
29 Mayıs 2009, Basın Toplantısı ve Panel
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV), Kafkas Enstitüsü (Caucasus Institute) işbirliği ile, 29 Mayıs 2009 Cuma günü, Türkiye-Ermenistan İlişkileri: Kısır Döngüyü Kırmak başlıklı raporun kamuoyuna duyurulduğu bir basın toplantısı ve panel düzenlemiştir. Oturum başkanlığını TESEV Dış Politika Programı Danışmanı Doç.Dr. Mensur Akgünün yaptığı panelde, TESEV Dış Politika Program Sorumlusu Aybars Görgülü, Kafkasya Enstitüsü Direktörü Alexander Iskandaryan ve Ulusal ve Uluslararası Ermenistan Araştırmaları Merkezi Direktörü Richard Giragosian konuşmacı olarak yer aldılar.
Doç.Dr. Mensur Akgün raporu kısaca anlatarak ve konuşmacıları tanıtarak paneli başlattı ve raporun 22 Nisan 2009dan önce yazıldığı için Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi amacıyla yakın zamanda önerilen yol haritasından bahsetmediğini fakat yol haritasına bugünkü panelde değinileceğini açıkladı. Ayrıca Doç.Dr. Akgün, TESEVin her iki hükümetin de sorunun çözümü için insiyatif almasında önce, 2006dan başlayarak sınırın ve diplomatik kanalların kapalı olduğu 13 yılın ardından çözüm için sivil toplum çalışmasını gerekli gördüğünü de ekledi. Bu sebeple TESEV, Ermeni uzmanlar ve akademisyenlerle işbirliği içinde görüşmeler ve araştırmalar yapmış, bu da önceden Erivanda yapılmış bir görüşmenin sonucu olan bu ortak raporun yayınlanmasına ve Kafkas Enstitüsü ile şu anki ilişkilerinin başlamasına imkan sağlamıştır.
Panelin ilk konuşmacısı, aynı zamanda raporun yazarlarında biri olan Aybars Görgülü tarihsel bağlamda genel bir bakış sunduktan sonra normalleşme sürecini güçleştiren üç önemli konuya değindi. Görgülünün üzerinde durduğu bu üç konu Ermenistanın Türkiye sınırını tanıma meselesi, soykırım iddiaları ve Dağlık Karabağ sorunu oldu. Bu üç konu Görgülü tarafindan detaylı şekilde açıklandı ve kendisi sadece Dağlık-Karabağ sorununun normalleşme sürecini olumsuz etkileme potansiyeli olduğunu ileri sürdü. Konuşmasını, politik bağlar kurmanın ilişkilerin normalleşmesi için gerekli bir adım olduğunu fakat kurulan ilişkilerin kalıcı olması için nihai olarak iki toplum arasında bir uzlaşı sağlanmasının teşvik edilmesi gerektiğini söyleyerek bitirdi.
İkici olarak, Alexander İskandaryan daha çok politik kararları ve eylemeleri etkileyen Ermeni kamuoyunun görüşlerine değinerek ve özellikle ekonomik rekabetin artması korkusu gibi sınırın açılmasına karşı argümanların da altını çizerek kendi görüşlerini sundu. İskandaryan, her ne kadar Türkiye ile diplomatik ilişkilerin kurulmasına karşı bir politik itiraz yoksa da kamuoyu görüşünün daha karışık olduğuna değindi. Aybars Görgülünün sosyal uzlaşı çağrısını, karşılıklı izolasyonla geçen yıllara, toplumdaki tarihsel mirasın etkisine ve Türkiyenin Ermenistandaki algısına da gönderme yaparak yineledi ve zihinlerdeki sınırların işbirliği ve uluslararası girişimlerle açılmasını sağlayan sivil toplumu da övdü.
Son olarak, Richard Giragosian hem kamunun bildiği hem de kapalı kapılar ardında gerçekleşen gelişmelere değindi ve Dağlık Karabağ sorununa ayrı bir sorun olarak muamele etmek gerektiğiyle ilgili kendi görüşlerini sundu. Ne Ermenistanın diyasporanın eylemlerinden ne de Türkiyenin ülkedeki aşırı milliyetçilerden sorumlu tutulmaması gerektiğini vurguladı. Giragosian ayrıca Rusyanın bölgedeki önemli potansiyel rolüne ve Türkiyenin yaptığı demokratik reformlar ve dış politika yoluyla bölgedeki rolünü yeniden tanımlarken sergilediği duruşu ve değişen politikaları konusunda Ermeni toplumunu bilgilendirmenin gerekliliğine dikkat çekti. Konuşmasını, pozitif değişimlerin yavaş olduğunu fakat bu sürecin zihinlerdeki sınırların açılmasıyla başladığını söyleyerek ve sivil topluma bu büyük ilerlemeyi korumak için ve toplumların mevcut anlatının ötesinde düşünebilmelerini sağlamak için onları bilgilendirmeye devam etmeleri çağrısında bulunarak bitirdi.
Daha sonra konuşmacılar oldukça ilginç soruları yanıtladı ve oturumu şu sonuçlarla bitirdi: Dağlık Karabağ sorunu Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin dışında tutulmalıdır, yavaş ilerleyecek olsa da sosyal uzlaşı normalleşme süreci için çok önemli olacaktır, bu süreçte sivil toplumun özellikle iki ülke arasındaki toplumsal bakış açısını değiştirmede çok önemli bir rolü vardır. Ayrıca, diyasporaya ne Ermenistan ne de Türkiye Dışişleri Bakanlıklarında itimat edilmemesi ve Türkiyenin Azeri isteklerinin kendi çıkarlarını gölgelemesine izin vermemesi gerektiği de belirtildi.
- İm (Kod): Tümünü seç
http://www.tesev.org.tr/UD_OBJS/PDF/DPT/ERM/Panel_Raporu_TR.doc
TESEV: Soykırım Tartışması Ermenistan'la Diyaloğu Engellemesin
Doç. Dr. Akgün, "Türkiye-Ermenistan İlişkileri; Kısır Döngüyü Kırmak" raporunun iki ülkeye öneriler sunmak olduğunu söyledi. Aybars da "Sınırın kapalı kalması kimseye fayda sağlamadı" dedi.

Kafkasya Enstitüsü ve Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'nın (TESEV) birlikte hazırladığı "Türkiye-Ermenistan İlişkileri; Kısır Döngüyü Kırmak" başlıklı raporunu düzenlediği toplantıda basına tanıtıldı.
Açılış konuşmasını yapan TESEV Dış Politika Programı Danışmanı Doç. Dr. Mensur Akgün "Amaçlarının yaşanan gelişmeler ışığında iki tarafa çözüm önerileri sunmak olduğunu" söyledi.
Toplantıya raporun yazarlarından Sabancı Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü doktora öğrencisi ve TESEV Dış Politika Program Sorumlusu Aybars Görgülü ve Kafkasya Enstitüsü Direktörü Alexander Iskandaryan ile Ulusal ve Uluslararası Ermenistan Araştırmaları Merkezi Direktörü Richard Giragosian da katıldı.
Bugün Karaköy'de bulunan SabancıÜniversitesi İletişim Merkezi'nde yapılan toplantıda konuşan Akgün, "Türk dış politikasının önemli gündem maddelerinden birisi olan Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi sürecine olumlu katkı sağlamayı hedeflediğini" belirti.
Aybars da "Sınırın kapalı kalmasının iki tarafa da bir fayda sağlamadığını belirtti ve ilişkilerin normalleşmesi için bir an önce açılması gerektiğini" söyledi.
Türkiye-Ermenistan sınırı 1993'den beri kapalı.
Tavsiyeler
İngilizce hazırlanan raporun türkiye ve Ermenistan'a tavsiyeleri şöyle:
* Türkiye'nin Güney Kafkasya üzerinde güçlü bir etkisi var fakat şu ana kadar bölge politikaları sadece Azerbaycan ve Gürcistan'a odaklanıyordu. Şimdi bu etkisini artırmak için Ankara'nın Ermenistan'la açık sınırlar ve iletişim kanalları vasıtasıyla diyaloğa girmesi gerekli.
* Ermenistan sınırının kapalı kalması Türkiye'nin ABD ve AB'den baskı görmesine yol açıyor. Dahası, sınırın kapalı kalması fayda sağlamadı., iki ülkeye de ekonomik açıdan zarar verdi.
* Dağlık Karabağ sorununa çözüm bulmak için Ermenistan, Azerbaycan ve Rusya'nın imzaladığı Moskova deklarasyonuyla ardından gelen AGİT Helsinki belgesi olumlu adımlar oldu; bu süreç devam etmeli. Türkiye-Ermenistan ilişkileri de üçüncü taraflardan bağımsız olarak ele alınmalı.
* Türkiye ve Ermenistan normalleşme sürecinin devamı için en azından bir süreliğine tarihsel duyguları bir kenara bırakmalı. Soykırım meselesi siyasi müzakerelerin dışında tutulmalı. Toplumsal ve kültürel alanda ilerlemenin devletler arası ilişkiler kadar önemli olduğu unutulmamalı. Sivil toplum çabaları desteklenmeli.
* Türkiye'den Orta Asya'ya Ermenistan üzerinden geçen alternatif rotalar düşünülmeli.
* Rusya'nın sürece desteği sürmeli.
* AB, Kafkas bölgesiyle daha yakın ilişki kurma fırsatını kaçırmamalı. AB, Türkiye'nin tam üyelik sürecinin Ermenistan-Türkiye ilişkileri açısından faydalı olduğunu gözetmeli. Ermenistan da AB'yle ilişkilerini sürdürmeli.
- İm (Kod): Tümünü seç
http://bianet.org/bianet/azinliklar/114849-tesev-soykirim-tartismasi-ermenistanla-diyalogu-engellemesin
Raporun tamamını indir: ---->.......
