Nişanyan adındaki zatı muhteremin, Yusuf Halaçoğlu'nun ortaya koyduğu belgeleri nasıl çarpıtmaya çalıştığını, bu belgeleri çeviri hileleriyle karartma çabası içine girdiğini ''ibretle'' gördük.

Ermenistan'ın ilk kurucu Başbakanı Kaçaznuni, ''Taşnak Partisi olarak biz emperyalsitlerin oyununa geldik'' diyor... Hrant Dink, ''Ermeniler, emperyalistlerin vaadlerine kandı, oyuna geldi...'' diyor... Ama Nişanyan gibi hacıyatmazlar, hala utanmadan, sıkılmadan, vatanını emperyalist işgalden kurtarmak için savaşan Türk Milleti'ni ''Soykırımcılıkla', suçluyorlar.

Evet beyler, tarihimizle yüzleşeceksek yüzleşelim. Türk Milleti vatanını savundu. Vatanını savunmak için emperyalistlerle ve emperyalistlerle işbirliği yapan herkesle savaştı. Ülkemizin bağımsızlığı, halkımızın özgürlüğü için savaşmak ONURLU bir davranıştır. Bundan dolayı hiçbir utanç ve pişmanlık duymuyoruz.

Peki emperyalistlerin vaadlerine aldanarak, emperyalistlerle işbirliği yapmak nasıl bir davranıştır?

Nişanyan efendi, tarihinizle yüzleşin ve siz bunun hesabını verin bakalım...

Benim gibi sinir yapısı bozuk insanlar için oldukça tehlikeli bir program.Ben buradan Yusuf HALAÇOĞLU'nu tarihsel bilgi ve arşivlerle hem bizleri bilgilendirdiği için,hemde bu yanında ki insan bozması,sözde hümanist,Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı karaktersiz karşısın da sabrına mukayyet olduğu için tebrik ediyorum.

Belki aramız da bu pisliği tanımayanlar vardır,o yüzden bir hatırlatma yapmakta fayda görüyorum.Kendisi kıt beyni ile "Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi" ni yorumlamış ve kaleme almış.Senin gibi adamdan ancak bu sözler çıkan dedirtecek yazısı..

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, insan olmaktır.

İnsan olmanın yegâne temeli insana sevgidir. Hayatın boyunca, insanlığa güzelliği, aklı ve adaleti öğretmeyi görev bileceksin. Bilgin varsa, bedel beklemeden paylaşacaksın. İmkân ve şeraitin buna müsait değilse, o zaman yanındaki üç veya beş kisiye katıksız sevgini vermeyi deneyeceksin; onların hayat yükünü bir nebze hafifletmeye çaba göstereceksin. Bunu yaparken Türk mü, yoksa Hindu mu, Yamyam mi diye sormayacaksın. Çünkü insan, galiplerin çizdigi keyfî sınırlara sığmayacak kadar kıymetli bir hazinedir.

Etrafın dahili ve harici bedhahlarla çevrili olabilir. Sen şerri bahane etmeyecek, hayırhahlığını ilelebet muhafaza ve müdafaa edeceksin. Zira kötülük, esarettir. Manevi istiklalini ve manevi hürriyetini ancak insan olmakla kazanabilirsin.

Düşman bütün tersanelerine girmişse, vazifeye atılmadan önce düşüneceksin. Önce, düşman mı diye soracaksın. (Çünkü bugün düşman görünen yarın dost çıkabilir.) Sonra onu kendine düşman etmek için ne hata yaptığını düşüneceksin. (Çünkü düşmanlık, herkes için ağır bir yüktür.) Gönlünü kazanmayı deneyeceksin. Tersaneyi beraber işletmeyi teklif edeceksin. (Öylesi her ikiniz için daha kazançlı olabilir.) Sonuç alamasan, bir tersane uğruna düşman olmaya değer mi diye bir kere daha kendine soracaksın. Bunları yapabilirsen, inan, dünyanın tüm tersaneleri senin olur. Tüm ordular sana boyun eger. Tüm kalelerini terkedecek gücü ve güveni kendinde bulursun.

Memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar sana “düşünmeyeceksin!” diyebilirler. Kendi çorak ve bencil emellerine seni muhafız ve müdafi yapmak isteyebilirler. Kuşaklardan beri süren iktidarlarını bir gün daha korumak için senin damarlarındaki kanı talep edebilirler. Memleketin bütün tepeleri kan ve intikam bayraklarıyla donatılmış, bütün mektepleri zaptedilmiş, bütün mahkemeleri satın alınmış, bütün gazete köşeleri bilfiil müstevlilere terkedilmiş olabilir. Millet, cehalet ve propaganda içinde serseme dönmüş olabilir.

Ey insan evladı! İste bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, insan olduğunu unutmamaktır. Muhtaç oldugun kudret tanrı vergisi olan vicdanında ve her gün çalışarak geliştireceğin aklında mevcuttur.

SN

Daha fazla bilgi için forumumuzun arama butonuna Sevan Nişanyan yazsanız yeterli.

Bu nişancı Tam bir Komedi Haa

zaman zaman kullanılan "türkiye muz cumhuriyet değildir!" veya "türkiye iran olmasın!" gibi ifadeler aklıma geldi. acaba "muz cumhuriyetlerinde" veya iran'da böyle bir "insan"ın ulusal yayında söz alabilmesi mümkün müdür merak ediyorum. 15 dakika katlanabildim sonra kapattım

Ayee rumuzlu arkadaşım. Dayanamadım onbeş dakika sonra tvyi kapattım diyor. Kapatmayacaksın arkadaşım dinleyeceksin.Türk olmak ne zor görecek, anlayacaksın. Sen, ben yan gelip yatarken adamların nasıl kin ve nefretle yoğrulduğunun karşında duran örneğine tanıklık edeceksin.
Nişanyan efendi olayları anlatmadı. Resmen içindeki ezilmişliğini kustu. Altan altan Sayın Halaçoğluna verdiği hakaret dolu cevaplarda seni beni tüm Türklüğü hedef aldı. Biz Türkler alicenap insanlarız.Övünmeyi, gururlanmayı ayıp kabul eder susarız.Unutmayın büyük bir imparatorluğun devamıyız. Yıkamadıkları dev bir çınarın dallarız.
Nişanyan efendi kendince o dev çınarı hedef aldı.
Sırf bu nedenle Nişanyan efendi ne diyor dinlemek lazım. Sadece onu değil. Onun gibi düşünenleri yakından takip etmek fikirlerini öğrenmek gerek.
Ah canım mehmetciklerim. Mekanınız cennet olsun.
Anladımki hesap daha kapanmadı.
Eninde sonunda bir gün o defter tekrar açılacak.

Bütün bu tartışmalarda dikkatimi çeken bir şey var. Türkler ve Ermeniler vay sen beni şu kadar kestin, yok kesmedim sen beni kestin tartışmasıyla biribirine girerken bu karşılıklı katliamların esas planlayıcıları ve tetikçileri olan İngiltere, Amerika, Fransa ve Rusya gibi dönemin emperyalist devletleri yeterince gündeme gelmiyor. Herhalde dışarıdan bizlere bakıp göbeklerini kaşıya kaşıya gülüyorlardır.

Halbuki içten parçala böl yönet tarihte çok bilinen, basit ama etkili bir taktiktir. Bunu Nişanyan da bilir.

Tuzak basit: Araya ajan provakatörler sokarak etnik ve dini grupları biribirine düşürür, isyan çıkarırsın. Devlet isyanı bastırsa bir türlü, bastırmasa bir türlü. Bastıramazsa zaten ülke bölünmüş demektir. Bastırırsa da bu sefer emperyalist devletler vay seni soy kırımcı insan hakları düşmanı seni diye baskı kurar, diplomatik ve siyasi açıdan ülkeyi köşeye sıkıştırırlar. İşin tuhafı, bu sözde insan hakları savunucuları tarihin soykırım ve katliam şampiyonlarıdır. Çok geçmişe de gitmeye gerek yok, ABD’nin Irak’ta neler yaptığı ortadadır.

Bence Türkiye Ermeni meselesinde taktik olarak emperyalist devletlerin kışkırtıcı ve tetikleyici rolünü daha çok vurgulamalıdır. Hatta dünyanın diğer ülkelerinde yaptıklarından da belgeleriyle somut örnekler getirerek tartışmayi başka yönlere (emperyalizm) taşımalıdır.

Nişanyan bütün medeni devletlerin Ermeni soykırımı konusunda kuşku duymadığını söylüyor. Buna iki itirazım var:

Bir bölümü Sevr’in tarafı olan bu sözümona uygar devletler ve onların halkları Türkiye’ye tarafsız bir gözle bakamıyorlar. Türkiye’nin aleyhine olan her fikri fazla sorgulamadan çok severek kolayca benimsiyorlar. Ayrıca Ermeni meselesini Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için siyasi ve diplomatik bir araç olarak görüyorlar.

İkincisi, çoğunluğun fikri her zaman doğruları işaret etmez. Bu çoğunluğun ilgili konuda ne kadar bilgili ve tarafsız olduğuna bakar. En basiti, sözümona uygar ABD halkının %60’ı evrim teorisinin bir yalan, doğrunun ise İncil’deki yaratılış efsanesi olduğuna inanıyor. Neden? Birincisi inandıkları dini dogmalar nedeniyle meseleye tarafsız bakamıyorlar. İkincisi, biyoloji ve evrim konularında yeterince bilgili değilller.

Sonuç olarak şunu düşünüyorum: Türklerle Ermenilerin kavgalı olması her iki milletin de zararınadır. Dost olup geçmisteki gibi ticari, sanatsal ve bilimsel ilişkilerimizi geliştirebilsek çok iyi olurdu. Ermenilerden ögrenebilecegimiz çok sey var.

nerden bulmuslar bu saklabani?

yazik bu adam turkiyede yasiyor isadami turizimci olmus.

engindaglar yazdı:nerden bulmuslar bu saklabani?
yazik bu adam turkiyede yasiyor isadami turizimci olmus.

Tüm iş kollarının ötesinde, paçalarından akan Türkiye sevdası ile Sevan Bey, sağlam bir Türkçeci'dir aynı zamanda... Özünün özünü oluşturan kadim dışkısallığının bir dışavurumu olarak ömrünü, Güneş'in dilini b.kuyla sıvayabileceği yanılgısı içinde, çapınca Türkçe'yi karalamaya adamıştır kendisi...

Bu bakımdan kendisinin Taraf gazetesindeki köşe yazılarından derlenip kapağını dahili bedhahlardan iç-mihrak'ın tasarladığı ve “kaç bin senelik medeniyet var arada, nihayet, Cumhuriyet çığırtkanları avazları çıktığı kadar bağırıp bastırmaya çalışsalar da...” biçiminde dil milliyetçiliğinin eleştirisine değin uzanan çalışması Kelimebaz kitabı ile çağdaş Türkçe'nin kökenbilim konusunda bugüne kadar yapılmış en kapsamlı ve sistemli çalışma olma savı taşıyan Sözlerin Soyağacı: Çağdaş Türkçe'nin Etimolojik Sözlüğü adlı çalışması oldukça anlamlıdır...


Kitaplarını basan muhalif yayınevinin toprak ağası sahibinin 22. dönem AKP milletvekilliği yapması ve bu muhalif muhafazakar toprak ağası milletvekilimizin, "doğrucu Davut" çıkışı ile Nobellendirilen yazarımızın, Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü ile onurlandırılmasını istemesi de herhalde boşuna değildir...

teşekkürler Güncel Meydan