Silopi’nin bir köyünde doğan Kürt Memo ile İzmir’in varoşlarında yetişten Teğmen olan Mehmet’in hikâyesini okuyacağınız romanım “Sarıyar Geçiti” yayınlandı. Teğmen’de Kürt Memo’da Kürt. Teğmen Atatürk aşığı, Memo bir terörist. Bu iki karakterin fikir çatışmasını okuyacağınız, gerçeklere dayalı, bilinmeyen birçok sorulara yanıt bulacağınız bir roman…
Kitabımdan küçük bir paragrafı sizlerle paylaşmak istiyorum…
Memo;
-Teğmen sen neyden bahsediyorsun? Burası okul bahçesi
değil. Daha alışamadın mı? Burası cephe… Burası er meydanı.
Geçmişte ne yaşandıysa bitti. Sizler de bu toprakları Osmanlıdan
almadınız mı? Biz Kürtler siz Türklerle omuz omuza düşmanlarla
savaşmadık mı? Birlikte dökmedik mi düşmanı denize? Şimdi
ne oluyor da bizim bağımsızlık savaşımıza müdahale ettiğiniz
gibi bizim Kürtçülüğümüzü yok sayıyorsunuz? Biz ayrı bir
milletiz. Bizim Vatanımızı istila eden de sizlersiniz. Bana tarihi
anlatma,Teğmen… Ben de sana benim tarihimi anlatırım, yokluğumu,
açlığımı, yıldırılmışlığımızı, bize yapılan zulmü anlatırım.
Sen kafelerde kızları tavlarken ben kurumuş toprağın başak vermeyişine ağlardım, sen sıcacık odanda sıcak çukulatalar içerken,
ben açlıktan ağrıyan karnımı bastırarak uyumaya çalışırdım.
Sen üşüdün mü donarcasına Teğmen…? Ben okula karın buzun
üstünde 4 km yürürken donan saçlarımın kırıklarını temizleyip
girerdim sınıfa… O sınıfta herkes üşürken ben yanardım, içim
yanardı içim… Irgatlığı bile çok görmediniz mi bize? Kürt diye
aşağılamadınız mı? Şivemizi tiyatro ettiniz, dalganızı geçtiniz…
Bizleri aşağılamadınız mı? Bu tarih yetmez mi? Memurunuzu
bile sürdünüz bizim vatanımıza. Çünkü toprağımıza, şehrimize,
köyümüze değer vermediniz. Hakaret edilecek bir kesim olarak
gördünüz. Eğer bizde Türk isek neden yoklukla yıldırmaya çalıştınız
bizleri? Hangi hükümetiniz biz Kürtlere değer verdi? Bir
tek Atatürk değer vermiştir bizlere. Ya da biz öyle sanmaktayız.
Belki de savaşa birlikte girelim diye kurmaya çalıştığı yakınlıktı.
Böyle de olsa Atatürk bizlerin ayrı bir millet olduğunu biliyordu
ve Kurtuluş Savaşı`na Türklerle birlikte katılmak için mücadele
etmiş bir liderdi. Atatürk yaşasaydı bizlerin kaderini tayin ederdi.
Kurtuluş Savaşı`nda Kürt Kulübü`nün üyeleriyle oturup anlaşma
yapmak isteyen Atatürk bizim vatanımızı bize verirdi. Yüreklerinize
sığdıramadığınız Atatürk bunu yapardı. Teğmen… Bizim
yaptığımız da aynı Atatürk’ün kurtuluş mücadelesidir. Vatan için
Kürdistan için… Sizin ne düşündüğünüz bizi ilgilendirmez…
İçimizdeki vatanı kurmak adına her türlü eyleme hazırız, her
türlü desteğe de… Aynı sizlerin Kurtuluş Savaşında Kürt desteğini
aldığınız gibi…
Teğmen Mehmet;
-Atatürk biz Türk milletini emperyalist güçlerin elinden
kurtardı, kölelikten, sömürüden kurtardı. Ülkemizde sizler de
dâhil Türklük adına hiçbir şey kalmayacaktı. Nitekim sizler de
kurtuldunuz. İngilizlerin işgalinden, Fransızların sömürüsünden.
Bu nedenle Atatürk’e hepimizin minnet burcu vardır. . Her mahallede,
her semtte, her köyde ve mezrada tehdit ile korkutarak
adam toplamaya çalışıyordunuz o dönemlerde de aynı, şimdi de
aynı? Akıllanmadınız demek istiyorum. Atatürk’ü örnek vermen
akıllıca fakat onun liderliği ile kurulan Cumhuriyetimizden bir
parça istemeniz ahmakça. Hangi yüzle? Kimi zaman kendi soydaşlarınızı katlederek köylerini yakarak mı emellerinize ulaşacaksınız?Bunları Kürtler görmüyorlar mı sanıyorsunuz? Size güvenen tek bir Kürt yok, sizden korkan Kürtler var… Toplu ulaşım araçlarına,büyük alışveriş merkezlerine koyacağınız bombalarla mı
Kürdistan’ı kuracaksınız? Yöreniz geri kaldıysa bunda payınız
yok mu? Bunu istismar eden sizler değil miydiniz? Başınızın
Kenya’da işi neydi? Hiç düşündün mü? Bu mücadelede yöneticileriniz
ölmek var dönmek yok demediğini daha öğrenemediniz
mi? Tarihi bilmiyorsunuz. Tarihte yazmıyor mu, Kürt’leri ne için
Türk’lere karşı kışkırttıkları…Bu belgelerden haberiniz yok mu?
Lawrence gibi birçok casuslar sizleri parmağında oynatmakta.
Ne demişti Lawrence “ Bir Kürt devleti kurabilseydim, Türkleri
tarihten silecektim, başaramadım.” İmparatorluğu bölmek ve
Türkler ile Kürtler arasında bir kardeş savaşı çıkarmak ve bağım
sız bir Kürdistan kurma planlarına ortak etmek üzere Kürtleri
kışkırttılar. Bu düşüncelerini gerçekleştirmek için ellerinden ne
geldiyse yaptılar. Paralar harcadılar. Her türlü casusluğa başvurdular.
Noil adında bir İngiliz subayı, uzun süre Diyarbakır’da bu
yolda çaba gösterdi ve her türlü yalan ve aldatmaya başvurdu.
Ama bizim Kürt yurttaşlarımız düzenlenen oyunun farkına vararak,
onu ve yüreklerini para ile satan bir grup haini bölgeden
kovdular. İşte bak gerçek bir millet bunu yapar. Siz kendinizi
Kürt mü sanmaktasınız? Tarihi bana anlatma… Tarihte Kürtlerin
değil sizler gibi çapulcuların Kürtleri şimdiki gibi perişan bir hale
soktuklarını çok iyi bilmekteyiz…