Tam Elli Beş Kurşun!... (CIA'nın Çetecileri- 16)
Görüldüğü üzere PKK savaş taktiğini tamamen değiştirmiş, "vur-kaç"tan vazgeçip, düzenli ordu taktiğini uygulamaya başlamıştır.
"Şemdinli'de neler oluyor?" sorusunun cevabı son derece nettir. Şemdinli'de, içinde yedi düvelin artıkları ve hatta içlerinde mezheb-i gayri sahih yaratıkların bulunduğu hainler, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne savaş açmıştır.
Ne yazık ki Türk askeri çapraz ateş altındadır. YAŞ kararları ile atılan tam elli beş kurşun, ordunun komuta kademesinde ölümcül yaralar açmıştır. Oslo görüşmelerinde Başbakan'ın memuru Hakan Fidan'ın itirafı, Hasdal ve Silivri'deki tutuklu asker sayısının nedeninin açık itirafıdır. "Sizinle savaşanlar şimdi içerde." Aynı asker diğer taraftan küresel çetelerin desteklediği PKK ile de savaşmak zorundadır.
Yaklaşık beş sene önce Hakkari-Yüksekova- Şemdinli PKK/BDP tarafından "Pilot Bölge" ilan edilmiştir. O bölgede devlet tanınmamaktadır. Her türlü sorun, şikayet BDP'li belediye Bşk.nı veya parti tarafından çözümlenmektedir. Garip olan ana nokta ise bu durumu devletin görmezden gelmesidir.
1992'de Pkk'nın uyguladığı taktik, kapsama alanı genişletilerek tekrar uygulamaya konulmuştur. O zaman kurulmak istenen "Botan-Behdinan Savaş Hükümeti" üstü örtülerek, işlevini sürdürmektedir.
PKK, Türk askerinin sınır ötesine "geçemeyeceği" bilinciyle hareket etmektedir. Savaş doğrudan doğruya "alan savaşı"na dönüşmüştür. Türk askeri, itiraf etmek gerekir ki moralsiz bırakılmıştır. 1992'den bu yana PKK askeri deyimle ilk kez "Cephe Savaşı" yapmaktadır.
Sn. Sefa Yürükel'in paylaştığı "2011 Türkiye İç Savaş Raporu"ndaki planlar, yaklaşık sekiz ay gibi bir gecikmeyle işleve konulmuştur.
Raporu hatırlamak adına "Büyük Abi Emretti -10" başlıklı yazımdan bir bölümü sizinle paylaşmayı uygun gördüm.
" ..... temel bir düzenlemenin yapılabilmesi için 20. yüzyılın sonundaTürkiye'nin sürüklendiği bunalımın daha da kötüleşmesi gerekecektir."
CIA İstasyonu Şefi Paul Henze'nin bu sözleri ve benzerleri Mustafa Yıldırım üstadın kitabında yer almaktadır.
Sefa Yürükel'in Norveç Uluslar Arası İlişkiler Enstitüsü'nde Prof. Toje Bjorge'nin masasında bir rastlantı sonucu ulaştığı "2011 Türkiye İç Savaşı" başlıklı rapor beş bölümden oluşmakta ve son derece kapsamlı bir çalışmanın sonunda yazıldığı da anlaşılmaktadır. Rapor'un bizlere ulaşan bölümleri incelendiği taktirde korkunç bir istihbarat ağının iyi süzülmüş bilgileri servis ettiği, teorik yaklaşımlarla senaryonun yazıldığı görülmektedir.
Rapor'un 1. Bölümü'nde Türkiye'nin jeopolitik ve siyasi coğrafyası incelenmektedir.
" Akdeniz'e bir at başı gibi uzanan" ülkemizin jeopolitik ve siyasi coğrafyası incelenerek, taşların yerinden nasıl oynatılacağı planlanmıştır.
Jeopolitik, bir devletin ülkesi ve milli tarihi, vatandaşın milli bilinci, devletin milli gücü ve dünya devletlerinin politik şartlarını ve ilişkilerini dikkate alarak milli politikanın tespit ve yöneltilme esaslarını esaslarını gösteren, devletin dış politikalarının tayininde coğrafi unsurlardan faydalanmayı amaçlayan bilim dalıdır.
Türkiye'nin coğrafi konumu ise son derece önemlidir."
Ayrıca bu raporda Türkiye'nin demografik yapısı da incelenerek hassas bölgeler işaretlenmiştir. Özellikle Şemdinli ve benzeri " ayrılıkçılığı destekleyen" bölgelerdeki SOROS ve AB'den nemalanan NGO'laştırılmış STK'larla işbirliği yapılmıştır.
NGO... GOVERNMENTAL ORGANZATİON... Yani hükümet dışı sivil toplum örgütleri...Yugoslavya'daki "Müslüman Kadınlar Birliği" örneği etnik kimliği esas alan bölücü ve milli kimliği yok eden STK'lar kurulmuştur.
Şemdinli olayını yansıtmayan aynanın sırlı tarafında sırıtan tek gerçek, bilinçsiz siyasetçilerin kaosa sürüklediği Türkiye'nin fotoğrafıdır.
Tam bu noktada "abdest bozan" bir ikili antlaşmadaki son derece önemli iki maddeyi hatırlamamız gerekmektedir.
Tarih 2 Nisan 2003... Colin Powel / Abdullah Gül (Kaynak -Aydınlık Dergisi)
* Türkiye dört yıl içersinde, üniter devlet yapısını terk edecek ve ve federatif yapıya geçecektir.
* Kamu Reformu ve AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartı kabul edilerek, Kürt nüfusun yoğun olduğu şehir, kasaba ve beldelerdeki belediyelere özerklik verilecektir.
Verilen sözler belki de Türk milletinin vereceği tepki nedeniyle tam anlamıyla tutulamamıştır. Habur rezaleti gösterge olarak kabul edilmiş, Oslo Görüşmeleri'nin deşifre edilmesinden sonra da terörle mücadele ediliyormuş gibi yapılmıştır.
Her karakol baskınının ve şehidin ardından, "vur abalıya" örneği TSK suçlanmıştır.
Cemil Bayık'ın "SELHİDAN"ları ayaklanmıştır.
Abdest bozulmuştur bir kere... Bin yama ile üzeri kapatılmaya çalışılsa da Şemdinli'de bir "cephe savaşı" vardır. Amaç TSK'nın karşısında direnen PKK'nın yaratacağı moral çöküntüsünün tüm Türkiye'ye hakim kılınmasıdır.
Ancak var olan siyasi irade gerçeği kabul edip TSK'nın üzerindeki baskısına son verir ve ABD'ye rağmen Kandil haritasını masanın üzerine koyarsa, tarih tekerrür edecek ve 1992 olduğu gibi PKK kendi ininde vurulacaktır.
Türk milleti üzerinde oynanan oyunların farkında olmak zorundadır. Aksi takdirde İran Genel Kurmay Başkanı'nın dediği gibi "Sıra Türkiye'dedir."
YAŞ'ın namlusundan fırlayan elli beş kurşun bu sefer, hedef sektirmeden vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne yönelecektir.
Ancak, Bağımsızlık Savaşı'nda olduğu gibi bir araya gelen Türk milletinin azim ve kararı bu çirkin oyunu mutlaka bozacaktır.
Figen ÖZEN, 8 Ağustos 2012