Suriye Batağına Nasıl Girdik?
“Bir kararı iyice ve çok düşünerek vermelidir. Kesin bir kararı uygulamadan önce, her yönüyle incelemek, başka bir çare olmadığından emin olmak gerekir. Kendimden bir örnek vereyim: Mütareke sırasında neden dört beş ay İstanbul’da kaldım?
Bir kararım varken, onu niçin hemen uygulamadım? Çünkü ağır ve kesin bir kararın doğruluğuna inanmak için durumu her yönüyle incelemek lazımdır. Ağır ve kesin bir karar uygulanmaya başlandıktan sonra, “keşke bu tarafını da düşünseydim, belki bir çıkar yol bulurduk; yeniden bunca kan dökmeye, bunca can yakmaya gerek kalmazdı” gibi tereddütlere yer kalmamalıdır. Böyle bir tereddüt karar sahibinin vicdanında kanayan bir yara olur ve onu yaptığının doğruluğundan da şüpheye düşürür. Bundan başka birlikte çalışılacak olanlar, yapılandan başka bir şey yapılmak ihtimali kalmadığına inanmalıydılar. İşte benim Mütareke sırasında dört beş ay İstanbul’da kalışım sırf bunun içindir.” [ATANAME: Akıl ve Düşünme, 12]
Ne diyor Ataname’de Bilge Ata’mız: Ağır bir kararı vermeden önce iyice düşünmelidir. Durumun bütün yönlerini göz önüne almalı, bütün olasılıkları hesap etmelidir. Kesin tercihi ona göre yapmalıdır.
* * *
Bunlar öyle mi yaptı? Ne gezer… Gözü kapalı daldılar. Devletine başkaldıranları desteklediler, donattılar. Güney sınırımızı açtılar. Suriye’yi IŞİD militanları ile doldurdular. Bunlar da bir yerleri sözde ele geçirdiler. Oysa daha ilk çatışmada PKK uzantılarına o bölgeyi teslim ediverdiler. Böyle böyle, danışıklı olduğu apaçık olan çatışmalar sonunda geniş bir alan PKK uzantılarına bırakıldı. Bakın Suriye’nin kuzey doğusuna: koca bir Kürt devleti kuruldu sayılır. Bu bir Amerikan planıydı. Bizimkiler de el kadar Afrin için kıyametleri koparıyor. Oysa önceden kafa yorsalardı, Amerikan planının sonunu görselerdi, bunların hiçbiri olmazdı. Bunca kan dökülmez, bunca can yanmaz, gereksiz yere şehit vermezdik.
Bu durumlara nasıl düşüldü, soran yok; yakın geçmişte olanları, yapılanları gören, araştıran yok. Herkes çok daha kolayı olan mevcut duruma, neticelere bakarak ahkâm kesiyor. Allah’a dualar yağdıranlar da var. Oysa Yaradan’ın değişmez bir düzeni vardır; o düzen ki, kafasını çalıştırmayanların üzerine belalar yağdırır. Onun yasalarını lafla değiştiremezsiniz, sadece kendinizi aldatırsınız.
Daha ne diyor ATANAME?
“Ufkun ötesini görmeli” diyor [Bakın: Ufkun Ötesi]. “Bütün felaketlerin kaynağı cehalettir” diyor [Eğitim ve Öğretim, 9-16; Kalkınma, 16].
İçim kan ağlayarak eklemek zorundayım ki, bu iktidar ve destekçileri Türkiye’yi batırmak üzeredir!
Prof. Dr. Cihan DURA, 21 Ocak 2018