Toplumun Kendi Değerlerine Yabancılaşması / M. Emin DEĞER

Batı'nın ülkemizde gerçekleştirdiği "sivilleştirme" uygulamalarına millî karşı çıkışlar.

Önemli: Kimi yazarlar, günlük yazdıkları için bu bölümde belirtilmemiştir.

Toplumun Kendi Değerlerine Yabancılaşması / M. Emin DEĞER

İletigönderen Eray Keskin » Çrş May 29, 2013 13:53

ABD geçmişte ve özellikle Soğuk Savaş döneminde toplumları değişik yol ve yöntemlerle kendi çizgisine çekerek ya da açıktan olmazsa gizli baskıyla çıkarlarını korumaktaydı. Bunlardan biri ve geri kalmış uluslar için en zararlısı, toplum desteğini arkasına alarak bir ulusu kendi değerlerine yabancılaştırmaktı.

ABD'ye toplum desteğini sağlamada istemeden ya da kazandığı işbirlikçileriyle bizler yardımcı olmuşuz demek yanlış değildir. Ayrıca sözleşmelerin uygulanmasında ilgili hükümetler de kullanılmış oluyor. Kanımızca emperyalizmin bu türü işgalci yöntemden de, kukla hükümetlerle yönetim türünden de daha tehlikelidir. Çünkü bu yöntemle toplum, kendi değer yargılarından koparılmakta, kendine ve tarihine yabancılaştırılmaktadır. Sonuç: TOPLUMSAL BÜTÜNLÜK YERİNE, ANARŞİZME KADAR UZANAN TOPLUMSAL PARÇALANMA VE ABD'NİN GÜDÜMÜNE GİRMEKTİR.

"Bu nasıl oluyor?" sorusunun yanıtını, uygulamaları izleyerek bulalım.

"Kimi kez, toplumun desteğini kazanmak da gereklidir," diyor, Pentagon'un ünlü kuramcılarından A. Lindays ve şöyle sürdürüyor:

"toplumun desteği sağlandığı ölçüde, o topluma kendi görüş ve ideolojimizi empoze edebiliriz. Ancak bundan sonra o ülkede -reformcu da olsa- partizan hareketini (yani halkın bilinçlenmesine yönelik içten değişim ve dönüşümleri ya da ayaklanmaları - E.D) kolaylıkla bastırmak ve ezmek mümkün olur." -293-

Son yarım yüzyılda uygulanan program budur. Bugün sonucunu acı çekerek izliyoruz: Girdiğimiz bunalımlar ve parçalanmanın eşiğinde çözüm arama yerine Avrupa Birliği'nin kapısında bekleyiş, ABD'nin tuzaklarında çırpınış... Peki neden dersiniz, "çözümü ve kurtuluşu kendi istencimiz ve aklımızla arama ve bulma yerine, başkalarının iradesine bağlanarak kurtulmayı ummak," derim. Günümüzün manzarası budur. Oysa kurtuluş yolu, ulusal bilinç ve azim, yani dirençten geçer. Ulus olarak eğer, bu geçmiş yarım yüzyılı bağımsızlık, toplumsal uyanış ve tarih bilinciyle inceleyip nedenlerini araştıramaz, çözüm önerileri saptayıp uygulamaya geçemezsek; bunalımlardan çıkamayacağımız gibi, kokuşmuşluk ve çürümüşlük içinde yok olacağımız bilinmelidir.

Görülüyor ki ABD, çıkarlarını korumak ve yeni kazançlar elde etmek için ilişkili ülkelerdeki işbirlikçilerle el ele verip toplumun değer yargılarını değiştirerek, kendi ideolojisi doğrultusunda bir dünya görüşü yaratmakta ve bunu uygulamaktadır. Böyle bir tuzağa düşen ülke, bu aşamadan sonra, ABD'nin çizdiği yön doğrultusunda yol alacaktır. Amerika'ya ve emperyalizme karşı olmak, halkın çıkarını öne almak, kurulu düzenin emekçiler yararına sosyal dengeyi esas alan bir politika güderek değişimi istemek suçtur. Halktan yana olanlar sürekli halkın gözünden düşürülmeye çalışılır.
Halkı cephelere bölerek, ulusal birliği parçalayıp sömürü çıkarını işbirlikçi burjuvazi eliyle işletmek yeni emperyalizmin yöntemlerinden bir başkasıdır. 1970'lerdeki Milliyetçi Cephe hareketinin, bu yöntemin uygulamalarından biri olduğu bugün artık saklanamaz. Toplumu milliyetçiler ve solcular olarak ikiye ayıranların kimin denetiminde olduğu geç de olsa anlaşılmış olmalıdır! Bunun gibi, Alevi-Sünni, Kürt-Türk, laik-anti laik ayrımlarına da dikkat edilmeli, emperyalizmin tuzaklarında yürüdüğümüz yadsınmamalı, yadsımanın yeni sorunlara neden olacağı düşünülmelidir... Çünkü sömürü düzeni, yeni planlarla, yine dostluk ve yardım antlaşmalarıyla sürdürülür. Buna "toplum desteğini sağlama" denilir. -294-

Bu yöntemle, dıştan ve dünyanın gözü önünde geçen, ayıplanacak ve kınanacak bir saldırı yerine, daha az masrafla, fakat daha etkin bir sonuç alınır. Ve böyle bir toplum, artık kolay kolay kendine gelemez. Bunalımlar birbirini kovalar. Türkiye'mizin içinde çırpındığı bunalımın kökeninde, emperyalizmin tuzağında geçen yarım yüzyılın etkileri gözardı edilmemelidir.

Ayrıca dış saldırı, topyekûn savaş ideali yaratarak, işgalciye karşı, halkın bir kesiminde tam birleşme ve bütünleşme yaratmasına karşın; bu yöntem, halkı kısa zamanda birleşemeyecek biçimde parçalar, aynı ülkenin "tasada ve kıvançta ortak" olması gereken insanları birbirine düşman edilir. Bu da, emperyalizmin "parçala - egemen ol" ilkesine uygun bir yöntemdir. Türkiye'nin bugünkü duruma nasıl getirildiği araştırılırken, yarım yüzyıla bu açıdan da bakılmalıdır.

Bir toplumun desteğini sağlayarak, Amerikan ideolojisinin yerleştirilmesinde türlü yöntemler uygulanır. Bunlar karşılıklı antlaşma olarak gelir. " Dostluk ve Yardım Antlaşmaları", "Ekonomik İşbirliği Antlaşmaları", "Kalkınma İçin İttifak" Vb. adlar altındaki ekonomik sızmalar, etkili yöntemlerdendir.

İlerici ve gelişmiş ülkeler düzeyine ulaşma çabasıyla, gelişme yolundaki ülkeler, kalkınma programlarının hazırlanması için danışman ararlar. Plan ve programlarının hazırlanması için, paraya gereksinirler. Gelen danışmanların önerdikleri planların gerçekleşmesi, dev firmaların iş üretebilmesine bağlıdır. Bunların tümü de Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu (IMF), konsorsiyumlar vb. kurumlarıyla emperyalizmin denetimindedir.

Bu kurumlar ve uygulamalar, ekonomik sızmayı kolaylaştıran, yabancı bankalara ve diğer kurumlara kapıyı açmak için az gelişmiş bir ülke üzerinede, siyasi baskıda olanağını elde etmekte kullanılan değerli araçlardır.

Eğer ekonomik sızma, siyasal baskılarla sağlanamazsa, değişik koşullar altında, yetkililerin rüşvetle satın alınması ya da bankalar ve devlet kurumları tarafından borç verilmesi, daha uygundur. Daha gelişmiş ülkeleriçin ise, "İttifaklar ve Çıkar Grupları" oluşturulmaktadır.

Şu gerçek iyi bilinmelidir: Emperyalizm, yerleşmek istediği ülkeye girebilmek için her yolu dener, uyguladığı yöntemlerle amacına ulaşmakta başarı sağlayamadığında, o ülkeyi parçalamak için baskı altında tutar ve hedefinden asla şaşmaz.

M. Emin DEĞER
OLTADAKİ BALIK TÜRKİYE
DEVRİM'in o kartal kanat çırpışı o varlığı
TÜRK'ün...
TÜRK DEVRİMİ...
Kullanıcı küçük betizi
Eray Keskin
Site Yetkilisi
Site Yetkilisi
 
İletiler: 3
Kayıt: Sal May 01, 2012 17:49

Şu dizine dön: Millî Duruşlar

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x