
Her zaman dile getiriyoruz, yinelemekte fayda var:
Bir saldırının failini bulmak için, üç etmene dikkat etmek, farklı bir ifadeyle üç soruya yanıt vermek gerekiyor.
1 - Saldırının ne zaman ( hangi konjonktürde ) gerçekleştirildiği?
2 - Gerçekleşen saldırının kime fayda sağlayacağı?
3 - Uluslararası anlamda, saldırının ( ya da askeri harekatın ) hangi ittifakı ya da güç birliğini hedef aldığı?
Birinci ve üçüncü sorulara yanıt vermekle işe başlayalım.
Türkiye'nin NATO ve AB'ye karşı, ŞİÖ'nin altını çizerek Asya'yı ittifak dahilinde gördüğünü belirtmesinden sonra, Suriye'de TSK'ya yönelik hava saldırısının ve Adana'da Valiliği hedef alan bombalı terör saldırısının gerçekleşmesi; "tesadüf" değildir. Bu durum zamanlamayı ( yani popüler deyişi ile konjonktürü ) ortaya koyuyor.
Her iki saldırı da Türkiye'nin olasılık dahilinde olsa bile "eksen kayması" ihtimaline karşı bir uyarıdır. Suriye'deki hava saldırısının istihbari çalışması yapılmazsa; Rusya, İran ve Suriye'nin ilan edilmemiş bir anlaşma ile TSK'nın bölgede bulunmasını onaylaması durumu riske girebilir. Suriye'deki saldırı bu yönüyle de hangi güç birliği ve ittifakın hedef alındığını çözmemizi sağlar.
Türkiye'nin Asya ile ittifak olasılığını gündeme getirmesi, son dönemde Türk - Rus ilişkilerinin gelişmesinden kim ya da kimler rahatsız oluyorsa, her iki saldırının arkasında o güçleri aramak gerekiyor. Bu sorunun yanıtı da, ikinci soruyu çözmemizi sağlar.
Türkiye, Batı'ya rağmen ( ABD, NATO, AB'ye rağmen ) bölgesel işbirliğine, ait olduğu eksene yani Asya'ya yönelmelidir.
Mithat Akar / Gaziantep
https://www.facebook.com/profile.php?id=100006232153226