Terörle müzakere CFR’nin dayatması!
Tayyip Erdoğan, “Terörle mücadele, siyasetle müzakere ederiz” dedi ya, yandaş medya bu sözü sanki kutsal bir vecizeymiş gibi manşetlerden verdi.
Kemal Kılıçdaroğlu “Gideceksin, PKK ile kol kola, göz göze, oturup görüşmeler yapacaksın, sonra kalkacaksın muhalefeti suçlayacaksın. Bu kadar ucuz, kaba politika ancak ve ancak Recep Tayyip Erdoğan’a yakışır” diye cevap verdi.
BDP’den milletvekili seçilen Şerafettin Elçi ise “Müzakereler MİT’ten daha da üst düzeye çıkmıştı. Devletin en üstteki bazı sivil bürokratları Öcalan’la görüştüler. Devleti tam temsil eden bu yetkili ekipler, Barış Konseyi kurulmasını önerdiler. Öcalan, razıydı. MİT Müsteşarı Fidan, Kürtlerin kırmızı çizgisi olan ana dille eğitimle ilgili PKK’ye, ‘Nasılsa orası özerk bölge olacak. Öğretmen tayini dâhil, eğitim hizmetleri belediyelere, valilere devredilecek’ dedi” diyerek gerçeği söyledi..
* * *
PKK ile özerklik müzakeresi yapıldığını biz defalarca gündeme getirdik. Aysel Tuğluk da geçen yıl terörist Abdullah Öcalan ile görüşmüş ve “Öcalan, devlet yetkilileri ile bir kez daha görüşme gerçekleştirildiğini, bu görüşmenin son derece önemli, niteliksel ve ciddi bir görüşme olduğunu ifade etti. Kendisiyle görüşme yapan devlet yetkililerini barış konusunda daha ciddi bulduğunu bir kez daha dile getirdi. Yapılan görüşmeleri, bir nevi diyalog sürecinden müzakere sürecine geçişi ifade eden bir süreç olarak gördüğünü söyledi” demişti.
* * *
Esasen PKK’nın talebi olarak karşımızı çıkan özerklik, AKP kurulmadan Tayyip Erdoğan’a gönderilen gizli CFR memorandumunda, “Mr. Erdoğan. küreselleşmenin bir adı da şehirleşmedir. Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve milli hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir. Bu memoranduma göstereceğiniz ilgiden dolayı takdirlerimizi sunarız...” sözleriyle ifade edilmişti.
Tayyip Erdoğan, o memorandumu parti programı haline getirmişti.
- Kurucular Kurulu kitabının 8’inci sayfasında “Partimiz merkeziyetçi devlet anlayışından vazgeçilmesini öngörür” ifadesi var.
- Kurucular Kurulu kitabının 11’inci sayfasında, “Partimiz küreselleşmenin gerektirdiği yapısal dönüşümlerin kaçınılmazlığını ve en az maliyetle gerçekleştirilmesini savunur” diyor.
- Aynı kitabın 12’nci sayfasında ise “Partimiz, eğitim hizmetlerinin yerelleşmesinden ve özelleştirilmesinden yanadır” görüşü bulunuyor.
Yani bu görüşler PKK’nın talebi olmadan önce, AKP’nin programında vardır..
* * *
Türkiye’de AKP döneminde federatif bir yönetimin hukuku ve ekonomik alt yapısı oluşturuldu zaten.. CFR’nin de PKK’nın da hedefi budur.
Hedefleri Türkiye’yi Türk devleti olmaktan çıkarmak, Türk iradesine boyun eğdirmektir.
Tayyip Erdoğan’ın Türk kavramını etnik gruplardan biri gibi sayması ve AKP yetkililerinin Anayasa’dan Türk kelimesinin çıkarılacağını söylemesinin asıl sebebi budur.
Kısacası, Türkiye’nin etnik bölgelere ayrılması projesi, AKP ve PKK’dan önce, ABD’yi de yöneten küresel sermayenin dayatmasıdır. PKK ile yapılan müzakerelerin sebebi budur. Yoksa Tayyip Erdoğan, temsilcisini, PKK ile müzakereye gönderir miydi? Böyle bir riske girer miydi?
İktidarda kalması, Amerikan desteğinin devamına bağlıdır. Bu yüzden riske girerek ne derlerse yapıyor..
Kaldı ki terörle mücadele değil, müzakere etti, siyasetle mücadele etti. Bugün ise tam tersini söylüyor..
Arslan BULUT - 27 Eylül 2011, YENİÇAĞ
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr