THOMAS PIKETTY’E GÖRE YUNANİSTAN’IN HALİ
21inci Yüzyıl’da ‘Kapital’in yazarı, ünlü ekonomist Thomas Piketty’nin, Yunanistan örneği üzerinden, genel olarak ‘Kamu Borçları’ ile ilgili olarak ilginç saptamaları var.
Piketty’e göre, Yunanistan’ı sıkıștıran ve Troyka diye adlandırılan IMF, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Merkez Bankası ‘üçkağıtçı’.
Çeșitli ders ve konferanslarından, Salim Lamrani tarafından derlenen Piketty’nin saptamaları șöyle :
1. Euro bölgesi ekonomisi içinde Yunanistan ekonomisinin payı %2, Euro bölgesi kamu borçları içinde Yunanistan borçlarının payı da %3. Yani, Yunanistan’ın durumu AB ekonomisi için hiçbir koșulda ‘büyük sorun’ yaratmıyor. Kaldı ki, Yunanistan’ın geçmișteki kamu borçları șimdikinden çok daha önemliydi.
2. Yunanistan’ın borçları, ülkenin bir yıl boyunca ürettiği mal ve hizmet toplamının (Gayrisafi Yurtiçi Hasıla) % 170’i. Ancak yüzyılın bașında Fransa, Almanya ve İngiltere’de bu oran % 200’lere ulașmıștı ve her defasında bir ‘çözüm’ bulunabilmiști.
3. 20 YY’da Fransa ve Almanya ‘asla’ kamu borçlarını ödemediler.
4. İkinci Dünya Savașı’ndan sonra kurulmasına yönelinen Avrupa Birliği, zaten ‘geçmișe sünger çekilmesi’ amacıyla tasarlanmıștı.
5. 1953 yılında, Avrupa ülkeleri, Almanya’nın bütün dıș borçlarının silinmesine oybirliğiyle karar vermișlerdi.
6. Șimdi Yunanistan’a dayatılan ‘kemer sıkma’ politikaları, yüzyıla yayılan borçların ertelenmesi ile birlikte düșünüldüğünde, Yunanistan’ın yüzyıl boyunca ‘ipotek’ altına alınması demek olacaktır. Oysa daha kısa dönemli ve ‘etkin’ bir yol bulunabilir. Bunların içinde ‘varlık vergisi’ koymak da var, borçların belli bir bölümünün ‘silinmesi’ de..
7. ‘Borç silinmesi’ uygulaması geçmiște de vardı gelecekte de olacaktır.
8. Hükumetler ‘borç silinmesi masası’na oturmak cesareti göstermiyorlar ama, geç kalmanın maliyetini de düșünmelidirler.
9. Yunanlılar için ‘kazandıklarından fazlasını harcıyorlar’ diyorlar ama, Trispas Hükumeti döneminde, 1,83 milyar dolayında faiz dıșı fazla üretildi. Ancak bu borç ödemelerine yetmiyor. Çünkü %18 faizle alınan bir borcun ödenmesi neredeyse olanaksızdır.
10. Bu 1,83 milyar, gayrisafı hasılanın %1’i kadar. Oysa alacaklılar otuz yıl boyunca bunu % 4’e çıkarmak istiyorlar. Șöyle bir soru sorulabilir: Yunanistan’ın yüksek öğretim harcamaları da GSYH’nın %1’i kadar; istenen bu kesinti yerine, 30 yıl boyunca yüksek eğitim almıș bir genç kușak yetiștirilmesine devam edilse, otuz yıl sonra Yunan ekonomisi borçlarını daha kolay ödeyecek duruma gelmez mi? Ancak uluslararası finans kurulușlarının gözü paradan gayrısını görmüyor.
11. İkinci Dunya Savașı’ndan sonra ne Almanya, ne Fransa ve ne de herhangi bir Avrupa ülkesi böylesine zorlanmadı.
12. Tersine Avrupa’da yaraların sarılmasına yönelindi. Borçlar silinerek, paraların altyapı ve eğitim harcamalarına ayrılmasına olanak sağlandı.
13. Avrupa’nın 2012 yılındaki ‘Bütçe’leri düzenleyen antlașması,19. Yüzyılda İngiltere’nin alacaklı olduğu ülkelere dayattığı ve onlarca yıl sürecek olan ‘ceza faizi’ uygulamalarına benzemektedir.
14 Avrupalı yöneticilerin en büyük eksiği ‘tarih’ bilgilerinin olmayıșı. Bu da, ‘çok tehlikeli’ bir durumdur aslında.
15 Fransız hükumetine çok önemli görevler düșüyor ve Hollande’ın Almanya’yı, borçların yeniden yapılandırılması konusunda ikna etmesi gerekiyor.
16 Bu ‘belirsizlik dönemi’ uzayacak olursa, bunun büyüme üzerindeki olumsuz etkileri Yunanistan’ı daha büyük bir bunalıma itebilir.
17 Avrupa’daki ‘borç sorunu’ Japonya ve ABD’dekinden büyük değil. Onlar Avrupa’dan da beter durumdalar.
18 O arada, Yunanistan’ın zenginleri, kendi ülkelerinde vergilendirilmedikleri için Fransız ya da Alman ortaklarıyla keyf çatarken, kendi ülkelerini zor duruma düșürdükleri gibi dünyasal boyuttaki ‘finansal bunalım’ın artmasına da önayak olmaktadırlar.
19 2010 yılından buyana, IMF dahil, uluslararası finans kurulușları, Yunanistan konusunda ‘olağanüstü hata’lar yaptılar. (Burada da Goldman Sasch’ın Yunan Ulusal verilerini nasıl çarpıttığı anımsanmalıdır).
20 2010’dan sonra uygulanan ‘kemer sıkma politikaları’ sonucu, 2010-15 arasında Gayrisafi Yurtiçi Hasıla %25 oranında düșmüș görünüyor, bu da borçların %170’e dayandığı biçiminde yorumlanıyor; gerçekte ise borçlar GSYH’nın % 110’u dolaylarındadırlar.
21 Yunan Bașbakanı Papendreou 2000-2002 arasında büyük hatalar yaptı. Ancak, unutulmamalıdır ki Alman bașbakanları 1950-60 arasında daha büyük hatalar yapmıșlardı.
22 Sadece Yunanistan değil, Euro bölgesindeki tüm kamu borçları, geçmiște yapıldığı gibi, ‘yeniden yapılandırılmalı’dır.
23 Kaldı ki, son altı ay boyunca, Yunanistan’daki yeni hükumetin ‘borçları yeniden yapılandıralım’ diye yalvarmasına karșın Euro-grup yöneticileri duymazlıktan gelmektedirler.
24 Oysa, Avrupa, 2012 yılında Yunanistan’a ‘faiz dıșı fazla ver, gerisine karıșma’ diye söz vermiști. Yukarıda değinildiği gibi, Yunanistan %1 oranında bunu bașardı ama bugün sözünde durmayan Avrupa olmuștur.
25 Felaket tellalları’na göre; Yunanistan AB’den atılmalıdır ki diğer yaramaz çocuklara ders ola. Bence Avrupa ideali ‘felaket tellalları’nın sözlerinden daha önemlidir.
Evet iște böyle diyor Thomas Piketty.
Ve Syriza’nın ‘go-gauche’ (Gogoș diye okunuyor ama Türkçe daha kolay olsun diye ‘Godoș’ diye de okunabilir)ları da bunları biliyorlar kușkusuz.
İște bu Go-goșlar, halkoylamasında, Yunan halkı tarafından %61,5 oranında ‘Finans Kapital’e ‘Hayır’ oyuyla desteklenmișlerdi.
Ve biz de ‘Helal olsun șu Yunanlılara diye’ az sevinmemiștik.
Bugün gelinen noktada, Sryza’nın ‘solcu liderleri’ne, denildiği gibi Go-goș solcuları diyelim ve Tanrı’nın onları Go-doș solcusu olmaktan esirgemesini dileyelim.
Çünkü ‘gidișat’ları tam da bu yöndedir.
Her șeye karșın, bütün bu saptamalara, Yunan Halkı’nın ‘solcu liderler’inden ‘bir adım önde’ yürüyor olduklarını eklememek, haksızlık sayılabilir.
Habip Hamza Erdem