Tebbet yedâ Ebiy Lehebin ve Tebbe!
Şu son günlerde tanık olduğumuz birkaç olay, "Neden bu haldeyiz? Neden adalet arayan bir toplum olduk?" sorularının cevabı gibi!
Antalyalı emekli sanat tarihi öğretmeni Ertekin Kaya, Roma dönemine ait 2 bin yıllık mermer sütunların, 1996 yılında Mustafa Aydemir tarafından tarihi Kaleiçi bölgesinden alınarak Muratpaşa'da "Sütunlu Konak" adı verilen binanın önüne konulmasına tepki göstererek sosyal medyada imza kampanyası başlattı.
Antalya Anıtlar Müdürü Cemil Karabayram, "1994 yılında vatandaşa böyle bir izin verilmiş. Eğer bir apartman yöneticisi onu oraya taşımış ve korumuşsa bugüne kadar koruyup getirdiği için ona da teşekkür etmek lâzım" dedi!
Keçi çobanı, hırsızlık yapar mı?
Efes'teki antik kentte ise iddiaya göre sünnet düğünü, Kültür Bakanı Nabi Avcı'ya göre kültürel toplantı yapıldı. Fotoğraflarda ise düğün düzeni var!
Depremlere, savaşlara ve talanlara rağmen kısmen ayakta duran o muhteşem eserleri 2000 yıl önce yapıldığı gün gibi hayal edelim. Bugünün beton binalarına hiç benziyorlar mı? Ve ne hakkımız var, o eserlerin kalıntılarını parça parça ederek günümüz binalarına nakletmeye?
Ve ne hakkımız var, bu kültürel mirası, devletin izniyle şahsi malımız gibi kullanmaya?
Merhum Süleyman Demirel, "2000 yıl önce yapılmış anfi tiyatroda bizim vatandaşımız keçi otlatıyor" demişti de "Haklısınız ama siz de bir keçi çobanı değil miydiniz?" diye eleştirmiştim...
Toroslardaki keçi çobanı Yörük, kıl çadırda yaşadığı için sanatını dokuduğu halıya, kilime, hatta deve çuvalına yansıtır. Tarihe, kültüre ve bilime asıl saygısızlığı ise bizzat bu işlerle uğraşanlar yapıyor!
İşte bir örnek daha:
Boğaziçi Üniversitesi'nde Dr. Ziya Toprak'ın araştırması, yüksek lisans ve doktora tezlerinin yüzde 34'ünde "ağır intihal" yani "bilimsel hırsızlık" yapıldığını ortaya çıktı. Hırsızlık oranı, vakıf üniversitelerinde yüzde 46, kamu üniversitelerinde ise yüzde 31 çıktı.
Keçi çobanı, hırsızlık yapar mı?
Ebu Leheb ve Ebu Cehil kültürü
Ya Düzce'de adalet yürüyüşü yapan CHP konvoyunun konakladığı yere gübre dökmek nasıl bir ahlâkın ürünü? Üstelik bu pisliği onaylayan gazete bile var? Sosyal medyada, "önüne gül dökülen lider-önüne gübre dökülen lider" kıyaslaması yapanlar da bizim insanlarımız...
İktidar cephesinin tepkisi, "CHP'liler kendileri dökmüştür" veya "Biz yolları teröristler yürüsün diye yapmadık" seviyesinde!
Buna karşılık Cihangir İslam, Hz Muhammed'in önüne deve pisliği atanları hatırlatıyor.
Gerçekten de bizim insanlarımız nasıl Müslümanlardır ki, Hz Muhammed'in Mekke'deki evinin önüne, Ebu Leheb ile Ukbe b. Ebi Muayt'ın deve işkembesi attıklarını, yine Kâbe'de namaz kılarken, Ebu Cehil'in emriyle hareket eden yedi kişinin, peygamberimizin sırtına ve boynuna, deve bağırsaklarını sardığını hatırlamaz?
"Tebbet yedâ Ebiy Lehebin ve Tebbe". Ebu Leheb'in iki eli kurusun! Ve kurudu!
3 bin 658 kişi az mı?
Adalet Bakanlığı ise "2016'da 46 bin kişinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaretle suçlandığı iddiası" konusunda açıklama yaptı:
"46 bin 193 rakamı, 'devletin egemenliğine ve organların saygınlığına karşı işlenen suçlar' ile ilgili yapılan toplam işlem sayısıdır. Cumhurbaşkanına hakaret suçundan 2016'da cumhuriyet başsavcılıklarınca 2 bin 776 dosyada, 4 bin 98 suçtan 3 bin 658 kişi hakkında kamu davası açılmıştır. İddialar, Cumhurbaşkanımız aleyhinde algı oluşturmaya yöneliktir."
46 bin kişinin, Cumhurbaşkanı'na değil, devlete hakaret etmiş olması daha mı hafif? 3 bin 658 kişi az mı?
Veya dünyanın başka hangi ülkesinde 3 bin 658 kişi hakkında Cumhurbaşkanına hakaretten dava açılmıştır?
Sonra da "Adaleti Meclis'te arayın" demezler mi?
Arslan BULUT, 30 Haziran 2017
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr