Türk Devleti’nin Başına Çuval Geçirmek…
ABD’nin talebi doğrultusunda hazırladıkları Anayasa değişikliği içine kendilerini kurtarma maddelerini de sokuşturan Aldatma Kirletme Partisi, halka attığı kazıkları saklayabilmek için 12 Eylül darbesine sığındı… ABD tarafından dikte ettirilen maddelere güvenseler maddeler üzerinden destek isteyecekler ama halk uyanır diye maddeler üzerinden propaganda yapamıyorlar. 12 Eylül darbesinin karanlık yüzünde yetişip, 28 Şubat sürecinde “vaftiz” edilen protestan Müslümanlar 12 Eylül darbesinden arsızca medet umuyor.
Bunlar utanmıyor! Anlatsanız anlamıyor. Dünyaları küçük ama hırsları çok büyük... Yaşamı doymak, barınmak ve çoğalmak olarak algılayan bu zevat, isteklerinin önünde engel olabilecek her ne varsa buldozer misali yıkıyor.
Edelman Türkiye’ye atandığında; “her görev yaptığı ülke parçalanan Edelman’ın Türkiye’de ne işi var” diye sorulmuştu. O Edelman Yüksek Seçim Kurulu’nu ziyaret edip Recebim’in ABD’’nin memuru olarak atanmasının önündeki engelleri kaldırmıştı. Şimdi Kılıçtaroğlu’na memur Kemal diye sesleniyor, aklınca küçümsüyor. Kılıçtaroğlu da; “ben memursam Türkiye Cumhuriyeti Devletinin şerefli bir memuruyum, senin gibi ABD’nin tescilli memuru değilim” diyemiyor. Kendi Ordusunda ki YAŞ kararlarını ABD’den talimat alarak imzalayanların Türk halkı’na seslenme hakkı yoktur!
Gene Kılıçtaroğlu AKP’nin Anayasa talebini AKP’nin kendini kurtarma yasasıdır diyor. Doğru olmakla birlikte asıl tehlikeyi gözden kaçırıyorlar. ABD Irak’ta askerin başına çuval geçirdi. Şayet ABD+AB+Yahudi kuruluşları+AKP şer cephesinin hazırladığı Anayasa değişikliğine evet çıkarsa, bu sefer Türk Devleti’nin başına çuval geçirilmiş olacaktır.
Hep şunu söyledim; bu paket öncü pakettir. Asıl değişiklik arkadan gelecek ve değiştirilemez denilen maddeler değiştirilerek itilaf devletlerinin desteği ile Atatürk Cumhuriyetinden 80 yıllık kinlerin intikamını alacaklar. Türk Halkı’nı İç Anadolu, yani Sevr’de çizilen haritaya hapsetmenin yolunu yapacaklar. Zaman denilen gladyo gazetenin “Sevr barış projesiydi” diyebilecek kadar şuursuzlaşması bu planın açık göstergesidir. Recep Efendi’de zaten bu değişikliğin sadece kapıyı açan anahtar olduğunu Sivas’ta söyledi. Hele yargıyı AKP’nin derneği haline bir getirsinler, işte o zaman yargıya takılan ne varsa satacaklar, değiştirilemez denilen maddeleri değiştirebilecekler. Anayasadan Türk adını çıkarmayı planlayanlar devletin dili Türkçedir maddesini kaldırıp federasyonun önünü açacaklar. PKK’nın sivil kanadı BDP’li Bengi Yıldız “önemli olan bu devletin etnik bir grubun, Türk halkının devleti olmaktan çıkarılmasıdır.” Cüreti görüyor musunuz? Siyasi PKK’lıya bu cüreti kim verdi? AKP ve pek sayın başkanı Recep Efendi(!)...
Kalkınma ajansları, Diyarbakır’da AB parası ile yapılan istinat mahkemesi bu planlar için alt yapı oluşturdu. Müyesser Yıldız bir yazısında AKP’liler’in “sistemi çökerttik” diye sevindiklerini anlatmıştı. Ne demek sistemi çökertmek? Atatürk Türkiye’sini yok etmek.
Abdülhamit’i tahttan indirirken kendisine durumu ileten dört kişiden biri Rum, biri Ermeni, biri Yahudi biri Türk dür(!)... Abdülhamit bu duruma; “bir Rum, bir Ermeni, bir Yahudi, bir hain” diye yorum getirir. Şimdi de durum bundan farklı değildir. Üç yıldır Silivri esir kampında tutulan Ergün Poyraz’ın kitapları T.C. Devleti’nin sonunu getirmeye adeta yeminli olanların köklerini açıklıyor. Bu kitaplar toplatılamadı ama yazarı ESİR edildi.
Biz kimsenin kökleri ile ilgili değiliz ama Türk Devleti’nin çıkar ve bekası aleyhine zemin inşa edip kendi köklerine hizmet ederlerse, o zaman işler değişir.
“Vaat edilen topraklar” inşa etmek isteyenlere altındaki petrol ile beraber ülkenin namusu olan sınırımız “mayın temizleme” tezgahı ile peşkeş çekilmeye kalkılırsa biz de bunu yapanların köklerini sorgularız. Van-Akdamar adasındaki Ermeni kilisesinde Ermenilerce tecavüz edilip öldürülen Türk kadınlarının anısına dikilmek istenen anıta izin vermeyen hükümetin Ermeni nüfusun olmadığı bir yerdeki kiliseyi onarıp ibadete açması, tecavüzü haklı görüp kutsamak değil de nedir? Bizim kitabımızda buna onursuzluk denir! Başka şeyler de denir ama yazamıyoruz o şeyleri(!).. Anlayan anlar!.. Yapılan şehit Türk kadınına hakarettir!!. Bu hakarete karşılık “köklerinize mi hizmet ediyorsunuz” diye sormak bizim hakkımızdır.
Ege’de “kıta sahanlığı meselesi savaş nedeni sayılmamalı” diyerek Ege Denizini Türk Devletine yasak kılmaya kalkarsan, Yunanistan’da bir kilisenin dibinde gömülü olan Hüsnüdiyanis’i, Kubilay’ın başını kesen Derviş Mehmet’i hatırlar, torunun kime hizmet ettiğini sorgularız. Tıpkı Potamya’ya gelen Yunanlı gurubun içinden birinin boyuyla övünen zata “bizim çocuktur” dediğini hatırladığımız gibi.
Ne demişti Abdülhamit Han? Bir Rum, bir Yahudi, bir Ermeni, bir Hain… Sanki tarih geri sayımını tamamladı. Kürt Teali cemiyeti, İngiliz Muhipleri Cemiyeti, İttihat-ı Muhammedi ve bilumum hain kuruluşlar sahnede yeniden yerini aldı. Damat Ferit’in milli-ulusalcıları yargılayan Divan-ı Harp’i… Ermeniler’e yaranmak için asılan Kemal Bey ve cenazesine katılan binlerce kişiye açılan soruşturmalar… Şimdikilerin şehit cenazelerine getirdiği yasağı düşünün… Kemal Bey aleyhinde şahitlik yapan Taha Akyol’un dedesi ve bugün İngilizlerin yerine ABD’yi rehber edinen Taha Akyol ve oğlu…
Vahdettin döneminde İngilizlerin kurdurduğu Tetkik-i Hesabat ve Seyyiat Komisyonu vasıtası ile Harbiye Nezareti’nin kozmik odaları nasıl didik didik edildi ise, ABD’nin derin güçlerinin kurdurduğu AKP yönetimi ile de Ordunun kozmik odası didik didik edildi. O bilgiler korundu mu, yoksa yönetenlerin eline çoktan geçti mi bilmiyoruz.
Değerli okur, Türk Devleti olmak ya da olmamak sınavından geçiyor. Damat Ferit hükümeti ve Vahdettin dönemi adeta yeniden hortladı. Yargı ve ordu üzerinde o gün oynanan oyunların nerede ise birebir aynısı bugün oynanıyor, sadece isimler değişik. O yıllarda yobaz ile liberal nasıl el ele verdi ise bugün de aynı ittifak yeniden kuruldu. O günlerin mütareke basını ve ajan gazetecileri, bu günlerin mütareke basını ve ajan gazetecileri… O günlerde ordu darbe yapacak diye İngiliz yarbaya koşan Vahdettin’in paşası, bugünlerde ordu darbe yapacak diye ABD konsolosuna koşan iktidar vekilleri…
Yargıya saldırıyorlar, çünkü sınırı mayın temizleme tezgahıyla İsrail’e 49 yıllığına verme hesabı yargıdan döndü. 2005 yılında Tüpraş’ın ilk satışından sonra mütareke basınından bazı yazarlar bu satışı iptal eden hakimleri ve davacıları vatan hainlikleri ile suçlamışlardı. Tüpraş yeniden satışa sunuldu ve üç kat fazla fiyatla satıldı. Ben de “Ne güzel hainlermiş… Sağolun” başlıklı bir yazı yazmış ve yazımı; “Ben bu ülkeye 2.8 milyar dolar para kazandıran bu ‘hain’ yargıçlara teşekkür ediyorum. Keşke sizler kadar hain olup bu ülke insanına 2.8 milyar dolarlık bir katkım olsaydı… İnşaallah sayılarınız artar” diye bitirmiştim. Sonra öğrendik ki Tüpraş’ın %17’si Ofer’e el altından gizlice verilmiş. Tabii o hain(!) yargıçlar bu hukuksuz şaibeli satışı da iptal etti.
AKP valileri gibi AKP yargısı oluşturabilirse, ülkenin kalan değerlerini küresel tiranların isteği doğrultusunda küresel sermayeye peşkeş çekecek, çekerken de tabii ki zenginleşmeye devam edeceklerdir!
Yaş öncesinde kurdukları özel mahkemeler sayesinde ABD karşıtı, ulus devletten yana askerlerin terfisini önlemek adına nasıl yargıyı kullandılarsa, bu özel mahkemeleri bütün ülkeye yayacaklarından hiç kuşkunuz olmasın.
"ERGÜN POYRAZ" ın "TAKUNYALI FÜHRER" adlı kitabını okumamış olanlara birkaç cümle yazacağım.
Sayfa 28; Tayyip anne tarafından, Batum göçmeni bir Gürcü YAHUDİSİYDİ. Baba tarafından Cumhuriyet öncesi Potamya olarak bilinen GÜNEYSU ilçesine bağlı DUMANKAYA ya da Rumca ismiyle PİLİHOZ köyünden eşkıya Bakatalı Teyup' un torunuydu. YANİ RUMDU.
Sayfa 29; İNE DİKOMAS PEDİ "Bizim çocuk Erdoğan"
Maçka’ya Rum tarihi kıyafetleri ile gelen ve gösteri yapan RUM Gurubun Başkanı KOSTAS ALEXANDRİDİS;
"Büyüklerimiz, Sayın Başbakan Erdoğan için "İNE DİKOMAS PEDİ - BİZİM ÇOCUK" der. şeklinde konuşuyordu.
Zat-ı Muhterem niye Türk kelimesini kullanmaktan imtina ediyor, Türkleri neden azınlık durumuna düşürmek istiyor acaba? Köklerinden gelen genetiksel kini mi var? Sahi, RTE Yunan Başbakanı ve İsrail Başbakanı ile bütün gelenekleri alt-üst ederek yanına Türkiye tarafından kimseyi almadan nasıl görüşmüştü? Bizim çocuk olduğu için mi?
Dünya Yahudilerinin bir kuruluşu olan ADL Recep Bey’i “Musevilerin ebedi dostu” ilan ederek ödül verdi. Yahudi kuruluşu AJC “görüntüde Yahudi olmayan(!)” birine üstün hizmet madalyası verdi(!)? Demek ki onlar kullanacağı kişileri çok iyi tespit ediyor. Zaten çocuk anne tarafından Yahudi kabul edilir. Eee, boşuna sınırı mayın temizleme kılıfıyla İsrail’e vermeye kalkmadı? Boşuna CFR’nin memerandumu AKP’nin parti programı olmadı.
Barzani ile Ofer’i sevdiğinin yüzde biri kadar bile Türk Ordusunu sevemedi Recep Bey(!).. Neden acaba(!)?
İşte sizler bu Recep Bey'in hazırlattığı Anayasa değişikliğini oylayacaksınız. Yani; Türk Devleti’nin olmak ya da olmamak durumunu oylayacaksınız. 1919 Öncesi olanları seyretmenin bedelini binlerce şehit ve sadece Anadolu’yu kurtararak ödemiştik. Bu notu da unutmadan kafanızın bir yerine not edin.
Z_eucar@yahoo.com.tr
Zahide UÇAR, 13 Ağustos 2010
http://www.internetajans.com/default.as ... 8&aid=3124