Tek Mi Çift Mi?
Hani șöyle bir soru sorulsa ; ‘Sen Türkiye’nin birliğinden yana mısın değil misin ? »

Hepimiz ‘Birlik’ten yana oluruz.

Ülkemizin ‘selamet’i için her șeyi göze almaz mıyız ?

Ne kușku..

Oysa tüm dünya’da olduğu gibi, bizim ülkemizin de ‘iki yüzü’ var.

Sen Fransa’dan yana mısın diye sorulsa bana?

Evet derim, ben Fourrier’lerden, Quesnay’lerden, Jaurès’lerden, Badiou’lardan yanayım.

Evet derim, ben Mill’lerin, Spencer’lerin, Owen’lerin, Engels’lerin İngiltere'sinden yanayım.

Evet derim, ben Kant’ların, Hegel’lerin, Marx’ların Almanya’sından yanayım.

Evet derim, ben Genç-Osmanlı’ların, Genç-Türklerin, Mustafa Kemal’lerin Türkiye'sinden yanayım.

Demem o ki, hiç bir ülke ve hiç bir devlet ‘bir’ ve ‘tek’ değildir.

Emperyalizm’e karșı olmak demek de, o Devlet’i toptan reddetmek demek değildir.

Türkiye’ye dönüldüğünde, ben derim, ‘Abdülhamid’in ruhu șad edenler’den yana değilim.

Ben ‘İttihad-ı Muhammedi’nin torunlarından yana olamam.

Ben Bülent Arınç’ın, Bekir Bozdağ’ın, Beșir Atalay’ın yanında duramam.

Ben Efkan Ala’yla, Hakan Fidan’la hükumet kuramam.

Ben Sırrı Sakık, Sırrı Süreyya, Sırrı Süleyman’la anlașamam.

Efendim ‘ülke zor durumda’ imiș..

Ne zaman ‘kolay durumda’ oldu ki?

Hükumetsiz mi kalalım yani?

Sizi temin ederim, parlamento’nun bu ‘aritmetik ve geometri’siyle kurulacak hiçbir hükumet, bir öncekinden ‘bir adım’ önde olmayacaktır.

Çünkü bu parlamento’nun ‘tarih ve coğrafyası’ bozuk.

Bu parlamentoda Türkiye’nin hep ‘öteki yüzü’ temsil edilmekte..

Emperyalizm’le ișbirliği kurmuș Ermeniler’i sürenlerden kin duyanlar orada..

Suçsuz Ermeniler’i boğazlayan ‘Kürt Așiret Reis’lerinin torunları orada.

Hem suçlu ve hem de ‘güçlü’ler orada.

İttihat ve Terakki’nin Maliye Bakanı, Paris’te ‘İnsanlık’ gazetesini ziyaretinde, gazeteci soruyor: “Kürt așiret liderlerinin el koyduğu Ermeni mülkleri n’olacak?”

Bakan diyor ki; “Gerekirse devlet olarak satın alıp eski sahiplerine vereceğiz”.

Verildi mi verilebildi mi ayrı konu. Gerekirse açarım.

Ama İttihat ve Terakki’nin ‘Ermeniler’e bakıșı böyleydi.

Onları, bugün Türk askerlerini kestikleri gibi kesenler, șimdi çıkmıș Türk Devleti özür dilesin diyorlar.

Sanki siz de ‘oy vermișsiniz’ gibi, seçilip gelmișler.

Efendim ben HDP’ye değil, CHP’ye oy verdim demeyin.

CHP de özürcü.

AKP’ye oy verenler tümden ‘açılımcı’.

HDP’ye oy verenler, doğrudan AKP’ci.

Ve tümü birden hükumet olmak için ‘bekleme odası’ndalar.

Hükumetsiz mi kalalım yani? Diye soruyordunuz ya.

Kursanız n’olacak?

Benim ‘sözde seçim’le olușturulmuș bu parlamentodan bir beklentim yok.

Hükumeti kimin kuracağı da umurumda değil.

Ben Türkiye’nin ‘öteki yüzü’nden yanayım.

O nedenle ‘șöyle olursa daha iyi olur’ gibi önerim olmayacak.

Al birini vur ötekine derim.

Ancak, alınacak her karar ve uygulamayı gözetecek ve denetleyeceğim.

Bu bir ‘yurttașlık görevi’dir.

Benim ‘naçiz’ önerim sizin de aynı biçimde davranmanız olabilir.

Kaldı ki, içinizden hangi birinize ‘bakanlık’ önerisi geldi ki?

Hükumet ‘olasılık’ları üzerine ‘akıl veren akil’lere de, maașlı olanlar dıșında, ‘boș gezenin boș kalfası’ deniyor bizim oralarda..

Onların harcadıkları enerji, düșünme olanaklarından verdikleri kayıplara denk.

Benim için daha çok çalıșmak için iyi bir fırsat oysa.

Geleceğimizi daha sağlam temeller üzerine kurmak üzerine düșünmek.

Her dakika yeni bir șey öğrenmek.

Siz bildiğinizi sanıyorsanız sorayım șimdi; ‘Tek mi çift mi?’

Tüm parlamento üyeleri bir.

Ve ‘temsilcisi olmayanlar’ iki.

Habip Hamza ERDEM