İslam Allah ile kul arasındadır, Müslimliği/toplumsal düzeni ayakta tutmak ise herkesin görevidir.
Atatürk’ün altı ilkesi de Müslimliğe ait ilkelerdir.
Yüzyıllar boyu İslam adı altında din sömürüsü yaşandı. Son dönemde İran’da, Suudi Arabistan’da, Arap ülkelerinde Allah ile kul arasında olan İslam dinini toplumsal düzene hakim kıldılar. Din sömürüsü o kadar bereketli bir kapı idi ki bu kapının tokmağını tutanlar parmaklarını yalaya yalaya bitiremediler. Yine son dönemde bizim ülkemizde de din sömürücüsü zalimler geçti başa. ”Din İslam’dır” dediler. Bu söylemle toplumun dini İslam’dır, devletin dini İslam’dır dediler. Halkın büyük bölümü bu sömürüye baş eğdi. Gözleri önünde İslam olmayanlar ya da farklı inananlar varken Allah’ın bütün bir topluma İslam dinini dayattığını kabul ederek Allah’a iftira ettiler, Allah’a akılsızlık izafe ettiler.
Zalimler din ile halkı sömürürken, zalimler ile sömürülen halk arasında da bir fark yoktu. Akıl zalime “sömürmemesi gerektiğini” söyler, sömürülene de “kendini kullandırma” der. Zalimin sömürüsüne baş eğen halk da zalimlerden oldu. Akıl doğuştan Allah’ın insanlara verdiği bir nimettir. İstisnalar bir yana bugün kendisini din ile ifade eden büyük çoğunluk dinin dışında olup, aklı ve bilimi rehber edinerek toplumlarının huzuru ve mutluluğu için samimi çaba gösterenler Müslimler olarak yaşamaktadır. Şimdi sömürüye boyun eğerek kendini dinin neferi gören zalimlere diyorum ki, hadi çıkarın bu ters köşeyi de görelim…
Allah pisliği aklını kullanmayanların üzerine bırakır. (Yunus, 100)