TEK HATA-NOKSAN
Ağustos ayında ‘Tūrkiye ekonomisi’ne (kaldığı kadarıyla kușkusuz) beș milyar dolar para giriși olmuș.
Merkez Bankası ve ‘Devlet’in diğer ‘ekonomik’ kurumları nasıl ve nereden gelmiș olabileceğini bilmiyorlar.
Bir ‘ulusal ekonomide’ kayıtlara nereden ve nasıl girip-çıktığını bilmediğiniz para hareketleri ‘net hata-noksan’ kalemi diye adlandırılıyor.
Ancak bir ayda ‘bu būyūklūkte’ki bir para giriș ya da çıkıșı ‘net’ ve ‘tek’ bir ‘noksanlık’ın kanıtı olabilir ancak: ‘Devlet’in noksanlığı...
Suriye’den gelmiș olabilir mi?
Tek sözcūkle ’70 cente muhtaç’ Suriye’den öyle mi?
Burada bir tahminde bulunacak değilim.
Çok ūstelenirse ‘Barzanistan’dan gelmiș olabilir diyebilirim.
Ben daha çok bizim ‘ekonomist’lerin ‘ağızlarının içine bakmak’ isterim.
Ayran görmūș mū görmemiș mi diye..
‘Ekonomi politik’ okuyup okumadıklarına da denilebilir..
Hani tam ‘dört yūzyıl’dır varsa ‘yasa’ ya da ‘ilkeleri’ araștırılan.
Daha ‘nesnesi’, yani ‘inceleme konusu’nu bile bir tūrlū belirlemeyen ‘ekonomi politik bilimi’.
Değil mi ki, ‘Ekonomi politik’ terimi, XVII. Yūzyılın bașında, kapitalizmin henūz ticaret așamasında, bir ūlkenin zenginleșmesi amacıyla tarımın yanında ticaret ve özellikle de sanayi ūretimine önem verilmesine ve bu uğurda Devlet’in yardımcı olmasına yönelik ‘öneriler’ anlamında, ilk kez Antoine de Montchrestien (Traité d’économie politique, 1615) tarafından kullanıldı.
1800’lere gelindiğinde ise ‘ekonomi ekolū’ne sahip tek ūlke İngiltere değil ama yine Fransa oldu.
Çūnkū ‘ekonomi politik’lerini ‘mūlkiyet ilișkileri’nden çok ‘ūretim ilișkileri’ temeline oturtmuș idiler.
Fransız Devrimi generallerinden olan Destutt de Tracy (1754-1838), devrim sonrasında, merkezi okullarda (Orta Okullar) bile ekonomi politiği ‘toplusal sanat’ bașlığıyla okutturmuștur.
Ne var ki, gūnūmūze gelindikte, dūnya genelinde ve ūlkemizde ekonomi politik toplumdan koparılıp ‘sanal’ matematiksel bir ‘çözūmleme’ye, bir kör döğūșū ya da ‘rekabet’ ve ‘fiyat’ların yolgöstericiliği sonucunda bir ‘genel denge’ arayıșına indirgenmiș bulunmaktadır.
Giderek aritmetik, matematik, metrik derken ‘ekonometrik’e gelinmiștir.
Ȫzūnde yapılan, politik ‘liberalizm’in, ‘bireysel girișim ve dūșūnce özgūrlūğūnūn’ yeni yeni ampirik ‘model’lerle ‘yenidenūretimi’nden bașkası değildir.
Bugūn ekonomik çözūmlemelerin konusunu ‘ūretim ilișkileri’ (emek/sermaye ilișikisi ve sömūrū)’den çok ‘mūlkiyet ilișkileri’ bağlamında ‘eșitsizlik’, ‘savurganlık’, ‘çalıp-çırpma’nın nicelleștirilmesi olmușturmaktadır. 1837’lerde İngiliz tarihçi Thomas Carlyle’nin (1795-1881) ekonomi politik için söylediği ‘dismal science’ tanımı, bugūn, gūnūmūz ‘ekonmist’lerinin çalıșmalarına çok daha uygun dūșmektedir.
‘Net hata-noksan’ kalemine dönūldūkte, bu para da nereden çıktı diye biribirlerinin gözlerinin içine bakacaklarına; bu kadar parayı kim nerede ve nasıl kazanmıș olabilir diye araștırmak gerekmez mi?
Bunun için de oratada halkının temsilcisi olan bir ‘Devlet’in olması önkoșuldur.
Değirmen gitmiș biz hala onun șak-șakını arıyoruz.
Değil mi ama?
Habip Hamza Erdem