Türkiye'deki 60 Bin Hristiyan İçin Bugün Başlayan Dava, Ülkedeki Mevcudiyetleri Açısından Yeni Bir Sorgulama Niteliğinde

Manastırın Sözcüsü Kuryakus Ergün şunları ifade ediyor: "Mor Gabriel İsa'dan sonra 397 yılında inşa edilmiştir. Biz İslam'dan, Osmanlı İmparatorluğundan ve Türkiye Cumhuriyeti'nden önce de buralardaydık. Bu topraklar bize aittir ve bunu kanıtlayacak belgelerimiz mevcuttur."
İsyana Teşvik
Manastırın toprakları tartışma konusudur. Bütün tartışma 2008 yılındaki kadastro güncellemesi sırasında başlamıştır: gerekçesi de manastır çevresindeki ekim yapılmayan 250 hektarlık arazi, "orman" olarak nitelendirilmiş ve kamu alanı içerisine girmiştir. Hazine Müsteşarlığı da üzerine düşen payı istemekte ve Midyat Mahkemesi nezdinde 142 hektarlık komşu köyün arazisini talep etmektedir. Nihayet, çevredeki ahali hayvanlarını otlatabilecekleri alanlar talep etmektedir. Tavukçuluk ve hindicilik yapılan sokakları çamurlu Eğlence isimli köyde, her türlü Hristiyan karşıtı duygulardan sakınılmaktadır. Fethullah Acar isimli köylü, çayını yudumlarken şöyle konuşuyor: "Kadastro gelmeden önce kardeş gibi yaşayıp gidiyorduk. Ama hayvanlarımız için de toprağa ihtiyacımız var."
Odun sobası etrafında toplanan köylüler aynı düşüncede: "Hiç çevresinde bu kadar araziye sahip bir camiye rastladınız mı?" Yaptıkları ilk şikâyette, yalnızca arazi söz konusu değildi. Bu arada, keşişler "Türk karşıtı faaliyetlere", "misyonerliğe" ve "halkı isyana teşvik ederek millî birliği yıkmaya" girişmekle suçlanmaktaydı.
Rahatsız olan ve dilekçeyi imzalayan şikayetçiler bu suçlamalara katılmıyor: "Hayır, hayır, yok böyle bir şey." Zaten mahkeme de bu iddiaları dikkate almamıştır. Ama yine de kafaları karıştıran bir söylenti dolaşmakta: Manastır IV. Yüzyılda bir caminin üzerine inşa edilmiştir. Kayakuş Ergün "Hatta bir savcı geldi araştırma yaptı." diyor. Tabii hiçbir kanıt bulamadı.
Hollanda'da yerleşik Süryani diasporasına bağlı bir sivil toplum kuruluşu olan Evrensel Süryani İttifakı'na göre, bu tartışmalar "onlarca yıldan beri Hristiyanlara karşı uygulanan zulümlerin" bir parçası. Adı geçen derneğin insan hakları bölümü başkanı Daniel Gabriel şunları söylüyor: "Türkiye bugün AB'ye girmeyi arzuluyor, ama uygulamalar bu amaca ters düşüyor." Brüksel her yıl yayımladığı raporlarında Ankara'ya ülkedeki gayrimüslim azınlıkların haklarını iyileştirmesi yönünde baskı yapıyor.
Faaliyetteki Dört Manastır

1970'li yıllarda, Fırat ve Dicle arasında yer alan bu Mezopotamya bölgesinde 70 bin Süryani yaşamaktaydı. Bugün ise taş çatlasa iki bin. Yüzlerce manastırdan dördü faaliyet hâlinde. Üstelik, Türkiye, ülkedeki gayrimüslimlerin haklarını düzenleyen 1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması'nı Süryanilere de uygulamayı sürekli reddediyor. Ermeni, Yahudi ve Ortodoks Rum kökenli Türk vatandaşlarının tersine, Süryanilerin hiçbir meşru mevcudiyeti bulunmamaktadır.
İsminin açıklanmasını istemeyen bir genç Hristiyan: "Yine de umudumu yitirmiyorum." diyor. İsveç'e göç eden sekiz kardeşinin tersine "her yıl şişelediği" hafif tatlı şaraptan vazgeçmeye yanaşmamış: "Yaşlılar bu davanın amacının bizlerden kurtulmak olduğunu söylüyor, ben zannetmiyorum. Hükümet, bu rizikoyu göze alamaz, zira bizler bu bölgenin kültürel zenginliğiyiz. Hiç Hristiyan kalmazsa buraya kim gelir?"
[img]http://img89.imageshack.us/img89/9676/figaro.gif[/img]