Rıza Zelyut
Tarikatçi çeteciler, sahte solcular, çıkarcı liberaller utanmadınız mı? 15Şubat2008
Bunların yüzüne tükürseniz, 'Yarabbi şükür!' derler. Ruhlarını çıkarcılık esir almıştır.
Cahildirler ama filozof görüntüsü verirler.
Yalanı, gerçek gibi satmasını iyi bilirler.
Kimler bunlar?
Basınımızı şu sıralar kontrol eden tarikatçi gazeteci çeteciler; eskiden solcu gözüküp şimdi tarikatçilere biat edenler ve liberalizm adı altında çıkarcılık yürütenler.
Geçen gün Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi verdiği karar ile; bütün bunların ipliğini yeniden pazara çıkardı.
NEREDE ERGENEKON?
Hatırlayınız: 17 Mayıs 2006'da Alparslan Arslan adlı bir avukat Danıştay Binası'nı basmış; yargıçları kurşun yağmuruna tutmuş; Mustafa Yücel Özbilgin'i de öldürmüştü. Katil Alparslan'ın daha önce de Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba attığı tespit edilmişti.
Bu olaydan sonra da Ümraniye'de bir gecekonduda el bombaları bulunmuştu. Bu bombaların Ergenekon isimli bir örgüte ait olduğu; Ergenekon'un emekli askerler tarafından kurulduğu; milliyetçi olduğu; amaçlarının da terör yaratarak AKP hükümetini düşürmek olduğu basında bol bol yer almıştı.
Bu iddianın sahipleri; Fethullahçı kadroların denetimindeki gazetelerdi. Bunlara liberal gözüken gazeteciler de destek veriyorlardı.
Uzan'lardan alınıp Fethullahçılara verilen Star Gazetesi, Başbakan Erdoğan'ın sırdaşı Albayrakların Yeni Şafak'ı; Fethullahçıların geleneksel gazetesi Zaman; altın işiyle köşeyi dönen ve Fethullahçıların Ankara'daki kuvvetli ayağı İpek'lerin Bugün Gazetesi, gerici Vakit Gazetesi elbirliği ile bunu iddia ediyolardı. Bu koroya hükümetin kontrolüne geçen Sabah Gazetesi de bütün gücüyle destek vermeye başlamıştı.
İş bununla kalmamıştı. Efsanevi solcu Çetin Altan'ın oğlu Prof. Mehmet Altan, Star'da solculuk adı altında bu saldırıda silahşorluk yapıyordu.
Yeter mi? Mehmet'in ağabeyi Ahmet'e de Fethullahçılar Taraf diye bir gazete kurdurmuşlar; oradan askere veryansın ettiriyorlardı. Bu sahte solcuya ve tarikat artıklarına göre Ergenekon örgütü, hükümete de Türkiye'ye de düşman askerlerin işi idi. Bunlar milliyetçi idiler... Alparslan Arslan'ı da bunlar kullanmışlardı. Sahte solcu Ahmet; kendisi gibi sahte bir gazeteci bulmuş; onun ağzından Ergenekon hikayeleri yayımlıyordu. Şamil Tayyar adlı bu kişinin, bir gazetecinin bilmesi mümkün olmayan sırları Fethullahçı polis şeflerinden alarak halkı kandırmak için sahte solcu Ahmet Altan'la birlikte pazarladığı görülüyordu.
YALANCI ÇOBANLAR
Bu yalancılara, bu çıkarı uğruna her değeri satacak iftiracılara, bu tarikatçilerin pabucunu yalayanlara; hem mahkeme hem de bizzat Alparslan Arslan kuvvetli bir cevap verdiler.
Mahkeme, yaptığı inceleme sonucunda Danıştay'ı basan ve Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atan Alparslan Arslan'ın bu işi dinci duygularla yaptığını tespit etti ve gerekli cezayı verdi. Mahkeme; işin içinde tarikatçi çetenin ve sahte solcuların dediği gibi Ergenekon diye bir örgütün bulunmadığını da gösterdi.
Ve mahkemenin bu tespitini; katil Alparslan Arslan; tavrıyla da sözleri ile de açıkça onayladı.
Katil Alparslan; Danıştay'ı basmasının sebebi olarak; bu yüksek mahkemenin türbanı yasaklamasını gösterdi. Yine Cumhuriyet Gazetesi'ni de türbanlıları domuz biçiminde gösteren bir karikatür yayımladığı için bombaladığını söyledi.
Katil Alparslan, en başından beri böyle söylüyordu.
Son sözü sorulduğunda da bunu söyledi.
Mahkeme bitip cezası açıklandıktan sonra da aynısını söyledi.
Ve ekledi: 'Genelkurmay'ı tehdit ediyorum; şeriatın önüne geçmesinler; kan dökülür.'
***
Alparslan Arslan bu tarikatçiler, solcu eskileri ve sahte demokrat liberaller gibi kıvırtmadı. Şeriat için; türban için adam öldürdüğünü; bomba attığını söyledi. Bu düşüncesinin devam ettiğini de ortaya koydu. Alparslan Arslan; 'Ben bunu şeiat için yaptım!' derken; Amerika tarafından güdülen tarikatçi çeteciler ve solcu eskileri; 'Hayır sen bunu milliyetçilik için yaptın; sen askerlerle birliktesin; sen AKP hükümetini devirmek istiyen Ergenekon örgütünün üyesisin!' diye ona yön vermeye çalıştılar.
Bunlar utanmazlardır...
Bunlarda biraz aydın namusu; biraz gazetecilik ahlakı olsa; bu gelişmeden sonra kalemlerini atarlar veya milletten açık açık özür dilerler.
Ama ne gezer.
Ar damarı çatlamışlar; hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam edeceklerdir.
Kaynak: Güneş