TSK'ya Balyoz Darbesi

Genel & Güncel Konular

Re: TSK'ya Balyoz Darbesi

İletigönderen teomankara1 » Cum Tem 13, 2012 6:49

Bu milletin ordusu eger 1960-70-80-98 darbelerini yapmasalardi, bir basbakani ve uc solcu genci asmasaydi, maras/sivas katliamlarinda arkasini donup gitmeseydi, diyarbakir mamak cezaevleri olmasaydi, basina torba gecirtmeseydi, jitem olmasaydi, ugur mumcu oldurulmeseydi, pkk lilari ordu gorevlisi yapmasalardi, ordu elemanlarina amerikanin maas odemesine goz yummasaydi ve maasi kesilince para icin ecevite gitmeseydi, taksimde insanlar katledilmeseydi, azicik ilimle bilimle ilgilenip kendisini gelistirseydi teknolojiyi ogrenseydi ve gelistirseydi, degisik bolgelerde insanlara azap cektiriceklerine egitim verselerdi, ordu yazismalari ilk once amerikan subaylarinin elinden gecmeseydi, mhp yi desteklemeseydi, agca askeri cezaevinden kacirilmasaydi, kenan evren din somurusu yapmasaydi, erlerine cop toplatmak yerine ilim ogretseydi, halki insan olarak gorselerdi, para icin turkiyeye geri kalmis ekipman almasalardi, kibirisa topu olmayan tank gondermeselrdi, her emekli ordu gorevlisi ozel bir sirlette calismasydi, ucaklarimizda kendi yazilimlarimiz olsaydi ve bunun gibi su an hatirliyamadigim bircok sey olmasaydi belkide bugunler hic olmazdi
Kullanıcı küçük betizi
teomankara1
Üye
Üye
 
İletiler: 1
Kayıt: Cum Tem 13, 2012 6:45

Re: TSK'ya Balyoz Darbesi

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Eyl 01, 2012 13:25

Özden Örnek: 'Balyoz AKP ve Cemaatin Komplosu'

Balyoz davasında son savunmasını yapan eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, Balyoz davasının bir komplo olduğunu ifade ederek "Bu komployu hazırlayanlar faaliyetlerini tamamen iktidar partisinin ve bir cemaatin yöneticilerinin bilgisi ve teşviki ile yapmışlardır" iddiasında bulundu. Örnek, davada kendilerine komplo hazırlayanları bildiğini belirterek "Bundan sonraki hayatımızda bu kişilerin en perişan hale gelip süründüklerini görmek en büyük arzumuz olacaktır" diye konuştu.

İstanbul’da 1. Ordu Komutanlığı’nda 5-7 Mart 2003 tarihindeki seminer görünümü altında Balyoz Planı yapıldığı iddalarına ilişkin davanın 104. duruşması yapıldı.İstanbul 10 Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi yerleşkesi bitişiğindeki duruşma salonunda görülen davanın dünkü oturumuna da avukatlar, tanık ve bilirkişi talepleri kabul edildiği gerekçesiyle girmedi.Başkan Ömer Diken, emekli Oramiral Özden Örnek’e “Çoktardır hastanedeydiniz. Geçmiş olsun, Esas hakkındaki mütalaya karşı savunmanızı aldım okudum” diyerek söz verdi. Özden Örnek, savunmasını bir klasör ve 17 ek klasör halinde sunduğunu, 305 farklı konuyu ele aldığını anlatarak “Bu konuların yüzde 80’den fazlası sahtekarlıkla ile ilgilidir. Bunlar içinde bin 309 adet söylediklerimi kanıtlayacak belgeler bulunmaktadır” dedi.Mahkemeye 1927 adet çelişki, usul hatası ve hukuka aykırılıklara ilişkin bulgu sunduğunu anlatan Örnek “32 adet bilirkişi raporuna ilişkin” değerlendirmelerde bulundu.“Sanık hiçbir şeyi kanıtlamak zorunda değildir” şeklinde bir hukukçu görüşü aktaran Örnek, Savcı Hüseyin Kaplan’ın duruşmadaki “Sanık delilleri çürütmekle görevlidir” sözlerine dikkat çekerek “Sayın savcının salonu dehşete düşüren ifadesi budur. İşte nasıl yargılandığımızın kısa özeti budur. Ne ile karşı karşıya olduğumuzu bütün dünya anlasın” diye konuştu.

TSK hedefte

TBMM’de darbeleri araştırma komisyonu kurulduğunu belirten Örnek “Bu komisyonun araştıracağı darbeler arasında Balyoz yok.. Esasında komisyonun iktidar partisi üyeleri Balyoz’ un ne olduğunu çok iyi biliyorlar. Balyoz komplosunun yegane hedefi TSK’dir dedi. Balyoz komplosunun hedeflerinin “Geçmiş 80 yılın intikamını almak ve Ülkeyi totaliter bir rejime doğru götürülmesinin yegâne engeli olan TSK’ni aşağılayarak, küçük düşürerek uydurma bahaneler ile suçlayarak tasfiye etmek” olduğunu anlatan Örnek “Bu komployu hazırlayanlar faaliyetlerini tamamen iktidar partisinin ve bir cemaatin yöneticilerinin bilgisi ve teşviki ile yapmışlardır. Maalesef hazırlanan komplonun içinde yargı, emniyet, medya ve TSK’den bazı hain kişiler vardır” değerlendirmesi yaptı. “Kurumları suçlamıyorum, sadece bu kurumlardaki bazı kişileri suçluyorum” diye Örnek şöyle devam etti: “Anlıyorum ki benim suç olarak nitelendirdiğim bu fiiller devletin ilgili kurumları tarafından suç olarak kabul edilmiyor ve hatta bir zamanların rövanşı ve intikamı alındığı için ‘caiz’ dir muamelesi görüyor. 3. yargı reformu için Özel yetkili mahkemeleri ilgilendiren CMK 250’nin bazı maddelerinde yapılacak küçük bir değişikliğin bile İktidar partisi ile cemaat arasında nasıl bir çekişmeye yol açtığını hep beraber gördük. Kavga, iktidar kavgası ve kaynakların paylaşımı kavgasıdır.”

“Yargı intihar etmiştir”

“Yargının, iktidarın boyunduruğu altına nasıl girdiğini açıkladım” diyen Örnek, “Bu ülkenin Başbakanı ‘Özel yetkili mahkemeler devlet içinde devlet haline geldiler’ diye şikayette bulunursa, bu, iktidar partisi ile cemaat arasındaki güç kavgasında yargının konumunu çok net bir şekilde açıklamaktadır. Yani Başbakanın sözlerini yorumlarsak Yargı ya iktidar ya da cemaat yanlısıdır. Kavga ise neden senin çocuklar beni dinlemiyor kavgasıdır.” Örnek “Ne yazıktır ki yaşadığımız olaylardan, duyduklarımız ve gördüklerimizden sonra ülkemizde hukukun üstünlüğüne inanarak ‘Ankara’da yargıçlar var’ diyemiyorum. Bence Yargı intihar etmiştir” diye konuştu.

“Komplo vardır”

Örnek davaya ilişkin “Bu davada eylem yoktur, örgüt yoktur,, hukuken geçerli delil yoktur, adil yargılama yoktur, usul hataları çoktur, iddianamede intihal vardır, komplo vardır, siyaset komplonun aracı olarak kullanılmıştır” tesbitleri yaptı. Örnek şöyle konuştu: “Burada hazır bulunan 364 kişi masum ve davanın fiilinden bihaberdir. Onlar 20 aya varan süredir tutuklu olmakla bir komplonun yarattığı dertlerini anlatamama duygusu altında hayatlarından çalınan günler için isyan duygusu ile doludurlar. Umarım bu eziyet en kısa sürede sona erer. Bizler bu komployu hazırlayanları ve onlara yardımcı olanları tahmin edebiliyoruz. Bundan sonraki hayatımızda bu kişilerin en perişan hale gelip süründüklerini görmek en büyük arzumuz olacaktır. Bunun içinde elimizden gelen hiçbir şeyi esirgemeyeceğiz. 364 masum insanın yargılanmasında sona geliyoruz. Böylece tamamen siyasi getiri sağlamak amacıyla kurgulanmış bir oyunun bu safhası da sona erecek. Umarım sonunda bu ülkede hukuk fakültelerinin gereksiz olduğunu kanıtlamayız.”

Balyoz darbe planı yapıldığı iddia edilen 2003 tarihinde Kara Kurvvetleri Kurmay Başkanı olan İlker Başbuğ ve Genelkurmay 2. Başkanı olan Yaşar Büyükanıt’ın tanıklık ifadelerine dikkat çeken Örnek şöyle devam etti:

“2003 yılında Kara Kuvvetleri Komutanı ve Genelkurmay Başkanı’nın haberinin haberi olduğu bir darbe teşebbüsü olsaydı bu iki Orgeneralin kesinlikle haberi olurdu. Ama her ikisi de böyle bir konudan haberleri olmadığını defalarca tekrarlamışlardır.”

Ezan sesi

Tutuklu sanık, Eski 1. Ordu Komutanı Ergun Saygun’un savunması sırasında “Darbe planı yapıldığı iddia edilen seminer ses kasetlerinin Başbakan tarafından Aytaç Yalman’a verildiğini bizzat Yalman’dan öğrendim” dediğini anımsatan Örnek şöyle devam etti: “MİT, Emniyet, Jandarma Genel Komutanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Balyoz davasıyla ilgili kendilerinde basında çıkan bilgilerden başka bir belge veya bilgi olmadığını savcılara resmi olarak bildirmişlerdir. Bu kuruluşlar ‘bizde belge yok’ diyorsa Başbakan’a bu kasetleri bunların dışında birileri yani bir çete, yasadışı bir örgütün vermiş olması lazımdır. Bu kasetlerin yasal yollardan ele geçirildiğine dair bir tek bilgi, bir tek belge yok. Bavullu adam da yok. ‘Bavullu adam’ var diyen kanıtlamak zorundadır.”

Özden Örnek, emekli Orgeneral Yalman’a Başbakan Erdoğan tarafından verildiği iddia edilen seminer ses kayıtlarına ilişkin şu soruları sıraladı: “Acaba şüphelenilen yasadışı örgüt ile Başbakan’ın ilişkisi nedir? Dinleme emrini kendisi mi vermiştir? Neden devletin resmi bir kurumunu yasadışı bir örgüte dinletmiştir? Kasetleri Aytaç Yalman kimden almıştır? Eğer kaset içindekiler suç ise neden bu suçlular hakkında bir işlem yapılmamıştır? Seminer o zamanlar suç değildi de 7 sene sonra mı suç oldu?” Örnek şu konunun altını çizdi: “Mahkemede ses kasetleri dinlenirken sayın başkan her sesin sahibini sordu ama kaset kaydında geçmiş olan ‘ezan’ sesi hakkında bunu kim okuyor diye sormadı. Eğer bu sesler orijinal kayıtsa size haberim var. Kaydın yapıldığı yer ses geçirmezdir. Şimdi bu kayıtlarda ezan sesinin olması nasıl izah edilecek? Acaba Başbakanın verdiği kasetlerden mikrofon kullanarak kayıt yapılırken mi geçti? Yoksa kasetlerin üzerinde oynanırken mi oldu? Seminer üç gün sürdüğüne göre neden başka ezan sesi veya trafik sesi yok? Bu arada Başbakan’ın eline geçen kasetlerden bir kopya muhakkak Başbakanlık’ta kaldığına göre bu kasetler nerededir? Bu kasetler bulunup buraya getirilmeli ve mahkemenin elindekiler ile mukayese edilmelidir. Sahtekarlık böylece daha kolay ortaya çıkar”

Darbe planı olmadı

Örnek şöyle devam etti: Kasım 2002 -Ağustos 2003 döneminde TSK içerisinde hiyerarşi dışı bir darbeye teşebbüs hareketi olmamıştır. Bu amaca yönelik olduğu iddia makamınca kabul edilen ama hukuki durumları ve geçerliliği davada tartışılmamış olan sayısal dosyalar sahtedir. Bütün Balyoz olayı bir komplo olup darbe ile beslenen, darbe olmasa bile yaratan hatta ortalığı boş bulursa kendisi sivil darbe yapan bir siyasi partinin ve onun yöneticilerinin siyasi getiri sağlamak için düzenledikleri veya düzenlenmesine göz yumdukları bir kurgudur.”

Bilirkişi raporları

Gölcük belgeleriyle ilgili bilirkişi raporunun mahkemeye gelişini “trajikomedi” olarak nitelendiren Örnek, 14 Ocak 2011’de tamamlanan Donanma Askeri Savcılığı’nın 24 Mart 2011’de mahkemeye ulaştırıldığını söyledi. Örnek “Eğer rapor, 11 Şubat 2011 öncesi gelseydi tasarlanan tutuklama gerçekleşemezdi. Soruşturma savcıları kendi lehlerine gördükleri Ahmet Erdoğan’ın raporunu bir veya iki gün içinde 1 Ordu Komutanlığı’ndan aldırmışlardır. Ama iş sanıkların lehine olan bir raporu aldırtmaya gelince kaplumbağa kurye olarak seçilmiştir” diye konuştu.

TÜBİTAK raporları

Örnek “TÜBİTAK çalışanlarının bu davada bilirkişi olarak istihdamı yasaya aykırıdır. TÜBİTAK Bilirkişileri yasal olmayan şekilde seçilmişlerdir” diyen Örnek “İddia makamının Esas Hakkındaki Mütalaa’da esas aldığı bilirkişi raporları, iddianame tamamlanmadan önceki döneme aittir” diye konuştu. Dijital verilere ilişkin iki TÜBİTAK raporunun çarpıtılarak iddianame ve esas hakkındaki mütalaaya aktarıldığını savunan Örnek, eski İstanbul TEM Şube Müdürü Yurt Atayün’ü şu ifadelerle şuçladı: “Çarpıtmayı kim yapmıştır? ‘Belgelerin tamamı 2003 yılı ve öncesine aittir’ ifadesi Yurt Atayün tarafından kullanılmıştır. Tamamen asılsız ve uydurma bir ifadedir. Ama bizim muhatabımız iddianamenin altında imzası olanlardır. Kendini özel yetkili savcı sanan polisler değil.”

Mütalaadaki “Belgelerin oluşturma tarihlerinin üzerlerinde yazan tarihler olduğu” sözlerinin de görevden alınan eski TEM Şube Müdürü Yurt Atayün’ün raporunda yer aldığına dikkat çeken Örnek “İddia makamının en önemli iddiası, herkesin özgürlüğünün kısıtlanmasına neden olan iddiası baştan aşağı yanlış ve gerçek dışıdır. Üstelik iddianın büyük kısmı bilirkişilere değil askere karşı kin dolu olduğunu değerlendirdiğim bir polise aittir” diye konuştu.İddianamelerde ve esas hakkındaki mütalaada sanıklar lehine olan bilirkişi ve uzman raporlarının yok sayıldığını savunan Örnek, “İddia makamının iddiasının aksine suça dayanak olan dosyalar 1. Ordu bilgisayarlarında hazırlanmamıştır. Jandarma Yüzbaşı Hakan Erdoğan’ın sahteciliği tespit eden raporu, nedense savcılıkta kayboluyor ve bugüne kadar da bulunamadı. İşte bu davanın bir nevi dönüm noktası bu olaydır. Hakan Erdoğan’ın raporu, soruşturmada normal işlem görseydi, Balyoz davası açılmazdı, kovuşturmada ise dava düşerdi.”

TÜBİTAK eleştirisi

Örnek şöyle konuştu: “Ergenekon davaları olarak adlandırılan ve bir televizyon dizisini andıran yargılamalar başladığından beri çözemediğim bir konu var. Neden tüm özel yetkili savcılar ve Özel yetkili Mahkemeler ‘adli bilişimci’ bilirkişi olarak daima TÜBİTAK’ı tercih ediyorlar? İl adli yargı adalet komisyonunca yayınlanan bilirkişi listelerinde adli bilişimci yeterinden fazla yer almaktadır. Ben esasında çözemediğim konunun cevabını çok iyi biliyorum ama mahkemede dile getirecek hukuki geçerliği olan kanıt bulamıyorum”

Danıştay ile kıyaslama

Balyoz davasına ilişkin belgeleri savcılığa veren Taraf Gazetesi yazarı Mehmet Baransu’nun ifadelerinin doğru yansıtmadığını öne süren Örnek şöyle konuştu: “MOBESE kamerası 21 Ocak 2010 günü araştırılsaydı Taraf gazetesine giren çıkanlar belli olacaktı. Danıştay cinayetindeki OYAK kamerası arızalı olduğu için kıyamet koparanlar, 19 CD geldikten sonra Taraf gazetesi girişini gösteren kameranın hangi tarihten itibaren ve neden arızalı olduğunu araştırmamışlar ve kamerayı tetkik için TÜBİTAK’a göndermemişlerdir. Danıştay cinayetinde kameraların arıza yapması önemlidir ama Balyoz davasında önemsizdir. Herhalde adil yargılama böyle olsa gerekir.”

Gazeteci Mehmet Baransu ve Askeri Savcılığın bilirkişi raporunu hazırlayan Jandarma Yüzbaşı Hakan Erdoğan’ın tanık olarak çağrılması taleplerinin kabul edilmediğini belirten Örnek “Mahkeme kilit tanıkları çağırmazsa acaba biz tezimizi nasıl kanıtlayacağız. Tanıkların talep edilmesinin maddi gerçeğin ortaya çıkmasından başka bir amaçla istendiğini iddia makamı hariç kimse iddia edemez. Sanki gerçeğin ortaya çıkması ve 364 kişinin masumiyetinin kanıtlanması bazılarına ürküntü ve dehşet veriyor gibi bir hisse kapılıyoruz” dedi. “Bizler burada bulunan emekli ve muvazzaf TSK mensubu subay ve asstsubaylar hiçbirimiz ne bir darbe girişiminde bulunduk ne de böyle bir olaydan bilgimiz vardır” diyen Örnek şöyle konuştu: “Ama şimdi Türk kamuoyunun gözleri önünde kimin darbeye hem de sivil darbeye teşebbüs ettiğini herkes çok daha iyi görüyor. Demokrasiyi ulaşılacak amaç değil bir araç olarak kullanan zihniyet istediklerini elde ettikçe demokrasiyi parça parça rafa kaldırıyor ve kaldırmaya da devam edecektir.” Örnek “Bu arada ülkemizin bölünmesinde çıkarları olan birçok ülke veya ülkeler birliği de onları desteklemektedirler. Aynen Osmanlının çöküşünde olduğu gibi. Ülkemizi yönetenler sadece kimin amacına piyonluk yapacağımıza karar veriyorlar. Umarım bu karanlık tablo en kısa zamanda aydınlığa kavuşur. Zira hukuksuz bir toplumu yönetemezsiniz ve bir gün herkes hukuka gereksinim duyar” diye konuştu.

Cumhuriyet, 31 Ağustos 2012
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: TSK'ya Balyoz Darbesi

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Eyl 22, 2012 11:16

Balyoz'da Hukuk Katliamı!

YAĞMUR GİBİ CEZA YAĞDI

34 askere beraat, hiçbir iyi hal indirimi yapılmadı. Yakalama emri de çıkarıldı.

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen, 250’si tutuklu 365 sanığın yargılandığı (SÖZDE) Balyoz Davası’nda dün tamamlanamadığı için bugüne kalan karar açıklanıyor.

Yaklaşık 3 saatlik aranın ardından Mahkeme heyeti salondaki yerini aldı.

İşte mahkemenin sanıklar hakkındaki kararlar:

Davasında ilk karar, ifade veremediği için emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün dosyasının ayrılması oldu.

ÜÇ İSME MÜEBBET

Özden Örnek, Çetin Doğan ve İbrahim Fırtına için ağırlaştırılmış müebbet verildi. Cezalar daha sonra 20 yıl hapise çevrildi.

Ergin Saygun, Bilgin Balanlı, Engin Alan, Kadir Sağdıç, Süha Tanyeri, Şükrü Sarıışık, Nejat Bek, Ahmet Feyyaz Öğütçü, Cemal Temizöz, Abdullah Can Erenoğlu, Mustafa Korkut, Deniz Cora, Metin Yavuz Yalçın, Mehmet Otuzbiroğlu, Ali Semih Çetin ve 80 komutan 18 yıl.

Saygun'un cezasına, "Mahkemedeki olumsuz tavırları" denilerek indirim yapılmadı.

Albay Ali Türkşen, Dursun çiçek, Ahmet Zeki Üçok, Erdal Akyazan ve diğer komutanlar için 16 yıl hapis.

Abdullah Levent Arısoy beraat. Arısoy hakkındaki karara üye hakim Ali Efendi Peksak muhalefet şerhi koydu.

Emekli Albay Hakan Büyük'e, suç delillerini gizlemekle suçlandı ve 6 yıl hapis cezası verildi.

Öte yanda, davada tutuksuz yargılanan tüm sanıklar için yakalama emri çıkarıldı.

Savcı karar okunurken ayağa kalkmadığı için eleştirildi.

Kürsü ile sanıklar arasına kalkanlı Jandarmaların yerleştirilmesi dikkat çekti.

*****

Silivri'de kararın açıklanmasını beklerken yeni bir rezalet ortaya çıktı.

Mahkeme, dünkü duruşmada bulunmayan 3 sanığın son sözlerini dinlemek için duruşma düzenledi. Oysa dün mahkeme, karar aşaması için duruşmaya ara verildiğini açıklamış ve sanıklar ile yüzlerce yakınını 7 saate yakın beklettikten sonra kararı bugün açıklayacaklarını bildirmişti.

Mahkeme'nin her an kararını açıklaması bekleniyor.

*****

EŞİNE SARILMAK İÇİN BARİYERİ AŞTI

Saat 13.15 sıralarında salona alınan tutuklu sanıklardan Recep Rıfkı Durusoy cezaevinde tutukluyken evlendiği kendisinden 28 yaş küçük Melike Durusoy'a sarılmak için bariyeri aştı.

Salona alınan Durusoy sanıklarla izleyiciler arasına konulan bariyerleri atlayarak eşine sarıldı.

ÇETİN DOĞAN, "BORSANIN KAPANMASINI BEKLEYEBİLİRLER"

Mahkeme heyetinin karar için davaya ara vermesinin ardından salonda bulunan milletvekilleri ile sohbet eden davanın bir numaralı sanığı emekli Orgeneral Çetin Doğan "Kararın açıklanması için borsanın kapanmasını bekleyebilirler. Saat 17.00'yi 18.00’i bulabilir” dedi.

MARŞ OKUDULAR

Tutuklu sanıklar saat 13.15 sıralarında duruşma salonuna alınmaya başlandı. Salona önce Maltepe, Hasdal ve Hadımköy Askeri Cezaevi'nde bulunan tutuklu sanıklar geldi. Ardından da Silivri Cezaevi'nde bulunan sanıklar salona geldi. Duruşma başlamadan önce sanık yakınları ve sanıklar sandalyelerin üzerine çıkarak birbirlerine el sallayarak konuşmaya çalıştılar. Sanıklar ve yakınları zaman zaman "Gençlik Marşı", "10'uncu Yıl Marşı" ve "Harbiye Marşı" okudular.

DURUŞMAYA KATILMAYAN AVUKATLARA SANIKLARDAN ALKIŞLI DESTEK

Avukatların duruşmanın başlamasına yakın protesto amaçlı kendilerine ayrılan bölümü terk etmesi esnasında sanıklarda avukatlarını alkışla desteklediler. Sanıklar avukatları için üç kez ‘sağol sağol sağol’ diye bağıdı. İzleyicilerde sanıklara alkışla destek verdi. Duruşmaya sadece 9 avukat katıldı. Duruşmaya bazı CHP ve MHP'li milletvekilleri izleyici olarak katıldı. Dünkü duruşmaya oranla sanıkların daha sakin ve rahat olduğu gözlendi. Duruşmaya Ergin Saygun, Hakan Mehmet Göktürk'ün dışında tutuklu 248 sanık ile bazı tutuksuz sanıklar katıldı.

TARİHİ KARARI VERECEK HEYET 14.09'DA SALONA GELDİ

Mahkeme heyeti saat 14.09'da salona geldi. Üye hakimler Ali Efendi Peksak, Mehmet Üründü ve Aytekin Özhalı'dan oluşan heyete Ömer Diken başkanlık etti. Savcı Hüseyin Kaplan da duruşmada hazır bulundu. Saat 14.10'de duruşmayı açan Başkan Ömer Diken, dün görülen duruşmada sanıklara son sözlerinin sorulduğunu, karar için ara verildiğini ancak gecenin ilerleyen saatlerine rağmen bir neticeye varamadıklarını bu nedenle duruşmayı bugüne ertelediklerini hatırlattı.

Başkan Diken son sözü sorulmayan bazı tutuksuz sanıkların bugün duruşmada hazırv bulunduğunu belirterek onlara son sözlerini sordu.

ALBAY KÖKTÜRK KALP KRİZİ GEÇİRDİ

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen, 250’si tutuklu 365 sanığın yargılandığı (SÖZDE) Balyoz Davası’nın 107. duruşmasında karar, tamamlanamadığı için bugüne kaldı. Mahkemenin kararını bugün saat 14.00'dan itibaren açıklaması bekleniyor. Maltepe Cezaevi'nde bulunan Kurmay Albay Hakan Mehmet Köktürk sabah saatlerinde kalp krizi geçirerek tedavi altına alındı.

Hükümeti ortadan kaldırmaya eksik teşebbüs ettikleri iddiasıyla 16 Aralık 2010'da başlayan 250'si tutuklu 365 kişinin yargılandığı Balyoz Davası 21 ay sonra 108'inci oturumda karara bağlanacak. Davanın görüldüğü İstanbul 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nin dün son kararı hazırlanmak için verdiği 7,5 saatlik aranın ardından kararı bugün açıklayacağını belirtmesi üzerine sanık yakınları sabah erken saatlerden itibaren Silivri Cezaevi'nin bitişiğindeki duruşma salonuna gelerek duruşmayı beklemeye başladı.

Duruşma salonun bulunduğu binanın kapılarının saat 11.00 sıralarında açılması ile sanık yakınları binaya ve salonana alınmaya başlandı. Yaklaşık 500 izleyicinin duruşma salonunun bulunduğu binaya alınması nedeniyle girişte yoğunluk yaşandı.

İZDİHAM YAŞANDI

Binaya alınan sanık yakınlarının duruşma salonan girmesi üzerine izdiham yaşandı. Sabah erken saatlerde Silivri'ye gelerek beklemeye başlayan yüzlerce sanık yakını saat 14.00 başlayacak olan duruşmayı beklerken binanın koridorunda, kafeterya da binanın dışında birbirleri ile sohbet etti. (SÖZDE) Balyoz davasında karar çıkacak olması nedeniyle basın mensupları da davaya yoğun ilgi gösterdi. Yaklaşık 60 basın mensubu duruşmayı izlemek için salona geldi.

Sanıkların duruşma salonuna alınırken sanık yakınları alkışlayarak "Türkiye sizinle gurur duyuyor diye slogan attı" Sanıklar da yakınlarına el salladı.

KARAR GÜNÜ KALP KRİZİ GEÇİRDİ

Maltepe Cezaevi'nde bulunan Kurmay Albay Hakan Mehmet Köktürk sabah saatlerinde koğuşta fenalaştı. Revire kaldırılan Köktürk hastaneye sevk edildi. Kalp krizi geçirdiği tespit edilen Köktürk'e anjiyo yapılarak stent takıldı. Durumunun iyi olduğu belirtilen Köktürk yoğun bakımda tedavi altına alındı.

MAHKEMENİZ KARAYA OTURDU

Albay Köktürk, son savunmasında, "Bir denizci için en korkunç durumlardan biri de karaya oturmaktır. Karaya oturan gemi ne ise mahkemenizin hukuk denizindeki durumu da odur. Hukukun ve adaletin yolundan çıktığı bu zeminde ben nasıl savunmamı yapayım? Bir arabada fren ne anlam ifade ediyorsa, yargılamada da savunma o anlamı ifade eder. Savunmasız devam eden yargılama, freni olmayan bir arabaya benzer. Bizi zorla bu freni olmayan arabaya bindirdiniz. Ama unutmayın ki, bu arabada sizler de bulunuyorsunuz” demişti.

Askerhaber, 21 Eylül 2012



Bahçeli'ye Göre Tutuklu Askerler Darbeci

En garip tepki MHP Genel Başkanı'ndan geldi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kudüs Üniversitesi'nin düzenlediği fahri doktora töreninden sonra mahkemenin açıkladığı kararla ilgili konuştu. Başbakan Erdoğan tarihi Kudüs fotoğraflarından oluşan sergiyi gezerken salondaki televizyonda balyoz kararlarının açıklanması ilginç bir görüntü oluşturdu.

Başbakan Balyoz davasında verilen kararla ilgili şunları söyledi:

"Gerekçeyle ilgili hiçbir bilgim yok. Gerkeçeyi bilmeden bu konuyla ilgili açıklama yapmam doğru olmaz. Kaldı ki gerekçeyi gördükten sorna da bunun şu andaki kararla, mahkeme kararından sonra bir de malum yargıtay süreci var. bunu da görmek durumundayız. Bizim bütün temennimiz bütün arzumuz buradan haklı bir kararın çıkmasıdır. Bunu bekleriz. Ama şu anda noktanın konulduğu bir durum değildir. Çünkü devam eden bir süreç var. o devam eden süreçten sonra ortaya ne çıkar onu bilemem, gerekçeyi gördükten sonra yorum yapma imkanına kavuşabilirim."

HÜKÜMET VE MUHALEFETTEN İLK YORUMLAR

Mahkemenin kararının ardından ilk tepkiler hükümet ve ana muhalefet tarafından geldi. Hükümet adına konuşan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, kararın nihai olmadığını belirtirken, duruşmayı izleyen CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, hukuk katliamı yaşandığını belirtti.

Hükümet kanadından ilk tepkiyi veren Bozdağ, cezaların kesinleşmiş olmadığını ve Yargıtay safhasının beklenmesi gerektiğini söyledi.

BAHÇELİ: "ASKERLER DARBECİ"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, kararla ilgili olarak yazılı açıklama yaptı.

MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan'ın aldığı 18 yıl cezasını bir hukuk garabeti olarak tanımlayan Bahçeli, "Millet vekâletini seçimle almış bir milletvekilinin mesnetsiz ve haksız yere cezalandırılması, millet iradesine sürülmüş kara bir leke, telafisi çok zor olacak hakaret ve saygısızlıktır. Verilen karar ne olursa olsun, Milliyetçi Hareket Partisi, İstanbul Milletvekili Sayın Engin Alan'ın suçsuz olduğuna inandığından yanında durmaya sonuna kadar devam edecektir" ifadelerini kullandı.

Bahçeli'nin, "Pkk terör örgütüyle azim ve cesaretle mücadele eden kahramanların toptancı bir yaklaşımla darbecilerle ve darbe heveslileriyle aynı kategoride değerlendirilmesi bu sarih gerçeği göstermektedir" diyerek komutanları darbeci ilan etmesi ise şaşkınlıkla karşılandı.

MHP lideri sıkça, "terör örgütü pkknın Meclis'teki uzantısı" olarak nitelendirdiği BDP'lilerle el ele, kol kola verdiği pozlarla gündeme geliyordu.

CHP: "TAMAMEN SİYASİ KARAR"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, CNN Türk'ün Ana Haber Bülteni'ne canlı bağlanarak Balyoz Davası kararlarına ilişkin soruları yanıtladı. Kararı sert bir dille eleştiren Gürsel Tekin, "Baştan beri alınan kararların tamamı siyasi karardır. Eğer hukuken işlemiş olsa, tüm kararlara baktığınızda, telefon dinlemeleri ve lüzumsuz belgelerle, kamuoyunun gündemini meşgul etmiştir" dedi.

"HUKUK KATLİAMI YAŞANDI"

Muhalefet tarafında ise CHP Milletvekili Ali Özgündüz, kararda hukuk katliamı yaşandığını söyledi.

Özgündüz, "Savunma hakkı ihlal edildi. Avukatlar olmadan karar verildi. Bu Türkiye'de bir ilk. Bir hukuk katliamı yaşanmıştır" dedi.

Askerhaber, 21 Eylül 2012



Org. SAYGUN: 'Asıl Şimdi Başlıyoruz'

Emekli Orgeneral Ergin Saygun: 'Gazanız mübarek olsun"

(SÖZDE) Balyoz davasında yargılanan ve 18 yıl hapise mahkum edilen emekli Orgeneral Ergin Saygun, aynı davada yargılanan silah arkadaşlarına hitaben kızı aracılığı ile bir açıklama yayınladı:

"Sevgili silah arkadaşlarım, sağlık sorunların sebebiyle bugün yanınızda olamadım. Orada geçirdiğiniz her saniye kalben sizinle beraberdim. Sözde Balyoz davası yeni başlıyor! Sahte CD'leri üretenleri bulana kadar mücadelemiz devam edecek! Sabır baş eğmek değil, mücadeleye devam demektir. Kuvvet onlarda hak bizdedir! Asıl şimdi başlıyor! Gazanız mübarek olsun!"

Askerhaber, 21 Eylül 2012
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: TSK'ya Balyoz Darbesi

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Eyl 22, 2012 20:54

Eşbaşkan Recep'in Balyoz kararlarına bakışı!

Resim
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: TSK'ya Balyoz Darbesi

İletigönderen serkanmalgaz » Pzr Eyl 23, 2012 1:59

TÜRKIYE CUMHURIYETI DIKTATÖRLÜĞÜ... ve ya TÜRKIYE DIKTA DEVLETI...


Osmanlı Imparatorluğu, Türkiye Dikta Yönetimi... Allah sunumuzu hayır etsin... Amin...

Belki bunu söyledim diye kızanlar olacak bana... Ama kimse kızmasın... çünkü kendim dahil herkese kızıyorum ben...

Bir ülke düşünün... Terör örgütünü destekleyenler mecliste... O örgütün militanları bizim güvenlik güçlerimize ve sivillerimize kurşun sıkıp, bombalayıp şehit ediyorlar... o örgütün şerefsiz militanlarını etkisiz hale getirmek için operasyona çıkan güvenlik güçlerimiz, operasyondan döndüklerinde ise mahkemeye çıkıp, hakimin neden öldürdün diye başlayan sorgusu ile karşı karşıya kalıyor... ve emin olun günün birinde de işgalcilikle suçlanacaklar... tabi halk olarak biz yönetime el koymazsak...
30bin, belki de daha fazla canımızı alan bir örgütün canisi krallar gibi sarayda yaşatılırken, onlarla mücadele eden komutanlarımız ise müebbet hapse mahkum ediliyor... ve bunların içinde yargılanması yasalara aykırı olan millet vekilleri, yani bizim vekillerimiz var...

bdp vekilleri pkk militanları ile sarmaş dolaş... yargılanıyor... yargılayamıyoruz... yargılayacak zemin bulamıyoruz... neden? çünkü onlar millet vekili... ama benim vekilim değiller... sizin vekiliniz mi? benim vekillerim müebbet ceza aldılar... onların hepsi benim vekilim... suçları ise vatana hizmet... bir tek suçları var, darbe yapmaları gerekirken yapmamak...

sebahat tuncel. pkk örgüt üyeliğinden 8 yıla mahkum edildi. fakat yargılama sürecinde hiç tutuklanmadı... yargılanması bitti, cezası kesinleşti... hala mahkum değil... neden mi? çünkü onun dokunulmazlık zırhı var...

çünkü onlar hain... vatan hainleri... çünkü benim meclisim şerefsizlerle dolu... yargı organlarım satılmış, çıkarcı, kişiliksiz, alçaklarla dolu... çünkü benim güvenlik güçlerime emir veren kademe komutası hainlerden oluşuyor... diğerleri zaten mahkum...

Şehit cenazesinde, bakan korumaları, bir şehit yakınını tartaklıyor ve oradaki halk da tepki yok... bu arada biz hepimiz o şehitlerin yakını olarak görüyoruz kendimizi... Allah hepimize sabır versin... akp ve bdp lileri yola getirsin, yola gelmeyenleri de helak etsin... AMINNNNN...

hepsinden öte... asıl bozukluk benim kendi halkımın büyük çoğunluğunda... bu büyük oyunu görmüyor... bu kadar kör...
dikta bir yönetime sahibiz... çünkü benim ülkemde, başbakanlık koltuğunda, israilin köpeği bop (büyük ortadoğu = israil projesi) eş başkanı oturuyor... çünkü benim ülkemde din sürücüleri çok fazla... çünkü benim ülkemde TÜRK'üm demek yasak, Kürtüm demek, hainim demek, peşmergeyim demek, Türkiye Cumhuriyeti'ni tanımıyorum demek... yasal... evet şaka değil, gerçekten yasal... onlarınki düşünce özgürlüğüne giriyor, TÜRK'üm demek de ırkçılığa...

isterseniz şöyle örnekle açıklama yapayım. daha net anlaşılır.:
diyelim ki, imam nikahı kıydıracaksınız. bunun için de imama gittiniz. resmi nikahınız yoksa, kıymaz imam. çünkü yasak, kendisi ceza alır... fakat imama ben Türkiye Cumhuriyeti'ni tanımıyorum derseniz imam o nikahı kıyabiliyor... o noktada yasak yok...

hadi şimdi söyleyin bakalım, güzel ülkemiz kimlerin elinde?... referandumlarda nelere evet demişiz? biz halk olarak %60-65 kadarımız vatana ihanet etmemiş miyiz?

evet bu yönetim şekli dikta değil de nedir? abd günün birinde bize de demokrasi getirmeye kalkmaz mı bu durumda?
Kullanıcı küçük betizi
serkanmalgaz
Üye
Üye
 
İletiler: 1
Kayıt: Pzr Eyl 23, 2012 1:46

Re: TSK'ya Balyoz Darbesi

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzr Eyl 23, 2012 18:54

Erdal Sarızeybek Balyoz davası kararlarını yorumluyor! (21 Eylül 2012)

Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: TSK'ya Balyoz Darbesi

İletigönderen Oğuz Kağan » Çrş Oca 09, 2013 14:53

TSK Balyoz'u Çökertti

Genelkurmay, Balyoz Davası gerekçeli kararına temel oluşturan belgelerin ‘asıllarının TSK’da olduğu’ iddiasını net olarak yalanladı. Mahkemenin sahte kanıtlarla karar verdiği kesinleşti. Genelkurmay'ın ardından ise Balyoz davasına bakan mahkemeden açıklama geldi.

Genelkurmay Başkanlığı, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Balyoz davasının gerekçeli kararındaki iddiaların asılsız olduğunu vurguladı. 1435 sayfalık gerekçeli kararda, dava dosyasındaki belgelerin asıllarının Genelkurmay'da bulunduğu iddia edilmişti.

Gerekçeli kararda şu ifadeleryer almıştı: “Davadaki belgelerin, Genelkurmay Başkanlığı tarafından askeri birimlerde asıllarının bulunduğunun belirtilmesiyle, sanıkların aksi yöndeki savunmalarını bertaraf ederek, mahkemede tam bir kanaat oluşmuştur.”

AVUKATLAR SÖYLEMİŞTİ

Balyoz davasının avukatları ise gerekçeli karardaki bu ifadelerin gerçeği yansıtmadığını, mahkemenin Genelkurmay’a belgelerin aslının bulunup bulunmadığını sorduğunu Genelkurmay’dan olumlu yanıt alamadığını belirtmişti. Genelkurmay Başkanlığı’nın dün internet
sitesinden yaptığı açıklama avukatları bir kez daha doğruladı.

‘BİZDE OLMADIĞINI BELİRTMİŞTİK’

Genelkurmay açıklamasında, şu ifadeler yer aldı: “Bazı basın yayın organlarında, ‘Balyoz davası olarak bilinen davanın tüm delillerinin asıllarının Genelkurmay Başkanlığı’nda bulunduğu ve sanıkların, sahte olduğunu iddia ettikleri belgelerin orijinallerinin Genelkurmay Başkanlığı’nca mahkemeye gönderildiği’ yönünde haberler yer almaktadır.

Davanın soruşturma aşamasında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine, Genelkurmay Başkanlığı’nın 22 Şubat 2010 tarihli yazısı ile 1'nci Ordu Komutanlığı’nda yapılan Plan Seminerinin “Balyoz Güvenlik Harekât Planı” adlı bir bölümünün veya ekinin mevcut olmadığı; ayrıca, "Oraj" ve "Suga" isimli eylem planlarının ise bulunmadığı bildirilmiştir.

Mahkemenin gerekçeli kararında ise; ‘Gölcük Donanma Komutanlığı ve Eskişehir'de sanık Hakan Büyük'te ele geçirilen dijitallerde bulunan taranmış belgelerin asıllarının ilgili birliklerde mevcut olduğu, Genelkurmay Başkanlığı’nca Mahkememize bildirilmiştir’ ibaresine yer verilmiştir. Bu ibareden yola çıkılarak, dava konusu tüm delillerin asıllarının bulunduğu ve Genelkurmay Başkanlığı’nca mahkemeye gönderildiği şeklinde basında yer alan iddialar asılsızdır.”

BALYOZ MAHKEMESİ: TSK HAKLI

'Balyoz' davasına bakan mahkemeden konuyla ilgili değerlendirme geldi. Genelkurmay'ın yaptığı açıklamanın doğru olduğunun vurgulandığı mahkemenin değerlendirmesinde, tartışmanın, gerekçeli kararın doğru okunmamasından kaynaklandığı ileri sürüldü.

Kararın hiçbir yerinde ''Oraj, Suga' darbe planlarının orjinal halinin Genelkurmay'dan geldiği' şeklinde bir ibarenin olmadığı, gerekçeli kararda belirtildiği gibi, Genelkurmay'a, 'Eskişehir ve Gölcük'te taranmış belgeler size mi ait?' diye sorulduğu ve Genelkurmay'ın da, bu belgelerin çoğunun asıllarının kendilerinde olduğunu ve bazılarının imha edildiğini söylediği öne sürüldü.

Gerekçeli kararın hiçbir yerinde 'Oraj ve Suga'nın orjinallerinin Genelkurmay'dan geldiğinin yazılmadığının altı çizilirken, Genelkurmay'ın da haklı olarak açıklama yaptığı vurgulandı ve tartışmanın basının kararı eksik okumasından kaynaklandığı kaydedildi.

YURT, 9 Ocak 2013
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: TSK'ya Balyoz Darbesi

İletigönderen Oğuz Kağan » Çrş Oca 16, 2013 23:39

"Balyoz CD'lerini Ankara'da ürettik"

Balyoz CD'lerinin nasıl hazırlandığının tanığı olan Orhan Aykut tahliyesinin ardından çok önemli açıklamalarda bulundu.

BAVULU MOVENPİCK OTEL'DE TESLİM ALDIK

Tarih: 2007... Yer: İstanbul Movenpick Oteli... 1. Ordu Komutanlığı’nda, 2003’ün Mart ayında yapılan Plan Semineri’ne ait dokümanlar, dönemin AKP Milletvekili İhsan Arslan’a teslim ediliyor. İhsan Arslan, seminer dokümanlarını Ankara’ya götürüyor ve belgeler üzerinde değişiklik yapılıyor. Balyoz tertibine hazır hale getirilen belgeler, 2010 yılında Taraf muhabiri Mehmet Baransu’ya veriliyor.

Matkap Operasyonu kapsamında çete lideri olmaktan 5 yıl hapis yatan Orhan Aykut, Balyoz davasında kullanılan CD’lerin kimler tarafından ve nasıl üretildiğini Aydınlık’a anlattı. 4 Ekim 2012 tarihinde Metris Cezaevi’nden tahliye olan çıkan Orhan Aykut, 2007 yılında dönemin AKP Milletvekili İhsan Arslan’la birlikte yer aldığı buluşmayı şöyle anlattı:

Aydınlık - 'Uzun saçlı binbaşı' dediniz. Emekli mi?

O.A. - Emekli değil. İrticadan dolayı ordudan atılmış.

Aydınlık - Adı ne?

O.A. - Adını bilmiyorum.

Aydınlık - Tanıyor musunuz?

O.A. - Tanıyorum.

Aydınlık - Nereden tanıyorsunuz?

O.A. - Sonradan tanıdım.

Aydınlık - Nasıl tanıdınız?

O.A. - İhsan Arslan'ın ekibine dahil oldu, ondan sonra tanıdım.

Aydınlık - Fotoğrafını görseniz budur diyebiliyor musunuz?

O.A. - Tabii tanırım. Ezbere konuşmuyorum.

Aydınlık - Aydınlık Gazetesi, bu kişi için "İskender Pala" dedi.

O.A. - Aynen öyle. Doğrudur.

Aydınlık - Öyleyse İskender Pala, ABD'li bir senatörle, 2007 tarihinin Ekim ayında İstanbul Levent'teki Movenpick Oteli'ne geldiler, bir bavul dolusu, içerisinde belgelerin, kağıtların, CD'lerin olduğu bavulu size ve İhsan Arslan'a beraber teslim ettiler.

O.A. - Aynen öyle.

Aydınlık - Bu işi de ordudan atılma, denizci İskender Pala yaptı.

O.A. - Evet.

Aydınlık - Bunu İskender Pala kabul etmiyor ama.

O.A. - Tabi kabul etmez. Adam bir suç işlemiş, burada bir çete var. Büyük bir çete. Kabul eder mi?

Aydınlık - Siz kabul ediyorsunuz ama.

O.A. - Ben adam gibi adamım. Kabul ederim.

Aydınlık - İskender Pala başka işlere karıştı mı?

O.A. - Onu görmedim.

BARANSU'NUN MUHABİRİ DE UZUN SAÇLI

Aydınlık Gazetesi, Taraf muhabiri Mehmet Baransu’nun askeri savcılığa verdiği ifadeye de ulaştı. Bu ifadeler, Orhan Aykut’un bahsettiği uzun saçlı kişiyle uyuşuyor. İşte, Baransu’nun Balyoz yayınları üzerine 1. Ordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’na verdiği ifade: “Muhbirin kimliğini önemsemiyordum ancak konuşmalarımızda bana emekli olduğundan bahsetmişti. 2003 yılında görevli olduğunu, 2006-2007 gibi de emekli olduğunu tahmin etmiştim. Halen görevde olan bir personel görüntüsü yoktu. Tıraşı ve görünümü emekli bir kişiye benziyordu. Saçları uzundu.”

9 GÜN SONRA İKİNCİ BULUŞMA

Baransu, uzun saçlı kişiyle iki defa buluştuklarını da şöyle anlatıyor: “Soruşturma konusu belgeler ilk önce bana bavulla birlikte gelmişti. ‘Bavulu getirmemin sebebi, orijinal olduklarını gör ve emin ol’ şeklinde konuştu. Ben belgelere göz gezdirdim. Doğruluğuna kanaat getirerek 3 adet DVD ve 1 adet CD’yi aldım. Belgeleri getiren şahıs bavulu alıp gitti. Yaklaşık 9 gün sonra sabahleyin tekrar benimle irtibata geçti. İşyerine yakın bir yerde bavulun içindeki tüm orijinal belgeleri teslim etti.”

BALYOZ'DA TEK SUÇ SAHTE CD'LERDE

Balyoz davasının gerekçeli kararı üzerine basında yer alan "Balyoz delili belgelerin asılları Genelkurmay'da" haberleri bizzat Genelkurmay tarfından yalanlanmıştı. Genelkurmay, Balyoz'da suç isnadı yapılan 1'nci Ordu Komutanlığında yapılan "Balyoz Güvenlik Harekat Planı", "Oraj" ve "Suga" isimli eylem planlarının esaslarının kendilerinde bulunmadığını da bildirdi.

Özellikle hükümet ve cemaate yakın basın, gerekçeli kararda yer alan, "Gölcük Donanma Komutanlığı ve Eskişehir'de sanık Hakan Büyük'te ele geçirilen dijitallerde bulunan taranmış belgelerin asıllarının ilgili birliklerde mevcut olduğu, Genelkurmay Başkanlığınca Mahkememize bildirilmiştir" ibaresinden yola çıkarak dava konusu tüm delillerin asıllarının Genelkurmay tarafından Mahkemeye gönderildiği şeklinde haberler yer aldı.

BİZ ÖYLE DEMEDİK

Genelkurmay'ın yalanlaması üzerine açıklama yapan Balyoz Mahkemesi Hakimi Ömer Diken, Genekurmay açıklamasının doğru olduğunu belirterek, "Genelkurmay’dan gelen 'Taranmış belgeler doğrudur' yazısı var. Ama bu 'Oraj, Suga, Sakal' eylem planlarının orjinallerinin Genelkurmay’da olduğu demek değil... Biz de kararımızın hiçbir yerinde 'Oraj, Suga, Sakal Genelkurmay tarafından doğrulandı' demedik. Oraj, Suga, Çarşaf, Sakal soruşturma aşamasında savcılık tarafından sorulmuş, 'yok' denilmiş. Bunların var olduğuna dair bir yazı yok elimizde. Olsaydı yazardık."

Diken, Genelkurmay'ın doğruladığı belgeler arasında suç unsuru taşıyan hiçbir belgenin yer almadığını açıkladı: "Eskişehir’deki flash bellekten ve Gölcük’teki hard diskte ve CD’lerde bir takım ıslak imzalı belgeler vardı. Bunları Genelkurmay da doğruladı. Biz bunları yargılama konusu olmadığı için delil olarak almadık. Sadece yargılama konusu diğer dijital belgelerin varlığının ve sıhhatinin sağlamasını yapmak amacıyla değerlendirdik."

TSK'YA AİT DEĞİL

Peki, suç unsuru taşıyan belgeler hangisi? İşte orada TÜBİTAK ve Emniyet Bilirkişi raporlarıyla da sahteliği kanıtlanmış olan 11, 16 ve 17 Nolu CD'ler devreye giriyor. Suç unsuru içermeyen resmi belgelerle, üretilmiş belgelerin harmanlanmasıyla oluşturulan bu CD'lerin ve eklerinin TSK'ya ait bilgisayarlarda oluşturulmadığı Kuvvet Komutanlıkları ve Askeri Savcılık bilirkişi raporlarıyla da sabit.

ORHAN AYKUT KİMDİR?

Orhan Aykut; 1963, Muş doğumlu. İstanbul Fatih’te ticaretle uğraştı. AKP Milletvekilleri İhsan Arslan ve Abdullah Veli Seyda ile aşiret ilişkileri nedeniyle yakınlık kurdu ve birçok milletvekiliyle ticaret yaptı. Aykut, Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcısı Ercan Başaran ve Metin Arda’ya ayrı ayrı verdiği ifadelerde AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan ve dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’le yaşadığı anlaşmazlıklardan hemen sonra “Matkap” adı verilen operasyon kapsamında 2008 yılının Ocak ayında gözaltına alındı. İddianameyi İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hikmet Usta hazırladı. Dava İstanbul 14. Ağır Ceza’da kabul edildi. Dava kapsamında 5’i tutuklu 12 kişi yargılandı.

6 YIL HAPİS CEZASI ALDI

28 Mayıs 2010’da Aykut’un da aralarında bulunduğu 10 sanık, 10 ay ila 6 yıl 1 ay 10 gün arasında değişen hapis cezalarına çarptırılırken, 2 sanık da beraat etti. AKP’li İhsan Arslan da davanın müştekisi. Aykut, hüküm giymeden 10 gün önce yani 18 Mayıs 2010 günü Başsavcı Ercan Başaran ve Metin Arda’ya ihbarda bulundu ve İhsan Arslan ve Ramazan Akyürek’in yasadışı dinlemelerin başında yer aldığını anlattı. Bundan sonra devlet içindeki bu yapılanmaya ilişkin bildiklerini anlatmaya başlayan Aykut’un başına gelmeyen kalmadı. Aykut’un 2 oğlu, ifadeden birkaç gün sonra tehdit edildi. Orhan Aykut, 4 Ekim 2012 tarihinde tahliye edildi.

GAZETEPORT, 16 Ocak 2013
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: TSK'ya Balyoz Darbesi

İletigönderen Oğuz Kağan » Sal May 07, 2013 14:54

Bakan 'Balyoz'u Çürüttü!

Balyoz davasında iddianame tel tel dökülüyor! Davada 16 yıl hapis cezası alan Deniz Kurmay Albay Koray Eryaşa, tutuklanmasına neden olan iddiayı mahkeme sırasında ‘çürütmüştü’. Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz da komutanı doğruladı.

Deniz Kurmay Albay Koray Eryaşa, Balyoz davasında 16 yıl hapis cezası alanlardan biriydi. İddianameye göre Eryaşa darbe sonrası tutukluların götürüleceği İmralı Adası’nda 5-7 Kasım 2002 tarihinde komutanı olduğu TCG Kılıç gemisi ile ön keşif yapmıştı.

Eryaşa, kendisine atfedilen bu suçlama sonrası kaleme aldığı bir mektupta “O günlerde geminin Çanakkale’de olduğu Deniz Kuvvetleri’nce resmi yazıyla mahkemeye bildirildi, ancak itibar edilmedi” diyerek şöyle yazmıştı: “Mahkeme Türkiye Cumhuriyeti devletinin mühürlü belgeleri yerine, kimin tarafından yazıldığı belli olmayan 1 sayfa imzasız dijital veriye itibar ederek 16 yıl hapis cezası verdi.”

Ancak bu savunma mahkemeyi ikna etmedi ve Deniz Kurmay Albay Koray Eryaşa, Balyoz davası kapsamında 16 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

BAKAN YANIT VERDİ

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, CHP Muğla Milletvekili Nurettin Demir’in soru önergesi üzerine, Eryaşa’nın savunmasını doğruladı ve mahkemenin iddiasını resmi olarak çürüttü. Bakan Yılmaz, “Türkiye Cumhuriyeti Gemisi Kılıç Komutanlığı’nın (P-330) “Şehit Motor Er Efrahim Volkan Taktik Eğitimi 06/02” kapsamında 05-07 Kasım 2002 tarihleri arasında Çanakkale Nara’da liman ziyaretinde bulunduğu tespit edilmiştir” dedi.

Koray Eryaşa mektubunda şunları yazmıştı: “14 Ocak 2011 tarihli bilirkişi raporuna göre komutanı olduğum TCG Kılıç gemisinin 5-7 Kasım 2002 tarihinde İmralı’ya gitmediği jurnal kayıtlarının incelemesiyle sabittir. Bilirkişi raporunda böyle bir görev icra etmediğim hiç bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirtilmiştir. Meteoroloji Müdürlüğü’nden o tarihlerle ilgili aldığımız hava durum raporları da 5-6-7 Mart 2002 tarihlerinde Marmara ve İmralı çevresinde poyraz fırtınasının hâkim olduğunu yazmaktadır. Yani 5-7 Mart 2002 tarihlerinde İmralı -Mudanya çevresine keşif seyri yapmak doğa şartları açısından da olası değildir. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın resmi yazısı da TCG Kılıç’ın belirtilen tarihlerde Çanakkale’de olduğunu teyid etmektedir.”

YURT, 7 Mayıs 2013
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: TSK'ya Balyoz Darbesi

İletigönderen Oğuz Kağan » Sal Tem 23, 2013 13:29

BM: Balyoz davasında hak ihlalleri var

Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu, 250 sanık yakınının yaptığı başvuru üzerine Balyoz davasında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin keyfi tutuklama, adil yargılama ve savunma hakkına dair üç maddesinin de ihlal edildiğine karar verdi.

Birleşmiş Milletler (BM) Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu (NWGAD), 250 Balyoz sanığının geçen sene yaptığı başvuru üzerine yaptığı değerlendirmeyi dün tamamladı ve kararı taraflara bildirdi. 16 sayfalık kararda, Türkiye’nin Balyoz yargılamasında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin keyfi tutuklama, âdil yargılama ve savunma hakkına dair üç maddesini ihlal ettiğine hükmedildi. BM, Türkiye’den sanıkların durumlarının telafi edilmesini istedi ve tazminat hakkı doğduğunu açıkladı. Sanıkların avukatı, Washington’ın ünlü uluslararası insan hakları savunucularından Jared Genser, “Bu karar, sözde yargılama konusunda adalet adına açık bir zaferdir” dedi.

Balyoz davasından yargılanan sanık yakınlarının kurduğu “Vardiya Bizde” platformu geçtiğimiz yıl sanıkların adil yargılanma ve savunma haklarının ellerinden alınarak keyfi olarak tutuklandıkları gerekçesiyle BM’ye başvurmuştu. Balyoz’dan yargılanan 250 sanığın yakınları adına açılan dosyayı ise Burmalı Aung San Suu Kyi ve halen Çin’de hapiste olan insan hakları savunucusu Liu Xiaobo’nun da avukatı olan, Washington’ın ünlü insan hakları savunucularından Jared Genser hazırlamıştı.

Tazminat hakkı

Bağımsız hukuk uzmanlarından oluşan çalışma grubu NWGAD Türkiye’den de açıklama alarak 29 Nisan-3 Mayıs arasındaki 66. oturumunda yaptığı değerlendirmenin ardından oluşturduğu 16 sayfalık mütalaa önceki gün taraflara iletildi. Ülkeler açısından bağlayıcılığı olmayan ancak sembolik anlamı çok önemli kararda, Türkiye’nin Balyoz yargılaması sırasında ihlal ettiği maddeler teker teker sıralandı.

Bu maddelere ilişkin yapılan ihlalin ardından da sanıkların “Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi”nin 9. maddesi 5. paragrafına göre hukuksuz tutuklama kurbanlarının tazminat hakkı olduğuna hükmetti. Çalışma Grubu, Türk Hükümeti’nden başvuruyu yapan 250 Balyoz sanığının durumunu, “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi” ve “Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi”ne uygun biçimde düzeltmesini istedi.

AKP ihlalleri yanıtsız bıraktı

Komisyona yapılan başvuruda, sanık yakınları, davadaki delillerin sahte olduğunu belirtip, mahkemenin bu delillerin gerçekliğinin incelenmesi için yapılan müracaatı reddettiğini belirtmişti. Çalışma Grubu da Türk Hükümeti’nin belirtilen ihlallere ilişkin bir cevap vermediğini belirtti.

Balyoz ve Gerçekler Sitesi’nde yayınlanan UNWGAD’in görüşü şöyle: “Balyoz ya da Sledgehammer davalarında alıkonulan 250 sanığın tutuklulukları keyfidir, Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi’nin 9 ve 14. maddeleri ile İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 9, 10, ve 11nci maddelerinin ihlalidir; Keyfi tutuklamalar kategorisinde, Çalışma Grubu’nun incelemelerinde referans verdiği III kategorisine düşmektedir. Görüş akabinde, Çalışma Grubu Türkiye Hükümeti’nden 250 kişinin durumunun İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ile Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesinin hükümlerine uygun olarak düzeltilmesini talep eder. Davanın tüm koşulları dikkate alındığında, Çalışma Grubu bir uygun çözümün, Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 9’uncu madde, 5’inci paragrafındaki yaptırılabilir bir tazminat hakkı olduğunu takdir etmektedir. Çalışma Grubu, Türkiye Hükümeti’nin dava ile ilgili ilettiği bilgilerden davanın değişik iç temyiz ve yeniden inceleme süreçlerine tabi olduğunu not etmiştir. Bu Görüş’te saptanan yetersizliklerin bu süreçlerde dikkate alınması gerekmektedir.”

‘Sanıklar derhal salıverilmeli’

Kararı değerlendiren avukat Jared Genser, “Bu karar, sözde yargılama konusunda adalet adına açık bir zaferdir. Türkiye Hükümeti Çalışma Grubu’nun karşısına geçip başvuruyu 45 sayfalık bir bilgilendirme notu ve binlerce sayfalık kanıtlarla çürütmeye çalıştı. Hukukun her maddesinde davayı kaybetmesinin ardından, Türk Hükümeti sanıkları derhal salıvermeli” dedi.

İhlal edilen maddeler

Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi
Madde 9: Herkesin özgürlük ve kişisel güvenlik hakkı vardı. Kimse keyfi gözaltı ve tutuklamaya maruz bırakılamaz.
Madde 14: Herkes mahkeme önünde eşittir. Hakkında suçlama olan herkes âdil, tarafsız ve bağımsız bir yargılamaya tabi tutulmalıdır.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi
Madde 9: Kimse keyfi gözaltı, tutuklama ve sürgüne maruz bırakılamaz.
Madde 10: Herkes bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından eşit ve âdil yargılama hakkına sahiptir.
Madde 11: Hakkında bir suçlama olan herkesin savunması için gerekli tüm garantiler sağlanmış biçimde açık bir mahkemede suçluluğu ispat edilinceye kadar suçsuz sayılma hakkı vardır.

Cumhuriyet, 23 Temmuz 2013
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: TSK'ya Balyoz Darbesi

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzt Tem 29, 2013 11:10

Sorosçu Can Paker: "Tayyip Erdoğan'ı Seviyorum Çünkü Askerleri İçeri Soktu, Kürtleri Tanıdı"

Renkli devrim finansörü Yahudi spekülatör Soros’un her yıl para akıttığı TESEV’in Başkanı Can Paker, şok açıklamalar yaptı. Hayatını kitap haline getiren Paker, çizgisine yön veren görüşü de ilan etti: Ben paranın nereden geldiğine bakmam!..

Yahudi spekülatör Soros’un para akıttığı TESEV Başkanı Can Paker, gündemi değiştirecek açıklamalarda bulundu. Paker, hayat hikayesini anlattığı kitabında, “Ben paranın nereden geldiğine bakmam” itirafında bulundu. Babasının 1492’de İspanya’dan kovulan ve Osmanlının kucak açıp Selanik’e yerleştirdiği “Sefarad Yahudileri” nden olduğuna dair “tevatür” bulunduğunu itiraf eden Paker, Başbakan Tayyip Erdoğan’a olan sevgisini, “Türkiye’de cumhuriyet tarihinde kimsenin başaramadığı iki iş yaptı. Önce askerleri içeri soktu, peşinden Kürtleri tanıdı. Sert konuşuyormuş, gerisi benim için boş” sözleriyle adeta perçinledi.

Yılda 2 milyon dolar

Yahudi spekülatör Soros’un Açık Toplum Enstitüsü ile TESEV arasındaki ilişkiye de kitabında yer veren Paker, Soros’un enstitüsünden gelen teklifi kabul ettiğini vurguladı. Radikal konulara temas ettikleri için yıpratılmaya çalışıldıklarını savunan Paker, “Paranın nereden geldiği değil, nerelere harcandığı benim için önemli. Soros’tan yılda 2 milyon dolar alıyoruz. Ne var para almışsak” dedi. 18 Şubat 2005’te Bebek Otel’de yapılan gizli toplantının aktörlerinden olan Paker’in düzenlediği ve YENİÇAĞ’ın ortaya çıkardığı gizli buluşma esrarını koruyor. Yemeğe, CIA ajanı Mark Parris, MİT eski Müsteşarı Sönmez Köksal, Cem Duna, TESEV Başkanı Can Paker ve Hasan Cemal ile Cengiz Çandar katılmıştı.

Can Paker, Zaman Gazetesi ekinde “Geriye Bakmak Yok” adlı kitapla ilgili yayınlanan röportajda, babasının Selanik göçmeni olduğunu belirtiyor. “İspanya göçmeni olduğumuza dair bir tevatür var” diyen Paker, Sefarad Yahudisi olup olmadığını araştırmadığını vurguluyor. “Sefarad”, İbranice de İspanya anlamına geliyor. 1492’de İspanya’dan kovulan ve Osmanlı topraklarına özellikle de Selanik’e yerleşen Museviler, İspanya kökenli oldukları için kendilerini “Sefarad” olarak adlandırmışlardı.

Eczacıbaşı tanıştırmış

Paker, dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan’la ilk olarak işadamı Bülent Eczacıbaşı’nın evinde görüştüğünü belirtirken, “Misafirler Erdoğan’a laiklik üzerinden yükleniyor ve siz hiç tanımadığınız Erdoğan’ı niçin savunma ihtiyacı hissediyorsunuz” sorusuna şu cevabı veriyor: “Tayyip Bey’i müdafaa etmedim ki, aklımdaki fikri müdafaa ettim. ‘Erdoğan niye Can Paker’i seviyor’ derseniz, ben de onu çok seviyorum. Türkiye’de iki iş yaptı. Gerisi bana vız gelir. Askerleri içeri soktu, Kürtleri tanıdı.”

Yaşar Büyükanıt deşifre etmişti!

TESEV’in faaliyetleri, 2006’da dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt tarafından Harp Akademileri Komutanlığı’ndaki eğitim ve öğretim yılı açılış töreninde deşifre edilmişti. Büyükanıt, Soros destekli TESEV’in TSK’yı yıpratma kampanyasına karşı şunları söylemişti: “TSK’nın konumu konusunda içeriği pek çok maddi hata ile dolu yeni bir belge yayınlanmıştır. Bu belgenin tanıtımı (TESEV hazırladı) 22 Eylül’de yapılmıştır. Bu toplantıda yerli ve yabancı konuşmacıların sözleri her türlü tahammül sınırını aşmıştır. Bu konuşmacılar TSK’nın kanunlardan aldığı yetkileri, ’ülkenin hukuki ve kurumsal yapısına saygısızlık’ olarak tanımlamışlardır. Bu mesnetsiz açıklamalara devletin hiçbir kademesinden açıklama gelmedi. Siyasi her türlü polemiğin dışında kalmak için çaba gösteren TSK’nın AB paravanı arkasına saklanılarak yapılan saldırılara karşı kendini korumak en tabi hakkıdır. Bizi savunan olmuyor, kendimizi savunmaktan çekinmeyeceğiz. TSK bazı çevrelerin hedef tahtası olamaz.”

YENİÇAĞ, 29 Temmuz 2013
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: TSK'ya Balyoz Darbesi

İletigönderen Oğuz Kağan » Cum Ağu 02, 2013 10:29

Balyoz’u Yıkan Kağıt Parçası!

Yarbay, dijital verilerin oluşturulduğu gün Bursa’da olduğunu dekont ile ispatladı.

Balyoz davasından mahkum olan ve kendisine "Uçan Gardiyan" adını takan Yarbay, dijital verilerin oluşturulduğu gün Bursa’da olduğunu, 10 yıllık bir banka dekontu ile ispatladı.

Balyoz davasından mahkum olan F-16 pilotu Yarbay Namık Kurşuncu, aleyhindeki dijital delillerin oluşturulduğu gün ve saatte Bursa’da bir bankada işlem yaptığını gösteren 10 yıllık banka dekontunu delil olarak gösterdi. Dekont "Müvekkilim tüm belge ve faturalarını saklar" diyen Kurşuncu’nun Avukatı tarafından, temyiz incelemesi yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetine sunuldu.

16 yıla mahkum edilen Yarbay Kurşuncu’nun, Balyoz planında "Gözaltına alınarak, Fenerbahçe stadına toplanacak kişileri, stadın üzerinde F-16 ile uçup, kontrolle görevlendirildiği" öne sürülmüştü. Kurşuncu ise mahkemede, "Ben uçan gardiyan mıyım ? Saatte 650 kilometre hızla giden F-16’nın stadın üzerinden geçmesi bir saniye sürer. F-16 pilotuna gözaltı görevi vermek, Fenerbahçeli Alex’i, çim hokeyi takımında masör yapmak kadar mantıksızdır" demişti.

DEKONT BULUNDU

Gazeteport’un haberine göre; Kurşuncu’nun Avukatı Haluk Pekşen, Yargıtay’daki temyiz duruşmasında "F-16 ile bir stadın üzerinden geçmek bir saniye bile sürmez, nasıl emniyete alacak? Bu ordunun helikopter varken neden F-16 emniyet alsın?" dedi. Kurşuncu’nun yaptığı işlemlere ilişkin tüm fatura ve belgeleri sakladığını da açıklayan Pekşen, dijital verilerin oluşturulduğu tarihte, Bursa’da bir bankada işlem yaptığına ilişkin dekontu da heyete verdi.

0 DA VARŞOVA DA

Avukat Pekşen, bir başka müvekkili olan F-16 pilotu Kubilay Baloğlu’nun da, dijital verilerin kaydedildiği gün Polonya’da olduğunu açıkladı. Balyoz planında, Baloğlu’nun "İstanbul Deniz Otobüslerine ya el koymakla görevlendirildiği" öne sürülmüştü. Avukat Pekşen ise bu dijital verinin kaydedildiği gün Baloğlu’nun NATO toplantısı için Varşova’da olduğunu gösteren Atatürk Hava Limanı kayıtlarını Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetine verdi.

İnternetajans.com, 2 Ağustos 2013
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: TSK'ya Balyoz Darbesi

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Eki 10, 2013 13:48

Yoruma Gerek Yok! Tablo Çok Net

Maksat yine hasıl oldu!

Yargıtay, özel yetkili mahkemede görülen Balyoz Davası’ndaki kararları birkaç ufak değişiklikle onadı.

Balyoz Davası’nda kararını açıklayan Yargıtay, emekli kuvvet komutanlarının hapis cezalarını onarken, 36 sanığa beraat, 88 sanığa da tahliye çıktı. Hükümleri kesinleşen komutanlar rütbe, madalya ve kılıçlarını da kaybetti!

Yargıtay, Balyoz Davası’nın karar duruşmasında emekli eski kuvvet komutanlarının hapis cezalarını onadı. Sanık yakınları karar karşısında gözyaşlarını tutamadı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Çetin Doğan, Halil İbrahim Fırtına, Bilgin Balanlı, Engin Alan, Ergin Saygun, Nejat Bek, Süha Tanyeri, Şükrü Sarıışık, Özden Örnek’in de aralarında bulunduğu 237 sanık hakkında verilen mahkumiyet kararlarını düzelterek onadı. Oy birliğiyle alınan kararı, Daire Başkanı Ekrem Ertuğrul okudu. Karara göre, 36 sanık hakkında verilen beraat kararı onandı. Yargıtay, 25 sanık hakkında verilen mahkumiyet kararlarını yeterli delil bulunmadığından, 63 sanık hakkındaki mahkumiyet kararlarını ise “sanıkların eylemlerinin suç için anlaşma suçu” kapsamında kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerekçesiyle bozdu. Daire, 88 sanığın tutuklu olanların tahliyelerine, haklarındaki yakalama kararlarının geri alınmasına karar verdi.

Kimlikleri de alınacak

Haklarında hükümler kesinleşen ve ceza alan emekli/muvazzaf subaylar sadece rütbelerini kaybetmeyecek, aldıkları tüm devlet üstün hizmet madalyaları ve nişanlar ile kılıçları da geri alınacak. Ceza hükümleri onananlar, askeri tesislerden yararlanamayacak, hem kendilerinin, hem de ailelerine verilen askeri kimlikler alınacak, askeri tesislerden yararlanamayacaklar. Hükümleri kesinleşen, aralarında orgenerallerin de bulunduğu tüm muvazzaf ve emekli subayların rütbeleri geri alınacak. Hüküm giyen tüm subaylar ’er’statüsüne inecek. Hüküm giyen muvazzaf subaylar ise TSK’dan çıkarılacak. Ceza alanların ailelerinin yaşadığı lojmanları boşaltmaları gerekiyor. Hizmet süreleri emekli olmaya yetmeyen muvazzaf subaylar maaş da alamayacak. Hüküm Yargıtay tarafından onanan muvazzaf subaylar ise hizmet süreleri emeklilik hakkı kazanacak kadarsa emekli maaşı ve ikramiyelerini alabilecek. Ancak hizmet süreleri emekli olmaya yetmeyen muvazzaf subaylar maaş alamayacak.

Vekalet ücreti talebi

Başkan Ekrem Ertuğrul, aralarında eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, Ahmet Feyyaz Öğütçü, Dursun Çiçek, Ahmet Zeki Üçok, Bilgin Balanlı, Engin Alan, Ergin Saygun, Nejat Bek, Süha Tanyeri, Şükrü Sarıışık ve Mehmet Otuzbiroğlu’nun da aralarında bulunduğu 237 sanık hakkında verilen mahkumiyet kararlarını, “sanıklara vekalet ücreti yükletilmesi” ve sanık Berna Dönmez hakkında TCK’nın “babalık hakkında men edilme” hükmünün uygulanmasındaki hata nedeniyle düzelterek onanmasına karar verildiğini bildirdi.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin sabah saat 10.00’da açıkladığı Balyoz Davası öncesinde Ankara Emniyeti, Başbakanlık’ın yanındaki Yargıtay binasında alarm verdi. Polisler tarihi karar öncesinde Yargıtay’ın girişlerine barikat kurdu. Yargıtay tarihinin en uzun duruşmasında, 9. Ceza Dairesi, 1 ay süren 17 oturumda, 96 sanık avukatının savunmasını dinledi. Savunmalar ağırlıklı olarak dijital verilerin sahteliği ve delil kabul edilemeyeceği üzerinde yoğunlaştı. Kararın açıklanacağı duruşma öncesinde gazeteciler ve avukatlar özel kart verilerek ve isimleri kontrol edilerek içeri alındı. 250 kişilik Yargıtay Konferans Salonu’nda görülen duruşmaya, sanık avukatları, aileleri ve yakınları katıldı. Mevzuat gereği sanıklar duruşmaya katılamadı.

Asrın davası 21ay sürdü

Balyoz Davası’nın 196 sanıklı ilk duruşması 16 Aralık 2010’da başladı. 3 Ekim 2011’de 21’i tutuklu 28 sanığın yargılandığı 2. Balyoz Davası, 29 Aralık 2011’de ise 64’ü tutuklu 143 sanığın yargılandığı 3. Balyoz Davası dosyaları, aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunması, yargılamanın seriliği, usul ekonomisi, çelişkili kararların çıkmaması ve sanıkların hukuki durumlarının birbirini etkilemesi durumunu dikkate alınarak ana davayla birleştirildi. 21 ay süren yargılamanın ardından davaya bakan 10. Ağır Ceza Mahkemesi, kararını 21 Eylül 2012’de açıkladı ve Çetin Doğan, Özden Örnek ve Halil İbrahim Fırtına 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, gerekçeli kararını 7 Ocak 2013’te açıkladı. Dava, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na 27 Şubat 2013’te geldi. Başsavcılık, 256 sanık hakkında verilen mahkûmiyet kararlarının onanmasını, 67’sinin mahkûmiyet kararlarının bozulmasını, 2 sanık hakkındaki mahkûmiyet kararının düzelterek onanmasını, 35 sanık hakkında verilen beraat kararının onanmasını, 1 sanık hakkındaki beraat kararının ise bozulmasını talep etti.

Gerekçeli kararda ilginç ifadeler yeraldı

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, gerekçeli kararında dijitallerin ele geçirilmesinden sonra kolluk veya adli makamlar elinde değiştirilmiş olduğuna ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığının anlaşıldığı, dijital delillerin elde ediliş ve muhafaza şekillerinin usule uygun olduğu belirtildi. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2003’te verdiği Hizbullah terör örgütüyle ilgili karara atıfta bulunulan gerekçede, bu davadaki dijital delillerin mevcut halleriyle ve taşıdıkları delil değerleri ölçüsünde hükme esas alındığı belirtildi. 65 sayfalık gerekçede, usul ve uygulamaya ilişkin iddialar 8 başlık altında ele alındı. 28 Şubat sürecinde elde edilen kazanımlardan istifade edilememesi ve ülkede hızlı bir zemin kayma gerekçesi yaşandığı gerekçesiyle iktidarı hükümetten uzaklaştırma ve bu amaç doğrultusunda hareket ve eylem planları hazırlama ve hazırlanan eylem planlarını gerçekleştirebilmek için TSK’nın yasal hiyerarşik yapısı dışında ayrı bir hiyerarjik yapılanma gitme kararı aldıkları kaydedildi. Gerekçede, Çetin Doğan’ın, iktidarı hükümetten uzaklaştırma ve bu amaç için TSK’da ayrı bir hiyerarşik yapılanmaya gitme kararı aldığının anlaşıldığı da ifade edildi. Ayrıca Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman’ın tanık olarak dinlenilmesi sonuca etkili olmadığı öne sürüldü. Gerekçede, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin iç hukukun ve ulusal yargının yetki alanına giren delillerin kabul edilebilirlikleri veya bunların değerlendirilmeleriyle ilgili konularda bir kural koymadığına işaret edildi. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun ve Yargıtay 9. Ceza Dairesinin aynı yönde farklı kararlarının bulunduğu da kaydedildi.

Kimler tahliye edildi kimlerin cezası onandı

Balyoz Planı Davası’nın temyiz duruşmasında açıklanan kararlara göre, 36 sanığın beraat kararı onandı, 25’inin inandırıcı delil bulunmadığından beraat kararı verilmesi gerekçesiyle bozuldu, 63 sanık hakkında ise eylemlerinin suç için anlaşma suçu kapsamında kalması nedeniyle haklarında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilerek tahliyelerine karar verildi. 237 sanık hakkında verilen mahkumiyet cezası da düzeltilerek onandı.

Hükümleri onananlar

Çetin Doğan, Özden Örnek, Abdullah Can Eroğlu, Abdulkadir Eryılmaz, Bertan Nogaylkaroğlu, Feyyaz Öğütçü, Sinan Ertuğrul, Deniz Kutluk, Semih Çetin, Ayhan Taş, Behzat Balta, Bilgin Balanlı, Cemal Temizöz, Cengiz Köylü, Dora Sungunay, Engin Alan, Ergin Saygun, Faruk Doğan, Deniz Kutluk, Gürbüz Kaya, Hanefi Yıldırım, Hasan Fehmi Canan, Hasan Hoşgit, İhsan Balabanlı, Kadir Sağdıç, Korcan Polatsü, Lütfü Sancar, Mehmet Fatih Ilgar, Mehmet Otuzbiroğlu, Murat Özçelik, Mustafa Karasagun, Mustafa Kemal Tutkun, Mustafa Önse, Mücahit Erakyol, Nuri Karababa, Cem Gürdeniz, Salim Erkal Bektaş, Okan Kırçiçek, Soner Polat, Süha Tanyeri, Şükrü Sarıışık, Turgut Akaman, Barbaros Büyüksağnak, Ziya Güler, Ahmet Dikmen, Ahmet Erdem, Ahmet Hacıoğlu, Ahmet Zeki Üçok, Ali Sadi Ünsal, Yasin Türker, Aşkın Üredi, Atilla Özler, Ayhan Gedik, Ali Türkşen, Ayhan Üstbaş, Bahadır Mustafa Kayalı, Bekir Memiş, Berker Emre Tok, Berna Dönmez, Beyazıt Karataş, Binali Aydoğdu, Bülent Kocapabuç, Celal Kerem Eren, Derya Günergin, Devrim Rehber, Dursun Çiçek, Ender Güngör, Ender Kahya, Ercan İrençin, Erdem Caner Bener, Erdem Ülgen, Erdinç Atik, Erhan Kubat, Erturğul Uçar, Yavuz Uras, Fikret Güneş, Gürkan Koldaş, Hakan İsmail Çelikcan, Hakan Sargın, Haldun Ermin, Handan Şayan, Hasan Özyurt, Hayri Güner, Hüseyin Çınar, Hüseyin Özçoban, İsmail Taş, Kahraman Dikmen, Kemalettin Yakar, Kürşat Güven Ertaş, Mehmet Cem Çağlar, Mehmet Cem Okyay, Mehmet Eldem, Mehmet Erkorkmaz, Mehmet Fikri Karadağ, Mehmet Örgen, Mehmet Ulutaş, Memiş Yüksel Yalçın, Mete Demirgil, Murat Özenalp, Murat Ünlü, Mustafa Erhan Pamuk, Mustafa İlhan, Mustafa Koç, Nadir Ayhan Eraydın, Namık Sevinç, Nedim Güngör Kurubaş, Onur Uluocak, Osman Fevzi Hüneş Önder Çelebi, Rafet Oktar, Ramazan Kamuran Göksel, Recep Rıfkı Durusoy, Rıdvan Ulugüler, Suat Aytın, Süleymen Naim Kurşuncu, Taylan Çakır, Şafak Yürekli, Utku Arslan, Ümit Özcan, Yusuf Kelleci, Yüksel Gürcan, Bulut Ömer Mimiroğlu, Alpar Karaahmet, Emin Hakan Özbek, Levent Erkek, Levent Kerim Uçar, Oğuz Türksoyu, Özgür Ecevit Taşçı.

Tahliye edilenler

Bora Serdar, Hasan Gülkaya, Levent Görgeç, Ahmet Tuncer, Ali İhsan Çuhadaroğlu, Ali Rıza Sözen, Aytekin Candemir, Bahtiyar Ersay, Barbaros Kasar, Behçet Alper Güney, Burhan Gögce, Can Bolat, Cemal Candan, Cüneyt Sarıkaya, Doğan Fatih Küçük, Dursun Tolga Kaplama, Erdoğan Koçoğlu, Erhan Kuraner, Fatih Musa Çınar, Fuat Pakdil, Gökhan Gökay, Hakan Akkoç, Halil Yıldız, Hamdi Poyraz, Harun Özdemir, Hasan Basri Aslan, Hasan Hakan Dereli, Hasan Nurgören, İkrami Özturan, İlkay Nerat, Kemal Dinçer, Mehmet Alper Şengezer, Mehmet Kemal Gönüldaş, Muharrem Selçuk Ünal, Murat Ataç, Mustafa Hamzaoğulları, Mustafa Yuvanç, Namık Koç, Nedim Ulusan, Nihat Özkan, Orkun Gökalp, Refik Hakan Tufan, Sami Yüksel, Sırrı Yılmaz, Soydan Gönüllü, Süha Civan, Timuçin Ersaslan, Veli Murat Tulga, Yaşar Dilber, Yunus Nadi Erkut, Yüksel Gamsız, Zafer Karataş, Ahmet Şentürk, Ahmet Topdağı, Gökhan Murat Üstündağ, Kasım Erdem, Levent Ergün, Mümtaz Can, Nurettin Işık, Recai Elmaz, Suat Dönmez, Turgay Bülent Göktürk.

Beraat edenler

Abdil Akça, Abdullah Zafer Arısoy, Ahmet Çetin, Ahmet Yanaral, Ali Güngör, Altan Dikmen, Arif Bıyıklı, Duran Ayhan, Embiya Şen, Erdal Yıldırım, Erdinç Yıldız, Erol Ersan, Ertan Karagözlü, Eyüp Aktaş, Fikret Coşkun, Hakan Öktem, Hakan Yıldırım, Hüseyin Bakır, Hüseyin Durdu, İhsan Çevik, İmdat Solak, İsmail Karaoğlan, Levent Güldoğuş, Levent Maraş, Murat Balkaş, Murat Bektaşoğlu, Musa Farız, Mustafa Aydın, Mustafa Kelleci, Mutlu Kılıçlı, Osman Çetin, Recep Yavuz, Rifat Gürçam, Selahattin Gözmen, Serhat Dizdaroğlu, Uğur Üstek.

Kararların beraat kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilen ve tahliye olan isimler:

Abdullah Dalay, Ali Aydın, Halil Helvacıoğlu, Abdurrahman Başbuğ, Ahmet Necdet Doluel, Ahmet Türkmen, Bülent Akalın, Cumhur Eryüksel, Doğan Uysal, Gökhan Çiloğlu, Güllü Salkaya, Hakan Ilıca, Hüseyin Polatsoy, İlker Yunus, İsmet Kışla, Şafak Duruer, Tevfik Özkılıç, Tuncay Küçük, Adem Ceylan, Cafer Uyar, Canatan Turgut, Kenan Yüce, Murat Dülek, Ömer Faruk Ağayarman, Tülay Delibaş.

Önce AYM sonra AİHM

Yargıtay’ın Balyoz kararının ardından ceza alanların bundan sonra izleyecekleri hukuki yol da belirmeye başladı. Sanık avukatlarından Haluk Pekşen, davayı Anayasa Mahkemesi’ne götüreceklerini açıkladı. Yargıtay kararını, “Hamili kart yakınımdır tahliyeleri yaşandı. Parti devletinin tescili yapıldı” sözleriyle yorumlayan Pekşen, “Anayasa Mahkemesi’nin geçmişte Yargıtay hakimi hakkında (Yargıtay 6. Ceza Dairesi Başkanı Hasan Erdoğan) verilmiş bir kararı var. Bu kararı örnek olarak göstereceğiz. Anayasa Mahkemesi’nin Yargıtay’ın da onadığı bu kararları bozacağına güveniyoruz: Buradan sonuç çıkmazsa AİHM’de hakkımızı arayacağız” dedi. Rüşvet aldığı iddia edilen eski Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanı Hasan Erdoğan ile bu davayla birleştirilen ve rüşvet vermekle suçlanan 15 sanık, Anayasa Mahkemesi’nde yargılandıkları davada beraat etmişti.

Gözyaşları ve alkışlarla...

Tahliyelerine karar verilen Balyoz Planı davası sanıklarından Silivri Cezaevi’nde bulunan 24’ü serbest bırakıldı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin temyiz incelemesinin ardından kararını açıklaması üzerine tahliye edilen sanıkların cezaevlerinden çıkışı başladı. Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde tutuklu olan, aralarında eski HAVELSAN Genel Müdürü Ömer Faruk Ağa Yarman ile emekli Tuğgeneral Hakan Akkoç’un da bulunduğu 24 kişi, işlemlerinin tamamlanmasının ardından cezaevinden çıktı. Cezaevinin önünde bekleyen sanık yakınları, tahliye edilen emekli askerleri alkışlarla karşıladı. Sanıklar, cezaevinin önünde yakınlarıyla kucaklaşarak hasret giderirken, yakınları gözyaşlarını tutamadı. Bu arada, Yargıtay’ın tahliyelerine karar verdiği Hasdal, Hadımköy ve Maltepe cezaevlerindeki Balyoz Planı davası sanıklarının da çıkışları yapıldı.

YENİÇAĞ, 10 Ekim 2013
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: TSK'ya Balyoz Darbesi

İletigönderen Oğuz Kağan » Sal Eki 15, 2013 16:51

Deniz Kuvvetleri'nde 'Balyoz' istifaları!

Yargıtay’ın Balyoz Davası kararlarının ardından Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda (DKK) arka arkaya istifalar yaşandığı öğrenildi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Koramiral Atilla Kezek ve Teknik Başkanı Tuğamiral Sami Örgüç’ün istifa ettiği bildirildi. Basına yansıyan istifaların ardında, Yargıtay’ın Balyoz Davası kararı olduğu öne sürülüyor.

Diğerleri sırada

DKK’da başka komutanların da istifa ettiği iddia ediliyor. Yargıtay’ın kararını açıklamasının ardından Koramiral Atilla Kezek, “Bizim yerimiz onların yanıydı” diyerek Balyoz Davası’nda hüküm giyen arkadaşlarına destek çıktı. Atilla Kezek dışında DKK Teknik Başkanı Tuğamiral Sami Örgüç’ün de istifa ettiği iddia edildi. Bu istifalarla birlikte 5-6 amiralin daha istifasının gündemde olduğu kaydedildi.

Donanma Komutanı Oramiral Nusret Güner de, 30 Kasım 2012’de yapılan kış dönemi Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısından kısa süre önce görevinden istifa etmişti. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Emin Murat Bilgel, “TSK ve komuta kademesini zora sokar. Yılbaşından sonra değerlendirelim” diyerek istifayı kabul etmemiş, ancak komutan geri adım atmayınca Bilgel, istifayı yürürlüğe koymuştu.

Komutan’ın rahatsızlığı

Oramiral Güner’in istifasına gerekçe olarak şu iddialar ortaya atılmıştı: “Güner, Donanma Komutanlığı’nın bulunduğu Gölcük’e yapılan baskın ve savcıların Balyoz Davası’nda kullanılan belgeleri elleriyle koymuş gibi bulmaları, kendisinden önce Donanma Komutanı olan Oramiral Murat Bilgel’in hiçbir şekilde karşı koymayıp aksine savcılara kravat hediye etmesinden ciddi şekilde rahatsızlık duydu. Oramiral Güner bu rahatsızlığını birçok kez Kuvvet Komutanı Oramiral Bilgel’e iletmesine rağmen söylediklerinin ciddiye alınmadığı izlenimi edindi. Güner, istifa konusunda kararlı olduğunu göstermek için istifa dilekçesinin suretini bazı yakın çalışma arkadaşlarına da verdi.”

Savcılara kravat hediye edilmesi olayını Balyoz Davasında 18 yıl hapis cezasına çarptırılan Donanma Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümamiral Semih Çetin, “Bir İhanetin Öyküsü-Hasdal’da Bir Amiral” kitabında anlatmıştı.

YENİÇAĞ, 15 Ekim 2013
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: TSK'ya Balyoz Darbesi

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Eki 19, 2013 11:05

"Kimliksiz TSK"

TSK'yı Milli Mücadele geleneği ve Anti-Emperyalist kimliğinden kopararak “sıradan bir askerler topluluğu”na dönüştürmek istiyorlar. Andımız'dan sonra Harp Okulu Marşı'nı da kaldırmak isteyenler var. Anayasa'yı değiştirip kimliksiz bir devlet yaratmak isteyenlerin ilk hedefi "Kimliksiz bir TSK"

Balyoz Davası” iddianamesi, delilleri, yargı kararı, kararın hemen ardından, hukuk alanında, kamuoyunda, siyasi çevrelerde tartışılmaya başlanmıştır bile. Genel olarak karar eleştirilmektedir.

Kararın ardından, karar öncesi “vesayet” iddiasında olanlar, Türkiye'nin, Cumhuriyet'in acaba hangi “vesayetlerin” altına alınmak istendiğinin farkında mıdırlar? Kimileri zaten başka bir vesayetin yandaşları oluvermişlerdir.

BAŞLAR VE BİTERDİ

27 Mayıs 1960'ı Vatan gazetesinde yaşamıştım. Bütün “müdahaleleri” gazeteci olarak arka planları ile yaşamış ve yazmışımdır. Mesela 12 Eylül'den bir gece önce Sayın Demirel'in Güniz Sokak'taki evindeydim. Saat 03'te çıkmıştım oradan. Söyleşi yapıyorduk. Gelelim Balyoz Davası'na. Eğer onca komutan bir müdahale için karar vermiş olsalardı, onun öyle uzuun hazırlığı olmazdı. Başlar ve 1-2 saatte netice alınırdı.

Balyoz ve Ergenekon davalarının başlangıcından önce acaba bazı arka plan siyasi hesaplar var mıydı? Ya da başka hesaplar?...

TSK'NIN TASFİYESİ

Aslında TSK'nın kuruluş felsefesinin tasfiyesi siyasi bir hedef haline mi gelmişti? TSK'nın kuruluş felsefesi Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali'ne dayanmaktadır. Cumhuriyet'in kuruluş felsefesi de odur. Bu felsefenin temelinde de aynı esaslar vardır. Cumhuriyet'in de, TSK'nın da esas felsefelerinden birisi “Anti-Emperyalizm”dir. TSK felsefesi olmayan, kuruluş esaslarından koparılmış “sıradan bir ordu” konumuna düşürülmek istenmekte.

HARP OKULU VE MARŞ

Şu ön habere dikkat çekmekte yarar var: Ergenekon ve Balyoz davaları başlarken siyasi iktidar çevreleri ve yakınları “Harp Okulları eğitim sistemlerinin de değiştirilmesi gereğini” ortaya koymaya başladılar. Ve bunun çalışmaları da sümen altından başlamış bulunmakta. Eğer bu gerçekleşirse Harp Okulları mezunları “kimliksiz komutanlar” olarak yetiştirilmiş olacaklar. Ve o yeni eğitim düzenlemesinde o okullarda “Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali” felsefesi de artık sümen altına itilecektir. Ve bir başka haber, “Harp Okulu Marşı”ndan rahatsız olanlardan söz edilmekte. O marş da acaba ortadan kaldırılan “Andımız” gibi bir yere mi itilecektir?

ÖZEL NEREDE?

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel ile Başbakan Erdoğan arasında acaba bu yeni eğitim düzeni konuşuldu mu? Şu ya da bu şekilde bazı görüşmeler ve “Harp okulları eğitim sisteminin” ele alındığı yolundaki haberler bir süre önce bana gelen duyumlar arasında.

Öte yandan ilginç bir gelişme: Balyoz Davası kararlarının ne zaman açıklanacağı bilinmekteydi. Ve bir de bakılmıştır ki, kararların açıklandığı gün Genelkurmay Başkanı Özel Kosova ziyaretindedir.

Genelkurmay Başkanı onca silah arkadaşlarının kaderlerinin tayin edileceği gün Prizen'de cami ziyaretindedir. Bu seyahat önemli bir hata olmuştur ve değişik yorumları da beraberinde taşımıştır.

ÖYLE BİR ORDU Kİ

Mustafa Kemal'in yeniden düzenlediği TSK örneği olmayan bir deneyimin mirasçısdır. I. Dünya Savaşı'nda Çanakkale, Trablus, Irak, Suriye, Mısır, Filistin, Galiçya, Azerbaycan cephelerinde binlerce şehit vererek savaşan bir ordunun devamıdır. Ardından Milli Mücadele. Bütün bu savaşlar zamanın emperyalizmine karşı verilmişti. Ve TSK bu yapısı ile de Anti-Emperyalist bir ordu konumuna gelmişti. Arap çöllerinde arkadan vuruluşları da bu zaman süreci içindedir.

16 ARKADAN VURULUŞ

TSK Mustafa Kemal'in başlattığı dünyanın 3. büyük devrimi olan Anadolu İhtilali sürecinde emperyalistlerin altınlarını heybelere dolduranlarca başlatılan 16 iç ayaklanma ile arkadan vuruldu.

Yani bir yandan emperyalist ordularla savaşırken öte yandan da 16 iç ayaklanma çıkaran işbirlikçilerle savaştı. Ama sonunda zamanın emperyalizmi Türk Ordusu karşısında tarihi yenilgisini almıştı. Balyoz davasında mahkum edilen komutanlar işte bu ordunun devamının komutanları...

PENTAGON VESAYETİ Mİ?

Durmadan vesayet sözü. Bakınız, Suriye'deki gelişmeler ardından ABD Başkanı Obama muhtemel bir askeri harekattan sözetmişti. Bu sözün ertesi günü Ulusal Kanal'da katıldığım programda “...ABD demokrat bir ülkedir, ama böyle meselelerde Pentagon da vardır...” demiştim. Aradan sadece iki gün geçmişti ki, ABD'nin önde gelen gazeteleri Pentagon'un Suriye'ye bir askeri harekata itirazı olduğu haberlerini vermiş ve Obama siyaset değiştirmişti. Peki şimdi ABD'de de mi askeri vesayet var?...

KİMLİK BUHRANI

Bağımsız Dergisi'nde “Dünden Bugüne” yazılarımda kimliksizlik buhranından kısaca sözetmişimdir. Şimdi asıl temel soruna doğru sürüklenmekte Türkiye. Anayasa'nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddelerinin ortadan kaldırılması ve giriş bölümünün de silinmesi. Kimliksiz bir devlet. Onun yanında Milli Eğitim'de gençlerin Milli Mücadele esaslarının öğretilmesinden yoksun bırakılmaları. Bunun sonu kimliksiz bir yeni nesil... Ve Harp Okullarının eğitim sisteminin değiştirilmesi ile bir başka kimliksizlik. Ve TSK'nın temel felsefesinin yokedilerek başka bir kimliksizliğe itiliş...Kimliksiz ordu savaş kazanamaz...

Velhasıl “dindar ve kindar bir nesil” arayışları sözleri ortaya atılırken, kimliksizlik buhranının ayak sesleri yaklaşmakta...Durumlar özetle böyle..Milli Mücadele ve Anadolu ihtilali sürecinde “kurucu gücün” başında gelen TSK şimdi “sıradan bir askerler topluluğu”na dönüştürülmekte...

Taylan SORGUN, 13 Ekim 2013, Yurt Gazetesi



Donanma'nın hali Mondros'u hatırlatıyor

Balyoz Davası'nda hüküm giyen Denizciler ve buna tepki olarak Donanma'da sürüp giden istifalar ciddi bir kan kaybı yaratıyor. Donanma giderek, üç yanı denizle çevrili ülkemizde normal askeri tatbikatlarını bile tam mevcutlu olarak yapamayacakbir noktaya sürükleniyor...

Donanmayı çökerttiler”...Bu bizim Yurt Gazetesi'nin 16 Ekim Çarşamba günkü manşetiydi. İki kelime ile Türkiye'nin Karadeniz, Akdeniz, Ege'deki deniz hakimiyet haklarının nasıl bir yana konulduğunu, ya da koydurulduğunu çarpıcı bir haber başlığı ile anlatmıştı. Aslında “TSK'nın büyük gücü” de giderek törpülenmekte ve sıradan bir asker topluluğu haline getirilmek istenmekte.

Deniz Kuvvetleri'ndeki çökertilme Hava Kuvetleri'nde de görülüyor.

Orgeneral Ergin Saygun'un hapishanede yazdığı Balyoz adlı kitabı önemli belgeleri ortaya koymakta. Orgeneral Başbuğ'un adının yanına siyasi iktidarca bir işaret konulması da, Başbuğ'un 14 Nisan 2009 günü İstanbul Harp Akademileri Komutanlığı'nda yaptığı bir konuşmaya kadar uzanmakta.

30 EKİM 1918: DONANMA

Bazı meseleleri iyi anlayabilmek için tarihi süreçlere iyi ve doğru bakmak gerekir. Mesela 30 Ekim 1918 günü zamanın emperyalizmi Osmanlı İmparatorluğu devletine Limnos'da İngilizlerin Agamemnon Zırhlısı'nda Mondros Teslimiyet Antlaşması'nı imzalattırmıştı. O antlaşmada bir madde de şöyleydi:

“..Türk donanmasının Türk sularında bulunan bütün savaş gemileri teslim edilecek ve gösterilecek limanlarda tutuklu bulunacak. Bu da mütarake şartlarına dahildir...”

SAYGUN'UN SÖZLERİ

Balyoz davası ve kararları ardından önemli tartışmalar yapılırken, Orgeneral Saygun hapishanede yazdığı Balyoz adlı kitabında şu görüşünü açıklamakta; ABD ve Batılı güçlerin, bölgesinin en güçlü ordusunu hedef aldığını belirtirken, özellikle de Türk donanmasını zayıflatmak istediklerini de gündeme taşımakta.

30 EKİM 1918-EKİM 2013

Bir raslantı mıdır bilemem ama ilginç. Mondros imzası tarihi 30 Ekim 1918. Saygun'un kitabının tekrar gündeme gelişi de Ekim 2013... Yani aynı aylar. Şimdi dikkat: Zaman ve şartlar ayrıdır, ama Mondros sonrası Türk donanması limanlara hapsedilmişti.

Şimdiki zamanda yaşadığımız süreçte, Balyoz davası ardından gelen mahkûmiyetler, bazı komutanların tepki istifaları ve öteki şartlar nedeni ile Türk donanması bu defa da eksikliğinden limanlarda hareketsiz kalmış, tatbikat bile yapamaz hale getirilmiştir...

ABD VE KARADENİZ

Saygun'un sözlerini bir belge ile desteklemek mümkün. Mesela ABD kuruluşundan hemen sonra Karadeniz'de egemenlik arayışına başlamıştı. O zaman Osmanlı İmparatorluğu'nun tepesinde “Kapitülasyon belası” vardı. ABD kapitülasyon haklarını elde edince Karadeniz'e açılmış ve egemenlik arayışına girmişti. Aynı tarihlerde İngiltere, Fransa, İtalya Akdeniz'de egemenlik arayışına başlamışlardı. Saygun'un sözleri bu süreçleri de hatırlatıyor.

SİYASİ İKİDAR VE DENİZLER

Balyoz Davası ardından Türk Donanması adeta limanlarda kapalı kalırken İtalya 13 Ekim 2013 günü Akdeniz'deki donanmasını güçlendireceğini açıklamıştı. Akdeniz, kaynakları ve stratejik özellikleri nedeniyle önemlinin de ötesinde Karadeniz ve Ege de aynı özelliklere sahip.

Ege de artık sanki terk edilmiş gibi. Tatbikatlar bile yapılmamakta. Karadeniz'de de durum aynı. Türk Donanması'ndan uzak bırakılmış denizlerimizin sanki boyunları bükük...

“Ulusal çıkar” sözü de artık sözlüklerde kalmış...

Taylan SORGUN, 19 Ekim 2013, Yurt Gazetesi
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

ÖncekiSonraki

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

x