gönderen MansurSah » Pzt Şub 09, 2009 15:32
Programı dikkatle izledim. Türk-Kan, şükranlarımı sunuyorum.
Herşeyden önce, "raiya" meselesinde, Yaşar Hoca'nın Bardakçı'ya, Vahdettin üzerinden verdiği ayar beni zevkten dört köşe etti. Hurufiliğe gelmeden bence esas buydu önemli noktalardan biri. Yani bir nevi, hem "siz Vahdettin haindi değildi şöyleydi böyleydi tartışıp adamı temize çıkarmaya çalışadurun, adam daha Kur'an-ı Kerim'in (bulunduğu mevki gereğince kendisi açısından bence en önemli olan) ayetine aykırı gidiyor" dedi, hem de milli mücadeleye inanmamış olduğunu, İngilizlerden resmen tırsmış olduğunu, Osmanlı'yı saltanatı ve hilafeti bile korumak üzere İngiliz askerlerine direnme kararlılığında olan İstanbul halkını bir koyun sürüsü olarak gördüğünü net olarak ortaya koydu. -Gayrı siz buna nasıl hain değil dersiniz- demeye bile gerek bırakmadı. Başka hiçbir delile gerek bile bırakmadan, hainlik meselesini sabitlemiş oldu. --Kronoloji ve sebep sonuç ilişkisi açısından, Yaşar Hoca'nın bu yaklaşımı bence çok yerinde, zira en genel durumda, Vahdettin'in hainliğini tesbit etti. Mesela Mustafa Kemal diye biri hiç olmasaydı da hakkındaki ölüm fermanı çıkmasaydı yada şöyle olmasaydı böyle olsaydı vs. hainlik konusu bu şekilde sabit olmayacak mıydı? Burada gördük ki, Vahdettin'in hainliği, herşeyden önce, fikrinde. Bizim, hain olduğuna dair getirdiğimiz son derece yerinde kanıtlar, bu genel fikrinin sonuçları olarak tezahür etmekte.
Ayrıca "dakka bir gol bir" şeklinde, Osmanlı'nın şeriatle yönetilme konusunda, "kim kime vekil" bakışıyla bilimsel ve net şekilde durumu ortaya koydu.
Bardakçı'nın, aşikar ki programdan önce Yaşar Hoca hakkında ayrıntılı araştırma yapıp, minicik hatalarını bulmuş ve bunu programa taşımış olmasına hayret ettim. Hem de öyle ayrıntılı bir araştırma yapmış ki, bu programdan hemen önce değil de, sanki uzun zamandır böyle birşey yapmaktaymış; ve hatta birçok kişi için saki böyle "sen şurda şu hatayı yapmışsın" listesi tutmakta olduğu hissine kapıldım. Yaşar Nuri Hoca'nın onca muhteşem eseri ve yaptıkları dururken, onları hiç zikretmedeyerek övmeyerek sırf ufak tefek noktalara değinmesini art niyetli gördüm.
Hurufiliğe gelince, meselenin 8'le ibaret olmadığını düşünüyorum. Bardakçı sonradan çıtlattı ki, "türban yok dediniz, namazı üçe indirdiniz, tövbe edin" diye düşünüyormuş. Zaten 8'in de iman eksikliğine dair bir gösterge olduğuna dair imalarda bulunup durdu. (Önceki paragraflarda yazdığımla bütünsellik içinde olarak hiç şüphem yok ki, Bardakçı, Yaşar Hoca'nın ismi için bu rakam hesabını önceden yapmış ve "olumsuz" birşey bulmuş, mağribi gibi atlayarak, esas amacına yönelik bir araç olarak kullanmak üzere hazırlamış. Yaşar Hoca'nın, 8'le ilgili söylediği birçok şey bence espriydi ve bunları yerli yerinde yaptı, ama şüphem yok ki bu vesileyle kendisine yapılan sataşmanın farkındaydı. Bu mesele iyice ortaya çıksın da cevabını versin istedi, bu yüzden bu kadar üstüne gitti. Ki tam konuyu namazın üçe indirilmesi gibi çarpıtılma ötesi bir meseleye getirmişti ve açıklamaya başlamıştı ki, katakulliye getirdiler.
Mesele yalnızca, -Bardakçı herkese takılır, İlber Ortaylı bile kurtulamadı- meselesi değildi. Bardakçı, Hoca'ya resmen "namazı üçe indirdin, imanın gitti; iman tazele" bildirgesinde bulunmaktaydı. Tüm resme bu çerçeveden tekrar bakınca anlıyoruz ki, zaten programın başından beri kendi gözünde böyle bir gözlük varmış. Saygısız bulduğum tavrını da bunla ilişkilendirebiliyorum.
Namazın üçe indirilmesinden bihaber olan arkadaşlar varsa, mesele özetle şudur: Savaş-deprem gibi hayati durumlarda dahi, namazın terk edilmemesini sağlamak üzere, dinde bulunan ve Hz. Peygamber'in de uygulamış olduğu, namazın cem'i yani arka arkaya olan iki vakit namazının, böyle acil bir durumda, tek seferde eda edilmesi diye birşey vardır. Hatta bu cem, bir düzene de oturtulmuş ve hangi vakitlerin hangisiyle birleştirilebileceği ortaya konarak, o hayati durumlarda, günde 3 sefer ile, 5 vakitlik namazın kılınacağı belirtilmiştir. Yaşar Hoca bunu öğrettiğinde ise, yobazlar ona "aa namazın 5 değil 3 vakit olduğunu söyledi, vay kafir vay, vay zındık vay" diye saldırmışlardır. Tıpkı bu programda Bardakçı'nın da yaptığı gibi. Hem de buna, rakam cambazlığı saçmalığından bir kanıt getirerek.
Fatih "Mansur Şah" Özaydın
Hem Cemaat hem Cumhuriyet olunmaz,
Ters mıknatıslanma yapar!!!