Taksim eylemleriyle başlayan halk hareketi şu ya da bu şekilde
kazanımlarla veya kayıplarla bitirildi. Tabi şimdilik.Taksim-Gezi Parkı ile
başlayan ve 48 ile yayılan halk hareketi,Türkiye'deki milli kuvvetlerin ve
doğru analiz yöntemine sahip olan Atatürkçü,devrimci,milliyetçi aydın
çevrelerin uyarısı ile genel olarak doğru biz zemine oturmuş;Türk milletinin
"uyumadığı" dost-düşman herkesçe görülmüştür.Milli Kuvvetler 31
Mayıs'tan itibaren iki esas olguya dikkatleri çekmişti.
1-Eylemler CANVAS-OTPOR merkezli örgütlenme modeline sahip
olan,emperyalizmin uzantısı kuvvetler tarafından yönlendirilmemeli,halk
hareketi bu tip Batı merkezli örgütlenmelere yedeklenmemeli.
2-Eylemlerde Türk Bayrağı-Atatürk temelli esaslar öne çıkmalı BDPKK'nın
etkinlik alanı daraltılmalı ve mümkünse alanlardan soyutlanmalı.
Nitekim bu büyük ölçüde başarıldı.BDP-PKK eylemlerin ilk sürecinde
"sokak hakimiyetini yitirmediğinin" mesajını vermek ve meşru zeminde
ortaya çıkan halk hareketini "gayrı meşru zemine" çekmek için çaba
sarf etmiş,ancak eylemlerde Türk Bayrağı ve Atatürk Devrimciliğinin
vurgusu öne çıkmaya başlayınca, BDP alandaki etkinliğini büyük ölçüde
yitirmiş,bu kırılma hattından sonra ilk önce AKP karşıtı pozlara bürünen Batı yalnızca gözlem yapmakla yetinmek zorunda kalmıştır.
Taksim süreciyle başlayan eylemlerin kazanımı yalnız bunlarla
sınırlı değildir aslında.AKP karşıtı olan ve aslında emperyalizme karşı olan
geniş bir halk kitlesi, bir amaç doğrultusunda bir araya gelerek,bu milletin
ortak amaçlar ve ortak ülkü doğrultusunda birleşebileceği mesajını vermiş
oldu.Yıllardır politik iktidara karşı öfkesini içinde biriktiren halk için, Gezi
Parkı aslında bir sıçrama tahtası görevini gördü.
Sokakların yalnızca emperyalizmin uzantısı örgütlere ait
olmadığı,Türk'ün de sokaklara inerek hakkını arayacağını ,BDP'nin "alan
hakimiyetine" darbe vurarak göstermiş olduk.
AKP'nin emriyle polis müdahalesinin öne çıkması tam da BDP'nin alandan
çekilmesi sürecine denk gelmesi bu açıdan hiç de tesadüf değil.
Türk Milletine yabancılaşmış kimi aydınların iddia ettiği gibi "milletin
uyumadığı da" bir çok açıdan görülmüş oldu.
Bu noktadan sonra Türk milletinin kazanımı olan süreç,emperyalizm
ve onun topraklarımızdaki uzantıları tarafından bir "karşı hamle" ile maniple
edilmeli;Taksim'le başlayan halk hareketinin doğru zemini unutturulmalıydı.
Bunun için Taksim eylemlerinden yıpranarak çıkan AKP ve PKK
emperyalizm tarafından kullanılmalı,emperyalizmin bu taşeronlarının
imajları tazelenmeliydi.
Lice'den başlayan eylemleri bu açıdan ele almak ve önceki süreçle
birlikte değerlendirmek bu yönüyle çok önemli.Bu eylem,yani Lice'den
başlayan eylem,her yönüyle karşı-devrime,gerici-bölücü ittifaka hizmet eden
bir eylem biçimidir.En baştan bunun teslim edilmesi lazım.Ana akım
medyada, eylemin "Gezi Parkı'nın Kürt Versiyonu" olarak lanse
edilmesi ile amaçlanan bilinç bulanıklığı yaratma istemi;Taksim'de Türk
Bayrağı taşıyan halkla,Lice'de Karakol taşlayan bölücüleri aynılaştırmaya
yönelik bir propaganda yöntemi olarak okunmalı.Bu eylem Taksim'de
başlayan meşru sürece karşı Politik iktidarın BDP kozu olarak okunursa,ki
öyle,Lice eylemi Taksim eylemine dönük bir misilleme olarak analiz edilmeli aynı zamanda.
Emperyalizm ve politik iktidar bu yönüyle ikili bir kazanım peşine düşmüştür.
İlki AKP'nin daha önce "çapulcu-marjinal gruplar-vandalllar" gibi
nitelendirmelerini sözde "doğrular" nitelikte bir çıkış olarak..İkincisi sokak
hakimiyetini Taksim sürecinde yitiren BDPKK'nın "biz hala sokaklara hakimiz"
mesajını, Türk Ulusuna iletmesi yünüyle bir çıkış olarak değerlendirmek
lazım bu süreci.
Yani AKP ve PKK aynı anda bu süreçten kazanımla çıkma peşine
düşerken,Taksim sürecinde halk hareketine müdahale edemeyen,etmeye
çalışsa da müdahalede yetersiz kalan Batı emperyalizminin "sivil
örümcekleri",bu kez Lice eylemleri üzerinden sızma hareketlerini
derinleştirme çabasına girişeceklerdir.Daha önce genel halk hareketini
doğru bir merkezde örgütlemeye çalışan Milli Kuvvetlerle,emperyalizmi
temsil eden kuvvetler Taksim sürecinde karşı karşıya gelmiş,eylem
"Dayanışma Platformu" adı altında sonradan olma bir oluşumla ,ancak
eritilmişti.Çünkü Taksim-Gezi Parkı sürecinde harekete geçen ana gövdesi
ile halktı ve emperyalizm bu halkı kontrol altına alamamıştı.Şimdi ikinci bir
hamle ile doğrudan kendine bağımlı kuvvetleri harekete geçiren
emperyalizm bu süreç üzerinden topraklarımızdaki manevra alanını daha da
genişletme peşinde.
Genetik hafızasında Anti emperyalist,Atatürkçü,Bağımsızlık bilinci
taşıyan bu millet emperyalizmin oyununa gelmeyecek.Ama emperyalizmin
oyununu bir kez daha bozacak.