
Türk düşmanlığı yayılıyor
Diyanet İşleri Başkanlığı’na talimat vererek, camilerdeki mahyalardan “Ne mutlu Türküm diyene” yazısını kaldırtan, hadislerdeki Türklükle ilgili sözleri ayıklatan AKP iktidarına yeni yol haritası geldi.
-SOROS Vakfı’nın Türkiye uzantısı-
TESEV’in 24 Haziran 2010 tarihli Kürt raporunda, Türk vatandaşı, Türk dili gibi ifadelerin kullanılmaması istenerek “Anayasadan ’Türk’ lafı çıkarılsın” denildi.
Türk düsmanlığı dorukta
Cumhurbaşkanı Gül’ün, “Ne mutlu Türküm diyene” sözünün dağlara ve mahyalara yazılmasından rahatsız olduğunu söylemesinden cesaret alan TESEV de Anayasa’dan Türk kelimesinin kaldırılmasını istedi.
George Soros’un Türkiye uzantısı “Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı”nın (TESEV) hazırladığı “Kürt Sorununun Çözümüne Dair Bir Yol Haritası: Bölgeden Hükümete Öneriler” başlıklı raporda, “Türklük” hedefe konuldu. “Türk” isminin Anayasa’dan tamamen çıkartılması istenen raporda, “Türk milleti”, “Türk devleti”, “Türk vatandaşı”, ve “Türk kültürü” gibi ifadelerin kullanılmaması istendi, yerine de “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları” ibaresi konulması talep edildi.
Raporda, “Türk milleti” yerine de “millet” sözcüğünün kullanılmasının yeterli olacağı vurgulandı. 24 Haziran 2010 tarihli raporda şöyle deniyor:
“Anayasa’nın başlangıç bölümü dahil olmak üzere bütününde, Türk etnik kimliğine vurgu hâkimdir. Bu dil, farklı etnik kökene mensup insanlardan oluşan Türkiye’nin çoğulcu yapısıyla bağdaşmamaktadır. Bu nedenle, hazırlanacak yeni anayasada herhangi bir etnik kimliğe bu ve benzeri göndermeler yapılmamalıdır.”
Gül’ün rahatsızlığı
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Atatürk’ün “Ne mutlu Türküm diyene” sözünün bazı dağ yamaçlarına ve camilerde mahyalara yazılmasından rahatsız olduğunu söylemiş, bunun üzerine birçok yerden kaldırılmıştı. Gül, 19 Aralık 1992’de “Türkiye’nin bu resmi ideolojisinin tabii karakterleri bu sistemi kuran tek partinin altı sloganı ile ortaya çıktığını” belirterek, “Ne mutlu Türküm diyene lafını tutup her yere yaza yaza ve bunu özellikle hiç olmayacak yerlere yaza yaza, Türkiye aslında ilkel bir hale dönmüştür” demişti.
Hadislere tırpan
Öte yandan Diyanet İşleri Başkanlığı da Türklüğü öven hadisleri de “Peygamberimizin Çağımıza Mesajları” adlı çalışmadan çıkarttı. Hadis ayıklama projesini yıl sonunda bitirecek olan Diyanet İşleri Başkanlığı, 6 ciltlik bir kitap olacak çalışmada Türkleri öven hadislerin yanında kadınların aşağılandığı anlamı çıkan hadislere de yer vermeyecek.
Gül ve TESEV’in yanı sıra Polis Akademisi öğretim üyeleri de geçtiğimiz haftalarda hazırladığı bir raporda “Ne mutlu Türküm diyene” yazısını, terör örgütüne katılımların önde gelen sebebi olarak göstermişti.
“Ne Mutlu Türküm Diyene” sözü dağa çıkarıyor!..
Haber: Salim YAVAŞOĞLU
YENİÇAĞ
18.07.2010

Türk ve Türklüğü hedef alan Soros raporu!
Türkiye Cumhuriyetinin varlığına, Türk milletinin birliğine ve Türkiye’nin bütünlüğüne karşı oluşmuş bir ittifak var. Bu ittifakın içinde de hangi tür ideoloji ve din mensubu ararsanız onu bulmanız mümkündür. Bunların ortak paydaları, Türk kavramına ve milletine duyulan düşmanlıktır. Bunlar arkalarını AB’nin fonlarına, ABD’nin stratejik desteğine, medyanın imkânlarına ve iktidarın siyasi korumasına dayamışlardır.
Barzani ve Soros da doğrudan ya da dolaylı olarak bu ekibe kaynak aktarmaktadır. Başlıca misyonları Türkiye tarihini çarpıtarak yarattıkları mağduriyet ve mazlumiyeti Türk milleti aleyhine kullanmaktır.
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna ve mevcut yapısına yönelik liberal, Marksist ve cemaatçi eleştirilerin aynı noktada birleşmesinin nedeni budur. Çünkü onları organize eden, besleyen, cüretlendiren ve yönlendiren merkez aynıdır. Kimi Türkiye Cumhuriyeti devletine sınıfsal, kimi sözde dinsel, kimi de küresel nedenlerle karşı bir duruş sergilemektedir. Hepsi de ABD, AB, Soros, Ermeni ve PKK konusunda hem fikirdir.
Yaygın söyleyişle ifade edersek “küfür” ve ihanet aynı millettendir. Stratejilerini Antitürk bir yapı üzerine konumlandırmış bulunan bu yıkım ekibi de organik bir millet gibi davranmaktadır. Bu bakımdan bunlar Ermeni’yle 1915’in yasını tutar, Şeyh Said’e saygı sunar, PKK’ya kucak açar, Ali Kemal’i de yüceltirler. Abant’ta platform bildirisi, TESEV’de “Kürt Raporu” yayınlarlar.
TESEV’in raporu!
Son olarak Soros’un Türkiye’deki uzantısı olan TESEV’in hazırladığı “Kürt Sorununun Çözümüne Dair Bir Yol Haritası: Bölgeden Hükümete Öneriler” başlıklı bir rapor yayınlandı. Proje direktörlüğünü Etyen Mahcupyan’nın yaptığı raporda, “Türklük” hedefe konuldu. “Türk” isminin Anayasa’dan tamamen çıkartılması istenen raporda, “Türk milleti”, “Türk devleti”, “Türk vatandaşı” ve “Türk kültürü” gibi ifadelerin kullanılmaması istendi, yerine de “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları” ibaresi konulması talep edildi. Raporda, “Türk milleti” yerine de “millet” sözcüğünün kullanılmasının yeterli olacağı vurgulanıyor.
Anayasa’dan “Türk” çıksın
“Kürt” girsin!
Türk düşmanlığı anlamına gelen bu ifadelerle TESEV’in raporu bitmiyor. Türk’ten boşaltılması öngörülen yerlere dolaylı bir biçimde “Kürt” kavramının yerleştirilmesi öngörülüyor. Raporda ayrıca Kürtçe’nin önündeki engellerin kaldırılması, bölgeye Kürtçe bilen personel atanması, bölgedeki camilerde vaazların Türkçe ve Kürtçe verilmesi gerektiği ifade ediliyor.
Rapor diğer yandan “Devlet, genel olarak toplumun Kürt halkına yönelik en azından bir özür borçlu olduğu” da belirtiliyor. Her şey Anayasa’dan Türk’ün dışlanması ve yerine Kürt kavramının konulmasıyla ilgilidir. İyi de bunun için en azından birkaç imparatorluk kurmuş olmak yetmez, aynı zamanda Ötüken’e mütevazı da olsa bir kitabe dikmek, Malazgirt’te küçük boyutlu da olsa bir zafer kazanmak ve nihayetinde Bizans gibi bir devleti de ortadan kaldırmak gerekmiyor mu?
Millet ve etnisite kavramlarını birbirinin yerine kullanarak yapılan bu değerlendirmeler, aynı zamanda Türk milletine birilerinin duyduğu kinin boyutunu da göstermektedir. Bu tür bölücü, ayırıcı ve kışkırtıcı raporların amacı ülkedeki kardeşliği ve barışı bozmaktır. Fransız Anayasasından “Fransız”, Alman Anayasasında “Alman” ya da İtalyan Anayasasından “İtalyan” kavramının çıkarılmasını teklif etme cüretini gösteren birisine o ülkelerde muhtemelen psikiyatri kliniğinin yolu gösterilir.
Türk milletine, tarihine, kültürüne ve değerlerine yönelik olarak yapılan saldırılar ise siyasi iktidar tarafından ödüllendirilmektedir. Bu rapor, tarih özürlü, millet özürlü, gerçek özürlü ve ahlak özürlüdür. Bu rapor, aynı zamanda Türk milletine karşı açılmış bir savaş beyannamesi kimliğindedir.
YENİÇAĞ / 21 Temmuz 2010 / Özcan YENİÇERİ