Törenle Gelen PKK'lılar ve Tepkiler

Genel & Güncel Konular

Re: Törenle gelen PKK'lıların tamamı serbest bırakıldı!

İletigönderen |Kuralsız| » Pzr Kas 01, 2009 22:17

Türkiye Şehitlerine Yürüyor


Kayseri´de, terör örgütü PKK üyelerinin teslim olması sırasında yaşananları protesto eden yaklaşık 10 bin kişi, Cumhuriyet Meydanı´ndan Kartal Şehitliğine kadar yürüdü

Resim

Kayseri´de, terör örgütü PKK üyelerinin teslim olması sırasında yaşananları protesto eden yaklaşık 10 bin kişi, Cumhuriyet Meydanı´ndan Kartal Şehitliğine kadar yürüdü.
Cumhuriyet Meydanı´ndaki Atatürk Anıtı´nın önünde ellerinde Türk bayraklarıyla toplanan sivil toplum örgütü temsilcileri, şehit yakınları, gaziler, bazı partilerin il başkanları, CHP Kayseri Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlu, Kayseri Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Ali Kilci, Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Recep Bulut, eski MHP Kayseri Milletvekili Hamdi Baktır ve vatandaşlar, Talas Yolu´ndan şehitliğe kadar yürüyüş yaptı.
Gruptakiler, ´´Vatan sana canım feda´´, ´´Mehmet´e uzanan eller kırılsın´´, ´´Ne Mutlu Türküm diyene´´, ´´Kahrolsun PKK´´, ´´Kandil Apo´ya mezar olacak´´, ´´İmralı Apo´ya mezar olacak´´, ´´Hepimiz askeriz, PKK´ya yeteriz´´, ´´Her şey vatan için´´ diye slogan attı.
Şehitliğin önünde yapılan konuşmaların ardından şehit mezarları ziyaret edilip dua okundu.
Grup, daha sonra, slogan atarak dağıldı
.

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim




'Barış Grubu'na Öfke Dinmiyor


Resim

Türkiye'nin Dört Bir Yanındaki Şehit Aileleri Dün Sokaktaydı.


Türkiye’nin dört bir yanındaki şehit aileleri dün sokaktaydı.
Aileler, kendilerine “Barış Grubu” adını veren 34 kişinin Türkiye’ye gelişinde yaşanan manzaraları protesto ettiler.

* Ankara’da Şehit Aileleri Federasyonu’nun Abdi İpekçi Parkı’nda düzenlediği ‘Vatana Sevgi, Şehit ve Gaziye Saygı’ eylemine yaklaşık 600 şehit ailesi katıldı. Grup, buradaki basın açıklamasının ardından Atatürk Bulvarı üzerinden Meclis’e yürümek istedi. Ancak polis gruba müdahale edince kısa süreli arbede yaşandı. Gruptakiler polis barikatını aşıp Atatürk Bulvarı üzerinde ilerledi. Şehit aileleri, Atatürk Bulvarı’nı bir süre trafiğe kapattı. Takviye polisin gelmesiyle oluşturulan barikatlardan sonra grup Necatibey Caddesi’ne yönlendirildi. Bazı şehit anneleri Meclis’e yürümelerine izin vermeyen polise tepki gösterdi.

* Konya’da, Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit, Dul ve Yetimleri Derneği’nin düzenlediği gösteride yaklaşık bin kişi yürüdü. Şehit çocukları ve koltuk değnekli gazilerin de yer aldığı eylemde, “Yan gelip yatmadık, vatanımızı satmadık’, ‘Devlet baba! Babamı vuranları affetme!’ dövizleri dikkat çekti. Yürüyüş sırasında 1995’te Siirt’te PKK pususunda gazi olan Astsubay kıdemli çavuş Özdin Koçak, gözyaşlarına hakim olamadı. Türkiye Kamu-Sen Balıkesir İl Temsilciliği üyeleri yaşananları basın açıklamasıyla kınadı. Grup, PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın kuklasını yaktı.

* ‘Manisa Şehidine ve Gazine Sahip Çık’ mitinginde toplanan yaklaşık 5 bin kişi, ‘İmralı basılsın Apo asılsın’ sloganları attı. Mitingde, gazi Adnan Kaya

“Demokratik Açılım”a tepkisini çerçevelettiği devlet övünç madalyasını fırlatıp parçalayarak gösterdi.

* Denizli’de eyleme katılan yaklaşık 300 kişi, sağanak yağışa rağmen ellerinde bayraklar ve şehit yakınlarının fotoğraflarıyla PKK aleyhine slogan attı.

* Muğla’nın Datça İlçesi’nde Ülkü Ocakları tarafından düzenlenen yürüyüşe, Atatürkçü Düşünce Derneği ve İşçi Partisi de destek verdi.




Kayseri'de Teröre Tepki Yürüyüşü


Kayseri'de Gece Karanlığında Teröre Lanet Yürüyüşü Yapan Binlerce Vatandaş, Kayseri-Malatya Karayolunu Bir Süre Trafiğe Kapatarak Terör Örgütü PKK'yı Lanetledi.

Kayseri'de gece karanlığında teröre lanet yürüyüşü yapan binlerce vatandaş, Kayseri-Malatya karayolunu bir süre trafiğe kapatarak terör örgütü PKK'yı lanetledi.
Yağışlar Hafta Sonuna Kadar Sürecek


Geçtiğimiz akşam 21:30 sıralarında Beyazşehir ve Mimsin Mahalleleri'nde binlerce vatandaş ellerinde Türk bayrakları ile teröre tepki yürüyüşü yaptı. Beyazşehir Mahallesi'nde araçlarıyla konvoy yapan vatandaşlar, jandarma karakolu önünde İstiklal Marşı okuyup teröre tepki gösterdi.

Mimsin Mahallesi'ndeki binlerce vatandaş ise Kayseri-Malatya karayolunu bir süre trafiğe kapatarak, "Şehitler ölmez, vatan bölünmez", "Hepimiz askeriz, silah isteriz" şeklinde sloganlar attı. Karşı yönden gelen araçların önüne geçerek yolu kapayan binlerce vatandaş, tehlikeyi göz ardı ederek teröre tepki gösterdi. Mimsin Jandarma Karakolu önünde İstiklal Marşı okuyan vatandaşlar, daha sonra sloganlar eşliğinde dağıldı.


Kaynaklar:
Kayserigündem
Haberler
''Hayattaki yegane üstünlüğüm Türk doğmaktır! Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki cevher-i asli'yi çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin."
Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk

Ruhun Şad, Mekanın Cennet Olsun Türklüğün Yüce Başbuğu ATATÜRK
Kullanıcı küçük betizi
|Kuralsız|
Üye
Üye
 
İletiler: 2244
Kayıt: Pzr Şub 25, 2007 13:25
Konum: Gecenin Kıyısından Karanlığın Tam Ortasından |K@yse®ciyes|

Re: Törenle gelen PKK'lıların tamamı serbest bırakıldı!

İletigönderen İlteriş » Pzt Kas 02, 2009 0:36

|Kuralsız| yazdı:Kayseri´de, terör örgütü PKK üyelerinin teslim olması sırasında yaşananları protesto eden yaklaşık 10 bin kişi, Cumhuriyet Meydanı´ndan Kartal Şehitliğine kadar yürüdü


Kalkti yuruyus eyledi Avsar elleri,
Agir agir uyanan eller bizimdir,
Hakkimizda HAIN etmis fermani,
Ferman padisahin daglar bizimdir.

Uyandin Kayserim, uyandin da! Biraz gec olmadi mi Allah icin
"Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir"

Mustafa Kemal Ataturk
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş
Üye
Üye
 
İletiler: 1197
Kayıt: Cmt Eki 20, 2007 23:05

Re: Törenle Gelen PKK'lılar ve Tepkiler

İletigönderen ilkkurşun » Pzt Kas 02, 2009 0:42

Sevgili GöktürkMehmet,zararın neresinden dönülse kardır.Bu uyanışı gördük ya ,derimki şimdi şerefsizler rahat uyuyamaz artık.


"Namuslular enaz mamussuzlar kadar cesur olmadıkça,bazı şeylerin kendiliğinden düzelmesini beklemek ,habesle işgalden başka birşey değildir."
Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır. Kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir." MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Resim
Kullanıcı küçük betizi
ilkkurşun
Üye
Üye
 
İletiler: 99
Kayıt: Cum Eki 23, 2009 15:40

Re: Törenle Gelen PKK'lılar ve Tepkiler

İletigönderen maydonos » Pzt Kas 02, 2009 1:04

Arkadaslar Akepenin oy orani 2000 kisiye inince o zaman bir ohh cekebiliriz. Yoksa cabuk unutulur. Bir Ergenekon dalgasi yaratir bu guguslar. Bizim balik beyinli halkimiz unutur.
Resim


Ne MuTLu TüRkÜm DiYeNe
Kullanıcı küçük betizi
maydonos
Üye
Üye
 
İletiler: 1651
Kayıt: Çrş Haz 04, 2008 1:53

Re: Törenle Gelen PKK'lılar ve Tepkiler

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzt Kas 02, 2009 10:35

Habur tutanakları

Hakim, Kandil'den gelenlere "sözde barış grubu", karşılayan kalabalığa ise "örgütün tabanı" dedi.

Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla Kandil ve Mahmur’dan Türkiye’ye gelen 34 kişiden, tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edilen beşinin ifadelerine ve tutanaklara Milliyet ulaştı. Beş kişinin ifadelerinde Öcalan’dan “sayın” ve “önderlik” olarak söz ettiği, örgüt talimatıyla barışa katkı sunmak için Türkiye’ye geldiklerini söyledikleri ve herhangi bir pişmanlık göstermemelerine rağmen “etkin pişmanlık”tan yararlanma ihtimalleri göz önüne alınarak serbest bırakıldıkları tutanaklarla doğrulandı.

Beş kişinin sorgusunu yapan Silopi Sulh Ceza Mahkemesi Hâkimi, Türkiye’nin demokratik açılım süreci yürüttüğünü tutanağa geçti. Tutanaklarda “sözde barış grubu olan PKK’lıların sözde bu süreçteki tıkanıklığı açmak için Öcalan’ın talimatıyla geldikleri” bilgisi yer aldı. Öcalan’ın “elebaşı” olarak geçtiği tutanağın “zanlı anlatımları” bölümünde ise bu tür bir vurgu olmaması dikkati çekti.

Önderlik ve Sayın Öcalan
Kandil ve Mahmur’dan gelen 34 kişiden 5’i, ifadelerinde, Öcalan’dan ‘önderlik’ diye söz etmiş, bu nedenle tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edilmişlerdi. Mahkemede de aynı ifadeleri kullanmakta ısrarlı olan 5 kişinin ‘önderlik’ nitelemesinden vazgeçtiği ancak “Sayın Öcalan” ifadesini kullanmakta ısrarcı oldukları ortaya çıkmıştı. Mahkemenin bu sorunu, tutanağa ‘sayın’ ifadesini geçmeyerek aştığı ve 5 kişiyi serbest bıraktığı kamuoyuna yansımıştı.

Milliyet’in ulaştığı ifade tutanakları, beş kişinin Öcalan’a ısrarla “sayın” demelerine rağmen mahkemenin bu ifadeyi kullanmadığı yönündeki iddiaların da doğru olduğunu gösterdi. Silopi Sulh Ceza Mahkemesi Hâkimi’nin, 5 kişinin ifade tutanaklarının tümünde bir giriş bölümüne yer vererek olayı anlattığı ve “demokratik açılım süreci” kavramının kullanıldığı ortaya çıktı. Burada şöyle denildi:

“Yasadışı PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan’ın, ülkemizde yürütülmekte olan demokratik açılım sürecinin sözde tıkanıklığını açmak amacıyla, yaşadışı PKK terör örgütüne yaptığı çağrılar üzerine, yasadışı PKK terör örgütü üst düzey yöneticilerinin aldığı karar doğrultusunda, örgütün Kandil Kampı’nda ve örgütün kontrolü altında bulunan Mahmur Kampı’nda yaşayan örgüt mensuplarından tespit edilecek sözde barış grubu olarak adlandırılan kadınlı erkekli seçilmiş 30 kişinin (4’ü çocuk toplam 34 kişi) Habur Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye girişlerinin sağlandığı, bu girişimin örgüt güdümünde faaliyet yürüten internet siteleri aracılığıyla örgütün müzahir tabanı ve sempatizanları tarafından sahiplenilip kitlesel karşılama çağrıları doğrultusunda Silopi ilçesinde binlerce insanın toplandığı tespit olunmuştur.” Tutanaklarda böylece, 30 kişinin Öcalan’ın çağrısı ve PKK yöneticilerinin talimatıyla Türkiye’ye geldikleri açıkça belirtildi. Karşılama törenlerini düzenleyenler de “örgüt tabanı ve sempatizanları” olarak nitelendirildi. Böylece gelenlerin örgüt üyesi olduğu da örtülü biçimde kabullenildi.

Öcalan çağırdı, geldiler
Tutanaklarda, tutuklanması istenen beş kişinin savcılık sorgularında terör örgütüne sempati duyduklarını ve Öcalan’dan “Kürt halk önderi” olarak bahsedip onun çağrıları üzerine Türkiye’ye geldiklerini söyledikleri, bu nedenle örgüt üyesi oldukları gerekçesiyle tutuklanmalarının istendiği belirtildi.

Tutanaklarda, sorgulanan beş kişinin susma haklarını kullanmayacaklarını açıkça belirttikleri vurgulanırken, pişmanlık gösterip göstermedikleri konusunda hiçbir ifade yer almadı. Ayrıca beş kişinin “Sorunun çözümü için Öcalan’ın çağrısı olmuştu. Sorunun çözümü için gönüllü olarak ülkeye giriş yapmak ve soruna katkıda bulunmak için böyle bir adım attım” dediği belirtildi. Mahkeme sorgusu sırasında beş kişinin de “Sayın Öcalan” ifadelerini ısrarla kullandıkları kamuoyuna yansırken, bu kelimenin tutanaklara geçmediği görüldü. Hâkimin Öcalan’dan, kendisinin bahsettiği bölümlerde “terör örgütü elebaşı”, şüphelilerin anlatımlarında da “Abdullah Öcalan”ı kullandığı anlaşıldı.

‘Etkin pişmanlık ihtimali’
Zanlıların mahkeme sorgu tutanaklarının tümünün son kısmında şöyle denildi: “Şüphelinin ülkeye kendiliğinden giriş yapmak suretiyle adli makamlara başvurması nedeniyle, hakkında TCK’nın 221. maddesinin uygulanması ihtimaline binaen, şüphelinin sorgusu yapıldığından, başka bir suçtan tutuklu veya hükümlü değilse serbest bırakılmasına karar verildi.”
Böylece herhangi bir pişmanlık belirtmeyen, Öcalan’ın çağrısı ve örgüt talimatıyla Türkiye’ye geldiğini söyleyen beş kişi için TCK’nın 221. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık düzenlemesinin uygulanması ihtimali kurtarıcı oldu.

‘8 yaşındayken babamı JİTEM almıştı’
Tutanaklara göre beş kişi ifadelerinde şunları söyledi:

Nurettin Turgut: 1991’de Irak’a, Erbil şehrine yerleştim. Daha sonra Dohuk’ta bulunan Birleşmiş Milletler denetiminde bulunan Etruş mülteci kampına katıldım. 1998 yılında Mahmur kampına intikal ettim. Bu kampta yaşayan kimselerin örgüte sempatisi olmamakla birlikte herhangi bir örgütün eylemine katılmışlığı olmuyordu. Kürt sorununun çözümü ve demokratik açılıma destek olmak, bölge ve ülke barışına katkıda bulunmak için Irak’tan Türkiye’ye giriş yaptım. Maksadım barışa, huzura katkıda bulunmak. Sorunun çözümü için Abdullah Öcalan’ın da bu hususta çağrısı olmuştu.

Vilayet Yakut: (Axin Amed kod): Ben 2000 yılında Diyarbakır’da yaşamaktayken Romanya’ya, oradan da Almanya’ya gittim. Yörede yaşanan üzücü olaylardan dolayı örgüte katılmaya karar verdim. Irak’a giderek Kandil kampına katıldım. Askeri ve siyasi eğitim aldım.

Elif Uludağ (Zelal kod): 2003 yılında İstanbul’da yaşamaktayken İran’a, oradan Irak’a gittim. Yaklaşık iki yıl Mahmur mülteci kampında kaldıktan sonra 2005 yılında Kandil kampına gittim ve burada örgüte katıldım.

Hüseyin İpek: Ben 1999 yılı ekim ayının 25’inde İran tarafında bulunan Kalereşi kampına gitmek suretiyle örgüte katılmıştım, oradan da Kandil’e geçmiştim. Burada siyasi eğitim aldım.

Musa Tümeğ: Ben 1992 yılında 8 yaşındayken babamın JİTEM tarafından gözaltına alınması ve elinin sakat kalması nedeniyle ailemizle Irak’a gittik. Ekonomik sıkıntılar çekince Dohuk’ta bulunan Birleşmiş Milletler denetiminde bulunan Etruş mülteci kampına yerleştik.

‘Dünya çözüme kilitlenmiş’
Şüphelilerin avukatları, savunmalarında, Türkiye’nin çok önemli bir dönüm noktasından geçtiğini belirterek şunları söyledi: “Tabu haline gelen Kürt sorununun demokratik usullerle çözüme kavuşturulması için müvekkilim ve barış grubu gönüllü katkıda bulunmuştur. Bu gönüllü ve anlamlı davranışa olumlu cevap verilmelidir. Müvekkil aleyhinde toplanması gerekli herhangi bir delil söz konusu değildir. Bütün dünya bu sorunun çözümüne kilitlenmiş durumdadır. Müvekkilimizin salıverilmesi bu sorunun çözümüne çok büyük katkı yapacaktır.”

http://www.gazeteport.com.tr/GUNCEL/NEWS/GP_573269
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Törenle Gelen PKK'lılar ve Tepkiler

İletigönderen bezgin » Pzt Kas 02, 2009 12:09

"Mahmur'dan Olasi Infaz Mangalari Geliyor"


Açılımda sıra, Kuzey Irak aşamasına geldi. AKP iktidarı bir yandan Kukla devletle ekonomik entegrasyon çalışmaları yürütürken; diğer yandan da Mahmur Kampı’nda yaşayanlara vatandaşlık hakkı tanıyarak Türkiye’ye getirmek için girişim başlattı. Plana göre, Mahmur Kampı’nda yaşayan 11 bin kişi yıl sonuna kadar Türkiye’ye getirilecek.


Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Erbil ziyaretiyle, açılımın Kukla Devlet aşaması başladı. Hükümet, bir yandan Kukla Devlet’le ekonomik bütünleşmeyi sağlarken; diğer yandan da Mamur Kampı’ndan yaşayanları Türkiye’ye getirmek için girişimlere başladı.

Hükümetin planına göre kampta yaşayan 11 bin kişi birkaç ay içinde Türkiye’ye getirilecek. İçişleri Bakanlığı, 11 bin kişinin dönüşü için gereken hukuki ve sosyal altyapı incelemesini tamamladı ve Kukla Devlet yönetimiyle temasa geçti.

Mahmur Kampındaki 11 bin kişinin geri dönüşü için çeşitli esneklikler de düşünülüyor. Kampta yaşayan ve askerlik çağına gelen kişilerin Türkiye'ye dönmesi halinde, apar topar askere alınmasını önleyecek yasal bir düzenleme yapılması bile düşünülüyor.

Kampta Iraklı kadınlarla evlenen erkeklerin çocukları da Türk, nüfus kayıt sistemine geçirilecek, kampta doğan çocuklara TC vatandaşlığı da verilecek.

Mahmur Kampından gelecek 11 bin kişi için iş, sağlık güvencesi ve hatta Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Destek Fonu'ndan kaynak aktarılması bile gündemde.

http://ulusalkanal.com.tr/index.php?opt ... 9&Itemid=5
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Re: Törenle Gelen PKK'lılar ve Tepkiler

İletigönderen BabaHoroz » Pzt Kas 02, 2009 12:55

Şehit yakınlarının yürüyüşlerine polis müdahale ediyor ama dün İstanbulda gösteri yapan (yürüyüş) 50-60 kişilik pkklılara uzaktan bakıyor.Bu kişiler pkk ve apo lehine sloganlar atıyor,polis kılını kıpırdatmıyor.Bir vatandaşımız Türk bayrağı açtı diye taşlanıyor yemediği küfür kalmıyor,polis araya girmese linç edecekler adamı.
Bu nasıl bir iş ? Neden devlet izin veriyor teröristlere ? Neden vatanseverlere engel oluyor ?
Sadece ve Sadece DENİZLİSPOR lu,Her konuda Objektif, Dobra, AntiEmperyalist ve Tam Bir TÜRK
Kullanıcı küçük betizi
BabaHoroz
Üye
Üye
 
İletiler: 104
Kayıt: Cum Mar 07, 2008 13:21

Re: Törenle Gelen PKK'lılar ve Tepkiler

İletigönderen maydonos » Pzt Kas 02, 2009 14:11

Ah Babahoroz ah halen bu soru soruluyor, neden?

Turkiye Cumhuriyeti akepe ve onun masa olarak kullanabildigi kurumlarca tasfiye ediliyor. Yunan ve Kurt Cumhuriyeti kuruyorlar. Anitkabiri dahi Turkmenistan'a tasima hayalleri var. Sen farkjnda degil misin Turk Ordusunu artik ulus;ar arasi bir guc olarak kullanilmaya baslandiginin. Basbasbagiriyorlae Erbakanin Balkanlari parcalamaktaki misyonunu onun cocuklarida Turkiye'yi parcaliyorlar.
Resim


Ne MuTLu TüRkÜm DiYeNe
Kullanıcı küçük betizi
maydonos
Üye
Üye
 
İletiler: 1651
Kayıt: Çrş Haz 04, 2008 1:53

Re: Törenle Gelen PKK'lılar ve Tepkiler

İletigönderen saba » Pzt Kas 02, 2009 14:51

Turkiye ile, Turk insani ile alakasi olmayan hatta hatta dusman olan 11000 kisiyi, Amerika’ nin cani Kurt ordusunu, Turkiye’ye getirmek, Sarizeybek’in dedigi gibi, savasi garantilemektir. Bunlari sehirlerden temizlemek, dagdan temizlemekden 1000 kat daha zor. Bir de sinirin otesindeki Barzani birlikleri var daha ne ise yarayacaklari mechul. Amerika zaten emir yollamis, yil sonuna kadar bu is bitecek , diye. Irak’daki Amerikan birliklerini Afganistan’a cekmek zorundalar, yoksa Amerika’nin kendi tahti da Afganistan yuzunden sallaniyor. Bir seneye kadar Kurdista’i ortaya cikaracagiz, garantileyecegiz diye onlarin hizmetcileri mecliste haril haril calisiyor. Bir seneye kadar bu ulkenin sonu galiba felaket olacak, zaten olaganustu hal ilan ederlerse secim falan yok, parcalayana kadar bu ulkeyi iyice azacaklar.
Ben diyorum ki artik Turk milleti kendi can guvenligi icin mahalle, sokak birlikleri kurmak zorunda, bunlar bu eskiyalari alenen getiremedikleri icin, doldurup arabalara otobuslere oyle sesiz sedasiz gecirecekler sinirdan, basimiza bela edecekler. Bence, bu kadar cahil ve vahsi adam her turlu ozgurlugu alinca ancak onune gelen sehri talan edecek, haraca kesecek. Ne Turk devleti nede kendini birsey zanneden DTP, Apo falan bu daglardan gelen yabani insanlara soz geciremez, bu isin sonu buyuk kaos olacak resmen....
Taksimde DTPliler simdi 100 kisi toplaniyorsa, yarin 1000 kisi toplanip cami cerceveyi yikacak, daha bu milletin bayrak acmaya korkacagi gunler gelecek yakinda...Merak ediyorum Taksimde Turk bayragi acan adami bu vatan hainleri linc etmeye kalkinca, o semtin ahalisi, yolda sokakda kosturanlar ne yapmis acaba?
Kullanıcı küçük betizi
saba
Çeviri Takımı
Çeviri Takımı
 
İletiler: 36
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 0:07

Re: Törenle Gelen PKK'lılar ve Tepkiler

İletigönderen bezgin » Pzt Kas 02, 2009 14:59

saba yazdı:Ben diyorum ki artik Turk milleti kendi can guvenligi icin mahalle, sokak birlikleri kurmak zorunda, bunlar bu eskiyalari alenen getiremedikleri icin, doldurup arabalara otobuslere oyle sesiz sedasiz gecirecekler sinirdan, basimiza bela edecekler.


Sokak, mahalle, kahvehane, fabrika, okul, halkin bulundugu her yeri korumamiz gerekiyor. Birbirimizi uyarmaliyiz, tahriklere kapilmak "merkezin" ekmegine yag sürer. Bunun yerine daima tetikte olmak ve kiskirticilari belki "kendimizi de feda ederek" adalete teslim etmeliyiz. Allah hepimizin yardimcisi olsun.
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Re: Törenle Gelen PKK'lılar ve Tepkiler

İletigönderen BabaHoroz » Pzt Kas 02, 2009 16:01

maydonos yazdı:Ah Babahoroz ah halen bu soru soruluyor, neden?
.


Cevabı belli sorunun ama soru şekline getiriyoruz ki ,hem suç olmasın hem de insanlar düşünsün bu konuyu diye
Sadece ve Sadece DENİZLİSPOR lu,Her konuda Objektif, Dobra, AntiEmperyalist ve Tam Bir TÜRK
Kullanıcı küçük betizi
BabaHoroz
Üye
Üye
 
İletiler: 104
Kayıt: Cum Mar 07, 2008 13:21

Re: Törenle Gelen PKK'lılar ve Tepkiler

İletigönderen sessiz sedasız » Prş Kas 12, 2009 18:02

8 PKK'lı daha Türkiye'de

Habur'daki 8 PKK'lının ardından bugün yeni bir teslim olma haberi daha geldi.
Reuters'in haberine göre 8 PKK'lı güvenlik güçlerine teslim oldu, ancak onların teslim olma nedeni açılıma destek değil, terör örgütünden kaçmak.

Uluslararası Reuters haber ajansı, sekiz teröristin Kuzey Irak’taki PKK kamplarından kaçarak Şırnak’ın Silopi ilçesinde teslim olduğunu bildirdi.

Reuters mahkeme yetkililerine dayandırdığı haberinde, Silopi’de teslim olan PKK’lıların Diyarbakır’da savcılar tarafından sorgulandığını belirtti.

PKK’lıların güvenlik güçlerine Kuzey Irak’taki kamplarda Türkiye’ye dönmek isteyen çok sayıda teröristin olduğunu söylediği bildirildi.

Kaynak
Sen ne kadar bilirsen bil,Senin bildiğin karşındakinin anladığı kadardır.
Kullanıcı küçük betizi
sessiz sedasız
Üye
Üye
 
İletiler: 988
Kayıt: Cum Mar 28, 2008 1:55
Konum: istanbul

Re: Törenle Gelen PKK'lılar ve Tepkiler

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Kas 12, 2009 19:57

Habur Savcıları Suç İşledi!

İnternetajans Habur sınır kapısında görevlendirilen özel yetkili savcılar hakkında suç duyurusunda bulunuyor…

Geçtiğimiz günlerde terör örgütü PKK militanı 30 kadar terörist Kuzey Irak’ta bulunan kamplardan Türkiye’ye giriş yapmıştı.

Adalet Bakanlığı tarafından görevlendirilen özel yetkili savcı ve hakimler için Habur sınır kapısında geçici bir mahkeme kurulmuştu. Yani adalet eli kanlı teröristin ayağına gitmişti.

Sınırda görevli askerler nöbet kulelerinde ellerinde dürbün gelecek olan PKK’lı terörist grubu beklemek durumunda kalmış ve başlarına bir şey gelip gelmediğinden endişe duymak zorunda bırakılmıştı.

Üzerlerinde PKK bayrağı bulunan örgüt kıyafeti ile gelen teröristler devletin güvenlik güçleri tarafından karşılanmışlardı. Eli kanlı terör örgütü PKK’nın cici teröristleri Savcılar tarafından sorgulanıp seyyar mahkemelerce serbest bırakılırken, yurdun dört bir yanında bu durumu protesto eden Türk halkı T.C. polisi tarafından izinsiz gösteri düzenledikleri gerekçesiyle coplanmış ve tartaklanmıştı.

Teröristlerin serbest bırakılması yetmemiş gibi bir de onları karşılamaya gelen onbinlerce DTP’li, ellerinde PKK bayrakları ve Apo posterleriyle polis koruması altında tv kanallarından saatlerce canlı olarak şov yapmış ve Türk halkı da bu yaşananları kuzu kuzu izlemek durumunda bırakılmıştı.

Karşılanan PKK’lı teröristler günlerce giydikleri o örgüt kıyafetleriyle otobüsler üzerinde il il dolaşıp adeta savaş kazanmış askerler edasıyla halkı selamlamışlardı.

Olayın bu tarafı günlerce konuşulup tartışıldı. Hatta bu durum bazı vatansever savcıları rahatsız etmiş olacak ki, yaşanan rezillik için soruşturma başlattılar.

Ancak bizim sizlere anlatmak istediğimiz konu başka. Geçtiğimiz gün teslim olan ve sonrasında serbest kalan PKK’lı teröristlerden 4’ünün asker kaçağı olduğunun ortaya çıktığı haberlerini okumuşsunuzdur. Buraya kadar her şey normal görünüyor. Ama olayın iç yüzü öyle değil ne yazık ki.

Türkiye’de asker kaçağı olan bir vatandaşın kimlik sorgulamasında bu durum anında ortaya çıkıverir. Kaldı ki sınırda özel yetkili savcılar tarafından sorgulanan PKK’lı teröristlerin kimlik tespiti ve sorgusu yapıldığı da tutanaklarda sabit. Yalnız gözden kaçan ayrıntı bu kişilerden 4’ünün asker kaçağı olduğu oracıkta tespit edildiği halde serbest bırakıldığıdır.

İnternetajans olarak pişman dahi olmadıklarını dile getiren ve Abdullah Öcalan için “o bizim liderimiz ve sayın Öcalan” sözlerini söyledikleri halde savcılar tarafından tutanaklara geçirilmediğini bizler basında izledik. Ancak sizler Türkiye Cumhuriyeti’nin Savcıları: basında yer almasına karşın tüm bu yaşananlar karşısında sessiz kalmayı yeğlediniz. Ancak kimlik tespitleri sırasında asker kaçağı oldukları ortaya çıkan ve bu duruma rağmen o kişileri serbest bırakan özel yetkili hakim ve savcılar hakkında bizler suç duyurusunda bulunuyoruz.


http://www.internetajans.com/default.asp?NID=84872
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Törenle Gelen PKK'lılar ve Tepkiler

İletigönderen sessiz sedasız » Cum Kas 13, 2009 4:51

Türkiye'de Yugoslavya Sendromu

Ortadoğu’nun en kilit ülkesi Türkiye, 100 yıla yaklaşan Kürt sorununda sancılı bir sürecin içinde. Türk Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Kürt sorununa dair güzel şeyler olacak” açıklamasıyla alevlenen tartışma, hükümetin somut girişimleriyle geri dönülmez bir yola girmiştir. Türk İçişleri Bakanı sivil toplum kuruluşları, yazarlar, muhalefet partileriyle kapsamlı toplantılar yaptı. Başbakan Tayyip Erdoğan da yıllardır randevu bile vermediği PKK’nın siyasi kolu DTP’nin lideri ile TBMM’de buluştu. Erdoğan, DTP ile her ne kadar Başbakan sıfatıyla değil, parti lideri sıfatıyla görüştüğünü söylese de, herkes görüşmenin anlamının farkındadır.

Türk Hükümeti bütün görüşmelerinde ve attığı adımlarda planıyla ilgili net bir yol haritası çizmedi. Yolun başında Erdoğan’ın ağzından “Kürt açılımı” tanımı çıkmıştı. Bir süre sonra Kürt kelimesini çıkardı ve “demokratik açılım” olarak ifade etmeye başladı. Bu durum Kürt kelimesine bile tahammül edilmeyen bir noktada, sorunun nasıl çözüleceği eleştirilerine neden olmaktadır.

MUHATAP

Kürt açılımı ilk kez Ağustos ayındaki MGK’da görüşüldü. İki ayda bir toplanan, askeri kanat ile hükümetin cumhurbaşkanı başkanlığında bir araya geldiği Türkiye’nin en üst danışma organı MGK, açılıma destek veren bir bildiri yayımladı. Bu durum asker ve sivil kesimin uyum içinde olduğunu gösterir bir kanıttı.

Ağustos sonu ve Eylül başında PKK’nın gerçekleştirdiği saldırılar, sürecin köküne konulmuş dinamit gibi etki yarattı. Erdoğan, durumun farkına vardı ve saldırıları “sürece sabotaj” olarak lanetledi. Oysa objektif olarak bakıldığında, saldırılar PKK’nın muhatap alınma gayreti olarak değerlendirilebilir. Zira DTP Kürt sorununda muhatabın PKK’nın hapisteki lideri Abdullah Öcalan olduğunda ısrarcıdır. Türk hükümeti ise bunu şiddetle reddetmektedir. Erdoğan için muhatap demokratik yollardan seçilerek Türk Meclisi’ne giren DTP’dir.

KÜRTÇE ENSTİTÜ

Aradan geçen zamanda somut adım olarak ortaya atılan birkaç kırıntı bile hala belirsizliğini korumaktadır. Bunların en başında üniversitelerde Kürtçe eğitim verilmesine ilişkin çalışmalar vardır. Türkiye’nin güneydoğusundaki Mardin’de kurulan Artuklu Üniversitesi Kürtçe bölümü açmak istemiş, kararı onaylayacak olan Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) işin içinden bir türlü çıkamamıştı. Günler süren görüşmeler sonunda YÖK Genel Kurulu 8 saat süren bir toplantı yaptı ve 10 Eylül’de Kürtçe bölüme şartlı izin vermiştir. Şart, bölümün adının Kürtçe değil “Türkiye’de Yaşayan Diller Enstitüsü” olmasıdır. Şubat 2010’da kurulması planlanan Enstitü’de Kürtçe’nin yanı sıra mevcut yaşayan diller arasında yer alan Farsça, Süryanice, Lazca, Arapça ve Ermenice de eğitim verilecektir. Sadece Kürtçe bölümünün açılamamasının nedeni, 1982 tarihli Türk Anayasası’dır. Zira Anayasa’nın 3. Maddesinde Türkiye’de dilin Türkçe olduğu belirtilmektedir. 4. Maddede ise bu hükmün değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği vurgulanmaktadır. Bu şartlar altında Kürtçe okullarda hangi şekilde öğretilecektir:

· Yabancı bir dil olarak mı,

· İkinci bir resmi dil olarak mı?

Şayet yabancı bir dil olarak öğretilecekse, bu hangi ülkenin dilidir? Türkiye, Kuzey Irak’taki Kürdistan Hükümeti’ni bile “Bölgesel Kürt Yönetimi” adıyla tanımaktadır.

Kürtçenin ikinci resmi dil olması ise, bugünden bakıldığında koyunları bulutlarda otlatmak kadar imkansızdır. Türk hükümetinin ikilemi de buradadır. Bunu hayata geçirmek için Anayasa değişikliği yapmak zorunludur. Aslında Erdoğan hükümetinin yeni bir anayasa için çalışması uzun süredir vardır. Ancak bir türlü olgunlaşamamıştır.

ORDUNUN TUTUMU

Güçlü Türk Ordusu’nun başındaki Generaller ise, ilk olarak Türk tanımına yeni bir anlayış getirerek tartışmalara dahil oldular. Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir” tarifiyle yeni bir pencere açmış oldu.[1] Geçmişte “Türkiye Halkı” demek siviller için bile korku sebebiydi. Çünkü Türkiye halkı bazı kesimler tarafından Türkiye’de Türkler dışında halkların da yaşadığının kabulü olarak görülüyor ve şiddetle karşı çıkılıyordu. Ne ironi ki; bugün iktidardaki Türk hükümeti de aynı muhafazakar gelenekten gelmektedir.

AKTÖRLER

İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın basın toplantısıyla başlayan açılımın ilk günleri epey hareketliydi. Çalıştaylar, toplantılar, demeçler bir yana Başbakan’ın TBMM Grubu’nda yaptığı konuşmayla son “Ulusa Sesleniş”i, devletin yıllardır uygulaya geldiği Kürt politikasının sıkı birer özeleştirisiydi ve devletteki paradigma değişimini gösteriyordu. Fakat muhalefetten gelen direnç, DTP’nin radikalizmi gibi nedenlerle frene basıldı.

Ana muhalefet Partisi CHP’nin lideri Deniz Baykal başından itibaren açılımı sert bir şekilde eleştirdi ama kapıları asla tam anlamıyla kapamadı. AKP liderinin Atalay yerine bizzat CHP ile görüşmek istediğini ve bunu sonuna kadar zorlayacağını beyan etmesinden bu buluşmanın muhtemelen gerçekleşeceği sonucuna varabiliriz. Tabii böylesi bir durumda CHP “daha avantajlı” bir pozisyonda olacaktır.

Milliyetçi MHP’nin lideri Devlet Bahçeli her vesileyle açılım sürecinde hiçbir şekilde yer almayacaklarını vurguluyor. Bahçeli bu sert tutumuyla, özellikle AKP ile MHP seçmenlerinin içiçe olduğu Anadolu taşrasında etkili olmayı, hatta CHP seçmeninin de bir kısmına ulaşmayı hesaplamaktadır. Bu stratejinin başarısı, Kürt açılımının başarısıyla orantılı olacaktır. Eğer hükümet Kürt sorununun çözümünde belli bir gelişme kaydederse MHP’nin silahı elinde patlayabilir; fakat tersi bir durumda MHP’nin kârlı çıkacağı da açıktır.

Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ, açılım hakkındaki sessizliğini 30 Ağustos Zafer Bayramı vesilesiyle yazılı olarak bozdu ve kırmızı çizgileri iyice kızıllaştırdı. Her ne kadar TSK o günden beri sessizliğini korumaya özen gösterse de hükümetin işini pek kolaylaştırmadığı yolunda söylentiler giderek artıyor. En azından TSK’nın açılım sürecinde “aktif” olarak yer almadığını ve bunun sorumluluğuna ortak olmak istemediğini net olarak söyleyebiliriz.

Başlangıçta açılımı hararetle destekleyen PKK’nın siyasi kolu DTP’liler, Öcalan ve PKK’nın dışlandığını fark eder etmez dillerini radikalleştirdiler. Fakat bu tutumlarının, açılımı yürütenler ve ona destek verenlerin sert tepkisiyle karşılaşması, hatta Öcalan’ın bile DTP’lileri “ne yaptıklarını bilmiyorlar” diye eleştirmesi geri adım atmalarına neden olmuştur.

SOMUT ADIMLAR

Türk Hükümeti’nin planladığı ve Ağustos ayı MGK’sında tartışıldığı anlaşılan somut adımlar şu başlıklar altında toplanabilir:

1. Temel Şart Silah Bırakma:

Türk hükümetinin ve kamuoyunun en temel beklentisi PKK’nın silah bırakmasıdır. Ancak PKK ve DTP’nin bunun için hükümetin atması gereken adımlar olduğunu söylemeleri süreci kilitlemektedir. Zira bu tutum Erdoğan’ın hareket alanını daraltmaktadır. Zaten atılacak diğer adımlar da bu şartın yerine getirilmesine bağlıdır. Ancak Müslümanlar için kutsal olan Ramazan ayı sonuna kadar uzattığını söylediği ateşkes döneminde PKK’nın saldırıları sürmüştür.

2. Mahmur Kampı’nın boşaltılması:

Körfez Savaşı sonrasında çeşitli nedenlerle Kuzey Irak’a göz eden Türkiye Kürtleri, Türkiye-Irak sınırına yakın Mahmur Kampı’nda yaşamaktadır. BM verilerine göre kampın nüfusu 11.350’dir. Kamp, PKK’nın lojistik ve militan yuvası olarak 11 yıl boyunca genişledi. 2004 yılında Türkiye ile ABD-Irak hükümeti arasında yapılan anlaşma ile Mahmur’un kapatılması ve kampta yaşayanların geri dönüşü resmi belgeye bağlanmıştı. Ancak uygulama bir türlü gerçekleşmedi. Şimdi Türkiye, PKK’nın üssü haline gelen Mahmur’un BM Mülteciler Yüksek Komiserliği kanalıyla boşaltılmasını istiyor. Kampta yaşayanların Iraklı eşleri ve çocukları dahil hepsinin yasal hakları Ankara tarafından güvence altına alınacaktır.

3. Kürtçe Yayının Genişletilmesi:

Aslında Türkiye, AB süreci çerçevesinde son 10 yılda Kürt sorunu ile ilgili çeşitli somut adımlat attı. Bunlardan en dikkat çekeni devlet televizyonu TRT’nin Kürtçe kanal açmasıydı. TRT ŞEŞ (ŞEŞ: Kürtçe’de 6) yayınları daha da genişletilecektir.

4. İlköğretimdeki Türklüğe vurgu yapan müfredatın değiştirilmesi. İlkokul öğrencilerinin her sabah okudukları andın kaldırılması (andın sözleri Türklüğe vurgu temelinde yurttaşlık ödevlerini içermektedir).

5. Kürtçenin seçmeli ders olarak okutulması:

Yasal/anayasal değişiklik gerekmeksizin, MEB’in, Kürtçeyi de; takviyeli İngilizce, Drama, Futbol, Medya Okuması ve Bilişim dersleri gibi, seçmeli ders olarak müfredata yerleştirmesi. Türkiyeli Kürtlerin yaşadığı Güneydoğu Anadolu Bölgesine 200 yeni okul yapılması.

6. AB müktesebatı çerçevesinde yapılacak yasal değişikliklerle, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi. (Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki kentlerin yönetimi çoğunlukla PKK’nın siyasi kanadı DTP’nin elindedir.)

7. PKK’nın tutuklu lideri Abdullah Öcalan’ın hapis koşullarının değiştirilmesi. Marmara Denizi’nde bulunan İmralı adasındaki hapishanede tek başına kalan Öcalan’ın yanına yeni mahkumların gönderilmesi.

8. Af:

Kuzey Irak’ta ya da Türkiye’deki dağlarda yaşayan teröristlere yönelik kapsamlı bir af çıkarılması. Bunun için Türk Ceza Kanununda yer alan 221. Maddenin daha etkin hale getirilmesi. Böylece suça bulaşmamış PKK’lıların Türkiye’de affedilmesi, lider kadronun Irak ve Türkiye dışında üçüncü bir ülkeye (muhtemelen İskandinavya) gönderilmesi.

SENARYOLAR

A. Kürt Açılımı Başarılı Olursa:

Sürecin başarılı olması durumunda Türk hükümetinin beklentileri ışığında muhtemel gelişmeler şu başlıklarla özetlenebilir:

- Terör eylemleri sona erecek,

- Terör nedeniyle güvenliğe ayrılan kaynaklar yatırıma aktarılabilecek,

- Türkiye-Irak-Suriye arasındaki ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal işbirliği sağlam zemine oturacak,

- Bölgesel kalkınma için Türkiye’nin eli güçlenecek,

- Türkiye’de iki halkın (Türkler ve Kürtler) yaşadığı yarı resmi olarak tanınmış olacak,

- Türkiye ve Kuzey Irak tek bir ekonomik bölge haline gelecek,

- Türkiye’nin AB süreci ivme kazanacak,

- Erdoğan’ın partisi (AKP) batı ve orta Anadolu’da kısmi oy kaybına uğrayacak,

- Türk hükümeti kemikleşen sorunu kendisinin çözdüğünü söylerken, PKK devlete istediklerini yaptırdığını söyleyecek,

- Irak ve Suriye sınırı boyunca konuşlanan 230 bine yakın Türk askeri sayısı azaltılacak.

- Türk Ordusu savunma alımlarında daha esnek davranacak,

- Türkiye kademeli olarak yarı-profesyonel orduya geçecek, asker sayısı azaltılacak.

B. KÜRT AÇILIMI BAŞARISIZ OLURSA

1. Statüko Sürecek:

- Terör eylemleri devam edecek,

- Türk Ordusu’nun terörle mücadelesi sürecek,

- Türkiye ile Irak arasındaki ilişkiler zaman zaman gerilecek,

- Irak petrol ve gazının batıya sevk edilmesinde engeller yaşanacak,

- Kürtlere yönelik sosyal açılımlar korunacak; ancak tartışmaya açılacak,

- Erdoğan, statüko yanlılarının çözümü engellediğini, PKK Erdoğan’ın samimi davranmadığını söyleyecek,

- DTP ve AKP’ye yönelik siyasi baskı oluşacak,

- İki parti de oy kaybına uğrayacak,

- Türkiye’nin AB süreci sürüncemede kalacak.

2. İç Savaş

1990-91-92-93 yıllarında yaşanan süreç ile 2003 yılından bu yana yaşanan süreç şaşırtıcı benzerlikler göstermektedir. Muhtemel bir iç savaş senaryosunu bu çerçevede ele almak gerekmektedir.

PKK, 1. Körfez Savaşı sonrasında Suriye’nin kontrolündeki bölgeden çıkmış, Kuzey Irak’a yerleşmiş, burada güçlenmiş ve saldırılarını buradan artırmıştı.

Şartları oluşturan en temel faktör Kuzey Irak’taki otorite boşluğu idi. Otorite boşluğunu sağlayan en temel faktör ise, BM Güvenlik Konseyi’nin 5 Nisan 1991 tarih ve 688 sayılı kararıydı. Zira bu kararla Irak merkezi hükümetinin 36. Paralel’in kuzeyindeki Irak toprakları üzerindeki otoritesi ortadan kaldırılmıştı. Bu bölgeyi koruma görevi ise Türkiye’nin Güneydoğusuna konuşlandırılan ABD, İngiliz ve Fransız koalisyon askerlerine verilmişti. Türkiye'de İncirlik (Adana) ve Pirinçlik'e (Malatya) konuşlanmış 77 uçak ve helikopter ile 1862 kişilik personelden oluşan güç, Türk askeri otoriteleri ve siyasiler tarafından PKK’ya lojistik sağlamakla suçlandı. O dönemde terörle mücadeleden sorumlu Türk birliklerinin komutanı Org. Eşref Bitlis’in görevi sırasında şaibeli bir uçak kazasında ölmesi suikast iddialarını gündeme getirdi. Konu mahkemeye taşındı ve saygın bilim adamlarının Türk Ordusu için hazırladığı bilirkişi raporlarında suikast olasılığı ele alındı. Org. Bitlis’in, Amerikan, İngiliz ve Fransız koalisyon güçlerinin PKK’ya lojistik sağladığını Cumhurbaşkanı’na rapor ettiği gündeme geldi.

1992 yılında Kuzey Irak’taki yerini sağlamlaştıran PKK, Türkiye’nin Güneydoğusunda bir halk ayaklanması planladı. Abdullah Öcalan’ın 17 Ocak 1992 tarihli “Ayaklanma Taktiği Üzerine Tezler ve Görevlerimiz” başlıklı emriyle Ağustos ayında ayaklanma başlatıldı. Stratejiye göre, Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı Elazığ, Bingöl, Muş, Diyarbakır, Siirt, Batman ve Bitlis kentleri PKK’lılar tarafından dağlardan kuşatılacaktı. Kentteki gerillalar sıradan halkın yaşadığı yerlerden güvenlik güçlerine ateş açacak, güvenlik güçlerinin karşılık vermesi üzerine, ‘Türk Ordusu halkın üzerine ateş açtı’ denilerek halk ayaklanması başlatılacak, dağdaki gerillalar da yardıma gelerek bu kentlerde kontrolü ele geçirecekti. Bu strateji bir yere kadar uygulandı. Ancak başarısız oldu.

Bunun üzerine 1993 yılında PKK’nın ateşkes ve silah bırakma talebi gündeme geldi. Bu talebi gündeme getiren bugün Irak Cumhurbaşkanı olan, o dönemde Kuzey Irak’taki siyasi liderlerden Celal Talabani idi.

Abdullah Öcalan’ın Türkiye tarafından ele geçirilmesiyle birlikte 1997-2003 arasında Türkiye’ye yönelik terör durdu. Irak’ın işgaliyle birlikte yeniden arttı. Türkiye özellikle askeri kanattan en üst düzeyde PKK’yı ABD’nin desteklediği suçlamasını yaptı. [2] Saygın Türk gazetelerinde ABD’li yetkililerle PKK’lıların Kuzey Irak’ta birlikte çekilmiş fotoğrafları yayımlandı. [3]

Terörün artmasıyla birlikte ABD-Türkiye-Irak üçgeninde siyasi çözüm gündeme geldi. PKK geçici bir süre ateşkes yaptığını ve “onurlu bir barış” istediğini ilan etti. Gelinen aşamadaki açılım bu sürecin sonucudur. Ancak başarısız olması halinde iç savaş senaryolardan biridir:

· PKK saldırıları artar,

· Türk Ordusu operasyonlarını yoğunlaştırır,

· Olağanüstü hal geri gelir,

· Türkiye-Irak sınırı kapatılır,

· Türk Ordusu Kuzey Irak’a askeri operasyonlara başlar,

· Türk Ordusu Kuzey Irak’a yerleşir,

· Türkiye, ABD ile Irak’ta karşı karşıya gelir,

· PKK İran’a kaçmaya çalışır,

· Türkiye ve İran arasında yeni bir ittifak doğar,

· Son 3 yılda gelişen Türkiye-Irak ilişkileri tahrip olur,

· DTP kapatılır (halen Anayasa Mahkemesi’nde kapatma dosyası bulunmaktadır),

· DTP milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılır ve tutuklanırlar,

· DTP’li belediye başkanları görevlerinden alınır ve tutuklanırlar (haklarında soruşturmalar sürüyor),

· PKK saldırılarını Türkiye’nin batısına yaymaya başlar,

· Batıda artan milliyetçilik çatışmaya dönüşür (Kürt nüfusun büyük bölümü İstanbul, İzmir, Antalya, Bursa, Sakarya gibi zengin batı illerinde yaşamaktadır),

· Erdoğan seçime gitmek zorunda kalır; iktidarı kaybeder.

· Türkiye-AB ilişkileri kopar, Ankara siyasi baskı altına alınır,

· Batı Türkiye’ye silah ambargosunu ağırlaştırır,

· Türkiye, Irak’tan çekilecek ABD askerlerine üslerini kapatır (1 Mart 2003 kararı gibi)

· Türkiye’nin NATO üyeliği tartışmaya açılır,

· NABUCCO projesi tamamen ortadan kalkar,

· Türkiye batıdan uzaklaşır; Rusya, Çin, Hindistan, İran bloğuna yanaşır.

SONUÇ

Türkiye, uluslar arası dengelerin de etkisiyle, kabuk değiştirmektedir. Bu değişimde geriden gelen en ciddi engel olarak PKK terörü ve Kürt sorunu görülmektedir. Son 10 yılda Ankara Kürt sorunu ile ilgili ciddi adımlar atmıştır. Türk Ordusu dahi özeleştiri yapmaktadır. Türk hükümeti ise geri dönülmez bir yola girmiştir. Türkiye’yi 1980’lerin Soğuk Savaş gözlüğüyle izlemek yanlış bir strateji olacaktır. Bu açıdan bakıldığında dışarıdan Türkiye’ye yapılacak müdahaleler karşıt sonuçlar doğuracaktır. Türkiye ile müttefikleri arasında 1990’dan sonra yeniden düzenlenmeye çalışılan dengelerde, artık Türkiye farklı bir konumdadır. Her hayal kırıklığında boynunu büken Türkiye’den yakın çevresi farklı seçeneklerle çevrelenmiş bölgesel bir güce dönüşmüştür. Yaşanan sürecin Türkiye’yi götüreceği yer; tıpkı 35 yıl önceki gibi kendi kararını alıp, kendi yoluna gitmesi olacaktır.

Türkiye’nin gerçek demokratikleşme sorunu, kültürel haklardan öte feodal kalıntıları tasfiye etme sorunudur. Peki bunu kimler başarabilir: Feodal kalıntıların temsilcileri mi, yoksa çağdaş Türkiye’nin değerleri mi?

Özer Çetinkaya

Kaynak
Sen ne kadar bilirsen bil,Senin bildiğin karşındakinin anladığı kadardır.
Kullanıcı küçük betizi
sessiz sedasız
Üye
Üye
 
İletiler: 988
Kayıt: Cum Mar 28, 2008 1:55
Konum: istanbul

Re: Törenle Gelen PKK'lılar ve Tepkiler

İletigönderen bezgin » Sal Kas 24, 2009 18:37

PKK Van'da Şeref Tribününde

İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

ÖncekiSonraki

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x