14 Eylül 1921’de, “Yunan’a karşı şahlanma” için seferberlik ilan edildi. Bir gün sonra, Sakarya Zaferi’nin dünyada duyulmasını önlemek için İzmir’de telgrafa sansür koyuldu. (ERİKAN, Celâl: Kurtuluş Savaşı Tarihi, sf. 291 ve ÖZAKMAN, Turgut: 1881-1938 Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Kronolojisi, sf. 130)
• Fethi Okyar, 1922’nin Temmuz ayı sonlarında barış görüşmelerinde bulunmak için gayrı resmi olarak Avrupa’ya gitti, eli boş döndü. (AKŞİN, Sina: Kısa Türkiye Tarihi, sf. 167)
• 22 Temmuz 1922’de, Ermeni Torkam komutasında, İstanbul’dan getirilen Rum ve Ermeniler, gerilla esasıyla örgütlendi. (ERİKAN, age, sf. 305)
• Zaten bundan önce, 27 Haziran 1922’de, Yunanistan, İzmir’in “İyonya Özerk Yönetimi” olduğunu ilan etmişti ve İzmir ile çevresini resmen Türkiye’den almıştı. (TURAN, Şerafettin: Türk Devrim Tarihi 2. Kitap, sf. 265)
• Sakarya Savaşı’ndan sonra Yunan Ordusu’nun çekildiği ve Anadolu’ya yerleşmek üzere savunma esasında hazırlanmış mevzileri gezen İngiliz uzmanlar, “Türklerin buraya saldırması durumunda, 5-6 ay buraya giremeyeceklerini” belirtti. (TURAN, age, sf. 268)
• Halksa taarruza hazırlanıyordu. İmalat-ı Harbiye, büyük bir tehlikeyi göze alarak, içindeki barutu boşaltmadan, 7,7’lik top mermilerini 7,5’lik haline getirdi. Ankara Samanpazarı’nda demirciler, her türlü hurdadan süngü yapımına girişti. Soğuk ve bakımsız barakalarda, kadın ve çocuklar; fişek dolduruyor, sargı bezi hazırlıyor, çarık ve iç çamaşırı dikiyordu. Hazırlanan malzemeler yine kadınlar, yaşlılar ve çocuklar tarafından deve kervanları ve kağnılarla cepheye ulaştırılıyordu. (AYDOĞAN, Metin: ‘Ülkeye Adanmış Bir Yaşam’ Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı, sf. 295)
• Ordunun düzenlenmesi, donatı temini ve taarruz eğitimi kadar TBMM’nin siyasi ilişkilerini ve ülkedeki siyasi-ekonomik gelişmeleri de denetleyen ve yöneten Gazi Mustafa Kemal’e, dinlenmesi söyleniyordu. Mustafa Kemal ise her seferinde “Dinlenmek mi?” diye yanıtlıyordu, “Ne dinlenmesi?” (AYDOĞAN, age, sf. 300)
• Savaş planlarını gözden geçirmek ve taarruz zamanını belirlemek için, hazırlıkların örtündüğü büyük gizliliğe uyarak, 27 Temmuz 1922’de, “Ordulararası Futbol Turnuvası” kisvesi altında, Ulusal Ordu komutanları buluştular. Taarruz zamanı belirlendi. (ERİKAN, age, sf. 347)
• Gazi, 17 Ağustos günü gizlice Ankara’dan cepheye hareket etti. Hakimiyet-i Milliye gazetesi, 21 Ağustos’ta Gazi’nin kordiplomatiğe bir ziyafet vereceğini duyurdu. (KOCATÜRK, Utkan: Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, sf. 290)
• Aynı günlerde, Mustafa Kemal’in annesi Zübeyde Hanım’ın, oğluna mektubu: “Oğlum, seni bekledim, dönmedin. Çay ziyafetine gittiğini söyledin. Ama ben biliyorum, sen cepheye gittin. Sana dua ettiğimi bilesin… Harbi kazanmadan dönme! Annen.” (TURAN, Şerafettin: ‘Kendine Özgü Bir Yaşam ve Kişilik’ Mustafa Kemal Atatürk, sf. 29)
• Taarruza hazırlanılan günlerde “Paşam, ya başaramazsanız?” diye soranlara, Gazi şu cevabı veriyordu: “Ne demek istiyorsunuz? Taarruz emrini aldığınızda hesap ediniz. On beşinci gün, İzmir’deyiz!” (AYDOĞAN, age, sf. 303)
• Gazi, tek ve büyük bir meydan savaşmasıyla, tüm savaşı bitirmek tasarısını ortaya koymuştu. Saldırı planları bu esas üzerine oturtuldu. Afyonkarahisar-Altıntaş-Dumlupınar üçgeninde, tek hamlede savaş bitirilecekti. (ERİKAN, Celâl: Komutan Atatürk, sf. 793)
• Yapılan plan gereği, iki kütle olarak saldırılacak, Eskişehir’de 2. Ordu, oyalama saldırısı yapacaktı. 1. Ordu ise Afyon güneyinden yarma hareketinde bulunacaktı. Kesin sonuç yerinde düşmana 6 kat üstünlük, oyalama mevzilerinde ise 3 kat azlık vardı. Gazi, bu dengenin bizi zafere ulaştıracağından emindi. (ERİKAN, age, sf. 794)
• Orduların kuvvet dökümü: Türk Ordusu: 207.947 insan, 92.792 tüfek, 2.025 hafif makineli tüfek, 839 ağır makineli tüfek, 323 top, 10 uçak, 298 kamyon, 33 otomobil/ambulans. Yunan Ordusu: 224.997 insan, 90.000 tüfek, 3.139 hafif makineli tüfek, 1.280 ağır makineli tüfek, 418 top, 50 uçak, 4.036 kamyon, 1.776 otomobil/ambulans. (ERİKAN, Kurtuluş Savaşı Tarihi, sf. 340)
• Donatı anlamında tüfekten başka hiçbir alanda Yunan Ordusu’na üstünlük sağlayamayan Türk Ordusu’nun asıl zorluk çekeceği nokta, motorlu taşıt eksikliğiydi. Bu taşıtların sayıları karşılaştırıldığında bu durum daha açıkça ortaya çıkar. Ağır ve hafif makineli tüfeklerde ve uçaklarda da büyük farklar görülmektedir. “Karşısındakinin 1 makineli tüfeğine karşı 2 makineli tüfeği olan birlik, 2 değil, 4 kat etki üstünlüğündedir." (ERİKAN, Komutan Atatürk, sf. 638)
• Bu koşullar altında 26 Ağustos 1922’de, 05:30’da top atışıyla Büyük Taarruz başladı. (ÖZAKMAN, Kronoloji, sf. 146)
• Fransızların Almanlara karşı 10 Ay elde tuttuğu Verdun’a benzetilen Afyon Yunan mevzileri, 27 Ağustos 1922’de düştü ve aynı gün cephe yarıldı. (AYDOĞAN, age, sf. 304)
• 27 Ağustos’ta Afyon kurtarıldı. (JAESCHKE, Gotthard: Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi ‘Mondros’tan Mudanya’ya Kadar (30 Ekim 1918-11 Ekim 1922)’,sf. 190)
• 1 ve 2. Yunan Kolorduları Dumlupınar’a çekilmeye başladı. Frangu Grubu’yla buluşmak isteğindeydiler. 23. Türk Tümeni iki kütlenin arasına girerek buluşmayı önledi. Cephe yarıldığında dörde bölünmüş olan Yunan Ordusu’nun en büyük kütlesi, Dumlupınar’da çembere alınacak hale geldi. 29 Ağustos gecesi, Türk kuvvetleri, bu kütleyi çembere aldı. (ÖZAKMAN, age, sf. 149)
• 30 Ağustos 1922’de, Gazi’nin bizzat yönetiminde, bu ana kütle önce yoğun top atışları ve sonrasında süngü savaşlarıyla yok edildi. (ÖZAKMAN, age, sf. 149)
• Gazi Mustafa Kemal’in değerlendirmesi: “Ertesi gün yeniden bu savaş meydanını dolaştığım zaman, ordumuzun kazandığı zaferin büyüklüğü, buna karşılık düşman ordusunun uğratıldığı felaketin korkunçluğu beni çok duygulandırdı. O karşıki sırtların gerilerindeki bütün vadiler, bütün dereler, bütün korunmuş ve kapanmış yerler; bırakılmış toplarla, otomobillerle ve sayısız araç ve gereçlerle ve bütün bu bırakılanların aralarında yığınlar meydana getiren ölülerle, toplanıp karargâhlarımıza gönderilmekte olan sürü sürü esir kafileleri gerçekten bir mahşeri andırıyordu. Bu dar ateş ve saldırı çemberinden bugün için kurtulabilenler, birkaç bin kişilik kılıç artığından başka bir şey değildiler.” (ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal: Dumlupınar Konuşması -ve- 30 Ağustos Zaferi’nin İlk Kutlanışı, sf. 23-24)
• 1 Eylül’de Uşak, 2’sinde Eskişehir, 7 Eylül’de de Aydın kurtarıldı. (ÖZAKMAN, age, sf. 151)
• Yunan kılıç artıkları, Hıristiyan aileleri de önüne katıp İzmir’e kaçarken geçtiği her yeri yakıyordu. Türk Ordusu da bunu engellemek için hızla onları kovalıyordu. (AYDOĞAN, age, sf. 307)
• 9 Eylül’de Türk Ordusu, İzmir’e girdi. (KOCATÜRK, age, sf. 295)
• Gazi’nin açıklaması: “İzmir’e 14 günde girdik. Bir gün yanıldım. Ama kusur bende değil, düşmanda!” (AYDOĞAN, age, sf. 304)
Can GÜÇLÜ
30 Ağustos 2012
ANKARA