Türk'e Küresel İhanet Ve Halkımız Olacaklardan Habersiz...
Kimse kendisini aldatmasın, başta Türk Ordusu ve Türk Adaleti, Türkiye’de halkın bağrından çıkmış PKK diye bir Terör Örgütü yoktur, küresel siyasetin örtülü olarak yürüttüğü bir savaş vardır, bu savaşın silahlı küresel kanadı PKK’dır yani küresel bir örgüttür…
Başta MHP ve CHP kendisini hiç kandırmasın, 1978’den beri süre gelen otuz üç yıllık yakın bir ihanettir bu, ardında da iki yüz yıllık bir tarihsel süreç vardır…
Kimdir bu küresel siyaset; ABD-AB ve İsrail… PKK bu siyasetin bize görünen yüzüdür…
Elimizde kanıt var; 1920 Sevr Projesinin amacı neydi; Ermenistan ve Kürdistan ile önce Anadolu’yu Asya’dan ayırmak, ardından kuşatıp Anadolu’yu ele geçirmek, Türk varlığına son vermek, açın bakın tarihe, amacı buydu Sevr’in…
Elimizde kanıt var; 1982 İsrail Yahudi- Kürdistan Projesinin amacı neydi; Müslüman coğrafya etnik-dini temelde parçalamak, bu parçalar içinde İsrail’e destek olacak Yahudi-Hıristiyan güçlerden müttefik birer devlet yaratmak ve Irak’ta Arap olmayan ama Araplara karşı İsrail’in yanında yer alacak Yahudi Kürdistan’ı kurmak… İsrail can derdinde, biliyor ki Müslüman coğrafya birleşirse İsrail’i Akdeniz’e dökecek, bu yüzden Kürdistan peşinde koşuyor ve Sevr’i destekliyor…
Bu küresel siyasetin elimizde kanıtı var; 1991 ABD BOP planının amacı neydi; bölgedeki eneri kaynaklarını ele geçirip yönetmek, ardından “İSRAİL-KÜRDİSTAN-ERMENİSTAN PROJESİ” yoluyla Hazar enerji havzalarına açılmak, ele geçirmek ve yönetmek… Ardından bu enerjiyi güçsüz devletlerin, parçalanmış devletlerin, iç savaşların eşiğindeki zayıf devletlerin yer aldığı Müslüman coğrafyasından geçirip güvenli bir şekilde Batı’ya nakletmek, o da bu yüzden AB’yi destekliyor, İsrail’i destekliyor, bu yüzden Kürdistan peşinde koşuyor…
Türkiye’yi hedef alan Küresel siyaset işte budur…
Bu siyasette yer alan ABD-AB ve İsrail’in, hatta Rusya’nın hedefi farklı olsa da, birleştikleri tek nokta Kürdistan’dır, Büyük Kürdistan yani Anadolu’yu Asya’dan ayırabilmek için Ermeni desteğinde bir tampon devlet kurmak fikrinin siyaseti… Rusya da var işin içinde, çünkü Rusya, Hazar’daki Türk devletlerinin Anadolu ile birleşmesinden, birleşip küresel güç olmasından endişe ediyor, bu yüzden Rusya’nın Kürdistan projesine karşı çıktığı yok…
Halkımızın bu siyasette, bu küresel siyasetin Türkiye’de güç kazanmasında hiç kusuru yok, vebali de yoktur, çünkü bu ihanet siyaseti halkımıza anlatılmadı ki hiç, nasıl görsün ihaneti, bilmediği, duymadığı ihaneti nasıl görsün… Aydın yazmıyor, söylemiyor, ekran göstermiyor… İşte tehlike bu yüzden büyük, tehlike bu yüzden ağır, çünkü halkımız ihaneti göremiyor…
İşleyen ihanet siyasetinin son yıllardaki süreci şudur:
ASALA Ermeni Terör Örgütü bu küresel siyasetin silahlı ayağı idi, misyonunu tamamladı ve aradan çekildi; 1974 Ermeni cinayetleriyle Ermeni sorunu yaratıldı ve küresel güçlerin(ABD-AB) siyasetine çekildi… Ardından 1990 Ermenistan kuruldu, Türkiye’den toprak istiyor, tazminat istiyor ve Türk Milleti’ni SOYKIRIM gibi bir insanlık suçuyla mahkûm ettirmek istiyor… Ama bize bundan bahsetmediler, hep terör terör dediler ve ihanetin siyasetini görmemizi engellediler…
PKK içinde aynı şey söz konusu, terör diye yola çıktılar… Aslında ne terör vardı, ne de terörist, siyasi bir projeydi bu… PKK Ayrılıkçı Kürt Terör Örgütü diye karşımıza çıkarılan bu siyasi örgüt, bu küresel siyasetin ikinci silahlı ayağı oldu ama henüz misyonunu tamamlamadığı için Türkiye’de eylemlerini devam ettiriyor…
Türk Ordusu, Türk Siyaseti ve Türk Adaleti dahi bu ihanetin siyasetini göremedi… Baksanıza, daha yeni Genelkurmay Başkanlığı’ndan emekli olan İlker Başbuğ bile “Terör Örgütlerinin Sonu” diye kitap yazıyor, teröristi yok etmek görevi olan bir Genelkurmay Başkanı bunu yazar mı? Ama zamanında kimse göremedi, içerisine düşürüldüğümüz bu ihanetin siyasetini, çünkü ihanet içimizde idi dışarıda değil…
1984 PKK cinayetleriyle Kürt Sorunu yaratıldı ve küresel güçlerin siyasetine çekildi (ABD-AB ver İsrail), ama henüz Kürdistan diye bir devlet yok ortada, bu yüzden sorun devam ediyorsa eğer, PKK misyonunu henüz tamamlayamadı da ondandır yoksa terörle iyi mücadele ya da kötü mücadele edildiğinden değil…
Türkiye otuz üç yıllık bu ihanetin peşinde sürüklenip duruyor, çünkü MHP ve CHP siyaseti ihaneti daha yeni görmeye başladı, Türk Ordusu bu ihaneti yeni anlamaya başladı…
İHANETİ GÖREMEYEN BİR MİLLET, BİR ORDU, BİR SİYASET VE ADALET NASIL NASIL MÜCADELE EDECEK GÖREMEDİĞİ BİR İHANETLE?
Kimseyi suçladığım yok çünkü ihaneti görmek sanıldığı kadar kolay değil, İran bile, hani şu Pers uygarlığının devamı olan ve ardında binlerce yıllık devlet geleneği olan İran bile göremedi bu ihaneti, PKK’yı besledi 90’lı yıllarda, şimdi ise asıyor…
PKK’nın misyonu nedir? Kürdistan, yani küresel siyasetin( ABD-AB-İsrail) Anadolu’yu Asya’dan ayırabilmek için kurulmasını düşündüğü tampon devlet…
PKK’nın yoldaşları kim? Şimdilik Barzani ve Talabani, bakın isterseniz partilerinin adlarına: KDP, Kürdistan Demokrat Partisi, KYB, Kürdistan Yurtseverler Birliği… Ardında küresel güçler ve siyaseti var, ABD-AB-İsrail…
PKK BU YOLDA SİLAHLI YÜRÜYOR, PEKİ, SİLAHSIZ SİYASETİ KİM?
Hemen BDP, DTP ya da HADEP, DEHAP diyeceksiniz ama bu doğru değil, Kürdistan’ın silahsız siyaseti AKP’dir ve ardında küresel siyasetin desteği vardır…
Ama bu vakit, bugün 13 Haziran, hele ki yüzde 50 oyla iktidar olan AKP siyasetinin, “Türk’e küresel ihanet” siyasetinin bir parçası olduğunu nasıl anlatacaksınız halkımıza, çok geç kaldı siyaset, ordu ve adalet…
Geç de olsa, iş işten geçmiş değil, mücadeleyi sürdüreceğiz…
Türkiye uçurumun eşiğindedir, yol ayrımındadır, bir iç savaşın tehdidi altındadır, uyananlar uyuyanları uyandırmak zorundadır…
Şimdi ne olacak?
Önümüzdeki süreçte bu ihanet projesine ortak olanların yol haritasını anlatalım…
Seçim öncesi İmralı’da yatan ne demişti, hatırlayınız, işte haberi:
“İmralı'da çarptırıldığı ömür boyu hapis cezasını çeken PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan, "15 Haziran son tarihtir. 15 Haziran'dan sonra ya anlamlı bir müzakere dönemi başlar ya da büyük bir savaş başlar, kıyamet kopar" diye tehditte bulundu.“
Daha önce de anlatmıştık bunu, eğer ki MHP-CHP iktidar olsaydı, PKK iç isyanı hemen başlatacaktı, 15 Haziran’da, ama siyasi iktidardan güç alamayan PKK’nın bu girişimi saman alevi gibi sönüp gidecekti, küresel Kürdistan projesi de şimdilik rafa kalkacaktı ama olmadı, MHP-CHP’ye tuzaklar kuruldu, işledi ve bugün iktidar olamadılar, yerine AKP geldi yani bu projenin günümüz mimarı…
Şimdi ne olacak?
15 Haziran’da isyan misyan çıkmayacak…
AKP hemen yeni Anayasa’dan dem vurup PKK’ya göz kırpacak, özerk bir yönetim için, bunu da belediyeler yani yerel yönetimler Yasası ile hayata geçirmeye çalışacak, ama PKK’ya bu yetmeyecek…
O zaman İmralı’ya “EV HAPSİ” gündeme yeniden gelecek, İmralı’ya bir umut verilecek ama bu arada halkımızın tansiyonu ölçülecek, eğer tansiyon düşükse yani halkımız İmralı’nın serbest kalmasına önemli bir tepki göstermiyorsa, yavaş yavaş “BEYAZ SAYFA” denilerek İmralı önce EV HAPSİ’ne çıkarılacak, ama PKK’ya bu da yetmeyecek…
O zaman “TERÖRİSTLERE AF” gündeme gelecek, Irak’taki on bine yakın terörist, Habur misali getirilip serbest bırakılması için çalışmalara başlanacak, ekranlar, propagandalar başlayacak…
Bu da yetmeyecek PKK’ya, çünkü bu getirileceklerin Doğu’da bir güvenlik gücü olması hesaplanıyor, yani olası Kürdistan’ın ordusu, bu yüzden yerel PKK yönetimleri bunlara belediyelere alarak işe başlayacak…
Elbet bunlardan bizim hiç haberimiz olmayacak, çünkü gazeteler böyle yazmayacak, ekranlar böyle anlatmayacak, bize söylenecek olanlar şudur:
“Halkımız AKP’yi seçti… Halkımız bize güveniyor, terörü bitireceğiz inşallah, teröristler de pişman oldu artık, yeni sayfa açacağız, onları topluma kazandıracağız… Teröristler dağdan iniyor, terör bitiyor ve toplum kazanıyor, evlatlarımız artık ölmeyecek…”
Eğer bu noktaya kadar varırsa iş, sıra Barzani’ye gelecek, ordusu kurulacak, muhtemeldir ki Türk Ordusu’ndan Barzani Ordusu’nu eğitmesi istenecek, Ergenekon denilerek neden komuta heyeti hapse atılıyor sanıyorsunuz, işte bunun için, KAPIKULU ASKERİ yapmak için, Türk Ordusu’nu AKP Ordusu’na dönüştürebilmek için...
Şimdi gözünüzü kapatıp düşününüz: İmralı ev hapsine çıkıyor, Doğu’da Özerk PKK yönetimi kuruluyor, Irak’taki teröristler Türkiye’ye getirilerek PKK ordusu yani Kürdistan Ordusu kuruluyor, Barzani devlet oluyor, Yahudi Kürdistan…
Şimdi yine gözünüzü kapatıp yine hayal ediniz: Suriye parçalanıyor, doğusundaki kimliksiz Kürtler Özerk Kürt Yönetimi kuruyor, İran karışıyor, batısındaki kimliksiz Kürtler Özerk Kürt yönetimi kuruyor…
Bu saydıklarım beş ila on yıllık bir süreçtir…
Geriye son bir vuruş kalıyor, Türk Milleti’ne, Türk Devleti’ne, iç isyan çıkartmak! Türkiye’de, Suriye’de ve İran’daki özerk Kürt yönetimleri bir federasyona geçebilmek için bir iç isyan çıkarılmasına kalıyor iş, elbet ABD-AB-İsrail desteği ile… Bu federasyonu bağımsız devlete çevirebilmek için bir isyana kalıyor iş…
Ama inanınız Türkiye’de isyan çıkmayacak, İran’da çıkacak, Suriye’de de çıkacak ama Türkiye’de değil… Neden mi?
Çünkü Türkiye’de bu işler isyanla değil, isyan korkusuyla halkımızı sindirerek, korkutarak tepkisiz kalmasını sağlayıp Anayasa değiştirilerek, yasalar değiştirilerek, fiili uygulamalara geçilerek yapılacak…
İşte Erdoğan’ın yıllar öncesi söylediği “HAZMETTİRE HAZMETTİRE YAPACAĞIZ“ sözünün altında yatan budur…
Peki, biz ne yapacağız?
Süreç bu, gidişat bu, olacaklar bu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti dağılıyor, çok kimlikli, çok dinli, çok bayraklı, çok halklı, ama aslında kimliksiz ve kaynaklarını yönetemeyen bir sürüye dönüştürülüyor… Anadolu’nun Asya ile bağı tampon yönetimlerle kesiliyor, Atatürk’ün deyişiyle “en aşağı yedi bin yıllık bir tarihe sahip Anadolu’daki son Türk devleti” yok ediliyor…
Türk Ordusu, Türk Siyaseti ve Türk Adaleti bu ihanet sürecini durdurmak zorundadır, biz tarihimize ihanet etmeyiz hiç, eden de olmayacağız hiç…
Türk milleti ihaneti göremediği için, görenler görmeyenlere anlatamadığı için, bu konuda misyon üslenmiş sivil toplum örgütleri görevlerini tam yapmadığı ya da yapamadığı için, Türk milleti olacaklardan habersizdir, tehlike ve tehdidi görememektedir, ihaneti görmeyen halkımız ihanetle mücadele edememektedir…
Ordu, Siyaset, Yargı ve sivil toplum örgütleri ne yapacağını düşünedursun, bizim görevimiz halkımıza nasıl bir ihanete düştüğümüzü anlatmaya çalışmaktır, halkımızın ihaneti görmesini sağlamaya çabalamaktır…
Çünkü inandığımız odur ki, İhaneti gören Türk Milleti kendi öz gücüyle varlığını ve çocuklarını bu ihanet siyasetinden kurtarmasının bir yolunu elbet bulacaktır…
Erdal SARIZEYBEK, 13 Haziran 2011
erdalsarizeybek@gmail.com