Teşvik paketi ile ilgili pek çok soru ve yorum aldım, özellikle yabancı sermaye ve bölgesel özerkliği tetikleyen unsurlarla ilgili. Açıklamalar dışında elimde tam metin yok. Bu sebeple neyin ne olduğunu bilemiyorum. Sayın Zafer Çağlayan’ın “İhracatta emek yoğun teknolojiden bilgi yoğun teknolojiye geçmeyi ve ithalatta en çok ithal edilen ürünlerin milli üretimin sağlamak istiyoruz” açıklaması doğru saptamadır. Ancak ekonomi lafla yürümez. AKP hükümeti 10 yıldır iktidarda; bunları yeni mi fark etti? Yok, önceden biliyorduysa neden 10 sene bekledi? İktidar icraat üretme yeridir; rapor, laf, sunum üretme yeri değildir. Sonuç alma yeridir. Yapılması gerekenler ve alınacak önlemler yıllardır birçok meslektaş tarafından makale, kitap olarak defalarca yayınlandı. Benim son kitabım “Türk Ekonomisinde Değişim” bu konuları detaylı olarak işliyordu. 10 sene iktidarda kalıp, sonra bu açıklamaları yapmak kimseyi tatmin etmez. Ayrıca ekonomideki değişim sadece teşvik sistemi ile gerçekleşmez. Kamu ayağının eksik olduğu bir program Türkiye’nin şartlarında sonuç vermez. Türkiye’nin en önemli sorunu sıcak para akımları ve döviz girişine teslim olmasıdır. Bu durum bütün ekonomide belirsizliğe ve istikrarsızlığa yol açıyor. Türk Lirasının değeri bir süre suni olarak değerleniyor daha sonra bir anda patlıyor. Bu kadar istikrarsız bir ortamda yatırım olmuyor.
Büyüme istikrarsız
Bakınız, geçen hafta elime Bloomberg’in bir istatistiği geçti. Ekonomist Burak Saltoğlu düzenlemiş. Gelişen ülkelerin son 13 yıllık büyüme ve dalgalanma haritasını çıkartmışlar. Çalışmaya göre Türk ekonomisinin son 13 yıllık büyüme ortalaması yüzde 3,97. Araştırmada geçen ülkelerin büyüme ortalaması yüzde 4,72. Yani Türkiye gelişmekte olan ülkelerin büyüme ortalamasının gerisinde bir performans göstermiş. İstatistikler önemli, lafla peynir gemisinin yürümediğini gösteriyor! Türkiye ile ilgili öne çıkan sadece ortalamanın altındaki büyüme değil. Daha önemlisi büyümedeki standart sapmanın ortalamanın üç katı olduğudur. Büyümedeki standart sapma volatiliteye yani istikrara işaret ediyor. Türkiye’nin standart sapması 6,20’iken, gelişmekte olan ülke ortalaması 2,11. Bu durum ortalamanın üç katı bir istikrarsızlık göstergesine işaret ediyor. Yani bir dönem hızla büyüyor, bir dönem hızla küçülüyoruz. İstikrarın en düşük olduğu ülkeyiz. İstikrarın olmadığı ülkede yatırım da olmuyor. İstikrar için oy veren diyen de, o oyu veren için de faydalı bir araştırma.
Tablo 1: 1997-2012 Büyüme İstatistikleri (Türkiye ve Gelişmekte Olan Ülkeler)
Ortalama Büyüme | Standart Sapma | |
Türkiye | 3,97 | 6,20 |
Hindistan | 8,34 | 1,31 |
Çin | 9,15 | 1,73 |
Brezilya | 3,19 | 2,79 |
Güney Afrika | 3,20 | 2,00 |
Rusya | 4,38 | 5,42 |
Polonya | 4,26 | 2,08 |
Güney Kore | 4,36 | 4,17 |
Macaristan | 2,85 | 3,09 |
Ortalama | 4,72 | 2,11 |
Kaynak: Bloomberg
Avrupa ve Amerika...
Yazıları takip eden okuyucular, Avrupa’da sıkıntılar İrlanda ve Yunanistan’la başlarken benim, esas büyük sıkıntının İspanya ve İtalya’dan gelecek dediğimi hatırlayacaktır. Bu görüşümü yazılarımda epeydir tekrar ediyorum. Avrupa Merkez Bankasının bedava para ile bankaları desteklediği operasyonlar sonrası Avrupalı yayın organları ve AB teknokratları krizin durulduğunu, iyileşme patikasına girildiğini vurguluyorlardı. Doğrusu ya geleni görmüyorlar veya iyiye kendilerini çok inandırmışlar diye düşünüyordum. Maalesef bu hafta içinde İspanya ve İtalya tahvilleri tekrar satış baskısı altına girdi. Faizler yüzde 6’ya yaklaştı. Bu durum en kötünün görüldüğü 2011 sonu kadar vahim değil ama bu ülkelerde büyümenin yüzde 5’lere gelmeyeceği düşünülür, hatta 2012 tahminlerime göre eksi büyüme yaşanacağı hesap edilirse, iflas tehdidi masada. Avro kullanan bu ülkelerin borçlanma faizlerini düşürebilmesi için bütçelerini kısmaları gerekiyor. Bütçe kısıntıları ise tam beklendiği gibi daralmayı getiriyor. Daralma ise vergi gelirlerini düşürdüğünden ötürü bütçe açıklarını kapamak zorlaşıyor. Kısır bir döngü.
Yine geçen haftalarda, dünya basını ve resmi açıklamaların aksine ABD’de ciddi bir toparlanma verisine rastlamadığımı belirtmiş ama buna rağmen Amerika Merkez Bankası’nın (FED) üçüncü bedava para paketine henüz yanaşmayacağını söylemiştim. Cuma günü açıklanan ABD tarım dışı istihdam verisi bütün dünyada soğuk duş etkisi yarattı. Beklenti 203 bin kişilik artışken, sayı 120 binde kaldı. Görüldüğü kadarıyla bütün parasal genişleme operasyonlarına rağmen ABD için toparlanma başladı denemez. Parasal genişlemeye gelince: Dünya borsaları ve tabii ki İMKB bu haberi bekliyordu; henüz erken demiştim. Geçen hafta açıklanan FED toplantı tutanakları bu ihtimalin kısa vadede söz konusu olmayacağını gösterdi. Yaz aylarını bekleyin…
Bartu SORAL, 8 Nisan 2012
bartu@bartusoral.com.tr