Terörün sebebini doğru kavramak!
“Avrupa’nın kalbi” olan Brüksel’de bombaların patlatılmasını, “Acele etmeyin! Bu satranç tahtasında daha ne oyunlar var! Bu tür saldırıların yoğunlaştığını düşünün! O medeni dünya denilen ülkeler, terör eylemlerinden kimi sorumlu tutacak? İslâm dünyasını ve Türkiye’yi değil mi? Daha şimdiden kendi kurdurdukları IŞİD için Türkiye’yi suçlamıyorlar mı? Saldırının ‘Avrupa’nın kalbi’ne yönelik bir mesaj olduğu tespiti doğru... Bu bakımdan sadece Türkiye değil, İslâm ülkelerinde ABD ve İngiltere çizgisinden farklı bir politika izlemek isteyen Almanya ve Fransa, yani AB’nin başını çeken iki ülke hizaya getirilmeye çalışılıyor” diye yorumlamıştım.
Emekli Tümamiral Soner Polat, “Bomba ile Brüksel’de büyük strateji” başlıklı yazısında, olayı “Gezegeni, ‘küresel terör’ tehdidini öne sürerek istenilen istikamete yönlendirmek giderek güçleşiyordu... Ciddi ve sarsıcı bir hamle gerekiyordu! Küresel çeteler, dünya çapında Müslümanları hedef alan kirli bir savaş tezgâhlıyor gibi görünüyor. Bu savaş için Batı kamuoyu bombalarla hazırlanıyor. Patlayan volkanın lavları hem Müslümanları hem de İslâm ülkelerini yakarak sürükleyebilir... Sorun, teröre karşı bir kişinin ya da iki milyonun yürümesi değil, sorunun doğasının iyi kavranması!” şeklinde yorumladı.
* * *
Tabii sorunu doğru kavrayan başkaları da var. Meselâ BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, uluslararası güçler tarafından Türkiye’nin, Irak ve Suriye gibi yapılmaya çalışıldığına belirterek, “Bunu hiçbirimizin gözden kaçırmaması lazım. Bugün olmayabilir ama yarınki hedefleri budur. Türkiye’yi Irak gibi bir kaosa, kardeş kavgasına, iç savaşa sürükleyip bölmektir. Üçe beşe bölüp aynen Suriye’de yaptıkları gibi... Ancak bizler Türkiye’nin Irak ve Suriye olmasına müsaade etmeyeceğiz” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun ise her gün yeni bir şehit haberini duymanın acısını yaşadıklarını belirterek, “93 yıllık Cumhuriyet’in geldiği nokta bu olmamalıydı. Maalesef her sabah uyandığımızda acaba bugün bizi neler bekliyor, hangi acı haberler alacağız diye kaygılanıyoruz. Acı haber almamak için dua ediyoruz. Ama en çok üzüntü duyduğumuz ise 14 yıldır bu ülkeyi yönetenlerin büyük bir pervasızlık ve yüzsüzlük içinde olmalarıdır. Sanki yaşadığımız bu olumsuzluklardan onlar sorumlu değilmiş gibi her olumsuzluğu farklı bir şekilde kapatmaya çalışıyorlar” diye bir değerlendirme yaptı.
* * *
Peki çözüm nedir? CHP, uzun süreden beri terörün Meclis’te çözülebileceğini savunuyor! Son olarak Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, “Biz yine yüksek sesle şunu söylüyoruz, gelin bu sorunu Meclis’te bütün siyasi partileri bir masanın etrafına oturtarak meşru zeminde çözelim. Gelin toplumsal mutabakat komisyonunu yarın kuralım. Eğer Türkiye bir toplumsal barış sağlayacaksa terörü besleyen bu zihniyeti ortadan kaldıracaksa, bunu ancak birbiriyle konuşarak yapabilir” dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Abdullah Öcalan’ın da talebi olan “toplumsal mutabakat komisyonu” kurarak sorunu çözebilir mi?
Terör, sadece Türkiye içindeki bir sorundan kaynaklanmıyor ki!
Sorunun küresel boyutunu ve terör örgütlerini hangi ülkelerin kontrol ettiğini göz ardı edersek nereye varabiliriz? Böyle bir çözüm çabasından ne hayır gelir?
Artık kendimizi kandırmaktan vazgeçmek ve içine düştüğümüz kısır döngüden çıkıp başımızı kaldırarak küresel bir çözüm için çalışmak gerekmiyor mu?
Terör, küresel bir saldırının aracıysa çözüm de küresel nitelikte olmalı değil mi?
Arslan BULUT, 28 Mart 2016
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr