Tanık Ne Zaman Sanık Oldu,
Tarihe tanıklık ediyoruz.
Yaşadığımız şu günlerde gerek ülkede gerek dünyada olan olaylara tanıklık ediyoruz.
Asya ile Avrupa’yı bağlayan bu topraklar, bizim üzerinde yaşadığımız coğrafya, asırlar süren Osmanlı hükümranlığı sonrasında, Osmanlının yıkılışına ve genç Cumhuriyetin kuruluşuna tanıklık etti. Cumhuriyeti kuran atalarımız kuruluş ve kurtuluşa tanıklık ederken bizler de duraklama ve çöküşün tanıkları olduk.
Maalesef genç Cumhuriyeti yüz yıl bile koruma ve kollama becerisini gösteremedik.
Cumhuriyeti koruma bir yana Cumhuriyetin kazanımlarını ve Cumhuriyet döneminde kurulan kurumları ve değerleri de koruyamadık.
Dinciler ve yobazlar gözümüzün içine baka baka tüm Cumhuriyet kazanımlarını yok ettiler halen yok etmeye de devam ediyorlar. Bir nevi toplumun hafızasını silme yarışına girdiler.
Aslında yapılan, 80 döneminden sonra gerçekleştirilen toplum mühendisliğinin son aşamalarıydı.
Sonunda Andımız da yasaklandı. Atatürk kabartmaları ve rölyefleri de yasaklandı.
Ülkenin üzeri koyu bir karanlık ile örtülmeye çalışılıyor. Ülke insanı hep uykulu, hep mahmur olsun algıları hep kapalı olsun istiyorlar.
Bu coğrafyada yaşayan insanları ve nesilleri formatlama ve şekillendirme işi uzun zaman önce bitti. Milletten, kendinden başka hiçbir şeyi düşünmeyen varsa yoksa hep kendi çıkarları olan Vatan, bayrak, ülke, aidiyet duyguları olmayan cahil, garip organizmalar türetildi.
Bugün artık dönülmez noktanın sonuna doğru dolu dizgin gidiyoruz.
Yurtta sulh cihanda sulh şiârı yerini herkesle kavgalı bir söyleme bıraktı.
Ülke, düşmanları tarafından çepeçevre sarıldı.
Türküm değil Türkiyeliyim söylemi dayatıldı.
Her fırsatta düşman oldukları Atatürk’ü insanların akıllarından, gönüllerinden silmeye çalıştılar.
Şanlı al bayrak bir bez parçasına dönüştürülmeye çalışıldı.
Bu günlere nasıl gelindi, ne bedeller ödendi unutturulmaya çalışılıyor.
Toplumun birlik ve dirlik ayarları ile oynandı.
Hedef;
Bölünmüş, parçalanmış ve yağmalanmış bir toprak parçasına dönüştürülmek,
insanları köle haline getirilmiş ve ayrıştırılmış,
yeraltı ve yerüstü değerleri başkalarına ait,
üretmeyen, ihtiyacı olan her şeyi dışarıdan satın almak zorunda olan bir sömürge haline getirilmek.
Bunu büyük bir ölçüde de başardılar.
Ülke kaynakları abuk subuk projeler ile tüketilirken, itibardan tasarruf olmaz denilerek aynı Osmanlıdaki gibi bir devlet (yönetici) zümresi, saray zümresi yaratıldı.
Bunlar herkesten üstün, harcamaları sınırsız bir sınıf oldu.
Tek adam yönetimine geçilmekle birlikte algı yönetimi gereği, Meclis ve bu mecliste etkileri olmayan 600 milletvekiline dokunulmadı. Onlar oradan kayıkçı kavgalarını halen yapmaya devam ediyorlar.
Sokaktaki insan ise halen Cumhuriyet ile yönetildiğini bir parlamenter sisteme sahip olduğunu zannediyor.
Demokrasinin çok büyük kitlelerce oynanan bir oyun olduğunu idrak edemiyor.
Laf dinlemeyen Merkez Bankası başkanları bir gecede görevden alınabiliyor, Meclis tarafından onaylanmış yürürlüğe konmuş ancak belli çevrelerce uygulatılmayan İstanbul sözleşmesi bile bir kararname ile iptal edilebiliyorsa, görüşleri gereği faiz haram denilerek ekonomide gerekli olanlar yapılmıyor ise, ülkede yaşayan insanlar sadece vergi alma aracı olarak görülüyorsa, yirmi üç bin iş insanı ülkeyi terk etmişse, okudukları üniversitelerini bitirip master ve doktora için yurtdışına giden ülkenin genç beyinleri geri dönmüyor ise, ülkenin entelektüel birikimli insanları ülkeden gitmişler ise, ortaokulda okuyan çocuklar bile liseyi yurtdışında okumak istiyorum diyorsa, her dört kişiden iki tanesi işsiz ve iş bulma umudunu yitirmiş ise, ülke insanları çaresizliklerinden bebeklerini yan komşularına emanet edip karıkoca intihar ediyorlar ise, tüm bunların üzerine bir de Pandemi nedeniyle gerek aşı olamayan gerekse sağlık hizmetine ulaşamayan insanlar (resmi açıklama 95 !!! ölü günlük) günde yüzer yüzer ölüyorlarsa, esnaf, tüccar yasaklar yüzünden işyerlerinin bırakalım kirasını elektrik parasını bile ödeyemiyor durumuna düşmüşlerse, insanlar artık açız diye bağırıyorlar ise, gene siyasi nedenler ile partiler kapatılıyor ise, siz neden bahsediyorsunuz.
Hangi büyük ve güçlü ülkeyi anlatıyorsunuz. Hangi hayali projeler ile hangi oynadığınız veriler ile bizi kandırmaya çalışıyorsunuz. Bir siz akıllısınız geri kalanların hepsi akılsız öyle mi.
Hayat o servis ettiğiniz dizilerdeki gibi olmuyor. Orada istediğiniz şekilde senaryo yazdırabilirsiniz ama yaşamdaki realite farklı.
Toplumun birlik ve düzenini bozarsanız yarın oluşacak o kaosun altında sizler de kalırsınız.
Tarihe tanıklık ederken birden sanık durumuna düşersiniz.
Görmez, duymaz, konuşmazsanız yani üç maymunu oynar tepkisiz kalırsanız, işbirlikçi olursunuz.
Sanıklardan bir farkınız kalmaz…
Zafer ATUN
22Mart2021
zaferatun.wordpress.com