TRUMP’IN ‘YENİ KORUMACILIK’I

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

TRUMP’IN ‘YENİ KORUMACILIK’I

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Pzr Mar 30, 2025 15:51

TRUMP’IN ‘YENİ KORUMACILIK’I
Trump ya da Trump’la birlikte geleceği söylenen ‘Yeni Korumacılık’ (neo-protectionisme) anlayışına döneceğimizi söylemiştik.
Ki bu ‘yeni korumacılık’, bir yandan ‘Atatürkçülük’ ve öte yandan ‘ulusalcılık’ (ya da milliyetçilik) taraftarları için kulağa hoş gelen bir terim olabilmektedir.
Ancak, altını çizerek söyleyelim ki, her konuda olduğu gibi, bu konuda da yeterli ‘tarihsel’ ve ‘kuramsal’ bir altyapıya sahip olmadan takınılan bir tutum olacaktır.
Nitekim bu tutum, Marx’ın Manifesto’da söylediği “Tarihi tanımayanlar onu yeniden yaşamak zorunda kalırlar” (Celui qui ne connaît pas l’histoire est condamné à la revivre) sözünü anımsatmaktadır.
Şu farkla ki, yine Marx’ın söylediği üzere, tarih tekerrür eder ama ama “birincide trajedi ise ikincide komedi” olacaktır. (La première fois comme une tragédie, la seconde fois comme une farce).
Trump’la birlikte, bu kez A.Smith değil ama B.Smith adlı bir yazar, mademki globalizm çökmüştür, o zaman ulusların savaş tehlikesine karşı kendi geçim kaynaklarını üretmekten başka çareleri kalmayacaktır anlamına gelecek bir makale kaleme almıştır. ( Brandon Simith, “Alors que le globalisme décline, les nations doivent produire leurs propres moyens de survie à la menace de guerre”)
Bu, Türkiye’de çoktandır dillendirilen ‘üretim ekonomisi’ teranesini destekleyen bir anlayış olarak görülebilir.
Hatta ‘emperyalizm karşıtlığı’, ‘solculuk’, ‘yurtseverlik’ vb gibi sloganlaştırmalara da uygun düşebilir.
Oysa Trump’ın ‘Yeniden Büyük Amerika’ ya da ‘Önce Amerika’ sloganlarıyla örtüşen bir slogan olduğu da apaçıktır.
O zaman günümüzün en büyük emperyalisti olan ABD ve onun başkanının ‘yeni öğretisi’ ile örneğin Türkiye gibi azgelişmiş ülkenin savunacağı ilke ve programlar da örtüşüyor denilebilecek midir?
Kaldı ki, hem ‘serbest ticaret’ ve A.Smith’çi olup hem de ‘yeni-korumacı’ ve B.Smith’ci olunabilir mi diye sorulabilir.
Bu soruyu yanıtlayabilmek ve ‘yeni kuram’ları değerlendirmek için ‘tarih’e dönmek zorundayız.
Bunun için de, Türkiye öğretilen ‘iktisadî düşünce tarihi’ne bir göz atmamız gerekebilir.
Her ne kadar, son gelişmeleri ayrıntılı olarak bilmesem de, Türkiye’de ‘iktidaî düşünce tarihi’nde, Marx söyle dursun, ama ne Friedric List ve ne de Henry Caherles Carey’in görüşlerine yeterince yer verilmediğini biliyorum.
Oysa F.List’in çalışmaları, Almanya’yı Almanya yapan Otto von Bismarck’ın başucu kitapları olmuş, Henry Charles Carey’in tezleri de Amerika’yı Amerika Birleşik Devletleri yapan Abraham Lincoln’dan (1861-1865) Woodrow Wilson’a (1913-1921) kadar neredeyse Cumhuriyetçi veya Demokrat demeden tüm ABD başkanlarının ‘ekonomik öğreti’lerinin temelini oluşturmuştur.
Dahası, Carey’in öğrencilerinden üçü, Franklin Delano Roosevelt’in (1933-1945) New Deal programını hazırlayanlar arasında yer almışlardır.
Demek ki, Türkiye’de ‘korumacılık’ denilince hemen akla 1930’ların gelmesi, tarihin ancak ve sadece bir ‘kesit’ini ele almak demek olup, ‘iktisadî düşünce’yi de gereğince izlememek olmaktadır.
Ve Trump’ın ‘yeni-korumacılık’ ya da ‘yeniden büyük Amerika’ öğretisinin de özünde Woodrov Wilson’un ‘Amerika amerikalılarındır’ sloganının yeniden dillendirilmesinden başka bir şey olmadığı söylenebilir.
O zaman, hemen hemen aynı dönem iktisatçıları olarak F.List, Karl Marx ve Charles Carey’in görüşlerine biraz yakından bakmak gerekecek demektir.
Her şeyden önce Marx’ın da Carey’i ‘iyi ekonomist’ler arasında gördüğünü belirtelim.
Çünkü Carey, “Toplumu toplum yapan insan değil ama insanı insan yapan toplumdur” görüşünün sahibi olarak ‘toplumcu’ bir felsefeyi savunmaktadır.
Sonra ‘serbest ticaret’ konusunda, ‘ticaret’ (commerce) ile ‘dış ticaret’i (negoce) birbirlerinden ayırmakta ve her ikisinin aynı zamanda tüm taraflar için ‘yararlı’ olamayacağını ileri sürmektedir.
Ardından “demokrasiler ve diktatörlükler arasındaki serbest ticaretin her ikisini de zenginleştireceğini ve liberalleştireceğini iddia etmek” ancak A.Smith’cilerin ham hayalleri olacağını söylemektedir.
Ve daha ileri giderek, temel ekonomik kategoriler olan “Değer, Emek, Sermaye, Zenginlik, Rant’ı da Simitçi ekonomistlerin tanımladığı biçimde tanımlamamaktadır
Simitçi ‘serbest ticaretçiler’in ‘tüketici’ olarak tanımladıkları grubu da ‘işçiler ve çiftçiler’ diye üzerine basarak ayırmaktadır.
Şimdi neden List, Marx ve Carey’in Türkiye’de okutulan ‘iktisadî düşünce’de yeterince işlenmediği de böylece anlaşılmış olmaktadır.
Çünkü ‘ekonomi’nin ‘politika’yı belirlediğini görmeyerek, bir yanda ‘ekonomist’ öte yanda ‘siyaset bilimci’ yetiştirip, sonra da kâh ‘üretim ekonomisi’ kâh Trump’çı ‘yeni korumacılık’ türü temelsiz ‘kuramlar’ türetmek de ancak böylece mümkün olmaktadır.
Ki, ardından medyada ahkâm kesmenin yolu da açılmış ola...
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1674
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x