SUUDÎ ARABİSTAN’IN HALİ

SUUDÎ ARABİSTAN’IN HALİ

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Cum Mar 11, 2016 11:20

SUUDÎ ARABİSTAN’IN HALİ


Paris Jeopolitik Akademisi (l’Académie de Géoplotique de Paris), 10 Mart 2016 günü, Millet Meclisi (Assemblé Nationale) konferans salonlarından birinde, ‘Suudî Arabistan Nereye ?’ (Où va l’Arabie saoudite ?) konulu, bir kollokyum düzenledi.
Ulus (Nation) milletvekili Jacques Myard’ın, himayelerinde diyelim, düzenlenen kollokyumun en ilgi çeken konuşmacısı, Paris Amerikan Üniversitesi’nden Hall GARDNER oldu.
28 sayfalık, bildirisi’nin büyük bölümünü İngilizce olarak sunan Gardner’ın ‘görüşleri’ni bir başka yazıda özetlemek yerinde olacak.
Ancak kollokyumun evsahibi Hacques Myrad’ın açış konuşmasında belirttiği gibi, 3 saatlik bir tartışma ile Suudî Arabistan’ın ‘nereye koştuğu’nu anlamak kolay olmayabilirdi.
Yine de ‘nereye koştuğu’nun Suudî Arabistan yöneticilerinin bile ayırdında olmadıkları bir gerçekti.
Cami duvarı dibinde gezinen köpeğin ‘konumu’na da benzetilebilir.
2 Milyon km²’den fazla yüzülmçümü ile Orta-Doğu’nun en büyük ülkesi Suudî Arabistan.
10 milyon’dan fazla ‘yabancı işçi’ barındırıyor.
Bu yabancı işçlerden dörtte biri ise tam bir ‘sefalet’ değil ama ‘sefillik’ içinde yaşıyorlar.
‘Rien n’est jamais définitif’
Kim söylemiş bilinmez, ama Fransızlar De Gaulle’ün ‘Kesinlik diye bir şey yoktur’ (rien n’est jamais définitif) dediğini ileri sürerler.
Konu Suudî Arabistan olunca, o kadar para, o denli ‘sıkı bir yönetim’, o denli ‘katı kurallar’ına karşın, güzel Türkçe’yle, ‘rejimin ayaklarının sallanmakta’ olduğu anlatılmak istendi.
Gerek konuşmacılar ve gerekse tartışmacılar, ‘vahabizm’in ‘dinsel’ olmaktan çok ‘politik bir ideoloji’ olduğu konusunda anlaştılar denilebilir.
Şöyle de söylenebilir; islâm bir din olarak, başka herhangi bir ülkede ‘devlet yönetimi’nden ayrı düşünülebilir ama, Suudî Arabistan’da ‘vahabizm’ rejimin varlık nedenidir.
Buradan, kolaycı bir yaklaşımla, bugünden yarına olmasa bile, eğer Suudî Arabistan’da bir ‘rejim değişikliği’ olursa, din olarak ‘islâm’ın da ‘nefes alacağı’ söylenilebilecektir.
Politik ideoloji olarak vahabizm
CNRS’ten islamoloğ Karim Ifrak, ‘Vahabizm ve onun bölgesel ve evrensel dallanması’ başlıklı bildirisinde, benzer bir sonuca varıyordu.
O nedenle de Afganistan’dan Mali’ye kadar, Taliban ve Daeş dahil, tüm köktendinci hareketlerin ‘vahabizm’den etkilenmelerine karşın, ‘başkalaştık’ları ve artık ‘kendilerine özgü bir akım’ oldukları söylenilebilecekti.
Suudî Arabistan’ın bu ‘akımları’ desteklemesi ise, ‘dinsel’ olmaktan çok ‘politik’ti.
Yani Suudî Arabistan’ın yaptığı, ‘ideoloji ihraç etmek’ değil, o bölgelerde herhangi bir ‘politik istikrar’ın kurulmasını engellemekti.
Suud ailesinin yeni kuşakları en iyi okullarda eğitim görüyor ve artık ataları gibi düşünmüyorlardı. Onlar artık ‘jeopolitik oyun’ların birer oyuncuları idiler.
Kuşkusuz o arada, kendi ‘rejimleri’ne yönelik eleştirileri de vardı.
Tam da bu nedenle, Monarşi kendi içinde kaynamaya başlamıştı.
Ve rejim yıkılacaksa, ‘içeriden’ yıkılacaktı.
Kollokyumun Eksiği
Kollokyumun genel bir değerlendirmesini yapan, Büyükelkçi Michel Raimbaud ise, Orta-Doğu’daki gelişmeleri ele alan böyle bir kollokyumda, Türkiye’nin ‘geopolitik stratejileri’nin konuşulmamasını bir ‘büyük eksiklik’ olarak gördüğünü söyledi.
Bu demektir ki, gelecek toplantılarda Türkiye’nin konumunu ele alacak konuşmacılar aranacaktır.
Söylemeye gerek yok ki, ‘olası’ konuşmacılar arasında, Türkiye’nin konumunu ‘yansız’ değerlendirebilecek konuşmacı bulmak da zor.
En azından, Fransa özelinde, bunu ileri sürmemiz hiç de zor değil.
Ne yazık ki böyle.
Türkiye’den çağrılabilecek ‘jeostratejistler’imiz de var mı?
Paris’ten bakıldığında ‘yeterli sayıda’ olduğunu söylemek de kolay değil gibi görünüyor.
Habip Hamza Erdem
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1635
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Habip Hamza ERDEM

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x