İŞTE CIA'NIN HEDEFİNDEKİ GENERALLERİN LİSTESİ

Odatv olarak hep yazıyoruz:

Dünyada yaprak kımıldasa bunun estirdiği rüzgarın Türkiye'ye etkisini analiz etmeliyiz.
Türkiye gözaltına alınan Generalleri konuşuyor. Gelişmeleri merakla bekliyor.

Hep dedik:

Kim "yeni dünya kuruluyor, Türkiye safını yeniden belirlemelidir; Çin'le, Rusya'yla, Hindistan'la, İran'la ittifak arayışlarına girmelidir" dedi ise gözaltına alındı; tutuklanıp Silivri'ye kondu.

İlginçtir...

Zaman Gazetesi'nden Fikret Ertan, Türkiye'de gözaltına alınan Generaller konusunu anlamamıza yarayacak bir makale kaleme aldı.

Bakın ne yazdı:

"Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın geçen hafta Katar'ın başkenti Doha'da işaret ettiği gibi Amerika'nın İran ile ilgili baş hedefi; Devrim Muhafızları. Kısaca 'Pasdaran' diye bilinen bu milis gücünün Farsça tam ismi Sipah-i Pasdaran-i İngilabi İslami.

İran Devrimi'nden hemen sonra kurulan bu gücün ilk ve asıl görevi, İslam Devrimi'ni korumak ve kollamak şüphesiz. Bunu da yaptığına hiç şüphe yok.

Pasdaran'ın bu temel görevinin yanı sıra İran dışında da çeşitli faaliyetlerde bulunduğu bir gerçek aynı zamanda. Şu veya bu şekilde çevre ülkelerde çeşitli faaliyetleri var.

Amerika, Pasdaran'ın bu faaliyetlerini yıkıcı faaliyetler olarak niteliyor. Hem bu yüzden ve hem de İran'ın güvenlik ve nükleer politikalarında büyük rolü dolayısıyla Pasdaran'ı hedef olarak görüyor.

Sonuçta, hem BM müeyyideleri ve hem de kendi müeyyideleri ile Pasdaran'ı yıpratmaya, zayıflatmaya çalışıyor.

Nitekim, çıkarmaya çalıştığı yeni BM müeyyide kararında özellikle Pasdaran ve ilgili kuruluşlarının hedef alınmasını istiyor.

Esasen bazı Pasdaran unsurları, BM'nin 23 Aralık 2006 tarih ve 1737 sayılı İran ile ilgili ilk müeyyideler ihtiva eden kararı ve bunu takip eden 24 Mart tarih ve 1747 sayılı kararında ismen ve resmen yer almışlardı.

24 Mart tarih ve 1747 sayılı kararının 1 No'lu ekinde İran'ın nükleer ve balistik programlarıyla ilgili olarak bazı Pasdaran yetkilileri şöyle zikredilmişlerdi:

Tuğgeneral Murteza Rezai (Pasdaran Komutan Yardımcısı),

Tuğamiral Ali Ekber Ahmediyan (Pasdaran Genelkurmay Başkanı),

Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi (Pasdaran Kara Kuvvetleri Komutanı),

Tümamiral Murteza Safari (Pasdaran Deniz Kuvvetleri Komutanı),

Tuğgeneral Muhammed Hicazi (Besiç (gönüllüler) Kuvvetleri Komutanı),

Tuğgeneral Kassım Süleymani (Kudüs Kuvvetleri Komutanı),

Tuğgeneral Zülkadir (Güvenlik işleri bakan yardımcısı ve aynı zamanda Pasdaran subayı).

Bunlara ilaveten diğer kararda da bazı isimler yer alıyor.

Amerika, Pasdaran ve ilgili kuruluşlarının sadece BM müeyyideleri ile hedef alınması ile de yetinmiyor, kendi başına aldığı müeyyide kararları ile de bu kuruluşa darbe vurabilmeyi planlıyor.

Nitekim bu çerçevede en son 10 Şubat günü Amerika Maliye Bakanlığı, Pasdaran'a bağlı dört şirket ve Pasdaran Komutanı Rüstem Kasemi'ye karşı yeni mali müeyyideleri yürürlüğe koymuş ve biz de bunlardan 14 Şubat günkü yazımızda söz etmiştik.

Bugün hakkında bilinenler sınırlı olan Pasdaran, güçlü ve etkili bir milis kuvveti olmasının yanı sıra aynı zamanda İran ekonomisi içinde yer alan muazzam bir ekonomik güç de.

Özellikle Bünyan denilen vakıflar ve başka kuruluşlar aracılığıyla çeşitli ekonomik sektörlerde önemli bir ağırlığa sahip. Kimyadan inşaata, haberleşmeden boru hatlarına, askerî sanayiden havaalanı işletmeciliğine (Tahran Havaalanı mesela) kadar pek çok önemli sektörde faaliyet gösteriyor, binlerce personel istihdam ediyor kısacası. Bu ay ATLAS adlı haber ajansını da hayata geçirmeyi planlıyor.

Bu ekonomik gücü muazzam askerî gücüyle paralel halde gelişiyor. Pasdaran kendi hava, deniz ve hava kuvvetleri olan orijinal ve ilginç bir güç.

125 bin kadar üyesi olduğu söylenen Pasdaran'ın İran'ın nükleer programının gelişmesinde de önemli rol oynadığı söyleniyor.

Bu özelliklere ve güce sahip Pasdaran'ın hem mevcut BM ve hem de Amerika'nın kendi müeyyide kararlarından ne kadar etkilenip etkilenmediği bilinmiyor Bundan sonra ne kadar etkilenir söylemesi zor elbette; çünkü Pasdaran'ın ekonomik ve mali gücünün büyüklüğü, kapsamı ve kuruluşun müeyyidelere karşı aldığı ya da alacağı tedbirler meçhul. Ancak görünenlerden, bugüne kadar ciddi şekilde etkilenmediği tahmini de yapılabilir elbette.

Pasdaran, kuruluşunun üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen hâlâ birçok yönden bilinmeyen; ama çok önemli bir güç ve Amerika'nın da baş hedefi kısacası."

Haydaaa...

Bunu yazan Zaman yazarı, Türkiye'deki TSK düşmanlığının nereden planlandığını bilmiyor mu?

Bu kadar mı sığ düşünüyorlar?

İran'daki gelişmeleri böylesine analiz eden bir kafa Türkiye'de TSK'ya karşı yapılan asimetrik savaşın perde arkasında kimlerin olduğunu ve amaçlarının ne olduğunu nasıl göremez?

Anlamak gerçekten zor...


odatv.com, 23 Şubat 2010

genelkurmay paşalarına sahip çıkmamamıştır,

bu ordunun amerikancı generallere ihtiyacı yoktur,

ilker paşa'yı istifaya davet ediyorum....

Mevcut genel kurmay başkanının taaa Ağlama Duvarı önündeki fotoğrafları basına yansıdığında içim sızlamıştı. 'Yok ya'demiştim. 'Olmaz be'diyerek kendimi teskin etmiştim. 'Bu komutan kendinden önceki iki komutandan farklı yahu, öyle olmalı'demiştim. Sanırımpek çok kişi de benim gibi düşünmüştü.

Ama aradan geçen süreç, yaşananlar, artık bir sonraki hamlenin ne olacağının aylar önceden açıkça malum gazetelerde yazılıp çizildiği, yine malum televizyonlarda ilan edildiği bu ortam açıkça ispatlamıştır ki KURGULANAN BİR SÜRECİ YAŞIYORUZ. Hüseyin Kıvrıkoğlu' ndan sonra ki komuta kademesi bizlerin en azından şu an asla bilemeyeceğimiz bir şekilde kurgulanmış.

Çok hem de çok daha ağır şeyler yazabilirim. Tabi ki bunlar kendi düşüncelerim ve yanılma ihtimalim de var. Ama ne yazık ki sanmıyorum yanıldığımı.

Netice olarak geldiğimiz noktada umarım İLKER BAŞBUĞ İSTİFA EDER ve kendi YAPAMADIKLARINI YAPABİLECEK BİR TÜRK SUBAYI GENEL KURMAY BAŞKANI OLUR!

Yargı en son HSYK aracılığıyla kendi evladına, kendi evlatlarına sahip çıkmıştır ve geri adım atmamıştır. Bizler yani bu vatan için canlarını seve seve vermeye hazır olan yüzbinlerce genç, 2 seneyi aşkın bir zamandır aynı tavrı hep ocağımızdan, asker ocağımızdan bekledik. Ne yazık ki olmadı. Umarım yukarıda yazdığım gibi İSTİFA ETMESİ GEREKEN KİŞİ İSTİFA EDER de ordumuz hak ettiği KİŞİ TARAFINDAN YÖNETİLİR...

Ve o gün geldiğinde de umarım ordumuz bir iç hesaplaşma yapar. Şöyle 50 senelik bir hesaplaşma yapar ve bu zamana kadar bu ülkede YOBAZLARI, MUHAFAZAKARLARI, işin özü CEMAATLERİ YEŞERTEN ve YETİŞTİREN ORTAMLARI YARATAN KARARLARINI ve UYGULAMALARINI SORGULARLAR.

Umarım bu ülkenin ilerlemesi için biricik yolun önce yobazlık ve sonra da her türden mikromilliyetçiliğin başlarının ezilip, köklerinin kazınılması gerektiğini görürler.

Umarım başkomutanın, ATATÜRK'ün yolunun TEK ve BİRİCİK YOL olduğunu 50 yıl sonra da olsa hatırlarlar...

Ve UYGULARLAR...

Alıntı yazdı:
Bunu yazan Zaman yazarı, Türkiye'deki TSK düşmanlığının nereden planlandığını bilmiyor mu?

Bu kadar mı sığ düşünüyorlar?

İran'daki gelişmeleri böylesine analiz eden bir kafa Türkiye'de TSK'ya karşı yapılan asimetrik savaşın perde arkasında kimlerin olduğunu ve amaçlarının ne olduğunu nasıl göremez?

Anlamak gerçekten zor...

Anlaşılmayacak bir şey yok aslında.

Zaman gazetesi, kendisinin de içinde olduğu bu sindirme, yıldırma ve yıpratma operasyonunun hangi amaçla, kimler tarafından tezgahlandığını çok iyi biliyor elbette.

90'lı yıllarda ABD tarafından Türk Ordusu'nun ''hizadan çıktığının'' saptandığını ve Türk Ordusu'nu ABD çıkarlarına uygun ''hizaya'' getirmek için çeşitli CIA toplantılarında akıl dışı pek çok senaryonun üretildiğini, Zaman gazetesi de çok iyi bilenlerdendir...

Örneğin, ''Balyoz Darbe'' yalanına monte edilen ''Cami Bombalama'' provokasyonunun aslında, 30-31 Mayıs 1998'de ABD Ulusal Savunma Enstitüsü'nün düzenlediği ve başını CIA ajanları Graham Fuller ile Henry Barkey'in çektiği toplantıda üretilen bir senaryo olduğunu; 2 Haziran 1998'de kamuoyuna ''Türk Silahlı Kuvvetleri üzerindeki geleneksel yaptırım gücünü kaybetmeye başlayan ABD, ülke siyasetindeki ağırlığını açıkça hissettiren orduyu nasıl Amerikan çizgisine çekebileceğini düşünüyor'' sözleriyle en doğru biçimde duyurmuştur Zaman gazetesi...

Yani bugün TSK'yı ''hizaya getirme'' operasyonunda aldığı rolün kimlere hizmet etmekte olduğunu çok iyi bilmektedir...

TSK'ya karşı yürütülen ABD merkezli yıpratma kampanyasına ışık tutan Erdem Yüksel'in Teori dergisindeki yazısını okumak için lütfen aşağıdaki linki tıklayın.

http://www.scribd.com/doc/19218863/ABDn ... Eylul-2003

2'si muvazzaf, 7 askerin tutuklandı paşa!

Genelkurmay Bildirisi - 23 Şubat 2010


TARİH : 23 Şubat 2010

SAAT : 18:55

NO : BN - 19 / 10


İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmekte olan bir soruşturma kapsamında ortaya çıkan ciddi durumu değerlendirmek üzere, bugün Genelkurmay Başkanlığı Karargahında Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bütün Orgeneral ve Oramirallerin katılımı ile bir toplantı icra edilmiştir.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.


http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_Faaliyetleri/10_3_Bilgi_Notlari/2010/BN_19.html

Başbakanlık Konutunda Kritik Buluşma

Kritik buluşma

Başbakan Erdoğan İspanya gezisi sonrası Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, İçişleri Bakanı Beşir Atalay ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin'i konutuna davet etti.

Erdoğan gün içinde yaşanan gelişmeler konusunda ayrıntılı bilgi almak için yurt dışında olduğu süri içinde kendisine vekalet eden yardımcısı Cemil Çiçek, İçişleri Bakanı Beşir Atalay ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile görüşüyor. Çiçek, gün içinde Genelkurmay Başkanlığı ile görüşme yapmıştı. Görüşmede Balyoz harekatı ve Genelkurmay'ın açıklamasının ele alınması bekleniyor.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/13889542.asp?gid=229

7 KİŞİ TUTUKLANDI

"Balyaz Darbe Planı" soruşturması kapsamında mahekemeye sevk edilen 7 kişi tutuklandı

24.02.2010 00:22
''Balyoz Planı'' iddiaları soruşturması kapsamında mahkemeye sevk edilen Tümamiral Ramazan Cem Gündeniz, Tuğamiral Aziz Çakmak, emekli Tuğgeneral Mehmet Kaya Varol, emekli Tümamiral Ali Deniz Kutluk, emekli Tümamiral Özer Karabulut, emekli Kurmay Albay Ümit Özcan ve emekli Kurmay Albay Ali İhsan Çuhadaroğlu tutuklandı.
http://www.haberturk.com/haber.asp?id=208898&cat=110&dt=2010/02/24

Olan olmuş, biten bitmiş. İçeride ve dışarıda ordunun saygımlığı darmadağın edilmiş. Şimdi bütün oramiraller ve orgeneraller toplanıp, 3 satırlık bir açıklamayı yapsanız ne oluuuurrr, yapmasanız ne oluuuurrrr? Tanrım şu an kıtalarda ve sınırlarda görev yapan genç subay ve astsubaylarımıza, harp okullarında ve askeri liselerde içleri içlerini kemiren geleceğin subay-astsubayı kardeşlerimize sabır versin.

Generaller tutuklandi ve Metris cezaevine yollandi
Mahkemeye sevkedilen 2'si muvazzaf 7 kişi tutuklandı...

Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesinde, savcılık sorgularının ardından tutuklanmaları istemiyle İstanbul Nöbetçi 10. Ağır Ceza Mahkemesine sevk edilen Tümamiral Ramazan Cem Gündeniz, Tuğamiral Aziz Çakmak, emekli Tuğgeneral Mehmet Kaya Varol, emekli Tümamiral Ali Deniz Kutluk, emekli Tümamiral Özer Karabulut, emekli Kurmay Albay Ümit Özcan ve emekli Kurmay Albay Ali İhsan Çuhadaroğlu, hakim karşısına çıktı.

Mahkeme, bu kişilerin tutuklanmasına karar verdi.
http://www.habercem.com.tr/2si-muvazzaf ... 93692.html

'Açılım' dediğin böyle olmalı... TSK'yı 'terörist' gibi içeri atacaksın,
PKK'yı Habur'da 'kahraman' gibi karşılayıp, aklayacak paklayacaksın...

Generallere Metris ve Silivri yolları... Apo'ya milletvekilliği yolları...

Oh ne ala memleket...

ABD: Olay evrim meselesi

WASHINGTON / BRÜKSEL - ABD yönetimi, Türkiye’de darbe savları çerçevesinde yapılan son gözaltılar konusunda, “herhangi bir kaygı duymadıkları ve bunların yeni bir gelişme olmadığı” yönünde açıklama yaptı.

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Philip J. Crowley bir gazetecinin, “Türkiye’de darbe planladıkları iddia edilen kişilere yönelik son gözaltılar göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’deki potansiyel siyasi istikrarsızlık hakkında ve Türkiye’nin, sizin deyiminizle tarihteki en başarılı ittifakta oynadığı merkezi role ilişkin bir endişeniz var mı” sorusunu, NATO’yu kastederek “Bu, tarihteki en başarılı ittifak, bu bir gerçek” şeklinde yanıtlayınca salonda gülüşmeler oldu.

Gazetecinin, “Türkiye hakkında herhangi bir endişeniz var mı” sorusunu yinelemesi üzerine Crowley, “Türkiye’de siyaset ve toplumun evrimine yönelik bu konular yeni değil. Belirli bir endişemiz olduğunu sanmıyorum. Besbelli her adım Türk yasalarına uygun bir biçimde atılmalı ve şeffaf olmalı” yanıtını verdi.


CUMHURİYET, 24 Subat 2010

Bizler Amerikanin basina ne bela oluruz... hic haberleri yok!
Turkiye Cumhuriyeti ruhuna fatiha!

Samanyolu Haber Spikerinin Skandal Yorumu

STV Haber kanalındaki 'Son Durum' programının sunucusu Asım Yıldırım, canlı yayında öyle bir yorum yaptı ki izleyenleri şaşkına çevirdi...

İnanılmaz ama STV Haber spikeri grizu patlamasını paşaların gözaltına alınmasına bağladı!

İşte şaşkına çeviren o sözler:

Sevgili seyirciler tabii nasıl bir bağlantı kurabilirsiniz. Biz sadece hatırlatma yapıyoruz. Geçen sene Aralık ayında Bursa'da bir maden kazası meydana gelmişti. 19 madencimiz can vermişti.

Peki bu olaydan hemen bir gün önce ne olmuştu bir hatırlayalım. İstanbul'a cumhuriyet savcılarına İbrahim Fırtına, Aytaç Yalman, Özden Örnek gelip ifade vermişlerdi. Geldiklerinin hemen ertesi günü, pazar akşamı ise Bursa Mustafa Kemal Paşa'da 19 madencinin öldüğü maden kazası vuku bulmuştu.

Dün gözaltılar oldu, Balyoz Darbe planıyla ilgili, bugünse ne yazık ki işte Balıkesir Dursunbey'den gelen böyle bir maden kazası haberi var. Nasıl bağdaştırırsınız ya da var mıdır bir bağlantı yoksa sadece ve sadece tevafuk diyebileceğimiz hadiseler midir bunlar, bunu da sizin izanınıza bırakıyoruz. Belki de varsa da bir bağlantı tabii komplo teorisi üretmek hiç hoş değil. Çünkü birisinde 19 kişi diğerinde 17 kişi can verdi.


Milliyet, 24 Subat 2010

Samanyolu Haber Spikerinin Skandal Yorumu yazdı: Nasıl bağdaştırırsınız ya da var mıdır bir bağlantı yoksa sadece ve sadece tevafuk diyebileceğimiz hadiseler midir bunlar, bunu da sizin izanınıza bırakıyoruz. Belki de varsa da bir bağlantı tabii komplo teorisi üretmek hiç hoş değil. Çünkü birisinde 19 kişi diğerinde 17 kişi can verdi.

Ne diyelim Allah akıl fikir versin... Kıblelerini Vaşington'a çevirmiş bu kafalar ne kadar 'demokratsa', işte o kadar 'demokratikleşiyor ve sivilleşiyoruz'... Hayırlara vesile olur inşallah...