Tayyip Erdoğan’ı Koruma Kanunu!
MİT Müsteşarlığı, İsrail’in Haaretz Gazetesi’nin 40 MİT mensubunun Suriye’de tutuklu bulunduğu iddiasını yalanladı. Oysa konu günlerdir Aydınlık’ta haber yapılıyordu. Açıklamanın bu kadar gecikmesinin bir sebebi olmalı!
Bu arada, MHP Genel Başkan Yardımcısı Reşat Doğru, “Yolsuzlukla Mücadele Kurumu oluşturulması gerekir” mesajını verirken, MİT Kanunu’nda yapılan değişikliği de “MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı Koruma Kanunu” olarak nitelendirdi.
***
Isparta Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Mahmut Özyürek ise “MİT Kanunu, Hakan Fidan’ı değil, Recep Tayyip Erdoğan’ı kurtarma kanunudur” diyor ve bizim “Büyük Resim” dizisinden de faydalanarak ekliyor:
“MİT krizinin temelinde Oslo görüşmeleri ve Uludere faciası yatmaktadır. Her iki olay son tahlilde yürütmenin sorumluluğundadır. Gerek Oslo görüşmelerini, gerekse Uludere’deki yargısız infaz kararını ancak yürütme (Cumhurbaşkanı-Başbakan) verebilir.
Eğer burada bir sorumluluk söz konusu ise bu sorumluluk MİT’in ve TSK’nın değil, doğrudan Başbakan’ındır.
Bu sebeple MİT Kanunu’nda değişiklikle kurtarılmak istenen asıl kişi Tayyip Erdoğan’dır. Oslo görüşmelerinin doğrudan Erdoğan’ın emri ve bilgisi dâhilinde yapıldığını, Erdoğan da kabul ediyor. Oslo görüşmeleri sonucu varılan mutabakat metni ile 1921’deki Pirizade Bekir’in talepleri, 1991’deki Stockholm Kürt Konferansı deklarasyonu, 1995’teki Hollanda’nın Lahey kentinde toplanan ’Sürgündeki Kürt Parlamentosu’nun kararları ve Abdullah Öcalan’ın talepleri birebir örtüşüyor. İşte MİT Yasası ile aklanan, bu girişimin mimarlarıdır. Elbette ortada bir gerilim ve çatışma vardır. Ama bu çatışma ve gerilim, defteri dürülen cumhuriyetten sonra Küresel Çete’nin Orta Doğu, enerji kaynaklarına ve bu coğrafyaya egemen olması için Türkiye’nin küçültülmesi, federasyona veya konfederasyona dönüştürülmesinin doğum sancılarından başka bir şey değildir.”
***
Erdoğan’ın “Hiçbir zaman seçilmişleri, atanmışlara kul etmeyiz” sözüne karşılık da Coşkun Telciler, “Bu cümlede atanmış dediği hakimler ve savcılar, seçilmiş olan ise Hakan Fidan olmalı. Geçen seçimlerde oylarımızı Hakan Fidan’a vermiştik ya” diyor..
Bilindiği gibi AKP’li Hüseyin Çelik “Atatürk’ün kanunla korunması garip bir durum” demişti.
Tabii bu kanunla sadece Tayyip Erdoğan korunmuş olmuyor. Başbakan’ın görev verdiği kamu görevlilerinin soruşturulmasının Başbakan’ın iznine bağlanması, bir Tiran yetkisidir. Daha önce de belirttiğim gibi Sezar’dan bir süre sonra gelen Augustus’un bazı hakimlere tanıdığı “imparator adına cevap verme imtiyazı” ndan bile daha diktatörce bir yetkidir. Gerçi, benzer yetki bugünkü HSYK’ya da verilmiştir.. Neresinden bakarsanız bakın, garip bir durum!
Şimdi, “MİT Müsteşarı’nı Koruma Kanunu” diye Tayyip Erdoğan’ı Koruma Kanunu çıkardılar. Ama Atatürk’ü korumak, milletin namus ve şeref borcudur. Millet, Erdoğan’dan elini çekerse onu kim koruyacak?
***
Bir okurum da Erdoğan’ın “Altını çiziyorum; modern, dindar bir gençlikten bahsediyorum. Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kalbinin davacısı bir gençlikten bahsediyorum” sözlerini dinlerken “dininin davacısı” nı “kininin davacısı” diye algılamış ve “Nedir bu kin?” diye soruyor.
Sahi Atatürk’e ve eserlerine bu kinin sebebi nedir? Türk Milleti’ni ayağa kaldırdığı, ona bütün haklarını kazandırdığı için mi? İşgalcilerle, emperyalistlerle işbirliği yapanları cezalandırdığı için mi?
Arslan BULUT, 20 Şubat 2012