye kavuşturularak cemevlerinde görev alması görüşünün, Aleviliği hangi noktalara taşıyacağı belirsiz.

DİYANET ‘FOLKLOR’ DİYOR

DİB’nin Aleviler nazarında hedef tahtasına gelmesinin baş nedeni; Sünni mezhebini esas alarak örgütlenmiş bir kurum olması. Alevi yurttaşların, cemevlerinde sürdürdüğü ibadetlerini en yetkili ağızlardan “cümbüşi” ya da “folklorik” olarak niteleyen Diyanet İşleri’nin, İslam adına tek belirleyici olmasını kolay kolay bırakmaya razı olmayacağı, toplantıda değerlendirildi. Doç. Dr. Ali Yaman’ın pek yakında inanç özgürlüğü konusunda da Alevilerin AİHM kapısını çalmaya başlayacakları uyarısı, birikmiş binlerce davaya yüzlercesinin daha ekleneceğinin işareti olarak algılandı. Bir model olarak Avrupa’da din eğitiminin nasıl olduğunun da konuşulduğu toplantıda, devlet - kilise ilişkilerinde farklı tarihi gelişim süreçlerinden geçen bu ülkelerde değişik modeller bulunduğu ifade edildi.

AVRUPA’DAN ÖRNEKLER

Belçika, İtalya, Lüksemburg, Hollanda ve İspanya’daki okullarda farklı mezheplere göre ayrılan din derslerinin seçmeli ders olarak okutulduğu anlatıldı. İspanya’da isteğe bağlı din derslerinin yerine başka bir ders alma zorunluluğunun bulunmadığı söylendi. Danimarka’da mezhep ayrımı yapılmaksızın oluşturulan din dersi müfredatının yanı sıra, sadece Protestan mezhebine uygun din dersleri veren okullar bulunduğu ve derslerin devletin gözetimi altında bölgesel Protestan Kilisesi tarafından verildiği ele alındı.

AB VE MEDYA DAYATTI

Doç. Dr. Ali Yaman, “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Alevilik ile ilgili başlattığı çalışmalara bakıldığında, zamanlama dikkat çekiyor. Yani AB dayattığı için mi bu çalışmalara hız kazandırıldı? Medyatik baskılar da var. Buraya çıkıp ‘Vatandaş istiyor diye’ demek, inandırıcı değildir. Maalesef bu soruna uluslararası bir aktör de dahil olmuştur” diye konuştu.




--------------------------------------------------------------------------------



‘Birileri düğmeye mi bastı acaba’ tartışması

ALEVİ kesime Diyanet’in son dönemde yakınlaşmaya başlaması, Alevi çevrelerde devletin “sistematik asimile politikası” olarak yorumlandı. Hele bir de işin içine Fethullah Gülen cemaatinin bayrağı altındaki oluşumlarda Aleviliği konuşmak ve tartışmak girince, bu endişe iyice arttı. Bazı Aleviler, “Acaba birileri düğmeye mi bastı?” sorusuyla bu endişeyi dile getirdi. Aleviler meselelerinin uluslararası platformlarda dillendirilmesini de sağlıklı bir yaklaşım olarak görmüyor. Sadece anayasal bazı hakların kendilerine verilmesi gerektiğini dile getirerek, bu konuda Sünnilerin önyargıya takıldıklarını ileri sürüyorlar.

İNSAN HAKLARI SORUNU

Abant Platformu Başkanı Prof. Dr. Mete Tunçay, “İnsan hakları eşit olursa, ileride yaşanabilecek olası sorunlar da ortadan kalkar” dedi. Tunçay, Alevilik konusunda çok fazla bilgilerinin olmadığını anımsatarak, “Bana öyle geliyor ki, Alevilik merkezden bakılınca halen Sünni açıdan İslam dininde geçici sapma olarak algılanıyor. Alevilerin taleplerini değerlendirirken bu durumu cemaat talebi olarak değil, Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan ve herkesin sahip olduğu haklar kapsamında karşılamak gereklidir” diye konuştu.

AĞAR: ÇÖZÜM SİYASETTE

Toplantıya hükümetin dışında katılan tek siyasi DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Alevilerin dile getirdikleri sorunları üzerine, bu kesimin Kurtuluş Savaşı’ndaki katkılarını överek, “Türkiye’nin sivilleşmesi ve demokratikleşmesi, var olan sorunların aşılmasıyla olacaktır. Tüm meselelerin çözüm yeri siyasettir” değerlendirmesinde bulundu.



--------------------------------------------------------------------------------



‘Dedelik geleneği zayıflıyor’

ABANT Platformu’ndaki etkin konuşmalarıyla dikkat çeken yazar Reha Çamuroğlu, “Biz kendimiz için bir şey ifade edebildik mi? ‘Kendimize ne kadar hasar verdik’ sorusunu sormamız lazım. Dedelerimiz 70’li yılları çok iyi hatırlar. Bizim o saygılı güzel yıllarımız, nasıl da saygısızlığa dönüşmüştü. Sonra cemevleri kurulmaya başlayınca cemevlerine gidilmeye başlandı, derneklere değil. Eski dernek arkadaşlarımız bu kez eli öpülecek dede aramaya başladı” değerlendirmesini yaptı.

Dedelik kurumunun kentleşmiş Alevilerin gereksinimlerini karşılayıp karşılamadığı bir başka tartışma konusunu oluşturdu. Dedenin kırsal alanda geleneksel olarak adalet, eğitim, siyaset gibi alanlarda üstlendikleri işlevleri artık modern devlet kurumlarının yerine getirdiği anlatıldı. Ayrıca, modernleşme, laikleşme ve kentleşme süreçlerinin, çağlardır belirli toplumsal, kültürel ve dinsel geleneklerini sürdüren Alevi topluluklarının çözülmelerine yol açtığı yorumları yapıldı. Bunun da dedeliğin en önemli işlevinin, dinsel işlevinin, zayıflamasına neden olduğu söylendi.



--------------------------------------------------------------------------------



Siyasi iktidar, Aleviliğin inanç olduğunu kabul etsin

TOPLANTIDA Aleviliğin İslam’ın dışında olduğu şeklindeki yargılar da ele alındı. Alevi kesimden buna gelen tepkiler şöyleydi:


Erikli Baba Dergahı Başkanı Metin Tarhan: “Alevilik olgusunu, inancını, kültürünü inkar; Aleviliğin inanç olmadığını kabul edemeyiz. Siyasi iktidar bunu kabul etmelidir. Demokrasinin gereği budur. Bizim taleplerimiz Avrupa Birliği ilerleme raporlarına yaslanarak halledilmemeli. Anadolu, İslami değerlerle yaşayan kültürleri başkasına havale etmemeli. Sünniliği Aleviliğin üstüne, Aleviliği de Sünniliğin üstüne çıkartmak sorunu çözmez. Sorunu dostça çözeriz.”


Sanatçı Ali Rıza Binboğa: “Bu ülkede Alevililik olgusu kültürü ile ezgileri ile her zaman var oldu. Bu durumu yok saymak demokrasinin tüm kural ve kaidelerine aykırıdır. Bizler var olduğumuz sürece bu kültürün gelişmesini sağlayacağız. Kesimler arası diyaloğun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu toplantılar bu diyalog ortamının gelişmesine katkıda bulundu. Ancak bunu yaparken hiçbir şekilde baskı altında kalmadan, Sünni yönlendirmeler olmadan yapmalıyız.”



--------------------------------------------------------------------------------



ALEVİ DİASPORASI TEHLİKESİ

Avrupa’da örgütlenen Alevi örgütlerinin bir diaspora gibi hareket ettiğini ve ayrılıkçı taleplerde bulunduğunu anlatan Çamuroğlu’nun sözleri, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik tarafından da destek gördü ve “Alevi diasporası” eleştirildi. Peki toplantıda dikkat çekilen bu diaspora kim ve talepleri ne?
Kullanıcı küçük betizi
Hasta
Satılmıştır
 
İletiler: 1
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 14:52

İletigönderen Hasta » Çrş Mar 28, 2007 18:28

--------------------------------------------------------------------------------

Sünni çatısında Alevilik tartışması-4
Alevi aydınlar, Abant Platformu’nda Diyanet İşleri’nin Anadolu’daki din görevlilerine Alevilik eğitimi projesini somut bir adım olarak görmedi. ‘Devlet camiye ne mesafedeyse, cemevine de aynı mesafede olmalı’ dendi. Tüm bu sorunlardan ve tartışmalardan, yurtdışındaki Alevi diasporasının beslendiği görüşü ortaya atıldı

Diyanet ve diaspora

Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB), Anadolu’daki din görevlilerini Alevilik konusunda eğitmeye çalışıyor. Alevi köylerinde görev alan Sünni imamlar, camilerin boş kaldığından dert yanıyor. Aleviler ise Diyanet’in atadığı din görevlilerinin Alevilik konusunda bilgisiz olmasından ve Sünni inanışını dayatmasından şikayet ediyor. Alevi köylerine DİB’nin imamlar atamasını ‘Gelmezlerse biz onlara gideriz’ düşüncesi olarak niteleyen Aleviler, bu tartışmaları Abant Platformu’nun İstanbul’da düzenlediği iki günlük toplantıda da gündeme getirdi.

SAFSATALAR VAR

Fethullah Gülen’in gölgesinde yapıldığı eleştirileriyle Alevi kesimin önemli örgütlerinin katılmadığı toplantıda, DİB de özeleştiride bulundu. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in ilk gün yaptığı konuşmada övgü ile bahsettiği DİB Başkan Yardımcı Mehmet Görmez, “Din görevlilerini Alevilik öğretileri hakkında bilgilendirmeye başladık. Alevilikle ilgili safsatalara dayanan bilgiler var. Bunu yaparken farklılıklar yaratarak yapmıyoruz, birlik ve beraberlik içinde yapıyoruz” diye konuştu.

Alevi aydınlar ise bu yaklaşıma temkinli bakıyor. Sünni din görevlilerinin camilerde Alevilere Aleviliği anlatmasının mümkün olmadığını, asıl amacın cemevlerine resmi statü kazandırma çalışmalarını baltalamak olduğunu düşünüyor.

SEÇİM YATIRIMI MI

Hükümeti temsilen toplantıya katılan Hüseyin Çelik, din ve vicdan hürriyeti kapsamında Aleviliği değerlendirirken “Alevilik, İslam kültür ve medeniyeti içersinde gelişmiş, İslam dininin farklı bir yorumudur. Aleviliği İslam dışında görmek, Alevilere yapılabilecek en büyük haksızlıktır. Alevileri ve Aleviliği görmezlikten gelmek, insani de değil İslami de değil. Hiçbir şeye sığmaz” diye konuşması, Alevi aydınlarca hükümetin seçimler öncesi Alevilere göz kırpması şeklinde yorumlandı.

KÜRT MESELESİ GİBİ

Asırlık meselelerin seçim öncesi gündeme geldiğini söyleyen Niyazi Öktem, “Bu tablo yeni değil. Ortaya çıkan sonuç gösteriyor ki bu mesele tıpkı bir Kürt meselesi gibi, bir de Alevi meselesi şeklinde görülüyor. Bu da Aleviliğin resmi olarak tanındığı anlamına gelmiyor” dedi.

Erikli Baba Dergahı Başkanı Metin Tarhan da, Türkiye’nin demokratikleşmesinde Alevi inanç ve kültürünün gün ışığına çıkarılmasının önemini dile getirdiği konuşmasında, Alevilerin kendi çabalarıyla bu zamana kadar gelebildiklerini vurguladı.

ÇÖZÜLSÜN İSTEMİYORLAR

Abant Platformu toplantısında ele alınan önemli konulardan biri de araştırmacı-yazar Reha Çamuroğlu’un dikkat çektiği Alevi diasporasıydı. Avrupa’da örgütlenen Alevi örgütlerinin bir diaspora gibi hareket ettiğini ve ayrılıkçı taleplerde bulunduğunu anlatan Çamuroğlu’nun sözleri, Bakan Çelik tarafından da destek gördü ve “Alevi diasporası” eleştirildi.

“Diaspora” olarak nitelenen Avrupa’daki Alevi örgütlerine ilişkin toplantıda anlatılanlar şöyleydi:

Türkiye’de Alevi sorunlarının çözülmesini istemeyen ve sürekli gerginlikten beslenen bir Alevi diasporası oluştu. Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu kaynaklı fetvalar ile körüklenen bu ayrımcılık, çok daha ciddi sorunlar doğurabilir. Anadolu’da yaşayan ve bu ülkenin çimentosu olan Aleviler ortaya çıkan tabloyu endişeyle izliyor. Yurtdışında Aleviliği ‘İslamın dışındayız’ şeklinde tanımlayan oluşumlar, çatışma ortamından beslenmeye çalışıyor.

ÇAĞIRDIK, GELMEDİLER

Reha Çamuroğlu’na göre, Avrupa’daki Alevi örgütlenmelerinin başını çektiği bu tehlike zaman içinde çok başlılık yaratacak. Önceleri Avrupa’daki oluşumların Türkiye’deki Aleviler ile sıcak ilişkiler kurduğunu ifade eden Çamuroğlu, “Sistematik bir şekilde ilişkilerini zamanla kestiler. Alevi diasporasıymış gibi hareket etmeleri dikkat çekiyor. Toplantıya Almanya Alevi Federasyonu’nu da çağırdık ama gelmediler. Farklı söylemlerle Aleviliği anlatmak durumu daha da zorlaştırır” dedi.

Toplantıya tepkiler

ALEVİLİĞİN Fethullah Gülen’in himaye ettiği Abant Platformu’nda masaya yatırılmasına Alevi kesimden tepkiler geldi. Toplantı “Alevilik ile ilgili yapılan yeni hesapların bir uzantısı” olarak değerlendirildi.



Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Turan Eser: ABF açısından bu girişimin arka planında karanlık bir Fethullahçı niyet ve tuzak vardır. Karanlık niyet, ABD eksenli ‘Ilımlı İslam Projesi’; tuzak ise Aleviliğin bu proje içine sokulması ve Alevilerin asimilasyonudur.


Ankara Hüseyin Gazi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Ali Yılmaz: Burada çok çirkin bir oyun oynanıyor. Aleviliğin tanımını yapmak Sünnilere mi kaldı? Bizim kendi iç sorunlarımız var. Sünniler siz şöyle yaparsanız böyle olur demeyi kendilerinde hak göremez.


Alevi Federasyonları Derneği Başkanı Doğan Bermek: Ben burada ne yapılmaya çalışılıyor anlamak için geldim. Sünnilerin bizim meselelerimizle ilgili somut inandırıcı çözüm önerileri koyamadıklarını gördük.

Acil önlem paketi

ALEVİ aydınlara göre hükümetin atması gereken adımlar şunlar:

1- Genel bütçeden veya uygun başka bir kaynaktan Alevilerin inançlarını yaşatabilmeleri için gerekli kaynak sağlanmalı.

2- Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi ve kadrosu bakımından da Alevi yurttaşlara hizmet götürmeli, bu hizmet onların inançları doğrultusunda olmalı.

3- Özellikle büyük kentlerde faaliyet gösteren cem ve kültür merkezleri inanç mekanları olarak tanınmalı ve yasal bir çerçeveye oturtulmalı. Bugün Alevi inançlı yurttaşlar cenaze ve ibadet hizmetlerini bu mekanlarda görmektedir. Devlet kurumları camiye hangi mesafedeyse, cemevine de aynı mesafede olmalıdır.

4- Zorunlu din derslerinde gerekli düzeltmeler yapılmalı. Ders kitapları Alevi inancına doğru yer vermeli, ders öğretmenleri de Alevilik ile ilgili doğru bilgilerle donatılmalı.



--------------------------------------------------------------------------------



Sonuç: Kimlik arayışı yok, dayatma var

Abant Platformu’ndan çıkan ortak sonuç şu: Aleviliğin kurumsal bir kimlik kazanamamasında en büyük faktör, resmi ideolojinin mezhebi olarak algılanan Sünni dayatması. Asıl endişe; MEB ve Diyanet aracılığıyla yapılan çalışmalar, zamanla Aleviler’in asimile olmasına yol açabilir. İnanç hürriyetinin hiçbir mezhebin bayrağı altında değerlendirilmemesini savunan Ali Yaman, “Diyalog değil de monoloğu mu seviyoruz, karşılıklı konuşmaktansa, hepimiz kendi çözümünü mü dayatmak istiyor” diyor. Kurumsal kimlik kazanamayan Aleviler, inanç dünyalarını cemevlerinde sürdürmeye kararlı...

BİTTİ

Bülent Şanlıkan/AKŞAM




Önemli bulduğum bir yazı dizisiydi,Akşam gazetesinden.Paylaşmak istedim
Kullanıcı küçük betizi
Hasta
Satılmıştır
 
İletiler: 1
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 14:52

İletigönderen Ram » Çrş Mar 28, 2007 19:00

nurdi, sıra geldi Aleviliğe. Onları kandıramazlar ancak. :)

CNNTÜRK'te, Ahmet Hakan şerefsizi, almış iki tane profösör yanına, Alevilik tartışması yapıyor! Alevi yorumcu, "yok bu böyle değil şöyle" dedikçe, bizim Nişantaşı çocuğu, "ama böyle olsa daha iyi olmaz mıydı", ya da "böyle olması lâzım" demez mi... :) Bunlar böyledir

Abant Konsili'nin yeni hedefi Alevilik, Ahmet Hakan'la başladı dümbelekler.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen Hasta » Çrş Mar 28, 2007 19:09

Ram, Alevi'lerin yemeyeceklerini ben de çok iyi biliyorum ama zaten yazı dizisinde de Alevi kesimden gelenlerin,acaba bir yerlerden düğmeye mi bastılar diye,kaygılarını açıkça belirttikleri vurgulanmış...Alevi kesimin oyları da ağız sulandırıyor,haa... :wink:


Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Turan Eser: ABF açısından bu girişimin arka planında karanlık bir Fethullahçı niyet ve tuzak vardır. Karanlık niyet, ABD eksenli ‘Ilımlı İslam Projesi’; tuzak ise Aleviliğin bu proje içine sokulması ve Alevilerin asimilasyonudur.

Bu da dikkat çekici bir saptama...
Kullanıcı küçük betizi
Hasta
Satılmıştır
 
İletiler: 1
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 14:52

İletigönderen Berco » Cum Mar 30, 2007 22:45

Aleviliği Diyanet'in kabul etmesi değil Türkiye için İslam tarihi için bir devrim olur.

İslam'ın beş şartından birini kesinlikle terk etmek söz konusudur,ayrıca cennetle müjdelenen birçok insanı da sevmezler...Yanlış hatırlamıyorsam,Cemel Savaşı'ndan bir tarafta Hz.Ayşe diğer tarafta Hz.Ali vardı.

İşin açıkçası Alevilik İslam'a direk uygundur demek için bayağı bir zorlama yapamak gerek.Zaten Alevilerin büyük bir kısmı da İslam'ı tamamen benimsemez.
Kullanıcı küçük betizi
Berco
Üye
Üye
 
İletiler: 166
Kayıt: Pzt Şub 26, 2007 21:37

İletigönderen HunTürK » Cum Mar 30, 2007 22:49

İşin açıkçası Alevilik İslam'a direk uygundur demek için bayağı bir zorlama yapamak gerek.Zaten Alevilerin büyük bir kısmı da İslam'ı tamamen benimsemez.


dostum zaten o islamı benimsemeyenler alevi değildir onlar islam dışıdır alevilik islam içi birşeydir
"Türküz,Türkçüyüz,Atatürkçüyüz"
Kullanıcı küçük betizi
HunTürK
Üye
Üye
 
İletiler: 134
Kayıt: Pzr Şub 25, 2007 19:49

İletigönderen Berco » Cmt Mar 31, 2007 23:52

HunTürK, O kadar basit değil...Sanırım çok fazla Alevi tanımıyorsun.Eğer dediğin gibi basit olsa Diyanet Aleviliği bir mezhep olarak görmekte tereddüde düşmezdi.
Kullanıcı küçük betizi
Berco
Üye
Üye
 
İletiler: 166
Kayıt: Pzt Şub 26, 2007 21:37


Şu dizine dön: Dinimiz İslam

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x