Tayyib'in Korku ve Kaygilari mi var?

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

Re: Tayyib'in Korku ve Kaygilari mi var?

İletigönderen baragakal » Çrş Haz 16, 2010 16:20

Medya'da Akif Beki'nin acayip yazisi konusuluyor.

"Basbakan'a yanlis yapiyosun, uçurumdan atliyorsun!" diyecek cesareti yok!
Aklinin izin verdigi ölçüde bu isi "Davutoglu" uzerinden yapmaya çalisiyor.

Kendi akliyla basbasa kalmak akilsizlar için tehlikelidir. Tayyip Erdogan'in Gazze surecinde yasadigi sorun aynidir. AKP kendi akliyla basbasa kalmakla yuzlesecek.

Korku, korku, korku!

Davutoğlu'nun 'ben' idraki

Dışişleri Baka-nı’nın diplomatik zafer hırsı üzerine konuşmanın vakti geldi.
El attığı her işi, illa büyük bir başarı hikayesine çevirmek zorunda.
Manşet atar gibi takdim ediyor dosyalarını.
Her vesileyi zorluyor, her fotoğrafta boy gösterme ihtiyacı hissediyor.
Sonuç; gösteri odaklı bir dış politika.
Stratejik derinlik, stratejik endama bırakıyor yerini.
Son örnek, Türk-Arap İş Forumu’ndan. “Yakında Kudüs başkent olacak” demiş.
Ve hep birlikte gidip Mescid-i Aksa’da namaz kılacağımızı söylemiş.
Arap dinleyicileri coşturmak için kafi.
Doğrusu, beni de heyecanlandırıyor bu sözler.
Ama çok sorunlu buluyorum.
Sözün kendisinde değil sorun, söyleyenin kimliğinde!
Ya o coşku ters dalgasını da üretirse...İkisi birlikte sel olup taşarsa...
Ya, ‘pan-İslamizm hortladı’ derlerse...
***
Dış politikanın popülizme tahammülü yoktur.
Kim ne veriyorsa, bir fazlasını veremezsiniz.
Her ‘one minute’ çıkışına ‘two minutes’ eklemek, her yangına benzin dökmek demektir.
Diplomatik başarı hırsı, bakarsınız diplomatik felakete sürüklemiş sizi.
Alın size bundan evvelki örnek;
El-Cezire televizyonunda bir Türkiye belgeseli yayınlanmış.
Sözümona, Türkiye’nin modern yüzünü tanıtacaklarmış.
Davutoğlu ve aile efradı görülmüş orada, bir de Pakistan’ı andıran arka sokak manzaraları.
Türkiye’yi, gerikalmış bir
3. dünya ülkesi şeklinde
gösteren o belgeselin mesuliyetini bakalım kim üstlenecek?
Merak ediyorum; acaba dışişlerinde self-promosyon
bütçesi mi var?
Masrafları hangi ödenekten ve ‘ben’ davası uğruna mı karşılandı?
İran’la uranyum takası
anlaşması, aynı misal.
Davutoğlu’nun, imza törenindeki aşırı sevinç gösterisinin karşılığı, Güvenlik Konseyi’nde çekimser kalamamak oldu.
ABD ile ters düştük.
Bu işlerin hepsi, uhuletle suhuletle götürülemez miydi?
Yani şova dönüştürülmeden, yani fazla uçmadan, yani en son söylenecekler en başta sarf edilmeden, yani hayal ile vizyonu karıştırmadan...
***
Hakkını yemeyelim; hükümetin dış politikasını görülmemiş ölçüde başarılı buluyorum.
İran politikasını da, Filistin yaklaşımını da esasta destekleyenler arasındayım.
Gereksiz fazlalıklardan söz ediyorum.
İtirazım, fazladan söylenmiş sözlere, ayarı kaçmış kahramanlık hikayelerine, kıvamı tutturulamamış tavırlara...
Giderek kabaran ‘derin benlik’ idrakine...
‘Bir ben vardır bende, benden içeru’ edasına...
***
Davutoğlu’nun ‘stratejik derinlik’ öğretisi kadar revaçta bir çalışması daha var.
Başlığı, ‘Medeniyetlerin ben idraki.’
Tavsiye ederim, muhakkak temin edip okuyun.
Medeniyetlerin ‘ben’ idraklerini mukayeseli olarak tahlile tabi tutuyor.
Çok aydınlatıcı, istifade edeceksiniz.
Ben okudum şahsen ve işte çıkardığım netice; Medeniyetleri bilmem ama, Ahmet Davutoğlu’nun ‘ben’ idrakinde sorun görüyorum.
Gösteri merakı baldan tatlıdır nefse, anlarım.
Fakat derler ki, balın bile fazlası zehir...
‘Ben’ idrakindeki en ufak bir maraza, çok gaileler açar başa.
Davutoğlu’nun birikimini ve Türk dış siyasetine katkısını önemsiyorum elbette.
Lakin dost acı söyler.
Övgülerin çoğaldığı bir zamanda, acizane hatırlatmak geldi içimden.

Kaynak: Radikal
Kullanıcı küçük betizi
baragakal
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 377
Kayıt: Prş Şub 21, 2008 11:51

Re: Tayyib'in Korku ve Kaygilari mi var?

İletigönderen baragakal » Sal Haz 22, 2010 15:58

Ilhan Cihaner ve 9 tutuklu tahliye edildi
Yargıtay, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in Erzurum dosyası ile 'görevi kötüye kullanmak' dosyasını birleştirdi. Bugün görülen duruşmada mahkeme, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner ve 9 tutuklu sanığın koşulsuz tahliyesine karar verdi.



Org. Çetin Doğan'a tahliye
Balyoz soruşturması kapsamında tutuklanan Süha Tanyeri, Engin Alan ve 1. Ordu Komutanı Org. Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 14 kişi tahliye edildi.



Balyoz'da 12 subay daha tahliye edildi
BALYOZ Harekat Güvenlik Planı soruşturması kapsamında Emekli Org. Şükrü Sarıışık, Em. Tümgeneral Tuncay Çakan'ın da aralarında bulunduğu 12 subay daha tahliye edildi.



Ergenekon davası hakiminden suç duyurusu
Ergenekon davası hakimi 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün kendine yönelik teknik takip ile ilgili yetkililer hakkında suç duyurusunda bulundu.


Yargi mensuplari son haftalarda Tayyib'e karsi olusan cephede yerlerini aldi. Ama tahliyeler gosteriyor ki yuksek hakimler "yetersiz kanitlar uzerine kurulmus davalarda sureç boyunca cesaretsiz olmustur, hukuku isletmemistir, yani elinden geleni yapmamistir."

Dikkat edilmesi gereken nokta, yargi cephesindeki kivilcimi Anayasa Mahkemesi Baskani Hasim Kiliç'in ateslemis olmasi. Ne mal oldugu ortada olan Hasim Kiliç kimi temsil etmektedir ki, AKP'ye koydugu bu tavir, Yargitay cephesinin urkek hakimlerini cesur birer savasçi yapmistir?

Emre Taner'in emekliligiyle Hasim Kiliç'in kendisinden beklenmeyen tutumunu Yargitay nasil okunmustur? Bir onemli sey daha var: Emre Taner giderken Tayyib'e ne soylemistir?


-
Kullanıcı küçük betizi
baragakal
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 377
Kayıt: Prş Şub 21, 2008 11:51

Re: Tayyib'in Korku ve Kaygilari mi var?

İletigönderen baragakal » Prş Haz 24, 2010 14:35

Resim

TUSIAD adina, Mustafa Koç'dan Referenduma Muhalefet

Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, seçimlerden önce yapılacak referandumun Türkiye'ye yarardan çok zarar verebileceğini söyledi. TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi'nin (YİK) 2010 yılı ilk toplantısı İstanbul Çırağan Sarayı'nda yapılıyor. Toplantıda bir konuşma yapan YİK Başkanı Mustafa Koç, terör konusunda artık kınama ve lanetleme söylemlerinin ötesinde, konuyu bütün unsurlarıyla ele alan ve ortak akılla geliştirilecek yaklaşım ve eylemlere acilen ihtiyaç olduğuna dikkat çekti."Siyaset sahnesinde elbirliğiyle yaratılan gerginlik ve saflaşmalar, terör için en verimli zemini oluşturmakta...” diyen Mustafa Koç,yargı bağımsızlığını geliştirmek yerine, yürütmenin yargı üzerindeki etkisini artıran, siyasi parti yasaklarını kaldırmak yerine parti kapatmayı siyasi pazarlık alanına taşıyan düzenlemeler de mevcut. Ardı ardına gelecek yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimleri varken, bunların önünde bir de referandum eklenmiş bulunuyor. Bu tablonun ülkeye zarar verir" dedi.

Kaynak: Hurriyet


Yargitay'in aldigi -gorece cesur- tavra is adamlarindan destek geldi, Koç'un açiklamasi dikkat edildiginde REFERANDUM degil ERKEN SEÇIM istiyoruz mesaji içeriyor.


-
Kullanıcı küçük betizi
baragakal
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 377
Kayıt: Prş Şub 21, 2008 11:51

Re: Tayyib'in Korku ve Kaygilari mi var?

İletigönderen baragakal » Çrş Haz 30, 2010 4:40

Tayyip-Gul kapismasindan dem vuran kose yazisi:
(Açik Istihbarat, bu yaziyi Gul'un Haberal'la yaptigi telefon gorusmesiyle de iliskilendirilmis. Gul'un Tayyib'e "Ergenekon konusunda suprizlerim olabilir" benzeri bir yaklasim içinde oldugu savlanmis.)

Ankara Emniyet Müdürü'ne ne oldu?

Ankara Emniyet Müdürü Orhan Özdemir hakkında tutuklu yargılanma kararı çıkması, Türkiye’nin yoğun gündemi içinde sıradan bir haber muamelesi gördü. Oysa başkentin asayişinden sorumlu polis şefinin tutuklu yargılanması kararıyla kamuoyu ilk defa karşılaşıyordu.

Karar, Özdemir’in Kayseri Emniyet Müdürü olduğu döneme ilişkin bir yolsuzluk soruşturması nedeniyle alındı. Bu yönüyle, yolsuzlukla mücadele bakımından, şüpheli kim olursa olsun yargı önünde hesap verebilir olması yönüyle olumlu bir gelişmeydi.
Bununla birlikte, Özdemir hakkındaki tutuklama kararı bir dizi önemli soruya da yol açtı ve dün Ankara gündemini meşgul eden maddeler arasında yer aldı; hatta başkentin ‘gizli gündeminde’ birinci sıradaydı.

Özdemir, 1 Temmuz 2009’da Ankara Emniyet Müdürlüğü görevini devralmasından itibaren, İçişleri Bakanlığı içinde çeşitli tartışmaların konusu oldu. Bu gibi çetrefil konuları anlamamızda hep yardımcı olan Taraf yazarı, Polis Akademisi öğretim üyesi Önder Aytaç’ın 4 Ocak 2010 tarihli yazısındaki “Ben Cumhurbaşkanının adamıyım. Başbakan, İçişleri Bakanı bana karışamaz, diyen önemli bir ilin emniyet müdürü” ifadesi ile Özdemir’in kastedildiği kulislerde konuşuldu. Hatta bu konunun Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kulağına gittiği ve bir toplantıda bu söylentiden haberli olduğunu kendisine sitemle karışık hissettirdiği de...

İlginç tarihler, olaylar
Bu nedenle, çoğunun henüz yanıtı olmasa da Ankara’daki süren yalnız siyaset-yargı arasındaki çelişkiler değil, iktidar içi çelişkiler bakımından da önem taşıyabilecek son birkaç haftadaki gelişme ve soruları aktarmakta yarar var. Önce gelişmeler:

* 31 Mayıs: Kayserispor İkinci Başkanı ve Par şirketler grubu başkanı Türker Horoz, Kayseri Emniyeti’nin yürüttüğü bir operasyon sonucu getirildiği Ankara’da, 12’nci Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hâkimliğince ihaleye fesat karıştırmak suçlamasıyla tutuklandı.

* 1 Haziran: Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay, İstanbul Özel Yetkili Başsavcıvekilliği’nce gönderilen talimat uyarınca, Anayasa Mahkemesi ve yargı üyelerini Anayasa değişiklik paketi kararı için etkilemek istediği şüphesiyle gözaltına alındı.

* 15 Haziran: Oktay’ın gözaltına alınması için İstanbul’dan özel polis ekibi gönderildiği, ancak Özdemir’in buna karşı çıkarak, İstanbul polislerini geri gönderttiği, Milliyet gazetesinde, Tolga Şardan imzasıyla yayımlandı.

* 19 Haziran: Özdemir, Kayseri Emniyet Müdürü olduğu dönemde ihaleye fesat karıştırılmasına göz yumduğu, dolayısıyla suç örgütüne ‘yardım ve yataklık’ ettiği şüphesiyle Ankara 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 4 saat sorgulandı. Savcı Cemil Tuğtekin’in tutuklanma talebine karşın, Hâkim Selahattin İnce tutuksuz yargılama kararı verdi.

* 24 Haziran: Savcı Tuğtekin, karara itiraz etti ve tutuklanma istedi.

* 25 Haziran: Özdemir, yüksek tansiyon tanısıyla İbni Sina hastanesinde tedavi altına alındı.

* 26 Haziran: Ankara Emniyeti Özel Kalem Müdürü, İstihbarat Müdür Yardımcısı ve İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı görevlerinden alındı. Aynı gün AK Parti Kayseri İl Yönetimi, haberlere göre, Merkez tarafından görevden alınmış olmamak için topluca istifa etti.

* 27 Haziran: İtiraz süresinin dolmasına bir gün kala, pazar günü toplanan mahkeme heyeti, 1’e karşı 2 oyla Özdemir’in makam ve mevkisi nedeniyle delilleri karartma ihtimalini göz önünde tutarak tutuklu yargılanmasına karar verdi. Heyetin başkanı, kamuo-
yunun tanıdığı bir isimdi: 19 Aralık 2009’da Bülent Arınç’ın Ankara’daki evi çevresinde polis tarafından iki subayın gözaltına alınması olayı ardından Seferberlik Tetkik Kurulu kozmik odasındaki aramayı yapan Kadir Kayan. Arada hiçbir ilgi olmayabilir, ama hatırlayalım: ‘Arınç’a suikast girişimi’ şüphesi iddiasıyla yapılan operasyon sonrası Başbakanvekili Arınç’a ilk bilgi Özdemir tarafından verilmişti.

Ve sorular, sorular
Şimdi de dün Ankara gündemini bu vesileyle meşgul eden birkaç soru:

* Özdemir’in son dönemlerde bazı hükümet üyeleri hakkında özel dosyalar hazırlattığı yolunda AK Parti çevrelerinde duyulan iddialar doğru mu? Bu konuda yürüyen bir soruşturma var mı?

* Özdemir hakkında Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e özel bilgi notları iletildi mi?

* Hükümet açısından Özdemir bardağını taşıran damla Oktay’ın gözaltı olayındaki tutumu mu oldu? Özdemir’in yargı süreci Oktay için İstanbul’dan gelen polisleri geri çevirmesiyle mi hızlandı?

* Bir yolsuzluk soruşturması olan Özdemir’in yargılanması, aynı zamanda yargı ve polis içindeki çeşitli gruplaşmaların birbiriyle güç mücadelesinin yansıması olabilir mi?
Sorular, soruları doğuruyor.

Kaynak: Murat Yetkin -Radikal-


Bu kapismanin siddeti, Gul'u Tayyib'in kaderinde belirleyici aktor yapabilir.

Tayyib'in siyasi hayatinin bitmemesi durumunda Gul'un oturdugu koltuk tehlikededir. Tayyip karsiti cephede Turkiye'nin en buyuk makami da yerini almis bulunuyor. Erken seçim konusunda "bir koz da" Gul'un elinde olacak. Tayyib'in guçu henuz var ama her cepheye yeter mi? Her plani tutar mi? AKP içindeki muhtemel kirilmayla birlikte oynama sirasi Gul'e geçebilir, ama henuz birseyler eksik...

-
Kullanıcı küçük betizi
baragakal
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 377
Kayıt: Prş Şub 21, 2008 11:51

Re: Tayyib'in Korku ve Kaygilari mi var?

İletigönderen baragakal » Prş Tem 08, 2010 4:30

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ REFERANDUMA GİDİYOR
Anayasa Mahkemesi, 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna ilişkin iptal davasında, Anayasa Mahkemesi ve HSYK ile ilgili bazı maddelerin kısmen iptaline karar verdi. Kısmen iptal edilen maddeler dışında Anayasa paketi referanduma götürülecek.
...

Kaynak: Haberturk


"Anayasa Mahkemesi ve HSYK ile ilgili bazı maddelerin kısmen iptaline " derken, Tayyib'e kullanabilecegi ciddi bir koz vermeden, -kazilan kuyusuna- iki kazma vurup üç kurek toprak çikardilar. Enteresan bir ince ayar. Bu kadar hafif vuracaklarini beklemiyordu.

Kendi akliyla ve çakallariyla basbasa.
Ben bunlari yazarken birileri oturmus hazretin ne diyecegini dusunuyor.
Kapatma davasi finalinde, henuz karar açiklanmamisken, genis genis dolasip guluyordu; bugun olan-bitene aval aval bakiyor. Derinlerden ses gemiyor.

Fidan'i bahçenin disina mi diktiler ne?

-
Kullanıcı küçük betizi
baragakal
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 377
Kayıt: Prş Şub 21, 2008 11:51

Re: Tayyib'in Korku ve Kaygilari mi var?

İletigönderen baragakal » Sal Ağu 03, 2010 3:41

Chp milletvekili Tacidar Seyhan, Apo'nun hukumete mektup yollamis oldugunu ve hukumetin talimatiyla yuksek bir burokratin (birileri adalet bakanligi mustesari, birileri Mit mustesari oldugunu soyluyor) Apo'yla gorustugunu iddia etti.


Apo bir sure once açiklama yapmis; teslim edildiginden beri defalarca kendisine sozler verildigini ama her seferinde bahaneler uretilerek tutulmadigini soylemisti. Sozleri "kimlerle ne konustugumu henuz soylemeyecegim ama bu sekilde devam etmem, birileri ayagini denk alsin!" tonundaydi. Zaman da goz onune alindiginda, açıklamayi Tayyib'in "hayir" korkusunun uzerine temelleyen Apo, Seyhan'in iddia ettigi gorusmede bir kez daha beklemeye ikna olmus gorunuyor (olmayip da ne yapacak!). Bolucu parti "sandiga gitmeme karariyla" Tayyib'in safina geçmis durumda. Akp, onlarla kurmaca bir dalasa girerek kafasi karisiklara boluculuk karsiti profil çiziyor. Chp ve Mhp'nin isi zor, ama durumun ciddiyetini kavramislar ve iyi çalisiyorlar...


YAS toplantilari oncesinde ve sirasinda olan "adli taarruza" bakinca, içerde gorulmemis duzeyde bir çatisma yasandigi anlasiliyor . Tayyib'in son ve butun kozlarini oynuyor olmasi korkunun boyutu hakkinda fikir veriyor...


-
Kullanıcı küçük betizi
baragakal
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 377
Kayıt: Prş Şub 21, 2008 11:51

Re: Tayyib'in Korku ve Kaygilari mi var?

İletigönderen baragakal » Çrş Ağu 04, 2010 16:33

Tayyip, uzadikça uzayan YAS'tan referanduma "maduriyet" malzemesi çikarma derdinde.
TSK'nin Buyukanit vakasindan aldigi ders taze... Bu saaten sonrasi her açidan herkes için tehlikeli...
Kullanıcı küçük betizi
baragakal
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 377
Kayıt: Prş Şub 21, 2008 11:51

Re: Tayyib'in Korku ve Kaygilari mi var?

İletigönderen baragakal » Cum Ağu 06, 2010 1:06

Sabahattin Onkibar yazmis:

Ve TSK karşı taarruza geçti!

Hiç kimse Atila Işık Paşa’nın Kara Kuvvetleri Komutanlığı gibi çocuklarına bırakabileceği en şanlı manevi mirası elinin tersiyle itmesini sadece Işık Paşa’nın TSK’ya olan müthiş gönül bağı, sorumluluk duygusu ve ahde vefa olarak yorumlamamalıdır, tersine yapılan hiçbir siyasinin yapamayacağı şekilde bireysel bir feragat olmasının yanı sıra TSK’nın kurum olarak karşı taarruza geçmesi hadisesidir.

Evet Atila Paşa’nın aldığı istifa kararı aslında kurumsal bir isyanın dışa vurumudur ve göreceksiniz bundan sonra, ki muhtemelen referandumun akabinde bazı şeyler peşi sıra gelecek mesela TSK’nın bildiği ve açıklanacağı ifade edilen kimi bilgiler artık ifşa olunacak, dahası AKP’ye operasyon yapan yerli işbirlikçilerle göğüs göğse bir muharebe başlayacaktır.

Atila Işık’ın istifası Hilmi Özkök ve Yaşar Büyükanıt’ın AKP’ye ram olmasıyla başlayan sürece, aşağının bastırmasıyla İlker Başbuğ’un giderayak isyan etmesi hadisesidir!
Bundan sonra beklenen safların keskinleşeceği ve AKP ile TSK’nın örtülü olarak muharebesidir.

Asker AKP’ye yeni bir istismar imkanını vermeksizin kollarını sıvayacak ve karşı psikolojik operasyonlar yapacaktır. Atila Paşa’nın koca bir makamı TSK’ya ve ülkenin geleceğine bağlılık adına elinin tersiye itmesi TSK’da Pentagon yandaşlarının yanı sıra Atatürkçü-Millici generallerin de bulunduğunun teyididir.

Işık Paşa verdiği emeklilik dilekçesi ile, Erdoğan TSK’ya diz çöktürdü manşetlerini de ters-yüz etmiş oldu. Hayır, Erdoğan-Gül ikilisi bu yaşananlardan sonra Hasan Iğsız’ın Kara Kuvvetleri Komutanlığına zor razı olurlar, ancak TSK içinde de o makama atanacak adamı bulamazlar!

Öyle, çünkü Atila Paşa’nın TSK’ya vefa ve teamüllere saygı gereği elinin tersiyle ittiği bir makamı hiç kimse istemez, isteyen olursa o isim peşinen AKP’nin yardakçısı ve TSK’daki adamı diye afişe olacaktır. Bu durumda görünen, dünyanın 5. büyük ordusunun Kara Kuvvetlerinin kumandansız kalacağıdır ki sadece bu bile AKP’nin Türkiye’yi getirdiği noktayı göstermesi bağlamında çok önem taşıyor.

Bu arada Işık Koşaner Paşa’nın bu satırların yazıldığı saatlerde Çankaya Köşkü’ne çıkması da ilginç bir gelişmedir ve muhtemeldir ki Koşaner Paşa müstakbel Genelkurmay Başkanı olarak duruma el koymuştur! Zerre abartmıyorum Ankara’da sadece meteorolojik hava değil, siyasi hava da kurşun gibi ağır!

AKP ve Erdoğan, TSK’yı alet edip siyaset yapayım ve fırsatını bulmuşken burnunu sürteyim derken askeri çileden çıkarmış durumda!



Onkibar: "TSK’nın bildiği ve açıklanacağı ifade edilen kimi bilgiler artık ifşa olunacak, dahası AKP’ye operasyon yapan yerli işbirlikçilerle göğüs göğse bir muharebe başlayacaktır." diyor.

Muhtemelen bilgi degil temenni. Sozu geçen belgelerin referandum oncesi ortaya dokulecegini sanmiyorum.

Ama zamanlamaya dikkat!
Bir sure once Israil Savunma Bakani'nin Hakan Fidan için soylediklerini duyduk, kimleri saçmalama-zirvalama ya da bazilari karalama diye yorumladi, "one minute'tan hareketle" Israil'in AKP'ye gizli destek verdigini soyleyenler bile oldu... Pesinden YAS'taki beklenmeyen çatismayi izledik...

AKP kurulurken ayni merkezden aldiklari isaretle en onde bayrak sallayan Musevi cemaati bu mesajla net biçimde destegini çekmek zorunda. "Iran" vurgusu bu cemaate "can guvenligini" ifade eder. ABD-Israil arasinda kalirlarsa mecburen Israil'i dinlerler.

Bizim orda iti oldurene gomdururler diye bir soz vardir. Durum tam benzemese de aklima geldi...



-
Kullanıcı küçük betizi
baragakal
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 377
Kayıt: Prş Şub 21, 2008 11:51

Re: Tayyib'in Korku ve Kaygilari mi var?

İletigönderen baragakal » Pzt Ağu 09, 2010 3:41

Sonu ölüm de olsa beraberiz

Şamil TAYYAR

16 Temmuz tarihli son yazım, “Ali Ekber’in slip mayosu” başlığını taşıyordu. Akşam Gazetesi’nin aykırı muhabiri Ali Ekber Ertürk’ün facebook tartışmasına gönderme yaptığım bu yazıda, slip mayoya sarıp sarmaladığım ince mesajları alan aldı, almayan bir tutam mercimek otu sandı.

Hadi bana eyvallah dedim.

3 ayrı davada 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılmış, diğer davalarda 100 yıla kadar hakkında hapis cezası istenen, tazminat tutarı 1 trilyon lirayı bulan bir gazeteci olarak niyetim, hem geçici süre dinlenip kafayı toparlamak hem çözüm amacıyla sorunu tartışmaya açmaktı.

Sağ olsunlar, gönül dostu gazeteciler ciddi destek verdiler, köşelerini bana ayırdılar. Avrupa da kayıtsız kalmadı, Brüksel’den soruna ilişkin bilgi istediler. Gazete santraline hücum eden ve mail yağmuruna tutan okurlara da minnettarım.

Velhasıl, kısmen de olsa maksat hasıl oldu.

Fakat, süreç, bir başka gerçeği, bir kez daha test fırsatı verdi. Siyasiler, soruna ilgisizdi. Hele iktidar partisinden arayan tek kişi vardı, o da parti sözcüsü Hüseyin Çelik. Tartışmaların alevlendiği günlerde bu isme, AK Parti Grup Başkanvekili Suat Kılıç katıldı.

Basın müşaviri dahil başbakanın yakın çalışma kadrosu, bir o kadar uzaktı meseleye. Bu arada CHP ve MHP kökenli bürokratların şaşırtan teveccühüne dikkat çekmek isterim.

Sakın yanlış anlaşılmasın, kendime önem atfettiğim için değil, durum tespiti için aktarıyorum bunları. Ahmet Hakan’ın kırık kolu için sıraya girenlerin sofrasındaki yerimin farkındayım. Samimi olmak gerekirse, buna hiç alınmıyorum, aksine beni ayakta tutan özgür ruhumu güçlendiriyor.

Gel gör, Habertürk Gazetesi’nde yayınlanan Helin Avşar röportajı, gazeteye emanet ettiğim kalemim ve hakkımdaki mahkumiyet kararları karşısında kozalarına saklanan siyasileri, bürokratları, bir anda gün ışığına çıkardı.

“Yuh be”, “Böyle bir poz verdiğine inanamıyorum”, “Artık bizim için bittin” türünden mesajlar yağmaya başladı. Dün yanımda yoklardı, bugün nedense gururları incinmişti.

Utanılacak ne yaptım?

Kenan Evren’i Star Gazetesi’ne mi getirdim?

Mehmet Haberal’ın sağlık durumunu kendime dert mi edindim? Yetinmedim ziyaretine mi gittim?

Erzurum’daki Ergenekon’u soruşturan savcıları mı harcadım?

Herhangi bir ihale talebim mi oldu?

Hayır. Peki, ne oldu? Helin Avşar’la röportaj yaptım. Röportaja vesile olan Rasim Ozan Kütahyalı’ydı. Şartlarımı söyledim, bana sadece demir parmaklıkları andıracak bir kapının gerisinde fotoğraf çekmek istediklerini söylediler, o şartla kabul ettim. Kelepçe işi yanıma geldiklerinde ortaya çıktı.

Elbette, bunların hiç birisi mazeret değil, eğer Helin Avşar’la röportaja evet derseniz, bu tür riske hazırlıklı olacaksınız. O nedenle, bu riski satın alıyorum, kabulümdür, tüm günah bana aittir.

Ama hiç kimse “karım” rolüne soyunmasın.

Eğer bir gün hırsızlık, yolsuzluk, sahtekarlık gibi yüz kızartıcı suçlardan dolayı karşınıza gelirsem, inandığım davadan dönersem, gururunuz incinsin, boynunuz bükülsün. Yine de kararlıysanız kırmaya dökmeye, içinizden en az günahı olan ilk taşı atsın.

Hadi bakalım...

Hep söyledim, nasıl yaşıyorsam kendimi öyle anlattım, kimseyi kandırmadım, Mevlana’nın öğretisindeki gibi “ben” oldum.

Kişisel kırgınlıklarımı, asla, ilkelerimin üzerinde tutmadım. Beyaz TV’deki tartışma programında Hulki Cevizoğlu, “Bu durumda artık hayır oyu kullanırsın herhalde” dediğinde, “Biri şahsımı diğeri ülkenin geleceğini ilgilendiriyor, gider 4 yıl 2 ay hapis yatarım ama sandıkta evet oyunu kullanırım” dedim.

Hazindir, çektiğim acılar, Helin’in şortu kadar ilgi görmedi. Her sabah altını kontrol etmeden araca binmenin ne olduğunu hissetmeyenler, Helin’in şortuna sığındılar. Kalemimin başaramadığını Helin’in şortu başardı.

Ne kadar ibret verici, değil mi?

Ama hiç önemli değil, yerimiz milletin vicdanıdır. Kim ne kadar aymaz, vurdumduymaz, ilgisiz olursa olsun, yola kaldığımız yerden aynen devam edeceğiz. Bu yolda taş da düşebilir, ayı da çıkabilir, önemli olan menzile varmaktır. Siz inandınız, benim inancım da sonsuz.

Sonu ölüm de olsa beraberiz.

Star Gazetesi


Projenin imami Tayyip, kefenim uzerimde buyurdu. Yani "yellendi", cemaatten Tayyar çikti "Amin" dedi. Korku, yuzlerine tam yansimasa da baska yerlerinden kendini belli ediyor.

Alinan emir net ama, esas efendinin kim oldugu da iyice karisti... Bu karisiklik baska pazarliklara da isaret etmekte. Bundan sonrasi için Clinton'dan mi medet umacaklar, dugune çagirmadigi "zenci(1)" den mi yalvaracaklar onu da bilmiyorlar? Bir taraf bunlari silecek ve AKP için "malesef olan" oralarda is tuttuklari, hal soracaklari herkes Musevi!!!

(1) Kelimeyi kimseyi asagilamak için kullanmadim. "Zenci", Clinton'in, ABD baskani Obama'yi kizinin dugunune çagirmayarak ona yakistirdigi isimdir.
-
Kullanıcı küçük betizi
baragakal
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 377
Kayıt: Prş Şub 21, 2008 11:51

Re: Tayyib'in Korku ve Kaygilari mi var?

İletigönderen baragakal » Sal Ağu 17, 2010 11:30

Son satirlara gelene kadar okumaya degmez.
Son satirlar durum tarifi. Mahir Kaynak bir suredir zeminin her turlu operasyona uygun hale geldigini soyluyordu...

Havuzlu villa

Gündemin en önemli konularından biri kimin havuzlu villası olduğu. Diğer tartışma konuları da isimlerin önüne hangi unvanların konulacağı, ya da başka kişisel konular. Demokrasi ise geçmişin hesaplaşmasına dönüşüyor.
Bir yazımda halkın bir dağ gibi olduğunu, kendi sesinin olmadığını ve ondan duyduklarımızın güç odaklarının sesinin yankıları olduğunu söylemiştim. Bu halkın cahil olduğu ve onun tercihleriyle seçkinlerin tercihlerinin aynı ağırlıkta olmaması gerektiği iddiasına hiç benzemez. Sesin bir dağda yankılanması için yankılanacak vasıflara sahip olması gerekir. Oysa seçkinlerin söyledikleri bir yankı bile değil sadece suflörün sözlerinden ibarettir. Gerçek seçkinler kendine özgü düşüncesi olanlardır ve onlar düşüncelerinin benimsenmesinin ötesinde bir kaygı taşımazlar. Kazançları da maddi alemde değil düşünceleri gibi soyut ve manevi alanlardadır.

Yaşadığımız dönem gibi büyük değişimlerin olduğu zamanlar düşünce üreten insanlar için bulunmaz fırsatlar yaratır. Mesela bundan sonra liberal ekonomik düşüncenin sürdürülemeyeceği görülebilir ve yeni bir ekonomi teorisinin temelleri atılabilir.

Dünyada gelecek yıllarda büyük değişim olarak adlandırılacağını sandığım gelişmeler yaşanırken ve bu değişimde ülkemizin hem etkilenen hem de değişime katkı yapacak bir ülke konumunda olmasına rağmen tartışma konularımızın münazara çizgisinde sürdürülmesi nasıl yorumlanmalı?

Değişim ve ülkemizin rolü bilinmekte ancak iki nedenle bunun kamuoyuna yansıtılması istenmiyor olabilir. Birinci neden konunun çok karmaşık olması nedeniyle kitlelere anlatılacak kadar sadeleştirilmesi mümkün görülmemesidir. Ya da izlenen stratejinin açıklanmasının mücadeleyi tehlikeye atacağından endişe edilmekte ve iktidarda olmak hedef olarak belirlenmektedir. Başka bir yorum ise geleceğin bir kader olarak algılandığı ve müdahale etmek yerine sabırla beklemenin tercih edildiğidir.

Önümüzdeki dönemde şu konuların önemli olacağını sanıyorum. Yeni düzende devletin rolü ne olacaktır? Ülkemizde devletin geçmişteki hataları nedeniyle etkisiz kılınması mı yoksa çağdaş hatta çağın ötesine bakan bir devletin yapılandırılması mı gerekir? Teknolojideki gelişmeler toplumda ve bireyler üzerinde nasıl etki edecektir?

Bugünlerde havuzlu villayı tartışacak yerde bölgeyi yeniden şekillendirecek güç odaklarının projelerinin ne olduğunu ve nasıl bir rol oynamamız istendiğini ve bizim tercihimizin ne olduğunu tartışsak daha iyi olmaz mı? Ancak bu bölgedeki büyük güçlerin, ABD bazı Avrupa ülkeleri, Türkiye ve İran’nın yanına terör örgütlerini de aktör olarak koyarsak ve geleceği onların belirleceğini ya da en azından etkileyeceğini düşünürsek sorunu anlayamayız.


Bir konuda daha tereddütümü söylemek istiyorum. Bir ülkede ön planda görünen sorunlar çözülmesi istenen mi yoksa asıl hedefe varmak için kullanılan ara aşamalar mıdır? Yani bugün tartıştığımız konular ansızın önemsiz hale gelecek ve onun yerlerini bambaşka sorunlar mı alacak? Bu ön plandaki aktörleri de, eğer kendilerini değiştirmez ve uyum sağlayamazlarsa, etkisiz kılabilir.
Mahir KAYNAK - Star Gazetesi



-
Kullanıcı küçük betizi
baragakal
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 377
Kayıt: Prş Şub 21, 2008 11:51

Re: Tayyib'in Korku ve Kaygilari mi var?

İletigönderen baragakal » Cmt Ağu 21, 2010 1:57

Sabahattin Onkibar, soyleyeceklerim dedikodu degil diye basladigi yazisinda AKP'nin kendi yaptirdigi referandum anketlerinde %45'i geçemedigini gorunce PKK ile anlastigini yazdi.

Ayni konuyu Mehmet Faraç da yazisinda islemis. Ama biraz daha derine girip olaydaki taraflari irdelemis. Once Kandil'in "Turk Devletiyle belli noktalara gelindi" yorumunu devletle degil AKP'yle gelindi diye duzeltmis. Arkasindan ateskesin de iki tarafi bulundugunu hatirlatmis. Ikinci taraf Turk Silahli Kuvvetleridir ve tutumunun ne olacagi onemlidir demis.

TSK, YAS oncesinde ve sirasinda referandum malzemesi yapilmaya çalisildi.
Anlasiliyor ki oradaki gerilim sadece Tayyip meydanlara çiksin "kefenim uzerinde" desin diye yasanmamis.
Apo'ya açik açik YAS toplantisi uzerinden mesaj verilmis: "Savcilarimiza bak! Sana yaptiklari muameleyi simdi çok yildizlilara yapiyorlar; referandumda taraf ol ki, sonrasinda TSK'yi nasil hizaya getirecegimizi gor" diyorlar. Apo mesaji aliyor "size bi sans daha" diyor. Bizim pasalar YAS koltugunda kasilirken, Karayilan hallerine guluyor.
Bu durum, Buyukanit'in Dolmabahçe'de terbiye edilmesi olayini fersah fersah asmistir...

Artik anlasilmistir ki: Gozu baglanmislarin "kulagi", askerin daglarda attigi ve yedigi kursunun sesini hala duyabiliyor. Ses geldikçe ihanet tarafindan uzaklasiyor. Su anda Tayyib'in en buyuk korkusu, belasi bu sestir.
Ve bu milletin daglari hala Turk Silahli Kuvvetlerine emanettir...


-


-
Kullanıcı küçük betizi
baragakal
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 377
Kayıt: Prş Şub 21, 2008 11:51

Re: Tayyib'in Korku ve Kaygilari mi var?

İletigönderen baragakal » Pzt Ağu 23, 2010 0:08

Basbakan'i geçtim, koruma sayisinda dunya rekorunu kirmis durumda.
Bakanlar 20 korumayla geziyor,yetmyor vatandasla aralarina polisten zirh koyuyorlar, yetmiyor.
Muhalif insanlar, her yerde yollarini kesiyor. Moralleri çok bozuldu...


Bakan Faruk Çelik:

"Tamamı değişmiyorsa, azı değişiyorsa da bu ileri gidişi gösteriyor. Teşekkür edip birbirimize kucaklaşalım. Bu işi fazla büyütmeyelim. 8 ay sonra zaten seçimler var. Seçimleri Haziran ayına çekmek için planlı çalışmalarımız sürüyor. Birbirimize bu köylerde, meydanlarda, siyasi arenada ne diyeceksek diyelim ama Anayasa gibi hukuk devleti olma konusunda özgürlükler konusunda birbirimizi kırmaya değmez diyorum”.



Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç:

“Bugün bu referandumda yüzde 80 ‘Hayır’ da çıksa bizim gitmeye niyetimiz yok.
Biz yüzde 47 ile geldik. Halkımız bizi yüzde 7'ye indirirse ‘Eyvallah’ der çeker gideriz”.



-
Kullanıcı küçük betizi
baragakal
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 377
Kayıt: Prş Şub 21, 2008 11:51

Re: Tayyib'in Korku ve Kaygilari mi var?

İletigönderen baragakal » Pzt Ağu 23, 2010 4:19

Hanefi Avci AKP'yi ters koseye yatirdi.

Kitap ne zaman yazilmaya baslandi diye soranlar,"Baykal kasedini milat yapip" olan-biteni gozden geçirsinler.

Tayyip cephesi esasli biçimde yara aldi. Çelik ve Arinç'tan alintiladiklarim, moral bozuklugunun yansimasi.

Kitap, bu haliyle referanduma "evet" diyecekleri yolundan çevirecek guçte degil ama "evet" dedirtecekleri kaygilandiracak duzeyde. Kitabin olayi, organizasyona sokulan kalin bir çomak olmasinda. Uzun suredir, bertaraf olmamak için taraf olan devlet içindeki yetkili ve gorevlilere "ayagini denk alma ve her seyin bir sonu oldugunu hatirlatma" islevi goruyor. Seçim hileleri basta olmak uzere bazi konularda AKP'nin elini zayiflatmasi olasi. Baska yerlerde de...

Malzemenin Tayyip olsaydi medya patronlari bayrami erken getirirdi, Hocaefendi olunca isler karistiriyor.




-
Kullanıcı küçük betizi
baragakal
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 377
Kayıt: Prş Şub 21, 2008 11:51

Re: Tayyib'in Korku ve Kaygilari mi var?

İletigönderen baragakal » Prş Eyl 02, 2010 2:29

Taha Kivanç "Oylar patlayabilir de patlamayabilir de..." basligini atip "hayircilara" çello çalarak yazisina baslamis, asagidaki alintiyla bitirmis:

...
Özellikle bizim gibi ülkelerde sandığın ortaya konulduğu güne kadar sonuçtan fazla emin olmamak gerekir. İspanya'da 2004 seçimlerine üç gün kala Madrid Garı'nda bombalar patlayıp çok sayıda can alana kadar Başbakan Jose Maria Aznar'ın partisi açık ara önde gidiyordu. Sosyalist Jose Louis Rodriguez Zapatero'nun partisine kimse şans tanımıyordu.

Patlayan bombalar başbakan yaptı Zapatero'yu...

6 Eylül 1987'de Demirel, Ecevit, Erbakan başta olmak üzere geçmiş dönemin politikacılarına yeniden siyasete dönme yolunu açan halkoylamasında az farkla 'Evet' oyları önde çıktı. Konusu yanlış bir halkoylamasıydı ve Turgut Özal da sorunu Meclis'te çözmek yerine halka götürmenin doğru olmadığını meydanlara çıktığında anlamıştı. Zaten o yüzden bazı kritik yerlerde oyların yeniden sayılarak sonucun değiştirilmesi teklifine karşı çıktı Turgut Bey...

A&G firmasının yeni kamuoyu yoklaması sonucunu Akşam yayımladı. Son durum şu: 'Evet' 45.2; 'Hayır' 44.0; 'Kararsızlar' 10.8...

Kaynak : Yenisafak


Samil'den sonra Fehmi de kaygilara gark olmus.
Operasyonla gelenler operasyonla gitmekten korkuyor.
İkisi de biliyor ki Mavimarmara tezgahi çok bodoslama yapildi. Sonuç Tayyib'i batakliga oturttu, çirpindikça batiliyor. Iftara çagiramadiklari Israil buyukelçisine kapali kapilar arkasinda yalvaryakar olduklari Sinirlioglu'nun ABD'deki lobi gezmelerinden anlasiliyor. Oradan gelen mesaj açik: "Referandumdan evet çikartirsaniz gelin goruselim..."



-
Kullanıcı küçük betizi
baragakal
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 377
Kayıt: Prş Şub 21, 2008 11:51

Re: Tayyib'in Korku ve Kaygilari mi var?

İletigönderen baragakal » Prş Eyl 09, 2010 5:27

Yenisafak'ta Fehmi ve Akif Emre enteresan yazilar yazmis, buyrun:

Emin olun değmez

Başka zaman olsa uzun uzun anlatmam gerekebilirdi; ancak bugünün iletişim ortamında, yalnızca bizim gazetenin okuru olsanız bile diğer gazetelerde neler yazıldığını nasıl olsa öğreniyorsunuz. İnternet var, TV kanalları sabah başlayıp gün boyu gazete özetleri sunuyor, yazılar aktarıyor; siz duymasanız bir dostunuz, hane halkından biri okuyor veya duyuyor, size de yetiştiriyor.

O halde kısa özetle yetinebilirim: Türk medyasında kendini 'merkez' olarak tanımlayan takım, bu pazar günü sandığa 'Hayır' oyu atmanızı istiyor. Sadece istemekle kalmıyor, bu sonucu sağlamak için elinden geleni ardına koymuyor da... Gerçekleri çarpıtmak mı istersiniz, yoksa korkutarak sonuç almak mı? Literatürde 'kara propaganda' diye bilinen türün bütün yöntemleri kullanılıyor.

Kendileri gibi davranmayanların ilintili olduğu gazete ve TV kanallarına 'yandaş medya' diye sataşmaktan da geri durmuyorlar ama...

Halkoylamasında 'yandaş' denilen kesimin 'yandaşlık' yapması kolay. Kolay, çünkü oylanacak değişiklik paketinde yer alan maddelerin hepsi 12 Eylül Anayasası'nda bulunanlardan çok daha ileride. 'Hayır' oyu için liderliğini riske atan bir üslupla kampanya yürüten CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bile, HSYK ve Anayasa Mahkemesi ile ilgili iki maddeyi kast ederek, "Onları çıkarın, biz de 'Evet' oyu kullanalım" dememiş miydi? Şimdi de itirazlarını o iki madde üzerinde yoğunlaştırıyor CHP'liler...

Anayasa Mahkemesi tarafından onaylandığı için o maddelere itirazları da boşlukta kaldığı halde...

Sözün kısası şu: Halkoylaması ile ilgili tartışmalarda işi kolay olan taraf 'Evet' oyu kullanılmasını savunanlar; 'merkez medya' iddialı gazetelerde yazanlar, savunulması zor olanı -hatta 'ayıp' olanı-, yüzleri hiç kızarmadan, sütunlarında konu ediniyorlar.

'Yandaşlık', yani 'yandaşı' olduğun tarafı (partiyi, takımı, örgütü) yanlışta da olsa savunmak işte böyle bir şey aslında... 'Merkez medya' diye kurum kurum kurunanlar, CHP-MHP çizgisinin politikanın anlaşılabilir şartları gereği karşı çıktıkları anayasa değişikliği paketine, 'gazeteci' olmanın beklediği serinkanlılığı bir tarafa bırakarak, hiç de mecbur olmadıkları halde, kıyasıya karşı çıkabiliyorlar.

Üzerinde düşünesiniz diye bir ara sorum var: CHP'li veya MHP'li oldukları için mi takınıyorlar böyle bir 'ayıplanası' tavrı?

'Ayıplanası' derken neyi kast ettiğimi resmetmeye yarayacak muhteşem örnekler var son zamanlarda gazetelerde çıkan yazılar arasında; yazılanlar ileride iletişim fakültelerinde 'ders' olarak okutulacak özellikler taşıyor. Pazar günü sandığa 'Hayır' oyu atmaya insanları yönlendirebilmek için kullandıkları taktikler bilinen 'medya etiği' kurallarının bütünüyle çelişiyor. Yalan-dolan alışıldık bir yöntem bizim medyada, gerçekleri çarpıtmak da öyle; ancak korkutarak -hatta alenen tehdit ederek- sonuç almaya çalışmak Göbbels'ten sonra dünyada az başvurulan bir taktik...

'Korkutmak' neredeyse bütün 'Hayır' cephesinin hiç tereddütsüz sarıldığı tek silâh bugün; vehimleri besleyecek, kuruntuları azdıracak sahte beklentileri dillendirerek, korku efektleri eşliğinde, okurlarında zihinsel felç etkisi yaratmaya çabalıyorlar.

Buna hazır zihinlerin allak bullak olması doğal...


Unuttukları şu: Halkoylaması pazar günü yapılıyor, ama oylamanın ertesi günü de olacak. Sandık hangi sonucu verirse versin, onların şimdilerde tasvir ettiklerinden çok farklı olduğu herkes tarafından görülecek bir pazartesi...

Yaptıkları bir tür 'kamikaze' çıkışı yani; karşısındakine zarar vermeyi amaçlarken kendisini de feda etmeyi göze alan bir 'intihar komandosu' durumundalar...

Esas sorum şu: Değer mi?

Fehmi Koru - Yenisafak


Akif Emre'nin "Referandumdan Onceki Son Yazim" baslikli yazisindan:


... Sonuç itibariyle referandumda çıkacak sonuca dair büyük beklentilerim yok. Ancak hayır çıkması durumunda psikolojimi etkileyecek bir çığırtkanlığın sokağı, siyaseti, gündemi teslim alacağı kesin.

AKP üzerinden dinle, toplumun değerleriyle hatta bizzat toplumun kendisiyle hesaplaşmanın çığırından çıkacağı bir sabaha uyanmak fena halde canımı sıkar. AKP'nin bu çığırtkanlıkların muhatabı ve mağduru olup olmadığı meselesi bu noktadan sonra ikinci plana düşüyor.


...



Bu zatlar ne demeye boyle garip yorumlar yapmakta?!!
Ustelik Fehmi'nin yazdigi uzere merkez medyanin "hayir" kampanyasi yaptigini goren varsa beri gelsin...

Hanefi Avci, kitabinda savcilara bol malzeme vermisti.
Dogal olarak, ruzgarin tersine donmesi durumunda Tayyip'çi ustbasliginda toplanan emniyet mensuplari belli oranda kaygilandi. En azindan ben boyle anladim... Mesajin, emniyetçilere sinirli kalmayip yargi dahil devletin birçok kurumundaki iktidara gozu kapali hizmetkar olmuslari da kaygilandirmis olmasi muhtemel.

Kitabinin hemen arkasindan patlayan ve çogalan sinav skandallarinin, kitabin bu mesajina verdigi destek de dusundurucu... Fehmi, % 2-3 hatta 5 gibi bir farkin, Yuksek seçim kurulundaki -emirkullari- marifetiyle halledileceginden emin mi? Yoksa suphesi mi var? Kafa karisikligi ortaya dokulmus...

Meclisin çalistirilma biçiminden baslayarak, referandum sureci alttan akan sularda bulaniklik oldugunu gosteriyor, hayirlisi...



-
Kullanıcı küçük betizi
baragakal
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 377
Kayıt: Prş Şub 21, 2008 11:51

ÖncekiSonraki

Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

x