TARİKATLAR VE YOBAZLAR HER ZAMAN BİLİMİN KARŞISINDA DURMUŞLARDIR… ALİ ERALP

TARİKATLAR VE YOBAZLAR HER ZAMAN BİLİMİN KARŞISINDA DURMUŞLARDIR… ALİ ERALP

İletigönderen Gamze Okur » Çrş Oca 11, 2023 11:53

Gericiler, ışıktan, güneşten hoşlanmazlar.

Aydınlanmadan, eğitimden, bilimden hoşlanmazlar.

Geceyi severler. Hem de zifiri karanlık geceyi…

Onların yaşayabilmesi, varlıklarını devam ettirebilmesi için böyle bir ortam gereklidir.

Cehalet, cahillik, bilinçsizlik onların insanlarda aradıkları en özel ve güzel niteliklerdir.

Çoluk – çocuk, kadın – erkek herkes, bilgisiz, eğitimsiz olmalıdır ki istedikleri gibi yönlendirebilsinler, onların sırtlarından geçinebilsinler.

Çünkü din, aynı zamanda yobazın bir sömürü kaynağıdır.

Geçenlerde, internette, bir video gördüm. Takkeli yobaz, kadının karnına dua yazıyordu.

Bu işlemi aydın bir kadın yaptırır mı kendisine?

Aydın, bilinçli bir eş buna izin verir mi?

5 yaşında, 6, 7 yaşında, 12 yaşında kız ve erkek çocuklarına sarkıntılık yapıyor bazı mollalar. Ses, seda yok toplumda… Çıt yok…
Hatta 12 yaşındaki kız çocuğunu taciz eden şeyhin müritleri çıkmış, “Hocamızın arkasındayız” diyorlar.

Bu kadar büyük bir suçu işleyen hocanın arkasında olabilmek için cahil değil, zırcahil olmak gerekir.

Bu tarikatlar, cemaatler bir örümcek ağı gibi ülkemizi sarmış durumdadırlar bugün. Vergi vermezler. Üretim yapmazlar. Ülkeye bir katkı sağlamazlar.

Tek yaptıkları iş evlerde, dershanelerde çocukları Atatürk’e, Cumhuriyete, laikliğe düşman bireyler olarak yetiştirmektir…
Uygar ülkelerde böyle deliler, sapıklar topluluğuna rastlayabilir misiniz?

Adam yıllarca, dünyanın sarı öküzün boynuzlarında olduğunu anlattı, durdu. “Sarı öküz başını salladı mı deprem olur” dedi.

Şimdi "Dünya boşlukta dönüyor” diyen Galileo’yu bu gerici, sever mi?

Zaten geçmişte bu nedenle Galileo’nun başına gelmeyen kalmamıştı…

İşte bu yüzden, ilkçağlardan bu yana, toplumların aydınlanmasına ve ilerlemesine katkıda bulunan beyinler susturulmaya çalışılıyor.

İşte bu yüzden mollalar, geçmişte Köy Enstitülerini kapatıp, köylünün eğitim ve öğretimini engellediler…

Halkımızın okumasını, bilinçlenmesini istemediler? Onun gerçekleri görmesine yıllarca karşı çıktılar?

İşte bu nedenle 300 – 400 bin öğretmen tayin beklemekte bugün, bir kısmı ekmek parası için çöpçülük, hamallık yapmaktadır.

Dikkatli bakarsanız göreceksiniz ki, gerici partilere en çok oy geri kalmış, eğitimsiz bölgelerden çıkmaktadır.

Bu yüzden geçmişte, gerçekleri anlatan, din sömürüsünü açıklayan devrimcileri ve Atatürkçü öğretmenleri“ Bu adamlar Komünist” diye ihbar etmişler, zindanlarda yatmasına sebep olmuşlardı.

Ama işin daha kötü yanı, bu gerici çeteleri, geçmişte, bağımsızlık savaşı yeren yurtseverlere karşı, her zaman, yabancı devletlerle işbirliğine girerek onları arkadan hançerlemiş, "hıyaneti vatan" suçu işlemişlerdi.

Denilebilir ki Kurtuluş Savaşı sadece dış düşmanlara karşı verilmiş bir savaş değildir; o aynı zamanda "Şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit eden; gaflet, dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunan" işbirlikçiler ordusuna karşı da verilmiş bir savaştı.

Atatürk bir yandan "Ya istiklâl ya ölüm" parolası kılavuzluğunda yedi düvelle savaşırken, bir yandan da içerideki "Hıyanet çeteleri"ni etkisiz duruma getirmeye çalışıyordu.

Yobazlarlar işte bu nedenle onu sevmezler…

Zaten siyasal İslamcıların, tarihinde "Emperyalizmi ülkeden kovmak" diye bir sorunları olmamıştır, Bu konuda herhangi bir çabaları da yoktur.

Her dönemde, her koşulda onlarla işbirliğine girmişlerdir.

Şeriatçı Kadir Mısıroğlu, "Beni tefe koyarlar ama keşke Yunan galip gelseydi. Ne hilafet yıkılırdı. Ne şeriat yıkılırdı" demişti bir zamanlar.
Ve günümüzde, en büyük bütçeyi diyanet işlerine ayırıyorlar. Hem de sağlık harcamalarından önce, Milli Eğitimden önce…

Durmadan İmam – hatip okulları açıyorlar. Bilim, aydınlanma, Atatürk ilkelerini unutturmaya çalışıyorlar…

Oysa her çeşit dalda, binlerce öğretmen iş bekliyor; hem de milyonlarca çocuğumuz okulsuz, araçsız, öğretmensiz vaktini boşa harcarken…

Yüksek tahsilli, üniversite mezunu gençlerimiz ise işsiz, güçsüz dolaşıyorlar. Bazıları kapağı yurt dışına atıyor.

Serbest bıraksak, herkes yurt dışına kaçacak…
2 yorum
En son Gamze Okur tarafından Çrş Tem 10, 2024 10:50 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Kullanıcı küçük betizi
Gamze Okur
Üye
Üye
 
İletiler: 470
Kayıt: Cmt Tem 07, 2018 10:48

Müslüman aleminin hali böyleyken, “Hristiyanlar, gâvurlar Müslümanları kıskanıyor”

İletigönderen İlteriş Kağan » Çrş Oca 11, 2023 12:18

Müslüman aleminin hali böyleyken, “Hristiyanlar, gâvurlar Müslümanları kıskanıyor” diyen Cübbeli Ahmet Hoca gibi din adamları, komedyen Cem Yılmaz’dan bile komik oluyor!
Resim
Bir çelişkiye dikkat ettiniz mi? Müslümanlar; Gazze, Mısır, Libya, Fas, İran, Irak, Yemen, Afganistan, Pakistan, Suriye, Lübnan ve Türkiye’de mutlu değilken, Avustralya, Kanada, İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, İsveç, ABD, Norveç, Hollanda ve Danimarka’da mutlu…

Bugün maalesef Müslümanlar diktatör rejimlerden Avrupa ülkelerine göç etmektedirler. Peki, bu ülkelerden kaçan Müslümanlar neden başka Müslüman ülkelere değil de çoğu Hristiyan nüfuslu Batı ülkelerine yerleşmek istiyor? bu orada daha iyi yaşam imkânı bulduğu içindir.

Bugün maalesef Müslümanlar diktatör rejimlerden Avrupa ülkelerine göç etmektedirler. Onlar İslam’dan küfre yönelmiyor, zulümden adalete sığınıyorlar.

Gerçekten merak ediyorum?
Yani, Müslüman olmayan ülkelerde mutlu, Müslüman olan ülkelerde ise mutsuzlar. Peki, Müslümanlar bu durum karşısında kimi suçluyorlar; İslam’ı değil; kendilerini değil, kendi idari Yönetimide değil… Mutlu yaşadıkları ülkeleri suçluyor, geldikleri ve mutsuz oldukları ülkelere benzetmek istiyorlar.

Komedyen Cem Yılmaz’dan bile komik laflar eden din adamlarımız var.

Bunlar “Hristiyanlar, gâvurlar, Müslümanları kıskanıyor” diyorlar.

Cübbeli Ahmet Hoca gibi din adamlarımız böyle deyip güya Hristiyanları aşağılıyor.

Oysa Müslüman ülkeler o kadar sefil, rezil haldeki, Müslümanlar kendi ülkelerinden kaçıp Hristiyan ülkelere sığınabilmek için ölümü göze alıyor.

Müslümanlar için Hristiyan ülkelere sığınmak, cehennemden kaçıp cennete girmek demek oluyor!

Nitekim bakın Müslümanlar kendi ülkelerinden kaçıp Hristiyan ülkelere sığınmak için, Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçmek isterlerken Akdeniz’in sularında boğuluyor.

Peki, niye Müslümanlar kendi ülkelerinden kaçıp Hristiyan ülkelere sığınmak istiyor?

Bu uğurda neden çoluk çocuk, aç susuz, çölleri, dağları, mayın tarlalarını, denizleri aşmayı göze alıyor?

Boğulacaklarını bile bile kırık dökük teknelere çoluk çocuk balık istifi doluşarak, Akdeniz’i geçip Hristiyan ülkelere sığınmak için niçin ölümü göze alıyor?

Bugün Avrupa ülkeleri ve de Amerika Birleşik Devletleri, Müslümanlara kapılarını açıp “Gelin, yerleşin” dese, Müslüman ülkelerde kim kalır?

Evet, niçin Hristiyan ülkelere sığınabilmek için ölümü bile göze alıyor, canlarından bile vazgeçebiliyor Müslümanlar?

Çünkü kendi ülkelerinde bulamadıklarını Hristiyan ülkelerde bulacaklarına inanıyor Müslümanlar.

Müslüman ülkelerde iş, aş yok.

Müslüman ülkelerde insanın değeri de insani değerler de yok.

Müslüman ülkelerde gelecek endişesi var.

Müslüman ülkelerde iç savaş var.

Müslüman ülkelerde diktatörlük var.

Müslüman ülkeler sivil ya da askeri diktatörlüklerle yönetiliyorlar.

“Devlet de benim, kanun da benim, bu ülkede her şey benim” diyen diktatörler, şeyhler tarafından yönetiliyorlar.

Bir adam, bir aile, bir zümre tarafından yönetiliyorlar.

Haliyle de Müslümanlar kendi ülkelerinde demokrasiyi, hukuk devletini, insan haklarını, özgürlüğü çölde su arar gibi arıyorlar.

Müslümanlar kendi ülkelerinde işi, aşı çölde su arar gibi arıyorlar.

Müslümanlar kendi ülkelerinde endişe duymayacakları bir geleceği çölde su arar gibi arıyorlar.

Bu aradıklarını da Hristiyan ülkelerde bulacaklarını biliyorlar.

İstemedikleri şeyler Müslüman ülkelerde, istedikleri şeyler Hristiyan ülkelerde bulunuyor.

Hristiyan ülkelerde Müslüman ülkelerde olmayan daha başka şeyler de bulunuyor.

Mesela Hristiyan ülkelerde bilimsel, teknolojik üretimler var.

Baş ağrısı ilacı gibi en hafif ilaçlardan kanser ilacı gibi en ağır ilaçlara kadar, hastalıklara derman olan ilaçları onlar bulup insanlığın hizmetine sunuyorlar.

İlaçların yanı sıra hastalıkları teşhis ve tedavi eden tıbbi araç gereçleri de onlar bulup insanlığın hizmetine sunuyorlar.

Elektrikten telefona, otomobilden uçağa, televizyondan bilgisayara, robottan yapay zekâya kadar, onlar buluşlar yapıp insanlığın hizmetine sunuyorlar.

Kısacası, insanlığa hizmet eden, insanların hayatını kolaylaştıran her türlü buluşu Hristiyanlar ülkeler, çoğu din adamımızın “gâvur” dediği ülkeler yapıyorlar.

Hristiyan ülkelerde bilimsel, teknolojik üretimlerin yanı sıra dünya çapında sanatsal üretimler var.

Bütün bu üretimleri yapabilmek için sorgulayan, araştıran zihinleri, yaratıcı zekâları besleyen bir ortam var.

Sorgulayan, araştıran zihinlerin, yaratıcı zekâların önüne yasaklardan, günahlardan, korkulardan oluşan barikatların konulmadığı bir ortam var.

İşte Hristiyan ülkelerde olup da Müslüman ülkelerde olmayan bunlar.

Müslüman ülkelerde cahillik, miskinlik kol geziyor.

Bırakın bilimsel, teknolojik üretimi, ekonomik üretimde de Müslüman ülkeler içler acısı halde bulunuyor.

Düşünün ki 1 milyar 700 milyona yakın nüfustan ve 63 ülkeden oluşan Müslüman aleminin toplam üretimi, 80 milyonluk Almanya’nın üretimini bile bulmuyor.

Kısacası, bu gibi nedenlerle Müslümanlar kendi ülkelerinden kaçıp Hristiyan ülkelere sığınmak uğruna ölümü dahi göze alıyor.

Ama keşke Müslüman ülkeler, “Hristiyanlar, gâvurlar bizi kıskanıyor” denilecek durumda olsa.

Keşke Müslümanlar, Hristiyan ülkelere sığınmak uğruna ölümü dahi göze alacak durumda olmasa.

Ne yazık ki Müslüman ülkeler, Müslümanlar, kıskanılacak, gıpta edilecek bir durumda bulunmuyor.

Müslüman aleminin hali böyleyken, “Hristiyanlar, gâvurlar Müslümanları kıskanıyor” diyen Cübbeli Ahmet Hoca gibi din adamları, komedyen Cem Yılmaz’dan bile komik oluyor!
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2100
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Artık mızrak çuvala sığmıyor.

İletigönderen İlteriş Kağan » Çrş Oca 11, 2023 12:23

68-78-88 Kuşağını İslamcı yazarlar "Batı medeniyeti ÇÖKÜYOR, İslam medeniyeti yükseliyor" yalanı ile yetiştirdiler.
● İran sokaklarda başörtüleri yaklılıyor, Mollalar sokağa çıkamıyor.
● Suudi kadınlar Cidde'de Cadılar Bayramı kutluyor.
● Afganistan'da şiir yazan kadınlar öldürülüyor.
● Irak'ta Şiiler ve Sünniler birbirlerinin camilerini kundaklıyor.
● Tunus, Fas, Cezayirli kaçak göçmenler Akdeniz'de boğuluyor.
● Batı kapılarını açsa İslam ülkelerinde Müslüman kalmayacak.
Resim
"oku".
Okuyan insan düşünür, düşünen insan sorgular, sorgulayan insanlar kendini geliştirir, ülkesini kalkındırır, devletini güçlendirir.
Türkiye'nin de içinde bulunduğu Müslüman ülke insanları ne okur, ne düşünce zincirleri kurar, ne de sorgular.
Halkını soyup ülkesinin milli servetini Batı ülkelerinin bankasına yatıran Müslüman ülkelerin alnı secdeli diktatörlerini gündeme alıyorum siyasal İslamcı
İslam ülkelerinin geri kalmışlığının, diktatörler tarafından soyulmasının baş nedeni işte bu okumayan, düşünce zincirleri kuramayan, sorgulamayan kırık plaklardır.

Mısır'da, 1981-2011 yılları arasında 30 yıl cumhurbaşkanlığı yapan Hüsnü Mübarek tutuklandığında, iki oğlunun İsviçre bankalarında 70 milyar doları olduğu anlaşıldı.
Arap Baharı ile devrilen Tunus Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali ve ailesi, 23 yıl boyunca Tunus'u demir yumrukla idare etmiştir. Devrildikten sonra 15 milyar dolar serveti vardı.
Libya'da Kaddafi'nin Kanada'da 2.4 milyar doları, Avusturya'da 1.7 milyar doları, İngiltere'de 1 milyar doları ortaya çıktı.
Yemen'i 30 yıl boyunca yöneten Saleh'in, 32 milyar doları İsviçre bankalarındadır. - Say say bitmez... Ve hepsi de İslam ülkeleri... Gelişmiş Batı demokrasilerinde böyle bir şey yok. Neden acaba?

Müslüman ülkelerde dini siyasi malzeme olarak kullanan yöneticilere bakın, güzel ahlakın zerresini göremezsiniz.
Kul hakkı harammış, sinek vızıltısı.
Rüşvet, vurgun, soygun yetim hakkını çalmak harammış, sinek vızıltısı.

Siyasi mülakatlarda adam kayırmacılık, Kuran kurslarında, tarikatlarda çocuklara tecavüz, enflasyon rakamlarında, Korona ölümlerinde yalan söylemek, vatandaş iş ve aş diye kendini asarken "Açlık bitti"demeçleri vermek Müslümanların şiarı oldu.

Time Dergisi, Angele Merkel'i;“Şahsi menfaate ve zorbalığa taviz vermediği için, dünyada az bulunan ahlaki liderlik gösterdiği için” "Yılın Siyaset Lideri" seçti.
Almanya Merkez Bankası'nda 900 Milyar Euro fazla para var, Korona sürecinde esnafa, işsize kesenin ağzını açtı, faturaları, kiraları ödedi kimseyi aç ve açıkta bırakmadı.

Merkel'in özel uçağı yok, yazlık ve kışlık sarayları yok, tarifeli uçaklara biniyor, markette sıraya giriyor, kendi alış-verişini kendi yapıyor, 70 Euroluk ceketini üç sene giyiyor, aile yakınlarına asla devlet ihalesi vermiyor.

Müslüman ülke liderlerinin ne yaptığını da sizler daha iyi biliyorsunuz. Merkel gibi liderler inşallah Müslüman ülkelere de nasip olsun diyeceğim ama diyemiyorum. Yüce Allah Müslüman seçmenlerin de kalbini biliyor, Almanya seçmenlerinin de... Her millet layık olduğu kişiler tarafından yönetilir...
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2100
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Re: TARİKATLAR VE YOBAZLAR HER ZAMAN BİLİMİN KARŞISINDA DURMUŞLARDIR… ALİ ERALP

İletigönderen Gönül Pınar Atacı » Prş Oca 12, 2023 11:19

İstisnasız her tümcesi ve sözcüğü GÜNCEL, tamamen SOMUT VE NESNEL, gerçek ATATÜRK'cü yurtsever, derin BİLİMSEL, ulusal ÖNEMLİ, toplumsal DEĞERLİ, baştan sona MUHTEŞEM VE MÜKEMMEL bir yazı. Çok değerli yazarı sevgili Ali ERALP'a en yürekten tebrikler ve teşekkürler, selamlar ve saygılar, en iyi dilekler ve yeni başarılar, büyük umutlar ve konuyla ilgili özel bir ithaf :
YAŞAM, SEVGİ, SAYGI, AŞK, ÖZLEM DİZELERİ YAZARAK

Bu derin ihanet ve azılı melanet yuvası şebeke
Ve her iki eli kana bulaşmış en sömürücü çete,
Ülke,bölge ve dünya tarihinde ilk kez görülmüş bir olaydır
Ve her ne pahasına olursa olsun yakalanıp yargılanmalıdır.

Bu en yaşamsal, yüce ve kutsal bir ulusal ve toplumsal görevdir.
Ve bir tek an ve dem bile küçümsenmemeli ve ertelenmemelidir.
Bu görevi yapmak isteyen ve yapacak olan genç ve yaşlı insanlar,
Tek ve en geniş Hak,Vatan Ve Halk Cephesi’nde elele olmalıdırlar.

İşte o anda ülke,bekaya,barışa,bağımsızlığa,özgürlüğe,aydınlığa
Ulus ise işe,emeğe, ekmeğe,yemeğe, genliğe,gönence,uygarlığa
Yeniden ve ebediyyen kavuşarak mut ve umut günleri görecektir
Yaşam,sevgi,saygı,aşk,özlem dizeleri besteleyerek söyleyecektir.

Gönül Punar Atacı, 12.Ocak.2023
Kullanıcı küçük betizi
Gönül Pınar Atacı
Üye
Üye
 
İletiler: 1285
Kayıt: Sal Ara 01, 2015 9:02

Re: TARİKATLAR VE YOBAZLAR HER ZAMAN BİLİMİN KARŞISINDA DURMUŞLARDIR… ALİ ERALP

İletigönderen Gamze Okur » Cmt Oca 14, 2023 9:35

Teşekkürler sevgili Gönül. Varolasın. ALİ ERALP
Kullanıcı küçük betizi
Gamze Okur
Üye
Üye
 
İletiler: 470
Kayıt: Cmt Tem 07, 2018 10:48


Şu dizine dön: Ali ERALP

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

cron

x