Turgut Özakman'dan 'Dersimiz Atatürk'

Re: Turgut Özakman'dan 'Dersimiz Atatürk'

İletigönderen teşkilat » Çrş Eki 07, 2009 13:05

Türkler için iki Mustafa vardır...

Hz. Muhammed Mustafa ve Gazi Mustafa Kemal!


Söyleşimiz boyunca çarpıcı açıklamalar yapan Turgut Özakman, yine çok tartışılacak bir saptamada bulunuyor: “Müslüman Türkler için iki Mustafa vardır; Hz. Muhammed Mustafa ve Mustafa Kemal.” Özakman, Atatürk’ün halktan gördüğü inanılmaz saygı ve sevginin Hz. Muhammed’e duyulan saygı ve sevgiye benzer olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Tabii ki Hz. Muhammed çok büyük bir peygamber, onun yeri başka. Ama ondan sonra Doğu’nun kahramanı, Müslümanların kahramanı Atatürk. Ondan daha büyüğü olmadı...”

Senaryosunu yazdığınız Dersimiz Atatürk filminin çok tartışma yaratacağı kesin. Şimdiden Can Dündar’ın ’Mustafa’ filmine bir cevap olarak yapıldığı iddia ediliyor. Öyle mi?

Hayır. Ama şu da var; Batılılar genel olarak Atatürk’e saygımızı, vefamızı anlamıyorlar. Tarihlerinde böyle birisi yok çünkü. Anlamayan bazı yurttaşlarımız da var ne yazık ki! Çünkü tarihimizi doğru bilmiyorlar. Bilseler bu haksızlığı ve vefasızlığı yapmazlar. İşte bu film gerçekleri anlatacak.

‘Mustafa’ filmi yapılmasaydı yine yazar mıydınız bu senaryoyu?

Yazardım. Çünkü bir sürü insan gelip gidiyor bana, “Atatürk filmi yapmak istiyoruz. Şöyle mi yapalım, böyle mi yapalım?” diye danışıyor. Ben de onlara dostça yardımcı olmaya çalışıyorum. Onlardan biri de Serkan Balbal... Bir gün “Ya, niye siz yazmıyorsunuz da biz çekmiyoruz bir Atatürk filmi” dedi. Böyle başladık.

‘Dersimiz Atatürk’ün farkı ne olacak?

Bizim filmimiz iddiasız, tartışmaya açık bir yanı yok. Başta Atatürk’ün hayatının özeti var. Sonra onun çocuklara, öğretmenlere, eğitime ve doğaya duyduğu sevgiyi, saygıyı veriyoruz. Çocuklara Atatürk’ün bu insan tarafını anlatıyoruz. Tabii ki Atatürk’ün bir sürü insani nitelikleri var. Ama bu film yalnız bu niteliklerini anlatıyor.

Bir örnek anlatabilir misiniz?

Daha çevreciliğin adının zihinlerin ucunda bile bulunmadığı tarihte, Atatürk çınar ağacının büyümesine engel oluyor diye, Yalova’daki evi 5 metre ileriye taşıyan bir adam. Bu dünyada eşi benzeri olmayan bir şey. O çınar ağacı da, ev de anıt gibi duruyor hâlâ. Temelini kazıp evi raylar üzerinde 5 metre kaydırıyorlar. Yıl 1934! Atatürk işte böylesine doğaya saygılı.

O kadar çok örnek var ki!

Mesela?

Bir gün yolda giderken birden bire arabayı durduruyor ve soruyor, “Burada bir iğde ağaçı vardı ne oldu?” diye. Kesilmiş. O kadar üzülüyor ki, “Durup dururken bu iğdeden ne istediler?” diye... Veya öğretmenlere olan saygısı. Bir gün bir sınıfa giriyor, öğretmen de yerini ona bırakmak istiyor, oturmuyor ve diyor ki, “Sınıftaki en büyük insan öğretmendir.” Biliyorsunuz Kenan Evren filan bir vilayete gidince hemen valinin yerine, sınıfa girince öğretmenin yerine oturur ya, Atatürk asla oturmuyor... Herhalde onlar da tarihimizi bilselerdi yapmazlardı! Bizim bir şey bildiğimiz yok. Cumhuriyetin sefasını sürüyoruz...

Hedef kitleniz çocuklar mı sadece?

İlköğretim ama öğretmen de birlikte gidecek, abisi, ablası da birlikte gidecek. Anne babası alıp götürecek, filmin onları da tatmin edecek bir seviyede olmasına dikkat ettik. Bu filmden herkes küçük de olsa bir ders alacak... Biz dahisi çok bir millet değiliz. Atatürk’ü kavramak kolay bir iş değil; çok zeki bir adam. Okuduğu kitap sayısı 4 bin. Dersini çalışır gibi altını çizerek, bir yandan notlar yazarak okuyor. Şimdi üç kitap okumuş kendilerine bilim adamı diyenler çıkıp Atatürk hakkında konuşuyor. Bilim adına utanıyorum. Yakın tarihimizi bilmek zorundayız. Bakın ben Atatürk’ü gördüm. Demek ki hemen bu kadar yakın bir tarih.

Nasıl gördünüz?

Bakırköy’e gelmişti. Bir araba, bir de önünde sepetli motosikletle. O kadar! Bir kendi arabası, bir de sepetli motosiklet. Viyana Gazinosu’na girdiler, dondurma yediler, polisler de kapıda bekledi. Halk bir anda yanına doluştu. Alkışlar arasında geçti-gitti...

Siz kaç yaşındasınız o zaman?

1937 yazıydı, demek ki 7 yaşındayım.

Ne hissettiniz gördüğünüzde?

Atatürk’ün halktan gördüğü o inanılmaz saygıyı, inanılmaz sevgiyi sizin yaşınıza anlatmak kâbil değil. Yer yerinden oynuyor. Çünkü imkansızı başarmış büyük bir insan. Türkler için iki Mustafa var; bir Hz. Muhammed Mustafa var, bir de Mustafa Kemal. Evet, bu Müslüman Türkler için böyledir. İlki, tabii o çok büyük bir Peygamber, onun yeri başka. Ama ondan sonra Doğu’nun kahramanı, Müslümanların kahramanı, ta İslamiyet’ten bugüne kadar en büyüğü Atatürk; daha büyüğü olmadı. İşte bütün o mazlum, sömürülen zavallı milletlere, Milli Mücadele çok büyük bir örnek olmuştur. Bu ülkelerin çoğu bizden sonra Cumhuriyet’e döndü. İşte, Cezayir, Tunus, Mısır, Hindistan’ın büyükçe bölümü, özellikle Hindular. Sonra Fas... Fas’ta Müslüman da vardır, Hıristiyan da... Hıristiyanlar da bu Milli Mücadele’den yararlanıp zincirlerini kırmışlardır.

Diyeceğim, Atatürk’ün, yalnız Türkiye’ye değil, dünyaya yaptığı etki de çok önemli. Fransız siyaset bilimci Maurice Duverger diyor ki, “Üçüncü Dünya Ülkeleri için tek model Kemalizm.” Zaten aklın yolu birdir. Şimdi bakıyorsunuz, sermayeniz yok, uzmanınız yok, potansiyeliniz yok. Tüm Türkiye’de 42 bin köy var, ama birinde bile okul yok. Bir düğme, bir toplu iğne bile üretemiyorsunuz. Köylüler 4 bin yıl öncesinin yöntemiyle toprağı sürüyor. Türkiye Orta Çağ’da... Ne yapacaksınız? İşte ne yapıldıysa Atatürk yaptı ve örnek oldu.

Atatürk çapkınlık yaptıysa günahı benim olsun!

Mustafa filmi “Atatürk insani zaaflara yer vermişti. Ve en çok da bunlar tartışıldı. Sizce Atatürk’ün insani zaafları yok muydu?

Olmaz olur mu! O ne ilah, ne üstün insan; düpedüz bizim gibi. Elbette zaafları var! İçki içiyor. Bu bir zaafsa zaaf. Bunu da bilerek isteyerek içiyor. Neşelenmek için içiyor. Kafasını daha sakinleştirmek için içiyor... Çok kahve içiyor, bu da bir zaaf. Çok sigara içiyor, bu da bir zaaf.

Kadınları seviyor...

Kadınları sevdiği konusunda, saygısından bahsedilebilir. Bazı kadınlara da ilgi duyduğu söylenebilir. Hiç olmazsa biz ikisini biliyoruz, biri Fikriye’ydi, Allah rahmet eylesin hayatının sonu hiç iyi olmadı. İkincisi Latife Hanım, severek evlendi, ama yürümedi. Ayrıldıktan sonra tek kimseye onu eleştirtmedi ama. Nitekim, Latife Hanım da aynı saygıyı gösterdi.

Fikriye Hanım ve Latife Hanım dışında Atatürk’ün hayatında başka kadın yok muydu peki?

Bakın Atatürk hiç içki içtiğini saklamıyor, üstelik Türkiye’de, Müslüman ülkede. Ama kadınlar konusunda konuşmuyor. Demek ki bu konunun açıklanmasını istemiyor. Çünkü istemese içkisini de saklardı. Bu sessiz bir vasiyet, öyle diyelim. Çünkü uydurulunca çok şey uydurulur, arkası gelir. Keşke çapkınlık yapmış olsa, helal olsun ya, bu konuda bir günahı varsa o günah benim olsun! Ne günahı olacak ki! Adam değil mi, erkek değil mi, sağlıklı değil mi?


VATAN
Kullanıcı küçük betizi
teşkilat
Üye
Üye
 
İletiler: 121
Kayıt: Çrş May 06, 2009 19:48

Re: Turgut Özakman'dan 'Dersimiz Atatürk'

İletigönderen Comte » Sal Ara 15, 2009 21:36

Senaryosunu “Şu Çılgın TÜRKLER”in yazarı ünlü tarihçi Turgut ÖZAKMAN’ın yazdığı, başrollerini Halit ERGENÇ ve Çetin TEKİNDOR’un paylaştığı “Dersimiz: ATATÜRK”ün ilk fragmanı.



Film, ilkokul 5. sınıfta okuyan bir grup çocuğun, Atatürk’ü daha iyi anlamaları için verilen ödevle başlıyor. ‘Tarihçi Dede’ fantastik bir dille çocuklara gerçek Atatürk’ü anlatıyor.
Resim
Kullanıcı küçük betizi
Comte
Dilmaç
Dilmaç
 
İletiler: 195
Kayıt: Prş Ara 10, 2009 17:21

Re: Turgut Özakman'dan 'Dersimiz Atatürk'

İletigönderen zytnfrm » Çrş Ara 16, 2009 23:15

Turgut Özakman'dan 'Dersimiz Atatürk' Filmi
Resim
Senaryosunu “Şu Çılgın TÜRKLER”in yazarı ünlü tarihçi Turgut ÖZAKMAN’ın yazdığı, başrollerini Halit ERGENÇ ve Çetin TEKİNDOR’un paylaştığı “Dersimiz: ATATÜRK”ün ilk fragmanı.



Resmi İnternet Sitesi
Resmi İnternet Sitesi

Resmi İnternet Sitesi 2

"Dersimiz: ATATÜRK" İlk fragmanı 1 [HQ]

"Dersimiz: ATATÜRK" İlk fragmanı 2 [HQ]


"Dersimiz: ATATÜRK" pek yakında!


"Dersimiz: ATATÜRK" Kamera Arkası 1



Atatürk’ü en iyi anlatan Üstat Turgut Özakman’dan: Atatürk

Atatürk; en yalın, en sıcak ve en önemlisi en bizden haliyle Turgut Özakman’ın kaleminden…

Dersimiz: Atatürk…

Senaryosunu “Şu Çılgın Türkler” ve “Diriliş” kitaplarıyla fırtınalar estiren, Atatürk’ü ülkemizde en iyi araştırmış, en iyi anlamış ve şüphesiz en çok seven yazarlardan olan Turgut Özakman’ın kaleme aldığı, yapımcılığını Birol Güven ve Serkan Balbal’ın üstlendiği, yönetmenliğini Hamdi Alkan’ın yaptığı ve yapımı MinT Prodüksiyon tarafından üstlenilen “Dersimiz Atatürk” isimli sinema filminin çekimleri başladı.

Çekimleri geçtiğimiz gün İstanbul’da başlayan “Dersimiz Atatürk” filminde başrolleri Halit Ergenç, Çetin Tekindor ve Batuhan Karacakaya paylaşıyor.

Halit Ergenç’in Atatürk rolünü canlandırdığı proje, çocuklarımıza ve genç neslimize Atatürk’ü en doğru, en yalın ve en seyre değer şekliyle anlatma amacındadır. Filmin anlatıcısı konumunda olan ve filme ismini veren dersin hocasını, yani “Tarihçi Dede”yi ise sinemamızın duayenlerinden Çetin Tekindor oynuyor.

Film, ülkemizin en özel dönemini ve tarihin en çok takdir edilen liderini en naif bakış açısıyla anlatırken, anlatım dili olarak da çok farklı bir tarz tercih edecek. Hamdi Alkan, yıllardır tecrübe ettiği çocuk yapımları ile çocuk kalbini ve algısını çok iyi tanıyan bir vizör olarak bu iddialı senaryoya hayat verecek. Çocuk ve gençleri hedef alan bu yapımda belgeler ve kanıtlar filmin ana omurgasını oluştururken; masalsı-büyülü dünyası ise filmin ruhunu ve kişiliğini oluşturacak.

Gurur, hüzün, sevgi, takdir, özlem, neşe, hayranlık ve mutluluk…

Hepsi bir arada tek bir ders saatinde…

Kısaca hikaye;

İlkokul 5. sınıfta okuyan bir grup çocuğun, Atatürk’ü daha iyi anlamaları için verilen ödevle başlar. Bu ödev onlar için Atamızın yaşamına ve Ülkemizin Kurtuluş öyküsüne yapılacak uzun ve öğretici bir yolculuk olacaktır. Bu yolculukta onlara önderlik edecek olan çocuklardan birinin ödüllü tarihçi “Dede”sidir. Ama bu “Dede” diğer tarihçilere hiç benzememektedir. O, tarihi sıkıcı bir geçmiş olarak anlatmaktan çok uzaktır sanki fantastik bir dünyanın tarihçisidir. Çocuklara Mustafa Kemal’in çocukluğunu, okul hayatını, askerlik kariyerini anlatır. Onları Kurtuluş Savaşı’nın en önemli cephelerine götürür, dünyada eşi görülmemiş bir direniş gösteren Türk halkının eşsiz kahramanlarıyla tanıştırır. Cumhuriyetin kuruluşuyla yoktan var edilen ülkenin emeklerini ve Ata’nın hayran olunası insani özelliklerini bazen canlandırmalar, bazen de tarihten gelen fotoğraf ve videolarla öğretir.

Filmin Gösterim Tarihi: 19 Mart 2010


Resim
Resim
Resim
Resim
En son zytnfrm tarafından Cum Ara 18, 2009 11:30 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kez düzenlendi.
Kullanıcı küçük betizi
zytnfrm
Üye
Üye
 
İletiler: 4
Kayıt: Pzt Kas 02, 2009 0:48

Re: Turgut Özakman'dan 'Dersimiz Atatürk'

İletigönderen Comte » Prş Ara 17, 2009 18:32

paylastigin icin tesekkürler zytnfrm, merakla bekliyoruz bu sinema filmi
Resim
Kullanıcı küçük betizi
Comte
Dilmaç
Dilmaç
 
İletiler: 195
Kayıt: Prş Ara 10, 2009 17:21

Re: Turgut Özakman'dan 'Dersimiz Atatürk'

İletigönderen Kemalist Murat » Çrş Ara 30, 2009 0:07

"Atam huzur'la dol sen, biz TURK genciyiz!"

Sahsen Zulfu gibi birinin Mustafa Kemal hakkin'da film yapmasini istemiyorum. O Cumhuriyet'in devrimci bir aydini olamamis'tir.

Ahk keskem yasasaydi üstad Ugur abim nede guzel anlatir'di "sari saclim mavi gozlum"ü...
Kullanıcı küçük betizi
Kemalist Murat
Üye
Üye
 
İletiler: 31
Kayıt: Çrş Oca 23, 2008 15:56

Re: Turgut Özakman'dan 'Dersimiz Atatürk'

İletigönderen Başkomutan » Pzt Mar 15, 2010 16:08

O Çılgın Türk'ten iddialı Atatürk filmi


Can Dündar’ın “Mustafa”sı, Zülfü Livaneli’nin “Veda”sı. Son iki yılda gösterime giren bu iki Atatürk filmi de büyük tartışmalara neden oldu. Tarihçiler ellerinde kağıt kalem not tutarak filmleri izledi. Yapılan hatalar(!) tartışma konusu oldu. Şimdi sırada satış rekorları kıran “Şu Çılgın Türkler” kitabının yazarı Turgut Özakman’ın senaryosunu yazdığı “Dersimiz Atatürk” filmi var.

Atatürk'le ilgili yapılan filmleri bilgisizlik eseri olarak nitelendiren, Atatürk’le ilgili eleştiriler getiren bazı tarihçileri, havası alınmış boru anlamına gelen, “Toriçelli borusu”na benzeten Özakman’ın imzasını taşıyan yeni Atatürk filmi büyük merak konusu oldu. 19 Mart’ta seyirciyle buluşacak film için Özakman, “En doğru Atatürk filmi olacak” iddiasında.
Turgut Özakman film gösterime girmeden ilk röportajını İNTERNETHABER’e verdi. Atatürk filmleriyle ilgili pek çok eleştiri sıralayan Özakman, Atatürk'ün Fikriye ve Latife Hanım’la ilişkisini anlattı. Özakman, son günlerde yeniden tartışma konusu olan Fikriye’nin öldürüldüğü iddiaları ve mezarının nerede olduğu sorularına da yanıt verdi.

Sorularımızı samimiyetle yanıtlayan Özakman’a göre Atatürk’ün en büyük hatalarından biri Latife Hanım ile evliliği. Özakman, “Bir oy vermem istense benim oyum Fikriye’ye” dedi.

- Atatürk filmi çekmek neden bu kadar zor?
Atatürk filmi çekmek zor değil. Atatürk’ü doğru anlatmak zor. Çünkü yalap-şap insanlarız. Atatürk hakkında üç kitap okuyup televizyonda bir sürü laf edenler var. Üstelik okudukları kitaplar öyle doğru dürüst kitaplar değil. Bilgi kirliliği ile dolu kitaplar. Atatürk’ü bunların eleştirmeye hakları yok. Doğrusunu bilmiyorlar. Can Dündar hakkında konuşmak istemiyorum, ama Mustafa derin bir bilgisizlik örneğidir. Veda’yı görmediğim için bir şey söyleyemem ama internette fragmanını gördüm. Atatürk merasim elbisesi ile savaşa katılıyor. Ne yazık ki kostümcülerimiz bilim yoksunu. Bu kıyafeti normal gündelik hayatın kıyafeti sanıyorlar.

- Filmde yönetmenin özgürlük alanı yok mudur?
Tarihi bir şeyi anlatıyorsanız. Bu masal değil ki istediğiniz gibi yazın. Yazarın dramada özgürlük yerleri vardır, ama genel çerçevede oynayamaz. Atatürk’ün hayatı bir tek filme sığmaz. Bir bölümü anlatılır veya benim yaptığım gibi özetlenir.

- “Mustafa” filminde Atatürk’ün yalnız olduğunu ima etmek bile büyük eleştiri aldı?
Onu anlatsa can kurban, ama onu anlatmıyor. Sahici bir yalnızlıktan bahsediyor. Herkes terk edip gitmiş. Zavallıcık Dolmabahçe’de yapayalnız kalmış gibi anlatıyor. Bizde tarihi doğru anlatmama hastalığı belirdi. Bu salgın gibi zaten. Tam bir hastalık.

- Peki neden böyle olduğunu düşünüyorsunuz?
Türkiye’de bir operasyon yapmak istiyorsanız içten veya dıştan Atatürk saygısını yok ederseniz önünüz biraz daha açılır. Bunu yapmaya çalışıyorlar.

LATİFE İLE EVLENMESİ HATA

- Atatürk dönemine dair bazı olaylarda karanlık noktalardan bahsediliyor. Örneğin Fikriye’nin ölümü. Sizce Fikriye intihar etmiş olabilir mi?

Atatürk’ün Masonlarca ağır ağır öldürüldüğü iddiası da var. Buna da inanmak lazım. Hayır yok öyle bir şey bunların hepsi uydurma. Fikriye çok saygıdeğer bir insan. Ölümüne çok yandığım bir insan. Ben üç ay sanatoryumda yattım veremlilerin psikolojisini bilirim. Çok alıngan, birden bire dünyaya kapanan, kendini çok talihsiz, fazla görme halleri vardır.
Fikriye en ileri durumda. Onunla ilgili bilgi edinmek isteyenler Şemsi Belli’nin Fikriye kitabını okumalı. Geri kalanı masal, yakıştırma. Atatürk ve çevresini yaralamak için uydurulmuş laflar.

Fikriye’nin ölümüyle ilgili hiçbir şüphem yok. Çok büyük bir talihsizlik olarak görüyorum. Zaten o tabancayı yanına aldığına göre kendine karşı bile iyi niyetli değil. Artık tüketmiş kendini. Fikriye 1921 yılında Ankara’ya gelip Atatürk’ün yalnızlığını paylaşan onu üzmeyen çok şefkatli bir insan. O bakımdan bana oy ver deseler ben Fikriye’ye oy veririm.

-Latife Hanım’la evliliği çok konuşuldu. Sizin görüşünüz nedir bu konuda?
Atatürk’ün Latife ile evlenmesi bence hata. Evlenene kadar Latife Hanım çok değerli bir insan. Evlilikten sonraki hayatı da çok asilane. Ama evlilik için çok zor insan. Atatürk ve arkadaşları anne baba kardeş komşu arkadaş gibi bugünkü medeni ortamda yetişmedi. Kadınlar hakkında bilgileri kültürleri yok. Raslantı üzerine mutlu oldular rastlantı üzerine bedbaht oldular. Atatürk rastlantı eseri iyi bir evlilik yaptığını sandı, ama bunun olumlu bir evlilik olmadığına çok kısa sürede karar verdi. Fikriye intiharı da etkili olmuş olabilir. Latife’nin şefkatsiz davrandığı iddiaları var. Tartışılabilir ama Latife Hanım’ın evlilik sonrası asilane tutumu onunla ilgili pek çok iddiayı sıfırlıyor. Onu saygıyla anıyoruz.

ATATÜRK CİCİ KOCA OLAMAZ

-Latife Hanım’ın yazdığı notlarda neler olabilir? Büyük merak uyandırıyor ama tabi açıklanmıyor?

Evet bu kadıncağızın notları çıkınca pek çok açık çıkacağı iddiası var. Belki kadınca bazı şeyler çıkabilir, bunlara saygı duyarız. Ama Atatürk cici koca olacak biri değil ki zaten. Herkesin yanında “Kemal” diye seslenerek ona tahakküm ettiğini göstermeye çalışması, Latife’nin yetişmediğini, olgunlaşmadığını gösterir. Zaten 24 yaşında. O mevki ona fazla geldi birdenbire. İyi bir lise eğitimi gördüğü anlaşılıyor ama bunun dışındakiler genelde yarım yamalak yurt dışına gidip gelmeler. Hukuk tahsili deniyor ama bunu bitirmemiş. Türkiye’de eskiler Avrupa’ya gidince geldiklerinde küçük görme hali olurdu. Latife Hanım’da bu vardı sanırım.

-Fikriye’nin mezarının nerede olduğuyla ilgili de hergün yeni bir iddia ortaya çıkıyor. Fikriye’nin mezarı nerede?
Ankara Numune hastanesinde ölünce onun eteği mezarlıktı. Ankara’da ölenlerin de konduğu yer burası. Oraya gömülüyor. Burası mezarlık olmaktan çıkarılınca Fikriye’nin mezarını alıp da özel olarak bir yere ben hiç kimsenin götürdüğünü sanmıyorum. Kuğulupark falan asparagas. Yok böyle şeyler.

TARİHÇİLER TORİÇELLİ BORUSU

-Bu iddialar nereden çıkıyor peki?

Milli mücadeleye katılmış Abdullah Özgen diye bir süvarinin Türk akıncıları diye bir kitabı var. Adı ve soyadı dışında doğru bilgi yok kitapta. Her anlatılana inanmamak gerek. Anılar metinler telgraflar… pek çok yazılı belge var. Dinci yazarlar “devrimleri yerleştirmek için Müslüman kellelerinden piramitler kurdu” diye iddia ediyor. Böyle olay yok. 7 yılda İstiklal Mahkemelerinde siyasi karar çok azdır. 2 bine yakın idam cezası var. Bozguncu, ırz düşmanı bunların çoğu da. İdamların pek çoğu da uygulanamamıştır. Meclis’te dosyaları var.

Bazen izliyorum. Utanıyorum. Aleyhine konuştukları insanlar adına değil kendileri adına. O konuşmayı yapanlar adına utanıyorum. Toriçelli borusu var. Havası boşaltılmış boru demek fizikte. Bunlar bana toriçelli borusu izlenimi veriyor. Bildikleri bir şey yok. Birileri bir şey söylemiş onları arka arkaya söylüyorlar.

EN DOĞRU ATATÜRK FİLMİ

-Bu Atatürk’le ilgili ilk filminiz değil. Kısaca daha önce yaptıklarınızdan da bahseder misiniz?
Atatürk’le ilgili ilk Kurtuluş filmini yazdım. 6 bölüm oldu. Kurtuluş savaşıyla ilgili eksiksiz doğru bir Atatürk’ün başkomutanlık filmidir. Tarihi hatası sıfıra yakındır. Sonra Cumhuriyet filmi yapıldı. 6 bölüm kısaltılınca çok olmadı ama. Cumhuriyet dönemiyle ilgili yapılmış ilk filmdir. Türkçe ezan ilk o filmde okunmuştur.

- Bizim kuşak da hiç Türkçe ezan duymadı tabi…
Biz Arapça ezan okununca şaşa kalmıştık. Türk olarak çok zevk alıyorduk. Bu kültürel bir sınırı saptar. Bütün Müslümanlar bir milletir sözü politik bir laftır. Doğru olmadığını da yakın doğu gösteriyor. Bir dinden bir millet çıkmıyor. Bunu bir millet başardı, o da Yahudiler. Onlarınki din millet. Onun dışında ne Katolik ne Ortodoks ne Müslümanlar bir millet olmuştur. Ümmetin olmadığını Birinci Dünya Savaşı’nda cihat çağrısına hiçbir Müslümanın cevap vermemesi ile öğrendik bitti bu hikaye.

-Dersimiz Atatürk nasıl bir film oldu? Diğerlerinden farkı ne olacak?
En iddialı olduğumuz nokta hem küçükler hem büyükler için olması. En önemli noktası ise doğru olması. Bazı sahnelerde küçük bir yanlış olunca bile o sahneyi yeniden çektik. Atatürk’ün doğru hayatını anlatıyoruz. Çünkü onun hayatına yönelik çok uydurma hikayeler var. Filmde Atatürk’ün çocuklarla öğretmenlerle, eğitimle, doğa sevgisi gibi konularda parçalar var. Hem küçüklere hem büyüklere anlatılan bir kurgusu var. Çocuklara anlatılır gibi başlayıp aslında büyüklere anlatılıyor. Kanlı sahneler de yok.

-Filme nasıl bir ilgi bekliyorsunuz?
Öğretmenlere, anne babalara güvenim çok. Özellikle cumhuriyet kadınlarına çok güveniyorum. Yani onlardan biri izlerse mahallesini alır götürür.

-Filmin senrayosu kitap da olacak sanırım?
Evet. Ben onu hemen kitap olarak da bastırdım. Çocukların ellerinde doğru bilgilerin yazılı metni olsun istedim. Filmin vizyona girdiği gün kitapta raflarda olacak. Fiyatı da herkes alabilsin diye çok ucuz 5 lira olacak. Eğer sağlığım imkan verirse İstanbul’da bir okulda yapılacak Gala’ya gideceğim.

internethaber
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Turgut Özakman'dan 'Dersimiz Atatürk'

İletigönderen Comte » Sal Mar 16, 2010 14:11

'Dersimiz Atatürk' gerçekleri anlatıyor

Özakman, bugün "sahte tarih" içinde boğulan, yalan yanlış anlatılan Atatürk imajı ile kafaları doldurulmuş tüm yurttaşlara bu filmin "iyi bir ders" niteliği taşıdığını vurguladı.

Türkiye’de en çok okunan kitaplar listesinde bulunan “Şu Çılgın Türkler”in yazarı Turgut Özakman’ın senaryosunu kaleme aldığı ve oyuncuları arasında Halit Ergenç, Çetin Tekindor gibi isimlerin bulunduğu “Dersimiz Atatürk” filmi, 19 Mart’ta vizyona girecek. Yapımcılığını, Birol Güven ve Serkan Balbal’ın üstlendiği filme ilişkin, Özakman, bugün “sahte tarih” içinde boğulan, yalan yanlış anlatılan Atatürk imajı ile kafaları doldurulmuş tüm yurttaşlara bu filmin “iyi bir ders” niteliği taşıdığını vurguladı. “Atatürk’ü anlatmak bir ders ise eğer, bu hepimizin borcudur. Hepimiz Atatürk’ü doğru anlatmak zorundayız. Bu filmin en büyük özelliği doğru olması. Hiçbir yerde ne bir abartı var, ne de bir eksik... Belgelerle, tanıklarla, yüzde yüz doğru olduğu bilinen bir hayat ve tarih... Tartışmalara yer yok” derken ülkenin bugün “Atatürk açılımı” yapmaya gereksinimi olduğunu da dile getirdi. Filmin senaryosunu yazan yazar Turgut Özakman ile “Dersimiz Atatürk”ü konuştuk:

- Son yıllarda, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamını konu edinen pek çok film çekiliyor, tiyatro oyunları sahneleniyor ve kitaplar yazılıyor... Atatürk’ün yaşamı üzerine araştırmalar yapan, kitaplar yazan biri olarak siz, son dönemdeki bu çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Keşke daha çok film çekilebilse, tiyatro oyunu sahnelenebilse ve kitap yazılsa... Çünkü ne yazık ki bizler yakın tarihimizi iyi bilmiyoruz. Ancak bilmek zorundayız. Her Türk yurttaşının görevidir tarihini bilmek... Atatürk’ü anlamak... Bugün çocuklarımız çok talihsiz. Az bir tarih bilinci ile yetişiyorlar. Bizlerin de o çocukların bilgi eksikliğini gidermemiz gerekiyor.

Öğretmenlerimizin de bilgi eksikliklerini tamamlamamız gerek. Özellikle son yıllarda, okullarda, yakın tarihimiz hakkında yeterli donanıma sahip kişiler yetişmiyor. Bu nedenle de ben, bu türlü çalışmaları çok saygıyla karşılıyorum. Atatürk’le ilgili doğru şeyleri anlatan filmleri, tiyatro oyunlarını yapmaya çalışanlara başarılar diliyorum.

‘Sahte tarihle çocukları boğduk’

- Peki, sizce bu filmlerin ya da tiyatro oyunlarının kaç tanesi Atatürk’ü doğru anlatıyor?


- Atatürk’ün tüm yaşamını kapsayacak bir film yapmak çok zor bir olay elbette. Çünkü Atatürk’ün her anı bir aşama... Bu aşamalardan birini atlayıp salt bir bölümü anlatmaya kalkarsanız, eğer olayların evveli ya da sonrası bilinmiyorsa çok zor. O nedenle de Atatürk’ün yaşamını doğru anlatmak çok önemli işte.

Şimdi ben herkese soruyorum: Atatürk ile ilgili gerçekte ne biliyorsunuz? Hepimiz Atatürk’le ilgili olarak, bakla tarlasında karga kovaladığını biliyoruz. Bu mudur Atatürk yani? Onun için bizim “Atatürk açılımı” yapmamız gerekiyor.

Biz bugün ne yazık ki “sahte tarihler”le masum çocuklarımızı boğduk. Atatürk hakkında onları yanlış düşünmeye sevk ettik. Bugün belki de Türkiye’de, 3-5 milyon insan vardır Atatürk’ü “din düşmanı” zanneden. Böyle kulaklara üfürülüyor bunlar. Bunların hiçbiri doğru değil.

O nedenle biz bugün gerçekten yakın tarihimizi iyi bilsek, aramızdaki bloklaşma yavaşlar ve durur. Daha çok kenetleniriz birbirimize... Hangi düşüncenin ve kimlerin etrafında buluşacağımızı daha kolay anlarız. Türkiye’nin sorunlarını daha kolay çözümleriz.

- Bu filmde, sinemaseverler Cumhuriyetin hangi şartlar altında kurulduğunu izleyecek diyebilir miyiz?

- Lozan Antlaşması’ndan da bahsetmek isterim. Çünkü çok önemlidir. Lozan Antlaşması, emperyalizmle son hesaplaşmadır. Orada emperyalizmi, bilgili ve küstah bir adam olan Lord Curzon temsil ediyordu. Türkiye’yi de İsmet Paşa... Bizimkiler, “Biz Sakarya’da, Dumlupınar’da ve Büyük Taarruz’da emperyalizmi yendiysek Lozan’da da yeneriz” diye düşündüler. Dişe diş mücadele edildi. Görüşmeler altı aya yakın sürdü. Dünyanın en uzun süren barış antlaşmasıdır Lozan. Orada yalnız, Anadolu içinde, Misak-ı Milli sınırları içinde kalan, yeni oluşmakta olan Türkiye ile hesaplaşılmadı. Osmanlı ile de hesaplaşıldı. Neler getirildi masanın üzerine... Ne hesaplar soruldu.

Sevr yırtıldı diyoruz ama Batılılar o dosyayı yeniden komisyona getirdiler. Ama çok sert tepki görerek tekliflerini geri çekmek zorunda kaldılar. “Ya imzalarsınız ya da gidiyoruz” diyerek ültimatom vermeye kalktılar. İsmet Paşa reddetti tüm bunları. İyi ki de reddetti.

Çünkü Sevr’in yumuşatılmış hali de vardı. Lozan’ın kusurları yok mudur? Dünyada kusursuz bir diplomatik anlaşma yoktur. Ancak orada gözlemci olarak bulunan bir ABD’li diplomatın da dediği gibi dünyadaki en büyük diplomatik başarıdır Lozan.

- Tüm bu süreç bir sinema filminde...

- Elbette. Türkiye bu mücadelelerin ardından bağımsızlığına kavuştu. Ama Türkiye’nin yenmesi gereken başka şeyler daha vardı. Yoksulluğu, yolsuzluğu, bilgisizliği, kadın ve erkek arasındaki utanç verici farkı da yenmek zorundaydık.

Bakınız Cumhuriyet nasıl bir miras teslim aldı? O dönemde ülkede okuma-yazma oranı erkeklerde yüzde 7, kadınlarda binde 4. Kişi başına düşen milli gelir 4 lira, kişi başına düşen kamu harcaması 50 kuruş. Dört bin kilometre demiryolumuz var ancak bunların bir metresi bile bizim değil. Yerüstünde ve yeraltındaki bütün servetler yabancıların elinde, sonra millileştiriliyor. Sanayi yok.

Güya tarım ülkesiyiz ama Hitit yöntemlerini kullanıyoruz. Köylünün toprağı yok. Köylü çiftçi değil. Ufak bir toprağı varsa, ancak karnını doyurabilmek için ekip biçiyor. Fazlasını üretse nereye götürecek? 42 bin köylümüz var ancak 200’e yakın ebemiz var. Bu nedenle Anadolu’daki bebek ölümlerinin oranı yüzde 80’e yakın. Devletin elindeki doktor sayısı 337.

Yani Cumhuriyet böyle kuruldu. O nedenle de Çanakkale’yi, Mili Mücadele’yi ve Cumhuriyeti birbirinden ayırmak mümkün değildir. Bunları birbirinden ayırıp, anlatmaya kalkmak tarihçilerin işi değildir. Bunu “sahte tarihçiler” yapar.

Tüm bunları neden anlattım? Atatürk filmi yaparken gerçeği çok iyi bilmek gerek. Yani iki, üç Atatürk’le ilgili kitap okumakla bu iş olmaz. Atatürk hakkında ben bir hükümde bulunmadan önce, Atatürk’ü tanımış olanların kitaplarının tümünden, Atatürk ile ilgili ne diyorlar diye bakıyorum. Âdetleri, uykusu, yemeği.. demokrasiye ve çocuklara, kadınlara nasıl bakıyor diye bakıyorum. Ondan sonra Atatürk’le ilgili konuşuyor ve yazıyorum.

Cumhuriyet, 16 Mart 2010
Resim
Kullanıcı küçük betizi
Comte
Dilmaç
Dilmaç
 
İletiler: 195
Kayıt: Prş Ara 10, 2009 17:21

Re: Turgut Özakman'dan 'Dersimiz Atatürk'

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Mar 18, 2010 23:14

Dersimiz Atatürk

Turgut Özakman kardeşimin yeni eseri “Dersimiz Atatürk” filmini izlemek için kör topal, İstanbul’a geldik... Ve değdi... Atatürk’ü gene gözlerimiz yaşlı andık...

“Ders” tam zamanında... Bu fılm muhakak bütün okullarda çocuklara izletilmeli; Atatürk’ü daha iyi anlamaları ve tanımaları için!

Filmde, Mustafa Kemal’in sadece hayatı değil, düşünceleri, kişiliği; hem büyük bir asker hem de 4 bin cilt kitap okumuş bir düşünür olduğu ve engin vizyonu anlatılmış, ders kitaplarında okuduklarından öte, çocukların akıllarında kalacak şekilde!..

“Audiovisual” yöntem eğitimde çok etkili... Yedek subay okulundayken bu yöntem sayesinde köprü hesapları yapmayı, harita okumayı ben bile öğrendim ve hatırımdan çıkmaz. Özakman’ın filmi de çocukların akıllarına ve hafızalarına yerleşecek!

Keşke bu filmi şu sırada, bazıları -bazı politikacılar- Cumhurbaşkanı ve Başbakan da seyretseler; öğrenecekleri çok şeyler var.

“Dersimiz Atatürk” ü gözlerim yaşlı hatmederken, ben de çok şey öğrendim. Eşim ve ben Atatürk’ü gören kuşağın sonuncularındanız... Hisar Vakfı’nın düzenlediği Gala’da takdim konuşmasını yapan Talat Halman, eksik olmasın hatırlattı; Atatürk’ün Florya’daki yazlığında, eşim Güzide O’nun elinden dondurma, ben de aynı sıralarda fakat ayrı zamanda gene Florya’da mübarek elinden tokat yemiştim!


Hem mutlu, hem üzgündük

Gala’da bizim kuşaktan çocukluk arkadaşım, Mustafa Kemal’in silah ve sonra da siyaset arkadaşı Kazım Özalp’in oğlu, çocukluk arkadaşım Teoman Özalp ve eşi Selmin de vardı... Ve Atatürk’ü çok seven kişiler!

Eminim hepimiz çok mutlu olduk ama aynı zamanda da üzgündük; Mustafa Kemal’in eserini “kanla, irfanla” kurulan bu Cumhuriyeti ve Ordusunu kaybediyor muyuz? Demokrasi ile kurulmamış olan TC’yi “tramvaya” bindirilmiş oy çoğunluğuyla galiba kaybediyoruz diye... Umarım filmi seyreden çocuklar ve herkes bunu düşüneceklerdir.

Bunların 18 Mart 1915’in yıl dönümünde de düşünülmesi gerekiyor! Türk Ordusunun kazandığı o zafer, Kurtuluş Savaşı zaferinin habercisi, Yarbay Gazi Mustafa Kemal de o zaferin Başkomutanı idi!

Bu film şu bağlamda çok anlamlı; Anayasa değiştirilirken, iktidarın 2. Cumhuriyetin kapısını açacakları şu sırada!

Sevgili Turgut Özakman fimin metnini ağır bir ameliyat geçirdikten sonra yazmış... Söylediğine göre bunu yazmak ona can verniş! Umarım bundan sonra “çöküşe” karşı “direniş”i yazar...

“Dersimiz Atatürk”ün aktörleri Çetin Tekindor’u, Halit Ergenç’i ve Yönetmen Hamdi Alkan’ı tebrik ediyorum!

Bu vesileyle söylemeliyim: Özakman’ın eseri Zülfü Livaneli’nin “Veda”sını tamamlıyor. O filmi de muhakkak görmek gerek, buna engel olanlara rağmen!


Feyyaz Berker

Bu vesileyle bu filmin özellikle çocuklar için değerini anlamış olan okul arkadaşım ve galanın yapıldığı Hisar Vakfı Okulunun kurucusu Feyyaz Berker’i anmak ve onu kutlamak istiyorum. Feyyaz Berker, Robert Kolej’in Mühendislik bölümünün parlak bir öğrencisi ve atletizmde, futbolda başarılı bir sporcu idi. Geleneksel Spor Gününde, “Kral” gibi bir Kral olmuştu... Başarıları orada kalmadı... İki arkadaşı Nihat Gökyiğit ve Necati Akçağlılar’la birlikte TEKFEN İnşaat şirketini kurdular. Havaalanları inşaatından her alanda hizmet veren bir holding ve de banka çıkardılar... Üçü de köküne kadar Atatürkçü. Nihat, TEMA Vakfı’nın kurucusu, Feyyaz da Hisar Vakfı’nın ve Hisar Okullarının kurucusu... Feyyaz Berker TÜSİAD’da büyük hizmetler yaptı... O zaman TÜSİAD bu TÜSİAD değildi. Feyyaz Berker’in açılımıyla Johnson ambargosuna karşı bir iş adamları heyeti Amerika’ya çıkarma yaptı!

Rahmetli Ahmet Yalman’ın bir deyimi vardı; “Cumhuriyet Akıncıları” diye. Feyyaz Berker de onlardan biri, adsız bir kahraman! Teşekkürler sevgili Feyyaz kardeşim, bize mutlu fakat düşündürücü bir gece yaşattığın için... Teşekkürler Sevgili Turgut Özakman; anlayabilenlere bir ders daha verdiğin için!


Altemur KILIÇ, 19 Mart 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Önceki

Şu dizine dön: Sinema & Tiyatro

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x