ŞEVKET KAZAN ANLATIYOR: ABDULLAH GÜL AMERİKAN ELÇİLİĞİNDEN HİÇ ÇIKMAZDI
--------------------------------------------------------------------------------
Exeterde yetişti Amerika seçti!
Yaklaşık 12 yıl önce İstanbulda bir Kafkaslar Toplantısı düzenlenmişti! Toplantıya gazeteci olarak davetliydim. Graham Fuller de oradaydı. Kendisinden bir röportaj talebim oldu, kabul etmedi. Ertesi gün, Yenişafak gazetesinde Graham Fuller ile yapılmış bir röportaj çıktı! Bunun üzerine istihbarat servisleri ile diyaloğu iyi olan bir muhabire görev verdim. Graham Fuller, konferanstan ayrıldıktan sonra nereye gitmiş ve kimlerle görüşmüştü? Bunu araştırmasını istedim. Kısa bir süre sonra bilgi geldi: Graham Fuller, Topkapıdaki Yenişafak gazetesine gitmiş, röportajdan sonra o zaman gazetenin üst katında bulunan Refah Partisi İstanbul İl Başkanlığında Abdullah Gül ile görüşmüştü!
Yıllar sonra bu durumu Prof. Dr. Necmettin Erbakana Neden böyle oldu? Bu kadrolar, nasıl böyle birdenbire değişim gösterdi? Siz, hepsinin hocası olarak onların bu değişimini nasıl değerlendiriyorsunuz? diye sorduğumda şu cevabı aldım:
Bu arada önemli husus şudur: Maya çok mühim bir şey. Mayasız ekmek olmaz. O cevher sizde yoksa, ekmeği yapamazsınız.
ABD derin devleti ile...
DSPnin çökertilmesi sırasında Abdullah Gül ABDde idi. İki kişiyle görüştü: CFRnin beyni Morton Abramowitz ve ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Mark Grossman!
Tayyip Erdoğan da daha RP Beyoğlu İlçe Başkanı iken, Morton Abramowitz ile görüşmüş ve CIAnın önemli şeflerinden Graham Fuller ile temasa geçmişti. Amerikanın Adana Konsolosu Elizabeth Shelton, ABDnin İstanbul Başkonsolosu Caroline Hagins, ABD Büyükelçilik Müsteşarı Silwer Lawrens ve CIA görevlisi Kenny Bob ile de görüşüyordu!
312-2den aldığı cezanın onanmasından bir gün sonra 28 Eylül 1998de, ABDnin İstanbul başkonsolosu Caroline Hagins, Tayyip Erdoğanı makamında ziyaret ederek, Bu tür gelişmeler, Türkiye demokrasisine olan güveni azaltır demiş ve Erdoğana destek vermişti!
Erdoğanın AKPyi kurmadan önce 18 Temmuz 2001de İsrail büyükelçisi David Sultan ile görüştüğü de basına yansıdı. Erdoğanın Yeni oluşacak partinin İsrail ve ABD politikalarına asla ters düşmeyeceği yolunda garanti verdiği yazıldı. Abdullah Gül de bir taraftan İngiltere Büyükelçisi Sir David Loganı makamında ziyaret ederek parti çalışmaları hakkında bilgi veriyordu!
Londra Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Türkiye Uzmanı Dr. Andrew Mango, Abdullah Gülün sık sık ABD ve İngiltereye giderek görüşmeler yaptığını açıklıyordu!
CIA şefi Graham Fuller de tam o sıralarda Türkiyede artık Kemalizmin modasının geçtiğini ve ılımlı İslam a öncülük etmesi gerektiğini ileri sürüyordu! Fuller, Fazilet Partisindeki gençlerin baskın çıkacağı ve Yenilikçi Hareketin ılımlı İslama liderlik yapacağı nı söylüyordu!
Sonunda, Tayyip Erdoğan gayrımeşru bir ara seçimle TBMMye sokuldu, AKPnin başına getirildi. Bu arada AKPnin parti programı, yerel yönetimlere otonomi vermeyi önören gizli bir CFR memorandumundan aynen kopyalanmıştı. AKP, CFRnin verdiği gizli programla kurulmuştu! Bunu yayınladığımız halde yüksek yargı organları kapatma davası için harekete geçmedi!
Gazeteci Yavuz Selimin Milli Görüş Hareketindeki Ayrışmaların Perde Arkası: Yol Ayırımı kitabında ise ilginç bilgiler veriliyordu:
Yoldan nasıl çıktılar?
Mehmet Bekaroğlu anlatıyor:
-Daha Refah Partisi kapanmadan Talat Halman, FP kapanmadan da Güneri Civaoğlu, Milliyet gazetelerinde yazdıkları makalelerinde, Milli Görüş Partilerinin kapatılmasının yetmeyeceğini, mutlaka bölünmesi gerektiğini söylediler; hatta nasıl bölüneceğini de ifade ettiler. Güneri Civaoğlu, 24 Eylül 1998 tarihli yazısında, bölünme konusunda Sayın Erdoğana bir misyon da yüklemektedir. Nitekim gelişmeler bu doğrultuda oldu. Bölünme, öngörüldüğü gibi bir proje olarak adım adım gerçekleşti.
Amerikalıların ilgisi
SP Genel Başkanı Recai Kutan anlatıyor:
-Abdullah Gül, Fazilet Partisi döneminde Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısıydı. Dolayısıyla, özellikle dış ülkelerin temsilcilikleriyle, elçilikleriyle en yakın ilişkide olan bir arkadaş idi. Sonradan aldığımız intiba o ki, Abdullah Güle karşı özel bir ilgileri ve sempatileri varmış. Bunu daha sonraları çeşitli vesilelerle gördük. Bizimle beraber çalıştığı dönemde bu durumdan herhangi bir gocunmamız da olmamıştır. Fakat sonradan Amerikalı makamların, Acaba hangi isim bizimle en iyi uzlaşma halinde olabilir diye özellikle seçim yaptıklarını ve Abdullah Güle özel bir ilgi gösterdiklerini hissettik.
Boyuna Amerika ile fakslaşıyorlar
Şevket Kazan anlatıyor:
-Abdullah Gül, hiçbir zaman Refah Partisi için çalışmadı. Hep kendisi için çalıştı. Erbakan Hoca, Abdullah Güle Politik Araştırma Merkezi diye bir merkez kurdurmuştu. Dış ilişkilerden sorumluydu ya, Refah Partisini Avrupaya, elçiliklere tanıtacağı yerde, sadece kendisini tanıttı. Danışmanı olan Murat Mercan, ki aynı zamanda Melih Gökçekin danışmanıydı, Amerikaya boyuna fakslar gönderiyormuş. Oradan da boyuna fakslar geliyormuş. Sekreteri de bir hanım kız. Bu hanım kızın annesi de benim hanımın arkadaşı. Annesine anlatmış, Böyle böyle, bunlar devamlı Amerika ile fakslaşıyorlar, hep Abdullah Gülün propagandasını yapıyorlar demiş. Hanım da bana söyledi. Ben de Belki yanlış tespit etmiştir. Öyle bir şey varsa, bir gün o fakslardan bir tanesinin fotokopisini alsın, sana getirsin, ben de göreyim dedim. Kızı yakalıyorlar ve işine son veriyorlar. Şimdi Amerikada kendisini tanıtan bir kitap bastırmış...
Refahyol Hükümetinde, Türk Cumhuriyetlerinden Sorumlu Devlet Bakanlığını biz almıştık. Gül, Türk Cumhuriyetlerine bir tek seyahat yapmıştır, o kadar. Adamın aklı, fikri Amerikadaydı. Bir de Amerikan Elçiliğinde ne vardı, bilmiyorum, oradan hiç çıkmazdı!
Recai Kutan anlatıyor:
-AKPdeki arkadaşlarımız, teslimiyetçi bir anlayış içerisindedirler. İMFcilerle, Dünya Bankası ile ilişki içinde olmak ayrı bir şeydir, onların telkinlerine ve empozelerine açık olmak ayrı şeydir..
Exeter lobisi ve Gül
İngilterede bir Exeter Üniversitesi vardır. İngiliz Üniversiteleri arasında Kürt Araştırmaları Enstitüsü olan tek yüksek öğretim kurumudur. Exeter Üniversitesinde ayrıca Arap ve İslami Araştırmalar Enstitüsü de bulunuyor! Başında, Abdullah Güle fahri doktora unvanı veren Tim Niblock vardır.
İngiliz istihbarat servislerinin yurt dışı görevlere gönderilecek ajanlarının önemli bir bölümü Exeter Üniversitesinde eğitim görür. Ayrıca Arap ve İslam Dünyası ile Kürtler hakkında uzmanlaşması gereken İngiliz ajanlar da bu üniversitenin hocaları tarafından eğitilir. Üniversite yayınlarında, Irakın kuzeyinden Irak Kürdistanı diye söz edilir.
Green Peace (Yeşil Barış) örgütü de Exeter Üniversitesinde bir laboratuvar sahibidir!
Exeter Üniversitesinden mezun olan veya doktorasını burada yapan kişileri, daha sonra özellikle İslam ülkelerinde önemli ekonomik ve siyasi kuruluşların başında veya devlet görevlerinde görmek mümkündür. Mesela İslam Kalkınma Bankasının bütün önemli yöneticileri Exeter Üniversitesinde yüksek lisans veya doktora yapmıştır! Tabii buraya gönderilecek öğrencileri de kendi ülkelerindeki İslami kuruluşlar seçer!
İstanbul Milletvekili Nevzat Yalçıntaş seneler önce İngiliz Dışişleri Bakanlığının kendisini Londraya ve güneye Exeter Şatosuna davet ettiğini, burada medyanın demokrasiyi tahrip etmesi üzerine bir beyin fırtınasına katıldığını bir Meclis konuşmasında açıklamıştır. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Exeter Üniversitesinde iki yıl eğitim-öğretim görmüştür. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz da Abdullah Gülün bu üniversiteden arkadaşıdır! Abdullah Gül, Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş ve Prof. Sebahattin Zaim gibi hocalarının teşviki ve sağladıkları Milli Kültür Vakfı bursu ile 1976-1978 yıllarında Fehmi Koru ve Şükrü Karatepe ile birlikte İngiltereye gönderilmiştir.
Gül, burada İslam ülkelerinde ileride görev alacak olan doktora öğrencileri ile sıkı bir arkadaşlık kurmuştur. Dönüşte Sebahattin Zaimin daveti ile Sakarya Üniversitesinde görev almıştır. Abdullah Gül, 12 Eylülden birkaç gün sonra evinden alınıp götürülür ve İstanbulda Metris Askeri Cezaevine kapatılır!
Çıktıktan bir süre sonra Merkezi Ciddede olan ve 48 İslam ülkesinin üye olduğu İslam Kalkınma Bankasında diğer Exeter mezunu arkadaşları ile birlikte ekonomi uzmanı olarak görev alır. İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğu, Exeter Üniversitesinde doktora sonrası çalışmalar yapmıştır.
Exeter Üniversitesinden Prof. Dr. Ian Markhamın Said Nursînin başarısı: Hakikat ve hoşgörü başlıklı bir makalesi vardır! Yani bu üniversite dinlerarası diyalog un kurgulanmasında da vardır.
Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı adayı olan Abdullah Gül, görüldüğü gibi özellikle ABD ve İngilterenin derin devleti ile yakın ilişkiler içinde olan bir kişidir.
Üniversiteyi bitirdikten sonra İngiliz istihbaratına eleman yetiştiren Exeter Üniversitesinde yüksek lisans yapan Abdullah Gül, CIA istasyon şefi Graham Fuller ile gizli bir görüşme yaptıktan sonra Yenilikçi Hareketin başına geçti!
İslam ülkelerine yönetici yetiştiriyorlar
İngilterede bir Exeter Üniversitesi vardır. İngiliz Üniversiteleri arasında Kürt Araştırmaları Enstitüsü olan tek yüksek öğretim kurumudur. Exeterde Arap ve İslami Araştırmalar Enstitüsü de bulunuyor! Başında, Abdullah Güle fahri doktora unvanı veren Tim Niblock vardır. İngiliz istihbarat servislerinin yurt dışı görevlere gönderilecek ajanlarının önemli bir bölümü Exeterde eğitim görür. Ayrıca Exeterden mezun olan veya doktorasını burada yapan kişileri, daha sonra özellikle İslam ülkelerinde önemli ekonomik ve siyasi kuruluşların başında veya devlet görevlerinde görmek mümkündür.
İsrail ile özel ilişki
Abdullah Gül, İsrail ile ilişkileri çok sıkı tutan bir politikacı olarak dikkat çekti. Kasap Şaron olarak bilinen ve sonradan İsrail Başbakanlığı da yapan Ariel Şaron ile de görüşen Abdullah Gül, ABD derin devletine hizmetleriyle tanınan Ahmet Ertegünün Özbekler tekkesindeki cenaze töreninde ön saftaydı.
ARSLAN BULUT
27.04.2007
http://www.yenicaggazetesi.com/newsdeta ... ewsID=5521
Not:Yazıyı aşağıda ki linkte buldum ve verilen linki tıkladığımda artık geçersiz olduğunu gördüm ama netice olarak yazıyı alıntıladığım site halen aktiftir ve bu yazıyı orada da göreceksiniz
http://hayrethaber.blogcu.com/2737822/ )