‘Türk Dil Kurumu artık otorite olmaktan çıktı’

Genel & Güncel Konular

‘Türk Dil Kurumu artık otorite olmaktan çıktı’

İletigönderen İlteriş Kağan » Cum Tem 21, 2023 23:57

Türk Dil Kurumu’nun, sözlükte değişikliğe gitmesi kurumun dil politikası tartışmaya açtı. Konuyu KARAR’a değerlendiren D. Mehmet Doğan: “Bir dil davaları yok. Türkçe ağır hasar aldı. Dil kurumu imla değiştirmekle gününü gün etmek yerine ciddi meselelerle uğraşsın. Herkesi ilgilendiren bir konuda karar verilecekse edebiyatçıların, yazarların, gazetecilerin dili kullananların işin içinde olması lâzım. Esassız, usulsüz işler yapıyorlar. Dil Kurumu bir otorite olmaktan çıktı.”

SALİHA SULTAN
Türk Dil Kurumunun (TDK), Güncel Türkçe Sözlük’te değişikliğe gitmesi kurumun dil politikasının tartışılmasına neden oldu. Kurumun, sözlükte ‘çiğ börek’ kelimesinin artık ‘çi börek’ olarak yazılacağı yönündeki pek çok yazım değişikliğinin ardından, dil uzmanlarından edebiyatçılara birçok isim de yapılan değişikliklere tepki gösterdi. Bardağı taşıran son damla ise özellikle kültür sanat dünyasında son yıllarda büyük tartışmalara neden olan ‘Türkiyeli’ kelimesinin de sözlüğe eklenmesi oldu.

Sözlüğe ‘Türkiyeli’ kelimesinin “Türkiye’de yaşayan halk ve bu halkın soyundan olan kimse” açıklaması ile eklendiğini görenler, sosyal medyada TDK’yı eleştiri yağmuruna tutarak, adının açılımındaki ‘Türk’ ibaresine işaret etti, bu hatadan bir an önce dönülmesini istedi. Çığ gibi büyüyen tepkilerin ardından ‘Türkiyeli’ kelimesinden geri adım atan TDK’nın konuya ilişkin “Hazırlık, güncelleme ve yayımlanma sürecinde mevcut yönetimin yer almadığı sözlükle ilgili basında ve sosyal medyada çıkan eleştiri ve öneriler dikkate alınmış ve gerekli incelemeler başlatılmıştır” açıklaması ise Türkçe kimlere emanet sorusunu akıllara getirdi.

TDK’nın, özrü kabahatinden büyük açıklamasında, Türkçe Sözlük’te yapılan değişikliklerin Güncel Türkçe Sözlük ve Uygulama Kurulu üyeleri ve uzmanlarınca 2019’da başlanan çalışmalardan kaynaklandığını belirterek, yaşananların suçu önceki yönetime atıldı, bu da mevcut yönetimin ehilliği üzerine birçok tartışmayı beraberinde getirdi. TDK’nın dile hakimiyeti ve koruyuculuğu konusunda güvenirliliğine gölge düşüren değişikliklerin ardından gündeme gelen bir başka tartışma da, dil üzerine kararlar alan kurullarda edebiyatçılar, gazeteciler gibi dili kullanan meslek gruplarından isimlerin yer almaması oldu. Türkçenin, sadece teknik bir yaklaşımla şekillendirilemeyeceği veya korunamayacağı yönünde hemfikir olan uzmanlar, imla klavuzu değişmeden sözlüğün imlasının değiştirilemesini yanlış buluyor.
Resim
Ayrıca TDK’nın sürekli imla değiştirerek, bir otorite olmaktan ziyade, dışarıdan gelen dayatmalara boyun eğmesinden rahatsızlık duyuyor. TDK’nın ‘Çi börek’ ve ‘Türkiyeli’ kelimeleriyle fitilini ateşlediği yeni tartışmaların ardından kendisine yöneltilen eleştirilere nasıl yanıt vereceği, kurullarını dilin ihtiyaç duyduğu şekilde yeniden şekillendip şekillendirmeyeceği merak konusuyken, bu tartışmalar uzun süre devam edecek görünüyor. Türkçenin geleceğine yönelik endişeleri Türkçe için mücadele eden uzmanların görüşleri eşliğinde KARAR okurları için bir araya getirdik.

PROF. DR. SÜLEYMAN İRVAN: ‘TDK’NIN DİL POLİTİKASI BU ŞEKİLDE OLMAMALI’
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman İrvan, KARAR’a yaptığı değerlendirmede TDK’nın bazı sözcüklerde yapmış olduğu değişikliklerin ardında yatan nedenlerin merak konusu olduğunu vurguladı. İrvan, değişikliğe uğrayan sözcüklerden örnekler vererek şu ifadeleri kullandı:

“Örneğin ‘Kayyum’ kelimesi yeni bir kelime değil, şimdiye kadar değişiklik olmamıştı. ‘Kayyım’ şeklinde değişimin olmasının altında yatan nedeni TDK tarafından açıklanmadı böyle bir açıklama görmedim. TDK, son zamanlarda çok sık değişikliğe gitti. ‘Yeşil soğan’ kelimesinin ayrı yazılması anlaşılabilir bir konu. Bu konuların yeni gündeme gelmesi çok doğru değil. ‘Yakantop’ kelimesinin birleşik yazılmasına neden şu an karar verildi? TDK’nın politikası bu şekilde olmamalı. TDK’nın yerel kullanıma müdahale edebileceğini zannetmiyorum. TDK’nın ‘doğrusu budur’ demek yerine karışıklığı önlemek için özellikle de haberlerde oluşabilecek karışıklığı önlemek için nedenlerini açıklamalı. Bu durum haber dilinde sorun oluşturur. Belki biraz karışıklıkları gidermeye çalışıyor TDK ama bunun sebeplerini açıklamıyor. TDK, o kadar çok bu kelimelerin yazılış tarzını değiştirdi ki, bu kadar sık değişiklik yapılmaması gerekli. TDK’nın dil politikalarını doğru bulmuyorum.”

PROF. DR. ALİ BÜYÜKASLAN: ‘KONUŞMA DİLİNİ YAZI DİLİNE İNDİRGEDİ’
İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Büyükaslan da, değerlendirmesinde TDK’nın kelimeleri konuşma diline indirgediğini vurguladı. Edebiyat Bölümü Profesörü Büyükaslan, ‘Yanlış olan kelimeler doğru olanın yerine tercih ediliyorsa değişim kaçınılmaz’ ifadelerini kullanarak, şunları kaydetti:

“Yarın konuştuğumuz dil, bugün konuştuğumuz dil olmayacak. Dünya, insan ve zaman bir şekilde öğütülüyor. Bu etki gözönüne alındığında, bu tarz değişiklikler olabilir. Başka kelimelerin de değişikliğe uğramasını bekliyordum. Dil ile toplum arasındaki bağlantıyı diri tutmak adına bu durumu olumlu karşılıyorum. ‘Unvan’ kelimesinin doğru yazılımı artık ‘ünvan’ şeklinde. Bu durum zamanında sınavlarda da soruldu. Ses tonunda söylenen kelimeler değişikliğe uğradı. TDK, konuşma dilini yazı diline indirgedi. Yanlış olan kelimeler doğru olanın yerine tercih ediliyorsa değişim kaçınılmaz. TDK, konuşma dilindeki farklılığı, özellikle de değişen ‘Çi börek’ kelimesiyle yazı dilinde değiştirdi.”

KAAN EMİNOĞLU: ‘HALKIN DİLİNDE ‘TÜRKİYELİYİM’ GİBİ BİR CÜMLE YOKKEN BU EKLENTİ İZAHA MUHTAÇ’
TDK’nın geri adım attığı ve sözlükten kaldırdığı ‘Türkiyeli’ kelimesi uzunca bir süredir kültür sanat dünyasında büyük tartışmalara neden oluyor. Sinema dünyasında ‘Türk sineması’ yerine ‘Türkiye sineması’, ‘Türk yönetmen’ yerine ‘Türkiyeli yönetmen’ kavramları öne sürülürken, edebiyat dünyasında ise ‘Türk edebiyatı’ yerine ‘Türkçe edebiyat’, ‘Türk şair’ yerine ‘Türkiyeli şair’ gibi kavramların kullanılması büyük tartışmalar yarattı. Genç şair Kaan Eminoğlu, özellikle bu yıl verdiği ‘Türk edebiyatı’ mücadelesi ile dikkat çeken isimlerinden. TDK’nın yaptığı değişikliklere dair konuştuğum Eminoğlu, konuya sosyal medyada hemen tepki gösterdiğini ancak birçok kişinin destek verdiği tepkinin ardından TDK’nın attığı geri adımın kendisini ikna etmediğinin altını çiziyor.

Eminoğlu, şunları söylüyor:
“Halkın benimsemediği, kullanmadığı, işaret ettiği anlam evrenine tepki verdiği sözcüklerin resmî bir kurum tarafından hazırlanan sözlükte yer alması kabul edilemez bir durumdur. Bugün en büyük hukuksal ve toplumsal mutabakat metni olan anayasamız Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan tüm yurttaşlarımızı Türk olarak nitelerken, sokaktaki hiçbir vatandaşın dilinde ‘Ben Türkiyeliyim’ gibi bir cümle hasıl olmamışken böylesi bir eklenti ihtiyacı duyulması izaha muhtaçtır. TDK’nın toplumsal mutabakat sağlanmamış uydurma bir sözcük olan ‘Türkiyeli’ sözcüğünü sözlüğüne yerleştirmesi ardından apar topar bu sözcüğü sözlükten çıkarması zihinlerde belli soruların oluşmasına neden olmuştur.”

Eminoğlu, yaşananların olumlu tarafını ise “TDK’nin sözlüğüne yapılmaya çalışılan bu eklentiyi her ne kadar talihsiz bir durum olarak değerlendirsem de meseleye olumlu bir yönden bakıp toplumsal refleksin ölçülmesi ve insanların konuya ilişkin bir bilinç kazandığını göstermesi bakımından önemli bir sınavı başarıyla atlattığımızı düşünüyorum” sözleriyle ifade etti.

Eminoğlu, son olarak şunları kaydetti:
“Son yıllarda ülkemizde terminoloji bilinciyle ilgili önemli bir eksiklik mevcuttu. ‘Türkçe edebiyat, Türkiyeli’ ifadelerinin sol liberal kültürel iktidar tarafından yıllarca işlenip yurttaşlarımızın zihninde bir kırılma yaratma çabası ve sol liberal cenahın siyasi ajandalarına uygun terminoloji inşa etme girişimleri bu bilinçle sekteye uğratıldı diyebiliriz.”
Resim
‘DİL DAVALARI YOK’
TDK’nın değişikliklerini KARAR’a değerlendirmesini istediğim Doğan Büyük Türkçe Sözlük yazarı D. Mehmet Doğan, öncelikle hacimli değişikliğin layıkıyla tetkiki için zamana ihtiyaç olduğunu vurguladı. ‘Türkiyeli’ kelimesinin tepkilerin ardından sözlükten kaldırıldığını hatırlattığım Doğan, bu tuhaflığın ardındaki karar mekanizmasına dair şu görüşlerini aktardı:

“TDK’da bu işleri bürokrasi kotarıyor, başkan da onaylıyor. Tabii dilcilerden oluşan bir kurul da var ancak bunlar teknikçi isimler. Bu değişikliklerin yansımasını düşünmüyorlar. Mesela edebiyata nasıl yansıyacak? Herkesi ilgilendiren bir konuda karar verilecekse de bunun için bütün tarafları biraraya getirmesi, edebiyatçıların, yazarların, gazetecilerin, dili kullananların işin içinde olması lâzım. Teknik başka uygulama başka çünkü.”

Doğan, imla kılavuzu değişmeden sözlük imlasının değiştirilemeyeceğine işaret ederek, “On yıl oldu yazım kılavuzu yapılalı. Şimdi, eskiden birleşik yazdıklarını ayrı, ayrı yazdıklarını birleşik yazıyorlar. Şapkaları bir koyuyorlar, bir kaldırıyorlar. Acayip bir şey. Dil kurumunun sağlam bir imla görüşü yok, her şey sürekli değişiyor. Bir dilde imla bu kadar sık değişmez” eleştirisini dile getirdi.
Resim
‘FONETİK İMLA BÜYÜK SORUN’

Değişikleri etkileyen ‘fonetik imla’nın da büyük sorun olduğuna değinen Doğan, şunları söyledi: “Tabii bir de fonetik imla belası var, ‘okunduğu gibi yazılacak’ şeklinde. Kelimenin aslı nedir? Çiğ börek kelimesini ‘çi börek’ yapıyorsanız o zaman, çiğ köfteyi de ‘çi köfte’ yapalım. Vatandaş çünkü ‘çi köfte’ diyor, ama açın sözlüğü şu an, o çiğ köfte olarak duruyor. Esassız, usulsüz işler yapıyorlar. Dil Kurumu bir otorite olmaktan çıktı, Türkçe üzerinde bir otoritesi yok. Öyle olsa bugünkü perişan halimiz olmazdı.” Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Elbette konuşma dili dikkate alınacak ama bir kelimenin İzmir’de söylenişi başka Kars’ta söylenişi başka, bunu ne yapacağız? Eskiden ölçü İstanbul Türkçesi idi, onu da mı bırakacağız yani? Siirtlinin ağzıyla mı İzmirlinin ağzıyla mı yazacağız?”
‘İNGİLİZLER BİZİM İÇİN DİLLERİNİ KOLAYLAŞTIRIYOR MU?’

Doğan, yapılan değişikliklerin Türkçenin yurt dışında öğrenilmesi yönünde kolaylık sağlayacağı yönündeki görüşlere dair de şu değerlendirmeyi yaptı:

“Dilde kolaylaştırma büyük bir yanlıştır. İngiliz, Fransız bizim için dillerini kolaylaştırıyor mu? Hele Almanlar, bu konuda çok katıdır. Biz, ‘sen güçlük çekiyorsun sana uyduralım’ mı diyeceğiz?”
‘BU İŞLERİ BIRAKIN DEVLET DİLİNE ODAKLANIN’

TDK’nın odaklanması gereken asıl konunun ‘devlet dili’ olduğunu vurgulayan yazar Doğan, bu konuda şu düşüncelerini paylaştı:

“Dil kurumunun uğraşacağı iş devlet dilidir. Meclis kanun çıkarıyor mesela, kanun yapılırken TDK devreye girmeli, Türkçeyi orada savunmalı. Dil Kurumu buralarda yok, halbuki devlet dilini düzeltmeli. Çünkü Türkçeye yabancı kelime girişi yüzde 80 devlet diliyle oluyor. Yönetmeliklerle, tüzüklerle oluyor. Sağlık bakanlığı mesela salgın sırasında izolasyon, pandemi vs. başlamak üzere birçok kelimeyi yerleştirdi, TDK işte bu noktalarda devreye girmeli, ‘Tecrit var, yalıtım var, bu kelimeleri kullanın’ diyecek. Bunu diyen bir dil kurumu göremedik.”
‘TÜRKÇE AĞIR HASAR ALDI’

Yazar Doğan, TDK’nın yeniden teşkilatlanması gerektiği görüşünü savunarak, “Başkanları geliyor, üç beş kitap yayınlanıyor, bir iki toplantı yapıp gidiyorlar. Dil görüşleri, bir dil davaları yok. Bir dil davan yoksa bir yere varamazsın” ifadelerini kullandı. Kurumun 1930’larda dil devrimi için kurulduğunu hatırlatan Doğan, son olarak şunları söyledi:

“Artık dil devrimi Türkçenin gündeminden çıkmıştır, bugün Türkçeyi daha sağlıklı hale getirmekten başka gündemimiz yoktur. Türkçe ağır hasar aldı, akademi dili berbat; vatandaş akademik bir makaleyi okuyor, hiçbir şey anlamıyor. Hatta bir akademisyenin yazdığını diğeri anlamıyor. İlim dili çok kötü durumda. Dil kurumu imla değiştirmekle gününü gün etmek yerine bu ciddi meselelerle uğraşsın. İmla ilgili kararar alacaksa bütün tarafların görüşünü alsın. “
‘UNVAN’ YERİNE ‘ÜNVAN’ ‘ÇİĞ BÖREK YERİNE ‘Çİ BÖREK’ YAZACAKSINIZ

Türk Dil Kurumu (TDK) Güncel Türkçe Sözlüğün 12. baskısı ile birlikte pek çok sözcüğün yazımında değişikliğe gitti. Bu değişikliklere göre artık unvan değil ünvan; çiğ börek değil çi börek; kümeden düşmek değil küme düşmek kelimeleri kullanılacak. Tam 18 kelimede değişiklik yapan TDK’nın güncellediği kelimelerde günlük olarak sıkça kullanılan kelimeler de yer aldı. 12. baskı Türkçe Sözlük, 82 bin 135 madde başı, 18 bin 133 madde içi olmak üzere söz, terim, deyim ve anlamdan oluşan 132 bin 334 söz varlığına sahip. Sözlükte 45 bin 372 örnek cümle bulunmakta, sözlük metni ise 1 milyon 756 bin 396 sözden oluşuyor. Yazımı değişen sözcüklerden bazıları ise şöyle:

Doğubeyazıt (Eski) / Doğubayazıt (güncel)
Horon vurmak (eski) / Horon tepmek (güncel)
Çiğ börek (eski) / çi börek (güncel)
Yeşilzeytin (eski) / yeşil zeytin (güncel)
Unvan (eski) / Ünvan (güncel)
Marmara Ereğlisi (eski) / Marmaraereğlisi (güncel)
Yakan top (eski) / yakantop (güncel)
Kümeden düşmek (eski) / küme düşmek (yeni)
Kayyum (eski) / kayyım (güncel)
Yeşilsoğan (eski) / Yeşil soğan (güncel)
Hasıraltı (eski) / hasır altı (güncel)
Akça armudu (eski) / akçaarmut (güncel)
Sultan efendi (eski) / Sultanefendi (güncel)
Akzambak (eski) / ak zambak (güncel)
Yeşilbiber (eski) / yeşil biber (güncel)
Boy bos (eski) / boy pos (güncel)
Pilili (eski) / Pileli (güncel)
Yürük (eski) / Yörük (güncel)
Resim
KADINLARI AŞAĞILAYAN TANIMLAMALAR DA SESSİZ SEDASIZ GİTTİ
TDK’nın tepkilerin ardından ‘Türkiyeli’ kelimesini sözlükten kaldırması, akla daha önce tartışmalara neden olan diğer kelimeleri getirdi. 2015’te TDK’nın sözlükteki ‘müsait’, ‘kirli’, ‘esnaf’, ‘serbest’ gibi kelimeleri tanımlarken kullandığı kadınlara yönelik ifadeler büyük tepki çekmişti. Bu kelimelerin cinsiyetçi anlamlarının kaldırılması için uzun süredir yüzbinlerin imzaladığı kampanyalar düzenleniyordu. Son değişikliklerde, daha önce bu kelimelerin anlamları arasında yer alan tepki çeken ifadelerin kaldırıldığı görüldü. Kelimelerde yer alan ve tepki çeken eski açıklamalar şöyleydi:

Müsait: Flört etmeye hazır olan, kolayca flört edebilen (kadın)
Kirli: Aybaşı durumunda olan (kadın)
Serbest: Ağırbaşlı olmayan, hoppa (kadın)
Esnaf: Kötü yola sapmış olan kadın
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2100
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x