TSK'ya tavsiyem: Şok tedavisi!
Malatya’da 2’nci Ordu Komutanlığı’nın karşısında Battalgazi Erkek Öğrenci Yurdu vardır. Yurtta, birkaç öğrenci, kaldıkları odanın penceresine Türk bayrağı asar. Başka bir grup ise buna tepki gösterir ve tartışma kavgaya dönüşür. Sayıları 75’i bulan grup, yurt binasından çıkarak “Malatya faşistlere mezar olacak” sloganları atar, gazetecilere taşla saldırır!
Bu manzara, fiilen işgal edilmiş bir ülkede yaşanmıyor! Malatya’yı Malatya yapan Battal Gazi’nin adını taşıyan bir öğrenci yurdunda ve üstelik bir ordu komutanlığının hemen karşısında yaşanıyor.
* * *
Biz her zaman, özellikle TSK’yı uyardık ki, “Zihinleri işgal edilmiş bir ülkeyi ordu ile ayakta tutamazsınız. Zihinsel işgale karşı tedbir almak da görevleriniz arasındadır.”
Elbette bu görev, esas olarak siyasi iktidara aittir fakat Milli Eğitim ve medya da işgal edilmişse, olağanüstü önlemler almak şarttır.
Denilebilir ki, “Bugün TSK’nın kendisi asimetrik bir psikolojik harekata maruz kalmıştır. Kendisini mi savunsun, yoksa dayanağı olan halkın zihninin işgaline mi dirensin?”
Halkın önemli bir bölümünün zihni işgal edilmişse, kendi ülkesinin bayrağına karşı çıkanlarla, bayrağı gönderde tutmak isteyenler arasında çatışma çıkar! TSK’nın görevi, 12 Eylül’de olduğu gibi iki grubu da ezmek değildir. Aksine zihni işgal edilmiş olan bu ülke çocuklarını, esaretten kurtarmaktır.
* * *
2002 yılında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, 10 Kasım dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yayınladığı mesajda, “Yüce Atatürk, bize güven ve rahat uyu” demişti. Biz de “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin varlığı ve gücü, tek başına hiçbir anlam ifade etmez. Milletin zihinsel yapısı olumsuz yönde değiştirilirse, silahlı kuvvetler de değişmez mi? Vatandaşlar, Batı’nın psikolojik operasyonlarının hedefi haline getirilirken, Türkiye’nin güvenliğinden sorumlu olanlar uyursa, Atatürk nasıl rahat uyusun? Artık, ’rahat uyu’edebiyatını bırakıp, milleti uyandırmanın, brifingi millete vermenin zamanı gelmedi mi?” diye sormuştuk.
Sonradan bu tür yazılarımız sebebiyle andıçlandığımızı öğrendik.
* * *
Diğer taraftan, özellikle Kürt kökenli gençliğin bu zihinsel değişimine sebep olan unsurlar arasında medya da vardır. Gazeteci Coşkun Aral, bir ara formatları yurt dışında art niyetli insanlar tarafından hazırlanan TV programlarına dikkat çekerek “Eskiden ülkeler işgal edilmek için alkol kullanılırdı şimdi ise televizyon kullanılıyor” demişti.
Ünlü Makyavel ise “Türkleri dışarıdan işgal etmeye kalkmayın, yenemezsiniz. Fakat bir defa içeriden ele geçirdiniz mi her şeyi kabul ettirebilirsiniz!” diyordu!
1944’den itibaren Türkiye’nin başına gelen budur!
Dini ve etnik kimlikler kullanılarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bir kısmının zihinleri işgal edilmiştir.
Asıl savunma, Türk kimliği taşıdıkları halde, yabancı istihbarat servisleri tarafından yetiştirilip önemli makamlara getirildikten sonra Türkiye aleyhine çalışan kozaları, gerçek kimlikleriyle ortaya çıkarmaktır!
Bu yapılırsa, zihinleri işgal edilmiş olanlara da şok tedavisi uygulanmış olur!
Arslan BULUT / YENİÇAĞ, 17 Ocak 2010