TARAFGİRLİK

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

TARAFGİRLİK

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Pzr Ağu 18, 2024 12:22

TARAFGİRLİK
Bilim ‘Üzerine’ dizimizde tarihsel materyalizmin bir ‘taraflı bilim’ (science engagé) ve aynı anlama gelmek üzere ‘tarafgir bilimadamları’nca yapıldığına işaret etmiştik.
Söylemeye gerek yok ki, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de, köy kahvehanesinden dünya genelinde isim yapmış üniversitelerimize kadar, çoğu insan bu teze hemen karşı çıkacaklardır.
Peki ama bu karşı çıkanların ‘tarafsız’ olduğu söylenebilir mi?
Sanılabileceğinin aksine bu bir ‘tartışma’ konusu değil ama ‘felsefe’nin ta kendisi olmaktadır.
‘Felsefe’nin kendisi olması demek, ‘bilim’in abc’si olmak demek, ‘düşünce’nin başlangıcı olması demektir.
Dinler bile ‘insan’ için ise, felsfenin de bilimin de ‘insan’ için olmasından doğal ne olabilir?
‘Adamlık’ Adem’le başlamıştır ama Fransızcası ile l’Homme’dan L’Humaine’e evrilmiştir değil mi ama?
İşte ‘insan’ olmak demek sadece ‘Varlık’ (Être) olmak demek değil ama ‘Être humaine’ olmak demektir.
Ya da, günlük yaşamda bile çizgiyi aşan birine ‘Adam ol’ diye haykırdığımızda neyi kastediyorsak ‘o’ olmak demektir.
Ancak sıradan bir ‘o’ değil ama hayalimizdeki ‘o’ ya da denildiği üzere ‘bütünsel insan’ olmak demektir.
Şimdi, daldan dala atladığımız düşünülebilir, ama tersine, son yazı dizimiz dahil, kırk yıldır yazıp anlatmaya çalıştığımız bu ‘bütünsel insan’ olma arayışımızın bir ‘kesim’ini oluşturmaktadır diyeceğiz.
Buna Alpay Özalan’ın ‘adam olması’nı istemek kadar Dr Recep’in de, Bekir Bozyılan’ın da, Meclis Başkanı olduğunu sanan ‘herif’in de, emekli edilen ‘Orgeneral’ Jandarma Genel Komutanı’nın da ‘adam’ olmasını istemek olduğunun altını çizelim.
Bu konuda bizim kırk yılda yapamadığımızı, tüm yaşamı otuzdört yıl süren bir ve Türkiye’de pek tanındığını sanmadığımız bir kadın filozof olan Simon Weil’in açıklamalarına başvuracağız.
Simon Weil’in (1909-1943), bizim üzerinde ‘düşünmemiz’ için sorduğu sorulardan biri, benim ‘canlı’ olmak ile nasıl ‘davrandığım’ arasındaki ‘ilişki’yi nasıl temellendirebiliriz sorudur.
Buradaki ‘davranış’ (conduite) değil ama (engagement)’dır.
‘Tarafgirlik’ anlamındaki ‘davranış’ı Fransızcasıyla veriyorum ki, Anglo-sakson felsefedeki İngilizce söylenişleriyle karıştırılmasın.
Yeri gelmişken belirtemeden geçemeyeceğimiz bir konu da, yazılarımızda kullandığımız Fransızca sözcük ve deyimlerin salt İngilizceleri ile karıştırılmaması içindir. [Çünkü İngilizce, bize göre sanki salt ‘kafa karıştırmak’ için genelleştirilmiştir.]
Simon Weil’in birinci ile bağlantılı ikinci sorusu, bizim önce yeryüzünde ve sonra evrenin genelinde aldığımız yer ile almamız gereken yer arasındaki ilişkiyle ilgilidir.
Ve üçüncü olarak bize bu ‘yer alma’da düşen görev nedir ya da ne olmalıdır?
‘Düşünüyorum o halde varım’ ama ‘ben’ ile ‘benim ne yaptığım’ arasındaki ilişki ne?
Burada ‘ben’ felsefenin konusu ise ‘ne yaptığım’ bilimin alanına girmektedir.
Bütün bu ilişkiler şöyle bir şekil bağlamında ele alinabilir:
guncelmeydan ara… :
Böylece Simon Weil özelinde, tarafgirlik yani ‘engagement’ konusunu ele alarak, genelde ‘bilimsel tutum’un taraflı mı tarafsız mı olabileceği üzerine düşünmeye birlikte çalışalım.
(Sürecek)
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1635
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x