Konu: 2015-2016 ders yılında İlkokul 4.sınıfta okutulmakta olan “İnsan Hakları Yurttaşlık ve Demokrasi” adlı ders kitabı hakkında şikayet.
Kitabın Yazarları: Dr. Mehmet ÜLGER Dr. Mehmet Ali DOMBAYCI Yücel FEYZİOĞLU
Yayınevi: MEB 2015 (Birinci Baskı)
http://img.eba.gov.tr/344/05f/cab/7b1/4 ... b26002.pdf
Kitapta yer alan gerek ifade ve yazım yanlışları, gerekse çocuğa düş ile gerçek arasında git-geller yaşatılması bu kitabın amaca uygun bir kitap olmadığını göstermektedir.
Kitapta çocuğun aklı sayısız sessiz mayının tacizi altında kalmakta, aklı darmadağın edilmekte, zihinsel varlığı taciz edilmektedir. Kitap aynı zamanda Türk çocuğunun milli varlığını da tehdit eden bölümler içermektedir.
Sakıncalarını pedagojik boyutuyla ele aldığımız aşağıdaki açıklamaları dikkatinize sunarken kitabın kaldırılması için gereğini arz ederim.
İsim – İmza – Tarih
Adres
Telefon
E-posta
Açıklamalar:
Kapakta yanlışlar
Kapak resminde yer alan çocuk kafaları balon gibi yukarıda, bedenleri yok; böyle bedensiz kafa imajları çocuğun ruhsal dünyasını allak bullak eder. Sadece ağız çizgisi olan bu kadar basite indirilmiş insan çizimi hiç akla uygun değildir ve eğitimde kullanılacak resim değildir.
Her bir kafa imajında ağız çizgisinin farklı yönde olması (farklı düzlemleri üst üste bindirmek) bu resmi daha kaotik hale getirmiştir. İnsanoğlu farklı düzlemde yer alan nesneleri algılayamaz. İnsanoğlu böyle resimler karşısında boşluğa düşmüş hissine kapılır, panik yaşar. Eğitimin amacı çocuğa panik yaşatmak asla olamaz.
Panik yaşayan çocuk bu rıhsal sıkıntıyı kendine yaşatan okula ve topluma güven besleyemez. Çocuğa karşı toplumsal görevini yerine getirmeyen bir okul (bir devlet) ile karşı karşıya kalan bir çocuk yaşadığı topluma ve devlete güvenini kaybedecekse ona hiç bir şey öğretemez.
İç kapakta yanlışlar
Verilen bilgide ifade yanlışı var ve bu ifade ile sayfa altında yer alan ifade arasında tutarsızlık görülüyor.
“İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi Dersi eğitim aracında yer alan masallar Yücel Feyzioğlu tarafından derlenmiş ve kaleme alınmış olup yazarlar tarafından dersin amaçlarına uygunluğu sağlamak üzere gözden geçirilmiştir.
.... Milli Eğitim Bakanlığı, Talim ve Terbiye Kurulunun 18 .09.2015 gün ve .... sayılı yazısı ile öğretim materyali olarak kabul edilmiştir.”
İç kapakta yer alan bu ifadeler arasında;
- a- Tutarsızlık vardır. Bu bir ders kitabı olduğu halde adına “eğitim aracı” ve daha sonra “eğitim materyali” denilmektedir. Kavramlarda tutarsızlık çocuğu şaşırtır.
b- Bu kitapta derleme masallar varsa, bu bir ders kitabı değil demektir. Çünkü masal diliyle anlatılan şeyler çocuğun hafızasına yaşama dair bilgi olarak işlemez. Masal, yani “bir varmış bir yokmuş”, imajında gerçek hayatta böyle şeyler olmaz demektir. Oysa burada beklenen eğitimle çocuğa okul dışındaki hayatında toplumsal görev ve sorumlulukları öğretilecektir.
Eğitimin işlevinde çocuğun gerçek hayatla bağını kurmak, ayağını sağlam yere bastırmak vardır. Burada toplumla bağını kurmak söz konusu olacakken masallarla çocuğu hayal aleminde gezdireceğini daha baştan ilan ediyor.
“İçindekiler” sayfası:
Burada negatiflik yüklü kötü resimler var. Daha ünitenin tanıtımında çocuğun ayağı kaymış, dengesini kaybetmiş düşerken, korku içinde, orası burası kanlar içinde resmedilen bir çocuk var. Çocuk kendini böyle hayal etmek istemez, böyle bir kitabı da okumak istemez ve haklıdır.
Bütün ünite yazılarında harfler kuralsız ve aralarında uyum yok.
Örneğin; BİRİNCİ ÜNİTE yazım hatasıyla dolu. Harfler arasında uyum yok, karakterler farklı, dikkat dağıtıcı. BİR-İNCİ gibi okunuyor. ÜNİTE yazısında T harfi çok tuhaf, okunaksız. Bitişteki “e” harfi çok rahatsız edici, vb.
Evler, camiler çok kötü çizilmiş, hiç birinde denge yok. Böyle baş döndürücü resimler çocuğun önüne konmaz, çocuğun akli dengesi bundan zarar görür.
Beşinci ünite resminde kilise ile cami önünde papaz ile imam sol elleriyle tokalaşırken ve nedense imamın çantasında yama var, öyle resmedilmiş. Bu ünitede verilmek istenen şeyi çocuk algılayacak yaşta değildir.
Türkçe yazım hataları ve genel yanlışlar:
-Paragraf düzeni yok. Çocuğa kuralsızlık aşılar. Paragraf düzeni metin sonlarında Bilgi Edinelim bölümlerinde bir daha farklılaşıyor; tutarsızlıktır, yanlış örnektir.
-Sayfa numaraları ünitenin önüne getirilmiş. Kural dışıdır. Sanki ünitenin numarasıymış gibi, akıl karıştırır.
-Metinlerde punto farkları olan cümleler, renklendirilmiş cümleler var; dikkat dağıtır, bütünü görmeyi engeller. Ayrıca, göz merceği değişik renk ve puntoya göre aniden kendini açmak veya kısmak zorunda kalacaktır, gözü yorar, fiziksel olarak göz sağlığına zarar verir. Bunlar da bir tür çocuğa yönelik fiziksel saldırıdır.
-Metnin içinde geçen bir kelimeyi resimlendirmek, sh.18’deki gibi, mercimek kasesi resmetmek; yazı ile resim kolaj yapılmışsa, resim alanı açmadan doğrudan yazının içine resim sokulmuşsa, burada ciddi sorun var demektir. Çocuğun aklı resimdeki renkli sıcak çorbaya gider, yazılanları okuyamaz anlayamaz.
-Metni yarım bırakıp devamı çocuğa bırakıyor. Bu kitap Türkçe kompozisyon eğitimi verilen kitap değildir. Oysa metnin bitişi yazar tarafından anafikir çıkartacak şekilde tamamlanmış olmalıdır. Çünkü ünite başlığıyla bağlantısının kurulması lazımdır. Bu eksik kalıyorsa çocuk yarım kalmışlık duygusu yaşar, bu da çocukta ruhsal gerilim yaratır.
-“Sağlık ne?” gibi hatalı sorular var. (Sh.18)
Bu başlıkla ilgili açıklama sayfalar sonra 23.sayfada “meraklısına” diyerek yapılıyor. Anlam kaymasına yol açan bu durumdur. Yazarın kavram karmaşası yaratma hakkı yoktur.
-Ders kitapları içerisinde “Meraklısına” diye bir bölüm olmaz. Çünkü her çocuk okusun diye yazılır kitaplar. Bu metinle hiç ilgisi yokken Terekemeler hakkında açıklama yapılmakta, burada da ana konunun dışına çıkılmaktadır.
-“Sağlık Ne?” sorusuyla başlayan bir metnin sonunu sağlık hakkıyla bitirmesi beklenirken ilgili ilgisiz düşünme sorularından sonra Terekeme şairin ilgisiz bir şiiriyle bitiriyor. Bu yapılan çocuğun aklını dağıtmaktır.
Burada yeri olmayan bir konu olan ve Türkçe dersinde Lise yıllarında Türk halk şairleri içerisinde ele alınabilecekken burada durduk yerde 4.sınıf çocuğuna “Terekeme şairler” diye bir yeni dosya açıyor; Türk milletini etnik parçalara ayırmaya yönelik bir çabayla yazıldığını düşünüyorum.
Sh.30; Kars’tan Urfa’ya kadar Kürtler “Kırk günün beyliği” adlı bu masalı anlatırmış... Önceki ünitede Terekemelerin, burada Kürtlerin coğrafi sınırları da anlatılıyor. Hazindir, etnik farklılıkları yetmedi coğrafi olarak da sınırlar çiziliyor!
Sh.36: Hazreti Hazer adlı masal bir önceki “Kırk günün beyliği” adlı masalın devamıymış... Bir masal veya bir okuma metni ikiye bölünerek iki ayrı konu başlığı altında verilemez, bütünü parçalayarak işleme sistemi diye bir şey eğitimde yoktur. Devamı haftaya, dizi film gibi ve her bölümün adı başka... Dizi filmlerden ders kitaplarına yeni bir model transfer edilmektedir. Akıllara ziyan bir yöntem keşfetmişler.
Sh.65: Hareket ifade eden “zıp zıp zıplamak” sözcükleri resim gibi kullanılmış, renkli ve havaya zıplamış gibi farklı düzlemde yazılmış haldeler. Bir başka metinde de “bağırmak” bu şekilde hareketlendirilmişti. Yazı ile resim birbirine disiplin olarak karıştırılamaz, çocuğun aklı karışır.
Aynı metin içerisinde “zehir” derken zehir şişesi üzerinde H2SO4 yazısı okunuyor. Sülfirik asit şişesi metine girdirilmiş; böyle kolaj yazı olmaz, akla ziyandır. Çocuk da yazı yazarken aynısını yapmaya kalkarsa bu olacak şey değildir.
-Paragraflarda anlatım birliği yok. Örneğin sh.69:
“.....Bir kişinin başka bir kişinin yaşam hakkını ihlal ettiğini gördüğümüzde bunu en yakın güvenlik birimine bildirebiliriz.
..........insan hakları ile ilgili sorunların çözümleri için İl ve İlçe İnsan Hakları Kurullarına başvurulabilir;
.........okul, hastane, çocuk bakım kuruluş- ları, valilik, kaymakamlık, karakol, itfaiye ve belediye gibi idarelerle yaşadığınız sorunlarla ilgili olarak Kamu Denetçiliği Kurumuna (Ombudsmanlık) başvuruda bulunabilirsiniz.
-Sh.75: Çuvaş masalı bahanesiyle Hıristiyan olduklarına kadar Çuvaşların etnik özellikleri açıklanıyor. Bu kitap vatandaşlık kitabı mıdır, etnik kültürler kitabı mıdır, etno-masal kitabı mıdır, ülkeler coğrafyası mıdır, belli değil.
-Sh.86: Adalet ve Eşitlik ünitesinde, yine “meraklısına”, bir Ermeni masalıyla bağlantılı olarak tarihi ve coğrafi Ermenistan anlatılıyor.
Bu kitapla etno-masallar diye yeni bir anlatı türü ders kitaplarına girmiş oldu.
Sh.86: Kapağında “TC Anayasa” yazan kırmızı kitap metnin içine papağanın masal içerisinde “söz veriyorum” demesiyle eşleştiriliyor. Anayasamızın böyle gelişigüzel hayvan masalı içerisinde kullanılması doğru değildir. Ayrıca, biri gerçek biri masal olan iki nesne birlikte resmedilemez, çocuğun aklı masal ile gerçek arasında bocalar.
Sh.110: “Başkortostan” Özerk Cumhuriyeti.... Bu ülkeden bir masal anlatılıyor. Ancak ülkenin adı “Başkurdistan” yazılması gerekirken böyle değil. Çocuklar bir başka yerde bu ülkenin adını farklı görünce şaşıracaktır, aklı karışacaktır; çocuğu şaşırtmak eğitim değildir.
Metnin içinde nüfusu oluşturan Başkurtlardan söz ediyor; “Nüfusun çoğunluğu Başkurt, Kazak ve Tatarlardan oluşmakla birlikte....” diyor. Bu durumda başlık ile paragraf arasındaki bu belirgin yazım farkı çocuğu iyice şaşırtacaktır.
Sh.196: “Çocukların aklı başından gitmiş” cümlesine çizilen resimde aklı başından gitmek diye bir karikatür var; insanın başının üst kısmı açık, bir şeyler oradan uçuyor... Ders kitabında insanı böyle gösteren karikatür yapılması akıl dışı bir şeydir. Ürpertici böyle bir resme çocuk baktırılmamalıdır.
Düşünelim Tartışalım soruları:
Çocuğu bıktıracak kadar karmaşık ve uzun sorular var. Pek çok soruda masaldan yola çıkarak gerçek hayatta “sen de böyle yapar mıydın” diye soruyor. Çok saçma, çocuk bir masal okuyor ve arkasından gerçek soruyla muhatap ediliyor, çocuk için algılanması zor bir durum. Bu bilimsel eğitim değildir.
Çocuğun yaşının üzerinde sorular var. Örneğin:
-“Hapis cezasına çarptırılan biri kendi yerine başkasının hapis cezası almasını sağlayabilir mi?”
Kitapta çocuğun zihinsel varlığına yapılan saldırı:
Bu kitabın temel yanlışı akıl dağıtmasıdır. Çocuğa masal ile gerçek hayat arasında git-geller yaşatıyor, çocuğu düş ile gerçek arasında tutuyor, çocuk iki arada kalıyor, aklı karışıyor. Çocuğun hayatla bağını zayıflatan bir durum söz konusudur.
Bu yapılan zihinsel saldırı çocuğa karşı işlenecek en büyük suçtur. Çocuğun zihinsel varlığını koruma hakkı diye bir hak tanımına acilen ihtiyacımız vardır. Bu kitap görünürde başkalarının haklarını öğretiyor, ama bu sırada çocukta kendini koruyacak akıl bırakmıyor. Bu gerçek bir hak ihlalidir ve ciddi bir suçtur.
Sözcükler arasında bağ kopartmak dikkat dağıtır, algıda azlığa sebebiyet verir. Kitap boyunca böyle birçok sessiz mayınla çocuğun aklı darmadağın edilmektedir. Çocuğun aklını dağıtmaya yönelik yanlışlar çocuğa yönelik şiddettir, bunu böyle algılamak gerekir.
Seçilen ilk masal oldukça uyduruk; kirli pasaklı bir insandan masal kahramanı yapmak hiç akla uygun değil. Daha kitabın başında çocuk kahramanı böyle biri olan masalı okumak istemez. Abuk subuk diyaloglar, sokak diliyle “abla”lı konuşmalar, vb kötü örneklerle dolu bir metin ve sonunda abuk subuk sorular var.
Başı ile sonu arasında hiçbir bağlantı olmayan metinlerle eğitim olmaz. Yazar buradan insan nedir sorusuna geçtiğini zannediyor, ama metnin başlığı ile hiç alakası yok, çünkü metnin başlığı “GÜÇLÜ” olanı soruyor; başı sonu belirsiz bir metindir.
Ünitenin sonunda masalcı hakkında bilgi veriliyor ve ülkesi Dağıstan tanıtılıyor. Bunların bu ders kitabında yer almaması gerekir; çocuk hangi bilgi hangi kitapta yer alır, bunları karıştırır. Çünkü bilgiyi tasniflendirme(depolama) zihinsel faaliyet için önemlidir. Bu kitapta bilgiler çocuğun aklını allak bullak etmek üzere özel olarak karmaşık hale getirilmiş gibidir.
Kitap boyunca sayısız coğrafi bölgeden alınmış masallar var ve o kültürler hakkında tarih bilgisi ekleniyor. Henüz Dünya Coğrafyası, Anadolu ve Asya Tarihi bilmeyen 4.sınıf öğrencisi bunları anlayamaz, içselleştiremez.
Kitapta kendi Türk varlığımıza yok sayarak yapılan saldırı:
Kitapta neredeyse adı geçmeyen her biri bir başka coğrafyada Türk boyu kalmadı, ancak bir tek Anadolu’da Türk yok!
Birçok Türk olmayan kadim Anadolu topluluklarının da adı geçiyor, ama her nasılsa Türkler burada yok görünüyor.
Bu kadar çok halk adı geçen bir kitapta çocuk henüz tarih bilincinin verilmediği bu yaş seviyesinde, kendi Türk varlığını güçlü olarak hissedemez ve erken yaşta kimlik arayışına girer, aklı dağılır. Kitaba bu açıdan baktığımızda bu kitabın başka amaçlarla yazıldığı açıkça görülmektedir.
Metinlerde tespit ettiğimiz sessiz mayınlar:
(İrili ufaklı toplam 156 tane sessiz mayın tespit ettik.)
Sh.12: “En güçlü kim?” (9 tane sessiz mayın)
- a- İlk sayfa mavi zemin üstüne beyaz ve sarıyla yazılmış.
Eğer her bir metnin girişi farklı renkte olursa çocuğun beynine tutarsızlık tohumu eker.
b- Paragraf düzeni yok. Diğer sayfada metin devam ettiği halde ilk sayfadaki renk ve sayfa düzeni değiştirilmiş; bu da tutarsızlıktır.
c- İlk sayfanın sonunda metin burada bitmiştir imajı verilmektedir.
d- Sh.13: Yeni bir yazı başlıyor gibi, önceki sayfayla bağlantısı kesilmiş.
İki cümlede iki nokta üst üste olduğu halde 2.cümlede bir daha iki nokta üst üste olamaz. Çocuk, ben mi yanlış okudum endişesiyle dönüp ön sayfaya bir daha bakar.
e- Çocuk bir daha şaşırtılıyor; yazının içinde “güneşe” yazısı sarı ışıklandırılmış halde.
f- Aynı sayfada kırmızı renkte “kızmıyorum”.
g- Mavi renkte “Sevgili Köpek Amca, senden daha güçlü yok bu dünyada”
h- Köpek Amca diye özel isim olamaz!
i- Kırmızı: “.... en güçlü sen misin yoksa?”
j- Rüzgar resmi ve dalgalı satırlarla “ekinler rüzgarda dalgalanmış, sesini Çilbik’e ulaştırmış”.
k- Sh.14: Koyuna “hala” diyor ve pembe renkte “sizden daha güçlüsü yok mu bu dünyada?”
l- Sh.17. Meraklı Çocuklar İçin
Dersin konusuyla ilgisiz bir alana atlıyor; Dağıstan Özerk Cumhuriyeti hakkında bilgi veriyor, bir şairini tanıtıyor. Bu sırada bölgedeki birçok etnik grubun adını sıralıyor:
“.... Bu dağlarda Türkçenin farklı lehçeleriyle konuşan halklar yaşar: Avarlar, Kumullar, Darginler, Karaylar, Lezgiler, Laklar, Nogaylar, Rutullar, Sakurlar, Tatlar, Azeriler, Kumuklar, Türkmenler, Terekemeler ve Kırgızlar.”
Bilgi yanlışı; Kırgızlar burada değil Orta Asya’dadır.
Bu kadar etnik isimle çocuğu bu sınıfta tanıştırmak doğru değildir, bombardımana uğramış gibi olur, aklı karman çorman olur.
Sh.18: “Sağlık Ne?” (10 tane sessiz mayın)
- a- Metin girişi kırmızı zemin üstüne sarıyla yazılmış.
b- Paragraf düzeni yok ve resim ile yazı birbirine geçmiş, satır düzeni yok.
c- Mavi renkle iri puntoyla “Oğlunuza mutlu bir adamın iç gömleğini giydirmeniz gerek. O zaman sağlığına erişecek.”
Cümlenin başındaki “Kıble-i alem sağ olsun” sözünün bizde kullanımı yoktur, çocuğa da anlamsız gelecektir.
d- Turuncu renkte resimli “mercimek çorbası.”
e- Yan sayfanın renkli resmi bu sayfaya kadar uzamış; bu sayfada zemin beyaz iken iki sayfa birbirine girmiş haldedir.
f- Sh.20: Mavi yazıyla “zengin olmakla da mutlu olunmuyor.” Ve sarı para resmi.
g- Kırmızıyla “Çok şükür. İşim var, eşim var, canım sağ, çalışıyorum. Tabii ki mutluyum.”
h- Sayfa bitişinde şok edici bir değişimle çocuktan masalı kendisinin yazması isteniyor; çocuğa koyu siyah yazıyla ödev veriyor:
Sence bu masal nasıl devam edebilir? Hayalini derinleştir, ister yeni bir masal yaz, ister devamını geliştir.
Çocuğun ana konudan sapması, konuyu dağıtması kuvvetle muhtemeldir.
i- Sh.23; Terekemeler hakkında şaşırtıcı bilgiler veriyor.
Sh:25: “Kırk Günün Beyliği” (4 tane sessiz mayın var, ancak en büyüğü burada!)
- a- Sh.26: Mavi resimli “bağırdığını” yazısı.
b- Kırmızı –yeşil-sarı renklerle üç renk yan yana; “Nanay da nay nay!..”
Çağrışımı PKK bayrağı olan bir renklendirme görüyoruz. Bu renkler bir Kürt masalı içerisine sessizce sokulmuş haldedir.
c- Sh.27: Üç renkli cümleler ardışık halde, pekiştireç var:
“Nanay da nay nay, nanay da nay nay!..”
d- Sh.30: Kürtler hakkında doğru-yanlış tartışılır bilgi veriyor.
Sh.30: “Hazreti Hazer” (5 tane sessiz mayın)
- a- “Hazreti” yazısı “Hazer” yazısından koyu yazılmıştır, vurgu ona yapılıyor. Birincisi kuralsızdır. İkincisi, Türk toplumunda “hazreti” nitelemesi İslam tarihinde adı geçen saygın kişilere kullanılır, burada ise alay ederek kullanılmaktadır ve bununla milli kültürümüze saldırılmaktadır.
Metin içine yerleştirilen renkli sessiz mayınlar ayrıca dikkat çekicidir.
b- Sh.32: Yeşil renkte işaret eden el resmi ve yazı: “Bu mu senin Hazreti Hazer?”
Yazıyı yeşil yazmakla adeta İslami çağrışımı kuvvetlendirmektedir. Burada dolaylı olarak bir daha manevi değerlerimize saldırı vardır.
c- Kırmızıyla kalem resmi ve yazı: “Eğitimini ben üstleniyorum Ebuliz,”
d- Sh.36: Ebuliz Cizreli fizikçi El Cezeri hakkında ansiklopedik bilgi veriyor. Cizre’de doğmakla Kürt olduğunu söylüyor.
Oysa ansiklopedik kaynaklarda Kürt veya Arap olduğu yazar. Arap olması kitaplarını dönemin bilim dili olan Arapça yazmasından kaynaklıdır. Öte yandan doğduğu TOR mahallesi onun TUR yani Türk olduğuna işaret eder, onun bu yanı gözden uzak tutuluyor. Ayrıca Urfa ve bölgesi antik Türkmeneli olup bilimevleriyle ünlü bir Sasani-İran şehridir.
Ebuliz adı bu kişinin bilim adamı olduğuna işaret eden sıfatıdır. Ebu-Liz, “akıl ışığı yüksek bey” anlamındadır, fonetik analizde “güneşin oğlu” olarak da açılım bulur.
e-Burada Kars’tan Urfa’ya kadar Kürtler’in yaşadığı bölge gösteriliyor, yanıltıcıdır, bu bölgede doğan herkes Kürt’tür anlamında hatalı bir cümledir.
5- Sh.36: “Derinden Gelen SES” (8 tane sessiz mayın)
- a- “Derinden Gelen Ses” kendi içinde punto ve renk farkıyla defalarca parçalanmıştır.
b- Sh.39: Kırmızı renkli KIVIRCIK kelimesindeki K harfleri resimle kıvrılarak uzatılmış.
Burada bir uyumsuzluk daha var; resimde saçları kıvırcık olan çocuk yok!
Eğer saçı kıvırcık ise, muhtemelen bu bir Arap masalı olacaktı, oysa masalın sonunda bunun bir Kazakistan masalı olduğu yazılmıştır.
c- Yeşil renkle “Geçmiş olsun Ahmet. Sen sağ ol, Sancar sağ olsun. Çalışırsın, yine koyun, kuzu kazanırsın. Allah’tan umut kesilmez.”
d- sh.40: Yeşil ile iri puntoyla “yabani otlardan temizlemişler”, yanında ot resimleri.
e- Sarı renkte, iri puntoyla: “Düşersiniz, oturun!”
f- Sh.41: Mavi renkte: “kim ki çalışır, ter döker, tarladan çıkan zenginlik de onun hakkıdır.”
g- İmla hatası, bozuk ifade ve kırmızı yazı:
“...derhâl düğün hazırlığı başlamış. Birkaç gün içinde çalgı, türkü, halay...”
h- Sh.44: Kazakistan Cumhuriyeti hakkında bilgi.
Kitabın konusuyla ilgili olmayan bilgiler veriliyor. Bu değişiklik dikkati konudan uzaklaştırır ve ayrıca hangi konu bu dersin alanına girer, çocuk bu noktada bir daha şaşırtılmaktadır.
Sh.44. “Şirince Şeşen ile Öğrencileri” (4 tane sessiz mayın)
- a- Masalın adında iki farklı yazım ve iki ayrı renk var. Başlığı üç satıra bölerek yazmak bir daha bölünmüşlük ve kuralsızlık öğretir.
b- Mavi renkli resimli yazı: “Hangi rüzgâr seni buraya savurdu ey güzel insan?” diye sormuş.
c- “Ben olsam altınları kendime alırdım”
d- Fidan resimli, “...gölge verecek fidanlar diker.”
Sh.48: “Sancar ile KUŞLAR” (8 tane sessiz mayın)
- a- Beyaz-yeşil, iki renkte ve punto farkıyla parçalı yazım hatası.
b-Tüyler uçuşurken resim, sarı “Tüyleri dağılıyor,”
c- Kırmızıyla; “Turşu kuracak değil tabii! Yiyecek.”
d-Kanatları bozuk çizilmiş uçan kuş resmi.
e-Berkut kuşu üstünde uçuyor, göğsüne konarak güzel bir şarkı söylüyormuş:
Çok fazla yazım hatası içeren bir resimlendirme var.
f-Gereksiz yere tırnak içine alınmış, tırnaklar çok iri.
g-Resimde notalar havada uçuyor, her biri farklı puntoda; bunlar akıl dağıtıcı ve kötü resim örneğidir.
İçindeki kederi unut.
Başını göklere tut.
Kalbin hep iyilik için çarpsın.
Niçin melul melul ağlarsın?
h- Masalın sonu böyle “Acaba Şirince Şeşen ne diyecek? Acaba o yüce gönüllü iki büyük insan memnun oldular mı? Ayzere sevindi mi?” diye merak ediyormuş, gibi bir belirsizlik içinde gerginlik vererek bitirilmez.
Bu şekilde biten masaldan ana fikir çıkartılamaz.
Sh.57, “Badi ile Bidi” (11 tane sessiz mayın)
- a- Metnin adı yazım kurallarına aykırıdır.
b- Masallar “O o o oyun, Nasıldır huyun? Ceketi soyun, Başlasın oyun!” gibi oyun tekerlemesiyle başlamaz.
c- Renkli yürek resmiyle, “saçları diken diken olmak” kavramı burada saçının tarifi olarak geçiyor, disleksi hatasıdır.
“Yüreğinde heyecan, saçları diken diken”
d- Yüreğinde heyecan olmak sevinç ifadesiyken, saçları diken diken olmak ise korku ifadesidir, ikisini yan yana kullanmak metni anlamsızlaştırma silahıdır, sessiz mayındır.
e- Renklerle bölünmüşlük, sayının üzerine rakamla yazmak, matematikle yazıyı birbirine girdirmek, kaotiktir, anlamsızlıktır. Cümlede gereksiz tırnak işareti de var.
Baştan “bir iki, bir iki” diyerek sona dek saymışlar. “Birler bir yana, ikiler karşı yana geçmiş. Badi çok sevinmiş. Fakat bir çocuk oyuna fazla gelmiş.
–Heeey! Çık oyundan! Sen topalsın, kimseyi tutamazsın! diye bağırmışlar. Badi:
–Tutarım! Sizden daha iyi tutarım, demiş.
–Hayıııır!
Sıradan çıkarmak için Badi’yi itmişler, Badi düşmüş, fena hâlde canı acımış...
f- Masallarda asla yer almayan çocuğun çocuğa yaptığı haksızlık anlatımı pedagojik büyük hatadır. Masalın ortasına girdirilmiş kötü bir müdahale var burada.
g- Renkli öfkeli resimli yazıda, sözcük yarıdan iki renkli olmuş, bir daha kuralsızdır.
“.... öfkeden yanakları kıpkırmızı olmuş.”
h- Renkli yazı ve sesi uzatma harfleri: “Korkmayın heeey! Duruuun! Beni de aranıza alııın!..
i- “Bana TOPAL diyorlar”; yazarken Topal’ı insan gibi yatık resmetmek...
j- Sh.62. Meraklı Çocuklar İçin bölümünde bu masal için “Anadolu masalıdır” denmektedir.
k-Bu sayfada “Türkiye Cumhuriyeti” başlığı altında yer alan ansiklopedik metinde bir kere bile TÜRK adı geçmemekte, bunun yerine muğlak şekilde “milletimiz” kullanılmaktadır.
Türk çocuğu kendi milletinin adını öğrenmeyecekse bu kitap kimin için yazılmıştır? Muğlak cümlelere örnek:
-“....Yurdumuz -Anadolu- dünyanın ilk yerleşim yerlerinden sayılır.”
-“...Anadolu’ya, 11. yüzyıldan itibaren milletimiz yerleşmiş, diğer halklarla kaynaşmışlardır.”
-“....Milletimiz Anadolu’ya geldikten sonra da bu çalışmalar devam etmiş....”
Sh.64: “Farelerin Göçü” (7 tane sessiz mayın)
- a- Önceki masalın devamıdır; parçalı metin türü yeni bir mayın olmalı!
b- Masalın adı Kırmızı-Beyaz yazılınca bu da insanın aklına “İmajı Türk Bayrağı olabilir mi?” sorusunu getiriyor ve imajlarla çalışılan metinler yüzünden bu tür sorularla insanın aklı karıştırılıyor.
c- Bugüne uyarlanmış tam uyduruk bir masal. Masalın hangi yüzyılda ortaya çıktığı belli olmamalıdır; burada yazar bu gün bu masalı uydurmuş görünüyor, çünkü Badi Okulda!
d- Sarı renkte çığlık: “Aaa!.. diye bir çığlık atmış.)))”
e- Kırmızı renkli zıplayan kelimeler görüyoruz:
“Buğ-day, buğ-day! diye bağırmaya, ZIP ZIP ZIPLAMAYA başlamışlar.”
f- Zehir şişesiyle ZEHİR yazmak: “Herkes tarlasına zehir atacak”
g- Kırmızıyla “...diye alkış tutmuşlar.”
Sh.71. “ALP ile ASAMAT Köprüsü” (5 tane sessiz mayın)
- a- Sarı renkte zincir yazısı ve zincir resmi:
“....Alp’ı Kaf Dağları’nın sivri kayalarına zincirletivermiş.”
b-Çuvaşistan ile ilgili 4.sınıf çocuğunun eğitim düzeyine denk olmayan ansiklopedik bilgiler var. Örneğin:
“Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin dağılması üzerine 24 Ekim 1990 tarihinde bağımsızlığını ilân etmiş ancak bu, Rusya tarafından kabul edilmeyince özerk bir cumhuriyet olarak kalmıştır.”
c- Sh.74 Meraklı Çocuklar İçin, Çuvaşistan Özerk Cumhuriyeti...
Acaba böyle başlık koyarken, henüz “Özerk Cumhuriyet” nedir bilmeyen bu yaş çocuklarına bu kavramı mı merak ettiriyor?
d- Masal yarıda kesiliyor:
“....... bakalım Alp halka ne demiş.”
e- Masalın devamı bir sonraki masalda anlatılıyor: Böyle parçalı eğitim akla ziyandır.
Sh.73. “Alp’ın Birlik Çağrısı” (3 tane sessiz mayın)
- a-Yeşil zemin üzerine Beyaz –sarı iki renkte yazı.
Bu renkler eski Türk devletlerinden Şamanoğulları ve Gazneli Türk devletlerinin bayrağında bulunurdu. Bugünkü Çuvaş bayrağında ise sarı-kırmızı ve tipik Türkmen kilim deseni vardır. Çuvaş masalı olan bir metinde bu renklerin kullanılması şaşırtıcıdır.
b- Buharlaşma resmiyle “...buharlaşıp kurumuş.”
c- Mavi renkli ve başını alıp gitmenin adını “özgürlük” koyan bir ifade. “Özgürlüğünü yok et demiyorum oğlum, özgürlüğün, birliğinizi güçlendirsin.”
Masallarda böyle ifadeler yoktur, masalın hangi tarihsel dönemde ortaya çıktığı belirsizdir, o nedenle bu sözler bugüne uyarlanmış masal-dışı özgürlük kavramlarıdır.
Sh.80. “Şah Abbas ile Avetik” (6 tane sessiz mayın)
- a- Başlık sayfanın eteğine yazılmış, yukarıda olması gerekir. Kitap boyunca ilk kez bu başlıkta bir doğru var; tamamı yan yana ve aynı puntoda aynı renkte yazılmış.
b- Altın resmiyle sarı renkte “...altınlara” yazısı.
c- Mavi renkte mühür resmi ve yazısı: “Mektubu zarfa koyup mühürlemiş.”
d- Kırmızıyla, “İşte bu!” demiş içinden.
e-Masal yarıda kesiliyor: “Düğünün bir hafta daha uzatılması buyruğunu vermiş, herkesi düğüne davet etmiş.”
f- “Bilgi Edinelim” (sh.85) bölümünde ayrımcılık üzerine verilen bilgiyle bu masal birleştirildiğinde Ermenilere ayrımcılık yapıldığı gibi bir önyargı oluşabilir.
Yazıda denilmektedir ki; “Bir insana kültürü, dili, dini ya da ten rengi nedeniyle farklı davranmak ayrımcılıktır. Kimi dönemler dünyanın bazı yerlerinde insanlar bu özellikleri nedeniyle ayrımcılığa uğramıştır. Bu sorun günümüzde her ne kadar azalmış olsa da devam etmektedir.”
Bu hassas konuyu Adalet ve Eşitlik ünitesinde işlemek bir daha yanlıştır. Çocukta böyle bir ön yargı oluşturmak, hele kendisini ezilmiş tarafın kişisi olarak görüyorsa, birlikte okuduğu sınıf arkadaşlarına karşı nefret duymaya sebebiyet verebilir. Eğitimin görevi nefret toplumu yaratmak olamaz.
Bu paragrafın devamında “ayrımcılık ve önyargı”nın ne kadar yanlış olduğu sözleri havada kalmaktadır, çünkü burada bu masal bahane edilerek tarihsel çarpıtma yapılmakta, bu yolla bir önyargı oluşturulmaktadır. Oysa tarih, Milet Oğuz beyi Mete Oğuz’un kendi kızını Birleşik Kafkas Orduları komutanı Dikran’la evlendirmesi dahil, Anadolu beyliklerinin kaynaşarak millet olma geleneğinde bu vardır, Türklerle Ermenilerin defalarca kaynaşıp bir millet olduğunun örnekleriyle doludur, bunlar anlatılabilir. Hatta Kurtuluş Harbinde batı cephesinde ve Laik ve Sosyal Cumhuriyetimizin kuruluşunda nasıl birlikte çalıştığımız örnekleriyle anlatılabilir, ki çocuklar için iyileştirici ve yararlı olan da budur.
Sh.88. “Papağanın Masalı” (6 tane sessiz mayın)
- a- İlk sayfada yer alan yuvarlak resim nedeniyle ilk paragraf ikişer kelimelik, kesiklerle dolu bir yazı haline getirilmiş. Bu durum göz yorucudur, okumayı kesik kesik hale getirerek algıyı da kesintili hale getirir.
b- Mavi yazıyla; Papağan: “Söz veriyorum, söz vermek bizde yasa gibidir, sözümde duracağım.” Yazının yanındaki resimde kırmızı TC Anayasası yer alıyor.
TC Anayasası bugünü ifade ederken bu masal 3 bin yıllık Pers kültürüne aittir; ikisinin arasında büyük bir tarih çelişkisi vardır. Bu sessiz mayınla çocukta tarih kavramı berhava edilmektedir.
c- TC Anayasasını bir masal içine yerleştirilmektedir ki, bu çok daha vahimdir; en tesirli sessiz mayın bu olsa gerek.
d- Kırmızı küçük puntolu yazı: “Beni kimseyle kıyaslamayın, sözümden dönemem!”
e- Derhal sözcüğü şaşırtıcı şekilde “derhâl” yazılmaya devam ediyor ve şiddet içeren cümlede: “Derhâl papağanın başını oracıkta koparmış.”
f- “Meraklı Çocuklar İçin” bölümünde Özbekistan hakkında verilen bilgi içerisinde en bilinen İbni Sina’dan söz edilmemesi büyük hatadır.
Anadolu Türklerinin Haçlı seferlerine direnişi sırasında Özbekistan-Horasan bölgesinden gelen erenlerden söz edilmemesi de önemli eksikliktir.
Sh.94. “Üç Kafadar” (5 tane sessiz mayın)
- a- Eşitlik ve Adalet için asla örnek oluşturmayacak bir masal seçilmiş.
b- Mavi terazi resimli paylaşım kavramı: “Kurt kardeş bunları paylaştır bakalım.”
Orman hayvanları bugün kullandığımız teraziyi masalda bile olsa kullanamaz!
c- “Düşünelim Tartışalım, 15.soru, çok politik bir sorudur: “Suriye’de yaşayan bir çocukla Ankara’da yaşayan bir çocuk haklar bakımından eşit midir? Açıklar mısın?
Suriye hakkında politik mesajlara göre önyargı oluşmasına neden olacağı için yanlış ve sessiz mayın niteliğinde bir sorudur.
d- Sh.98. “Meraklı Çocuklar İçin” bölümünde yazdığına göre Kosova ve Sancak Türkleri vardır. Çocuk sormayacak mı, biz hangi Türklerdeniz?
Bu yaşta çocuğa kendi kimliğiyle ilgili bu kadar soru oluşturmanın yararı yok, tersine çocuğu kimlik bunalımına sokacağı için zararı vardır.
e- 3.paragraftan anlıyoruz ki, Kosova’nın bağımsızlığını ilan etmesi önemliydi:
“1990’lı yıllarda doğu ülkelerinde esen demokrasi rüzgârları Yugoslavya’yı da etkisi altına almış, ülke bölünmüş, küçük küçük devletler kurulmuştur. 1990’lı yıllarda Türk toplumu bunalımlı günler, sıkıntılar yaşamış ise de bugün rahatlamıştır. Kosova, 17 Şubat 2008 tarihinde bağımsızlığını ilan etmiştir.”
Bu satırların arasında saklı duran Yugoslavya’yı parçalamış olan etnik mayınlar bu kitap aracılığıyla bugün çocuklarımızın beynine atılmaktadır.
Sh.99. “Kadının Yardımı” (4 tane sessiz mayın)
- a- Mor zemin üzerinde sarı-beyaz renkli parçalı yazı.
Ayrıca, mor soğuk renktir, okurken çocuğun dikkatini zayıflatır.
b- Mor yazı, mor saat resmi ile parçalı yazı:
“Yarın saat dokuzu çeyrek geçe bu dükkâna gel.”
c- Kırmızı para kesesi ve kırmızı yazıyla parçalı cümle; “Paha biçilmez bir servet.”
d- Sh.105’de verilen bilgiye göre bu bir Makedon masalıdır. Makedonlar bakalım kimlermiş:
“Yugoslavya dağıldıktan sonra 1991 yılında bağımsızlığını kazanmıştır. Makedonya coğrafyası, bugün üzerinde Makedonya Cumhuriyeti’nin kurulu olduğu coğrafya ile sınırlı değildir”
Türk coğrafyası da Türkiye ile sınırlı değildir, böyle anlatım olur mu?
Sh.106: “Oğul Sınaması” (6 tane sessiz mayın)
- a- Mavi yazı ve çok büyük soru işareti:
“Baba beni evlat saymıyor musun?”
Bu ifade masallarda olmaz, güncel bir kavramdır, masal bozularak içine girdirilmiştir.
b- Kırmızı atlama çizgisi ve yazı:
“.........üstünden atlamış, ... ”
c- “.....Bir baltayla kütüğü parçalara bölmüş, yakmak için hazır etmiş, babasına seslenmiş:
“Yeter baba, yoruldun.” demiş. “Gerisini yarın yaparız.”
Yanlış diyalog kurulmuştur: Çünkü kütüğü babası değil kızın kendisi parçalara bölmüştü. Öğrenci burada şaşırtılmaktadır.
d- Renkli yazı: “Her şeyi hak eden aslında sensin kızım.”
Bu bitirişle masalın başı arasında bağlantı kurulamıyor; yerine bırakacağı evladını seçme işi gerçekleşmeden masal bitiyor.
e- Sh.110, “Başkortostan Özerk Cumhuriyeti” başlıklı bölümde şaşırtmalar:
Başkurt mu Başkort mu, vb değişik yazımları var. Öğrenci şaşırıp internette aradığında karşısına birçok ad çıkacak ve görecek ki sadece Rusça telaffuzu Başkortostan’dır.
Öğrenciye Başkurtların kendi kullandığı ismini söylemek varken neden çocuğa bu şaşırtma?
f- Bu devletin adını çocuğa Rusya bölündükten sonraki şekliyle öğretmek bu kitabın amaçlarını aşmaktır. Masalların ortaya çıktığı yüzyıl belirsizdir ve o nedenle sade ait oldukları kültürün adıyla anılırlar. Bu bir Başkurt masalıdır, o kadar. Devlet adı verilmesi gereksizdir. Bu eleştirimiz diğer masallar için de geçerlidir.
Sh.111, “Üç Bacı” (4 tane sessiz mayın, ancak büyük bomba bu metinde)
- a- Kırmızı mavi resimli yazı: “Kadının içi cız etti:...”
b- Dürbün resimli yazı: “...Uzakta dağlar...”
c- Sh.116. Öğrenciye hitaben yazılan bu bölümde toplumda çatışmayı körükleyecek ifadeler var:
“Millet olabilmek için insanların ve grupların birbirlerine güvenmeleri gerekmektedir.
Millet olmak, uzlaşma ile gerçekleşir. Uzlaşıyı sağlamanın ön koşulu ise karşılıklı güveni sağlamaktır. Bu güven sağlanabilirse toplumda hemen her konuda uzlaşmak mümkün olacaktır. Ancak bu güven sağlanamazsa çatışma ihtimali yüksektir.”
Akla ziyan bu satırlar bir ders kitabında nasıl yer alabiliyor, inanılır gibi değil.
Eğer bir cümlede “gerekmektedir” deniyorsa, gerçekte böyle bir güven tesis edilmemiş demektir. Oysa binlerce yıldan beri bu topraklarda batıdan gelen yüzlerce saldırı karşısında defalarca kenetlenmiş kaynaşmış millet olmuşuz. Batı ülkelerinin hiç birinde bizdeki kadar kaynaşmış güvenle birlikte yaşamakta kararlı bir millet yoktur.
Çocuğa verilmesi gereken eğitim bizim millet olarak ne kadar kaynaşmış bir kitle olduğumuzdur. Böyle bir millet olmadığımızı beyin altına işleyen bu tür ifadeler asla kabul edilir değildir. Bu kitap milli birliğimize karşı yazılmış saldırı kitabıdır.
d- “Meraklı Çocuklar İçin” açılan bölümde tek cümle var: “Üç Bacı” bir Anadolu masalıdır.
Görüldüğü gibi, burada da “Üç Bacı bir Türk Masalıdır” demiyor.
Sh.118. “Er Tapıldı ile Kardıgaç” (5 tane sessiz mayın)
- a- “Bir zamanlar Katagan adlı bir boy yaşardı. Sürüleri bol, at yılkıları ise Kara-Dağ’dan Narın’a aşardı. Bu boyun Ermankan adında bir hanı vardı. Yaman bir han. Ermankan Kalmuklar’dan bir hanım ile evliydi. Bir oğlu oldu, adını Kudaynazar koydular.”
Türkçenin en az bilinen böyle bir lehçesinden satırlarla giriş yapılan bir metinle çocuk okumaktan da soğur. Burada hiç bilinmeyen bir Türk boyundan söz edilmektedir, ki çocuk bu kadar bilinmezlik arasında kendini yapayalnız hisseder. Kataganlar kim, Kalmuklar kim...
Bu kitapta çocuğu kimlik bunalımına sokacak kadar karmaşık geniş bir etnik yelpazeden söz ediliyor. Eğer 4.sınıfta okutulan İngilizce müfredatıyla beraber düşünülürse, dünyanın etnik kimlikleri ve bayrakları da orada kaotik olarak verilmektedir; çocuk kim-kimdir, aklı almayacak kadar çok bilgi bombardımanının ortasında çaresiz bırakılmaktadır.
b- Mavi yazıyla ok resmi: “...okları alnına hedefledi...”
c- Hanlık tacı resmedilmiş yazı: “Yaşlı hanımız oymak...”
d- Kırmızı yazı: “Nee!” dediler. Çocukların ağzı açık kaldı.
e- Sh.122. “Meraklı Çocuklar İçin” bölümünden;
“Er Tapıldı ile Kardıgaç” bir Kırgız efsanesidir. “Er Tapıldı”, 2500 yıl önce ilk Türk hanlıklarından birinin kuruluşunu anlatır. Bu masalın devamı bir sonraki masal olan“Kardeşin Kardeşe Kıydığı”dır.
Burada da parçalanmış metin var. Çocuk bütünü okumadan nasıl ana fikre ulaşacak?
Bu parçalı metinlerden anlıyoruz ki çocuk ana fikir sahibi olsun istenmiyor.
Sh.124. “Kardeşin Kardeşe Kıydığı” (6 tane sessiz mayın)
- a- Başlıkta iki renkli yazı.
b- Kırmızı renkli yazı: “Deri getirin, davet yazayım.”
c- Yeşil renkli mektup:
“Kudaynazar Ağam’a,
Elçi göndererek huzuruna...
d- Kırmızı cevap mektubu; düşmanlık ve kin dolu satırlar, çocuğa göre olmayan ifadeler içeriyor:
“Lanet olası kurnaz yetim!
Elçini gönderdin, şahsen gelip davet etmedin. Canına okuyacağım! O töreni başına yıkacağım, önümde eğilip aman dileyeceksin! O Noygut anan beni uzak koydurdu, seni han diktirdi. Öcümü alacağım, başını belâya sokacağım, ak kalpaklı Kırgız boyları benim olacak, haberin olsun!”
e- Sh.128. Düşünelim Tartışalım bölümünde yer alan “Derse zamanında gelme kuralıyla ilgili öğretmeninle uzlaşmaya çalışman mantıklı olur mu?” sorusu kafa karıştırıcıdır, çünkü kurallara uymayan öğrenciye öğretmenle uzlaşma aramak gibi akıl dışı bir öneri yapılıyor.
f- Aynı bölümde olur olmaz her konuda “uzlaşma” üzerine çocuğa bunaltıcı sorular sorulmaktadır. Cevapsız kalmaya mahkum böyle sorular insanı bıktırır ve “bana ne” duygusu yaratır. Eğitimin amacı bu olamaz.
Sh.130. “Hakan Hanım Nüşabe” (7 tane sessiz mayın)
- a- Başlıkta iki renk ve punto farkı.
b- Mavi resimli Berde Dağları: “Berde Dağları’nı,
c- Kırmızı; ...“buyursun gelsin. Kapımız konuklara açıktır.”
d- Kırmızı tacın üzerinde 1 rakamı var: “dünya güzeli...”
Burada dünya güzellik kraliçesi olduğu ima ediliyor; masalda anlatılanla bu resim arasında bağlantı yoktur, böyle asimetrik (bağlantısız) durumlar akla ziyandır, aklı dağıtır.
e- Sarı renkli uzunca bir yazı:
“Demek ki yemeğe bile yaramaz bu taşlar. Öyleyse bunlarla yücelir mi başlar? Uğrunda vuruşmaya değer mi? Çarpışmaya, savaşa ne gerek var?”
f- Masalın sonu yarım kalıyor. Nüşabe Hanımın ülkesini işgalden kurtarmak için ne mücadele verdiği, yani asıl ders alınacak bölüm burada kesilmiş görünüyor. Ana fikirsiz bir masaldır.
g- Meraklı Çocuklar İçin bölümünde verilen bilgiye göre:
“Hakan Hanım ile Nüşabe” çok eski bir Azerbaycan efsanesininin bölümüdür.
Bu satırda yer alan altı çizili sözcük kitapta aynen böyle hatalı yazılmıştır.
Sh.136. “Dört Kafadar” (5 tane sessiz mayın)
- a- Kuyruk sallanırken resmedilmiş yazıda “kuyruğunu” harfleri bir aşağı bir yukarı oynatılmış haldedir. Dikkat dağıtmak için kurulmuş tuzak gibi:
“Eşek sevinçle ku-y-r-uğ-u-nu kulağını havada sallamış.”
b- Kırmızı horoz resmiyle mavi horoz yazısı:
“...öten bir horoza... ”
c-Düdük sesi resimlenmiş: “Horozun düdüğü tizdir,”
Horozun düdüğü diye bir söz yoktur, tiz olan horozun sesidir. Burada ince ses kavramı yanlış veriliyor.
d-Mavi damlalı “akmış” yazısı: “... ağzının suyu akmış.”
e- Masalın sonu yarım kalıyor, soruyla bitiyor: “Üçü de onaylamış koçu, korkarak kurda yaklaşmışlar, acaba kurtla nasıl uzlaşmışlar?”
Böyle ana fikirsiz ve soruyla biten masal olmaz, dahası böyle bir durumda “uzlaşma”dan söz etmek yanlıştır.
Sh.146. “Balıkçıoğlu’nun Başına Gelenler” (6 tane sessiz mayın)
- a- İlk paragrafta iri puntoyla yazılan satırlardan aniden çok ince puntoya geçilmektedir. Bu hal görmeye zorluk yaratırken çocuğun dikkatini azaltır. Yan sayfaya taşan resimlerle sayfayı bütün olarak görme ortamı yok edilmektedir. Maalesef bu durum her masalın başında böyle yapılmıştır. İki yan yana sayfa birlikte görüldüğünde üç ayrı yazı alanı çocuğun karşısına gelir, bu durum parçalılıktır, bütünü görmeyi engeller.
Metin içerisinde açılan renkli yazı alanlarıyla metin defalarca parçalanmaktadır, punto ve sağa sola yatırılmış harflerle yaratılan açı farkı (düzlem farkı) da algılamayı iyice güçleştirmektedir. Bu mayınlarla defalarca parçalanmış bir metin çocuğu algılama sorunu içerisinde bırakır, akıl dağınıklığı yaratır, kısaca akla ziyandır.
b- Ok işaretli mavi renkli yazı: “Serbest bırak beni.”
c- Kağıt para resimli yazı: “Al sana elli lira.”
Masallarda lira olmaz, kese altın olur. Bu durum uyumsuzluktur.
d- Sh.151.”Meraklı Çocuklar İçin” bölümünde öğreniyoruz ki, buraya kara iki parçalı olan masallar buradan itibaren dört parçalı oluyor. Diyor ki:
“Balıkçıoğlu’nun Başına Gelenler” bir Süryani masalıdır. Bu masal sırasıyla “Balıkçıoğlu’na Rastlayan”, “Küçük Sultanın Kitaplığı” ve “Balıkçıoğlu’nun Dönüşü” adlı masallarla devam etmektedir.
e- Süryaniler hakkında çocuğun seviyesinin üzerinde anlatım var.
f- Bu masallar da Anadolu masalı oldukları halde bunlara etno-kültürel bir sahip verilebiliyor, aynı konumda tasniflenebilecek olan Türk masalları nedense sadece Anadolu Masalı olarak sunuluyor. Burada akıl karıştırıcı bir durum var.
Ayrıca belirtelim ki; Keloğlan Türk masalları içerisinde çok özel yere sahiptir ve nedense bu kitapta hiç Keloğlan’ın sözü edilmiyor. Keloğlan masalları çok insanidir de ondan mı acaba; yoksul Keloğlan aklını cesaretini ve sevgisini kullanarak üç zor işin üstesinden gelir ve padişahın kızıyla evlenir, çok olumlu felsefesi vardır, eğitim için iyi örnektir, o nedenle mi bu kitapta yer almamıştır, insanı düşündürmektedir.
Sh.153. “Balıkçıoğlu’na Rastlayan” (3 tane sessiz mayın)
- a- Renkli yazı: “Yolculuk daha zevkli geçer”
b-Yazı içinde kale resmi
c- Renkli yazı: Dağın üstünde ise bir kale varmış.
Sh.157. “Küçük Sultan’ın Kitaplığı” (5 tane sessiz mayın)
- a- Ödül kokartlı mavi yazı: “Ben ödül almaya gelmedim padişahım”
b- Kırmızı yazı: “Dürüst ve bilgiye susamış.”
c- Kırmızı kitap resmi
d- Renkli yazı: “Padişah kızı, kitabı kapatıp dikkatle dinlemeye başlamış”
e- Burada kitabı kapatmak yazısı irileştirilmiş, yani dikkat buna çekilmiş; çocuk da okuduğu kitabı kapatmayı aklına getirecektir.
Sh.165, “Balıkçıoğlu’nun Dönüşü” (4 tane sessiz mayın)
- a- Başlıkta dik yazı ile eğik yazı bir aradadır ve beyaz-sarı renktedir. İki kelimelik bir başlık bile iki kere parçalanmış haldedir; iki kere uyumsuzdur.
b-Kırmızı sur resmi ve renkli yazı:
“Surlardan çıkmışlar.”
c- Mavi yazıyla yola devam işareti: “diyerek yola devam etmiş”
d- Kırmızı yazı: “Aney, söylediğin gerçek arkadaş budur işte!”
Sh.170. “Dağoğlu” (4 tane sessiz mayın)
- a- Kırmızı renkte teknik ses kesme sembolü var: “Seslerin kesilmesini...”
b- Fidan resmi paragraf üstünde: “İlk fidanları onlar dikmiş, ilk tarlaları onlar açmış, bir yurt edinmişler..”
c- Sh.175. Meraklısına... “Dağoğlu bir Gagavuz (Gökoğuz) Masalıdır” açıklamasıyla “Gagavuzlar yada Gökoğuzlar” başlığıyla bilgi verilmektedir.
Coğrafya biraz daha genişledi, ancak çocuklar Coğrafya dersi henüz görmüyorlar.
Sh.176. “Ödül Kimin Hakkı?” (9 tane sessiz mayın)
- a- Metnin adı resmin altında olmaz, kuralsızlıktır.
b- Elma resimli renkli “azık” tarifi: “Bir gün azıklarını...”
Oysa azık, peynir zeytin ekmek gibi besinlere denir. Kavram hatası aklı karıştırır.
c- Yeşil çizgili çadırın altında kırmızı çadır yazısı: “Çadır bomboş...”
d- Mavi gözyaşına mavi damla resimleri: “Gözyaşıyla bir şeyi halledemeyiz...”
e- Metni üç yıldızla (***) bölme; bağlantısızlık işaretidir, oysa masal daha bitmemişti.
f- Bir masal okura seslenerek şöyle bitirilemez:
“İlbay da hangi grup haklı, ödülü hangi kardeşe verelim diye düşünüyormuş. Peki,
sen ne düşünüyorsun sevgili okur? Ödül hangi kardeşin hakkı olmalıydı?”
g- Sh.171. Meraklı Çocuklar İçin
“Üç Kardeş ile Bir Bacı” bir Kalmuk masalıdır” diye yazıyor. Oysa metnin adı bu değil, “Ödül Kimin Hakkı?” olarak yazılmıştı. Kitabın yazarı çocuğu bir daha şaşırtıyor.
h-Kalmuk Özerk Cumhuriyeti...
Demek Rusya Federasyonuna bağlı bir Türk devleti de buymuş!
Bu kitapta o kadar çok etno-kültürden ve ayrı federasyon halinde olduklarından söz ediliyor ki, “Öyleyse bir federasyona bağlı devlet olmanın hiçbir sakıncası yok” diye mi düşünmeli çocuklar? Kimi yazarlar da dolaylı anlatımda çok sinsi bir yol keşfetmişler gibi...
i- Kalmuklar hakkında az bilinen, 2.dünya savaşında Nazilerle işbirliği yaptıklarına dair bir bilgi, burada yer almamalıydı. Nedenlerini anlayamayacakları savaş koşullarıyla ilgili bu kadar ağır cümleler altında çocuklar ezilirler. Diyor ki:
“İkinci Dünya Savaşı’nda Almanlarla iş birliği yaptıkları gerekçesiyle Kalmuklar, Çeçenler, İnguşlar ve Kırım Tatarları gibi Sibirya’ya sürülmüşlerdir.”
Ve tabii, burada konuyu bilenler yine yutkunmak zorundadır; şunu bilelim ki çocuklarımız tarihsel yalanlarla ve siyasilerin özel nefret duygularıyla doldurulmaktadırlar.
İnsan Hakları gibi bir ders kitabında bunlar olmamalı.
Sh.182. “Taze Fidanın Meyvesi” (5 tane sessiz mayın)
- a- Metnin adı yan yana üç sözcük halinde yazılması gerekirdi, tersine alt alta üç ayrı parça halinde yazılmıştır; bu şekilde yazılan cümleler anlam bütünlüğünü kaybeder.
b- Sarı güneşin çevrelediği yeşil fidan resminde PKK ve bir siyasi parti amblemi sezilebiliyor. Böyle güncel imajlı masal resmi olmaz, çocuğun aklı dağılır.
Bu masalın bu amaca hizmet edecek şekilde sonradan uydurulduğu hissini veriyor.
c- Yeşil yazı: “Benim fidanın şimdiden meyve verdiğini görmüyor musun?”
d- Sh.185. Meraklı Çocuklar İçin:
“Bu masal, Anadolu ve Mezopotamya masal hazinemizden sadece bir tanesidir.
Doğu Anadolu’dan Musul’a kadar Türkler, Kürtler, Araplar arasında anlatılır.”
Bu satırlardan anlıyoruz ki doğuda bir yerlerde Türkler de varmış... Çünkü bu kitapta bu masala kadar Türklerin adı yoktu!
e- Anadolu ve Mezopotomya Masalları diye iki ayrı grup masal varmış, bu yanlışı da araya sokuşturuyor.
Sh.186. “Yaşlıları Ne Yapmalı?” (6 tane sessiz mayın)
- a- Başlık yazısı punto farkı ve satır farkıyla iki kere parçalanmış haldedir.
b- Yaşlılar saygıyla anılmayı hak ederler; bu başlıkta değersizleştirme var. Sanki İsveç yasalarıyla zor durumda bırakılarak erken ölüme zorlanan yaşanmış bir dönemi anlatıyor. Bu bir masal adı olamaz.
c- Kırmızı renkli tehlike resmi ve kırmızı yazı: “Ama ne korku...”
d-Yeşil çınar ağacı resmiyle: “O pırıltı çınar ağacının tepesinde...”
e-Kırmızı ve anlamsız bir el işaretiyle: “Haydi gidiyoruz!”
f- Kırım Tatarları hakkında seviye üzerinde bilgi veriliyor.
1944 yılında topraklarından sürülen, kıyılan, katledilen Tatarlar, 1991 yılında “Özerk Kırım Tatar Cumhuriyeti”ni ve 1992 yılında Kazan’da Tataristan Özerk Cumhuriyeti’ni kurmuşlardır” şeklinde, “sürülen, kıyılan, katledilen” gibi nefret nitelemeleriyle tarih bilgisi verilmemelidir, çocuk otomatik olarak nefret duygusuyla beslenir. Böyle yetişen nesillerden gelecekte tarafsız ve demokrat olmalarını bekleyemeyiz.
Bir yandan da Özerk Cumhuriyetler pekiştirilmektedir; “Ezilenlerin devlet şekli budur” gibi bir mesaj içeriyor.
Sh.193: “İkizler ile İki Kurbağa” (5 tane sessiz mayın)
- a- İki iri damla ve mavi yazı: “Tek damla su akmaz olmuş.”
b- Yazının altına girdirilmiş bir mavi taşıyıcı resmi ve mavi yazı: “Çocukları ana ile babanın yanından alıp götürmüşler.”
c- Aklı başından gitmişliğin resimle anlatımı! “Çocukların aklı başından gitmiş”
d- Sh.198: Meraklı Çocuklar İçin:
“İkizler ile İki Kurbağa” bir Hakas masalıdır. Bu masal Sibirya Sagay Türklerinden ve 31 yaşında dünyanın en genç ordinaryüs profesörü olan Pora Hızıloğlu’nun (Nikolay Katanov) yüz kırk yıl önce derlediği yüzlerce masaldan biridir.”
e- “Hakas Özerk Cumhuriyeti” bilgisi:
“Hakas Orta Asya’da küçük bir ülkedir. Rusya’nın içinde Altay ve Tuva Özerk Cumhuriyetleri arasında yer alır.”
Meğer ne kadar çok özerk Türk cumhuriyeti varmış; çocuklarımız şaşkınlıkla bunları öğrenecek ve sonra, kendi ülkesinin de özerk cumhuriyetlere bölünmesini demokratik hak gibi öne sürenlere karşı hiçbir tepki gösteremeyecek...
Çünkü kendisinin Türk milleti olarak varlığını korumak hakkı olduğu ona bu kitapta hiç öğretilmiyor, hatta yaşadığımız bu topraklarda kendi milletimizin adı bile yok!
Ve hatta onun için bu kitap, Türk çocuklarının kendi kültürel ve fiziksel varlığını korumalarına mani olmak üzere onları akıl gücünden mahrum düşürecek şekilde sinsice sessiz mayınlarla doldurulmuştur!
“Meraklı Çocuklar İçin” bölümlerindeki gizli mesajlar:
Başlığı bu olan bir yazı, psikolojik olarak çocuğa bunu merak edin, okuyun demektedir. Ancak bununla beraber kitapta anlatım (üslup) birliği de parçalanmaktadır.
Buralarda verilen etno-kültür adları bu ders kitabının konusuna girmeyecek kadar ana konudan uzaktır ve hatta bilgilerin doğruluğu tartışmalıdır.
Örneğin Ebuliz için Kürt bilim adamıdır diyor. Gerçekte öyle mi, Urfa’da doğan herkes Kürt müdür? Üstelik tarihte Urfa dönem dönem adı değişen bir bilim şehridir. Pers şehri, Sasani şehri, Selçuklu ve Osmanlı şehzadeler şehri, hatta antik peygamberler (Tur) şehri, Roma kralı Valerian’ın Kacar hanedanından 2.Şapur’a (Sasani- Türkmeneli kralı) yenilerek esir düştüğü yerdir, Roma’ya kafa tutan bilimin koruyucusu Türkmen kızı kraliçe Leyla Zeynep’in (Sitti Zeynep) doğduğu yerdir.
Ebuliz’in robot resimlerine baktığımızda tasvirlerde SASANİ Zerdüşt peygamber sembolünü ve bilim heyetindekilerin başında Ulu-Opa (İlyapa/Halife) güneş dairesini görürüz. Bu güneş dairesi sembolü antik dönemde peygamber seviyesinde kabul edilen filozofların ve ünlü tıpçı Apollonius (opa-ulu-naus) olanların da sembolüdür ve Hz.Ali’nin tasvirlerinde de vardır.
Elimizdeki kitapta her bir masaldan yola çıkarak eklenen etno-kültür bilgiler de bu örnekteki gibi kuşkuludur.
Sonuç ve istem:
Yukarıda açıkladığım pedagojik nedenlerle, çocuğun zihinsel faaliyetini darmaduman etmeye yönelik sessiz mayınlarla tuzaklanmış halen okullarda okutulmakta olan “4.Sınıf, İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi” adlı ders kitabı bir eğitim materyali olarak kullanılmayacak kadar kötü hazırlanmıştır.
Adı geçen kitabın kaldırılması için gereğini arz ederim.
İsim- İmza
Dağıtım:
1- Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığına
2- MEB Temel Eğitim Daire Bşk.Funda Kocabıyık’a
3- MEB Ders Materyalleri Daire Bşk. Hacer Özdoğan’a
4- TBMM Siyasi Parti Grup Başkanlarına
5- Genel Kurmay Eğitim ve Doktrin Daire Başkanlığına
6- Jandarma Genel Komutanlığına
7- Ankara İdare Mahkemesi Başkanlığına