Suskunluğumuz Korkudan Değil!
Yılmayacağız, dik duracağız, mücadele edeceğiz ve çıkış yolumuz açık ve bellidir; çıkış yolu halkımızdır, sizsiniz.
Sözümüz yürekte, Anadolu’yu karış karış geziyoruz, halkımızla buluşuyoruz ve ülkemizi anlatıyoruz, çocuklarımızı ve geleceğimizi.
Halkımız endişeli, neden ekranlarda yoksunuz, diye soruyor bize. Davet etmiyorlar ki deyip ulusal kanallarda bize yönelik yapılan engellemeyi açık açık anlatıyoruz. Belli ki üzülüyorlar, belli ki sesimiz duyulmayınca, yüzümüz görülmeyince endişeleri daha da artıyor. Ne yapalım, devran dedikleri işte bu.
Halkımız tehlikeyi görüyor ve bir çıkış yolu arıyor, açık. Öyle ki parti kurun diyorlar bize, MHP ve CHP’de görev alın diyorlar, diyorlar ama siyasette lider olmak kolay değil, parti kurmak kolay değil, hepsinde var bir düzen, düzeni değiştirmek kolay değil. Olsun, devran bu olsa da mücadelemiz sürecek.
Gezin diyor halkımız, adım adım Anadolu’yu gezin ve anlatın, anlatın ki açsın gözlerini görmeyenler diyor halkımız. İnanın durduğumuz yok, eve geldiğimiz yok, gelen her davete olumlu yanıt veriyor ve gerçekleri size, halkımıza anlatabilmek için olması gerekenin çok üstünde çaba sarfediyoruz ama bir yere kadar.
Bir yere kadar da olsa, olsun, devran bu da olsa, olsun, çağrıldığımız her yere gideceğiz, yeter ki sivil toplumun dernekleri, ocakları, sendikaları, üniversiteleri gel desin, geliriz, bu bir hiç bitmeyecek bir mücadeledir.
Bizi engelleyenler var, bizim halkımızla bir araya gelip konuşmamızı istemeyenler var, son dört üniversite yönetimi konferanslarımızı iptal etti. Belki de bir yanlışlık sonucu çağrıldığımız ekranlarda bile rahat değiliz, ya konuşmamızı bölüyorlar ya da yayını kesiyorlar kendi çağırdıkları halde. Ankara merkezli konferans yaptırmayın diyen de var, konferans yapmayın, iptal edin diyen de, olsun.
Bizden korkuları yok, biliyoruz bunu, devlet gücü onlarda, ama yine de korkuyorlar, korkuyorlar ama bizden değil halkımızdan yani sizden. Sizden çok korkuyorlar, her an değişen ve değiştirilen gündem arasında ülkemizde olan bitenin farkına varır ve tehlikeyi görür diye sizden korkuyorlar. Tehlikeyi gördüğünüzde, bizi bu hallere getirenin kendileri olduğunu da görür ve onlara karşı durursunuz diye çok korkuyorlar, devlet gücü onlarda da olsa, halk gücü sizde, halkın gücü karşısında duramayacaklarını çok iyi biliyorlar.
Sizinle bir araya gelmemizi önleyebilmek için akla hayale gelmedik yol ve yöntemlere başvuruyorlar; aleyhlerine açtığımız davaları kaybetmek bir yana, kazandığımız davaları bile yeniden yargılayıp bu kez kaybettiriyorlar. İki de bir savcılığa çağırıyorlar, kimi zaman ifade alıp kimi zaman almasak da olur deyip geri gönderiyorlar, psikolojik baskının sadece bir örneğidir bu.
Olsun, yılmayacağız, dik duracağız, mücadele edeceğiz ve çıkış yolumuz açık ve bellidir; çıkış yolu halkımızdır, sizsiniz.
Anadolu bu, dünyanın merkezi, insan uygarlığının beşiği, dinlerin doğduğu topraklar, bu kutsal topraklarda yaşamak kolay değil, güçlü olmak gerek, hep güçlü, yoksa alırlar elimizden, ama bizim de vermeye hiç niyetimiz yok, bu uğurda karşımıza çıkacak her bedeli ödemeye hazırız.
Erdal SARIZEYBEK, 27 Mart 2012