TAM ZAMANI YUMUŞAK KARNIMIZA VURMANIN...[imlikutu=][/imlikutu]
Dr. Noyan UMRUK

Neden tam zamanı?

Çünkü ülke, arşı alaya varan yolsuzluk, hukuksuzluk, medya rezaletleri ile karnına yumruk yemiş boksör gibi devlet krizi içinde kıvranmakta…

Ekonomik gidişat hiç açıcı değil. Türk lirasındaki devalüasyon %30’a varınca kredi faizleri katlandı; Standard and Poor’s’ Türkiye’nin notunu durağandan negatife çevirdi. Devlet krizi ve FED’in piyasalara para pompalamayı kısma sürecinde “ekonomik sorun” büyümekte ve ülke iyice köşeye sıkışmakta…

Genel olarak askerimiz moral ve disiplin, donanmamız ise bunlara ilaveten yetişmiş personeli açısından deprem yaşamakta…

Böylesine yumuşatılmış boksöre kim vurmaz?

İşte, tam bu sırada Kıbrıs’ta liderlerin, Eroğlu ile Anastasiadis'in, BM Özel Temsilcisi L.Buttenheirm ile birlikte çözüme yönelik müzakerelere yeniden başladığı, en kısa sürede varılacak anlaşmanın, ayrı ayrı ve eşzamanlı referanduma götürüleceği, müzakerelerin, 'her konuda uzlaşı sağlanmadan, hiçbir konuda uzlaşı yoktur' ilkesi çerçevesinde yürütüleceği söylenmekte…

İyi de yumuşak karnımız neresi?

Artık yumuşak karnımız güneyimiz… Kıbrıs ve 932 km. lik sınırı ile güneydoğumuz… Öncelikle Kıbrıs’a çullandılar. Üç vakte kadar (3 seçimler sürecinde) da “Çözülme Süreci” ile bölgenin sınırlarını yenileme stratejilerine hala engel olabilen taşları temizlemeye çalışacaklar…

Bunca tavize karşın, Ankara, Washington’u memnun edebilmiş değil. Washington’un tepkileri, küsme ve uyarmadan, ilişkileri dondurma ve tepki çağrılarına dönüştü. Son olarak, “Freedom House” , Obama’nın Erdoğan’a “karşı sesini yükseltmesi, ona anladığı dilden hitap etme” çağrısında bulundu

Ama biz şimdi Kıbrıs’a dönelim…

Kıbrıs Doğu Akdeniz’de devasa bir uçak gemisi olması nedeniyle küresel güçler için stratejik açıdan çok önemli. Ama Türkiye için, yumuşak karnına bir hançer gibi uzanan konumu ve küresel güçlere karşı ulusal bir duruş olması nedeniyle hem stratejik, hem de moral açıdan daha da önemli.
Ancak, başka bir büyük önemi daha var, Kıbrıs Türkleri ve Türkiye için…
D. Akdeniz’deki ciddi doğal gaz ve petrol yatakları… Cadı kazanına dönüştürülmüş D. Akdeniz’in doğal gaz yataklarında Kıbrıs Rum kesimi ile müşterek tatbikatlar yapan başta İsrail olmak üzere bazı sahildar ülkeler çokuluslu şirketlerle -hazır donanmamız kızaktayken- fink atabilmekte…

Yeni sürece eski sorular…

Şimdi gelin, yeni anlaşma taslağını yönelik bazı sorularla somutlaştıralım:

* Kıbrıs’ta ABD’nin de kullandığı iki İngiliz Üssü Dikelya ve Ağrotur (Akrotiri)1960 anlaşmalarına göre tam bir “Bağımsız Devlet” statüsünde iken (2) ve bu devletin şimdi bir de “Kıta Sahanlığı” oluşturulmuşken Türklerin can güvenliğinin yegâne teminatı olan Türk askeri adadan çıkartılıyor mu?
* KKTC devletliğinden, Kıbrıs Türk halkı milletliğinden vaz geçirtilip, “azınlık” statüsüne düşürülüyor mu?
* Türkiye, 1960 anlaşmaları ile elde ettiği hayati önemdeki garantörlük haklarından vaz geçirtiliyor mu?
* Maraş ve Güzelyurt’un anlaşmaya varılmadan, peşinen, bir iyi niyet(!) gösterisi olarak Rumlara teslimi öngörülüyor mu?.
* Türkiye yine bir iyi niyet(!) gösterisinde bulunarak anlaşmaya varılmadan, liman ve havaalanlarını da Rum tarafına peşinen açmaya zorlanıyor mu?

* Annan Planı’ndan da daha geri giderek, Türk tarafının yüzde 23’lük toprak pozisyonu, yüzde 18’e çekiliyor mu?

*Doğu Akdeniz’deki doğal gaz yatakları üzerinde K.K.T.C. ve Kıbrıs Türklerinin Deniz Hukukundan doğan hakları gözetilip, sağlam esaslara bağlanıyor mu?
Sonuç:
Sizi bilmem ama ben bu süreçte Türkiye ve Kıbrıs Türkleri lehine gelişmeler beklemiyorum…
Çare? Çare Türkiye’de milli iradenin siyasi iktidarı yenilemesi ile hem zaman, hem de daha kararlı bir milli irade kazanmak… Bu da bir stratejidir…
(1)Umruk; “Ege ve Kıbrıs sorunlarının perde arkası”,Aydınlık G., 01.09. 2011ve “Doğu Akdeniz cadı kazanı” Aydınlık G., 08.09. 2011
(2) CIA’in yayınladığı “World Factbook 2005”e göre https://www.cia.gov/library/publication ... index.html