TÜRK OLMAZ İSE ANADOLU OLMAZ
Bizim kaynaklarımız, bizim tarihimiz ve bizim devletimiz bizim sorunlarımızı çözecek güce sahiptir, ortada çözülmeyecek bir sorunumuz yok bizim.
Anadolu’da yaşamanın elbet bir bedeli var, bir lokma ekmekle bu bedeli ödüyoruz biz, onlar ise başka iplerde oynuyor, başka tellerde ama oyun biz Türkler üzerine kurulu. Bizden önce de ödendi bu bedel, şimdi de ödeniyor, gelecekte de ödenecektir, kimsenin kuşkusu olmasın.
Bizim şahsi görüşümüz değildir bu, tarih budur, yapılmış ve yazılmış olan tarih bu; Anadolu tarihi, Balkan ve Kafkas tarihi, alın Suriye’den, geçin Lübnan ve Filistin’i, aşın Sina çöllerini, Yemen’e, Mısır ve Libya’ya, Fas, Tunus ve Cezayir’e bir bakınız, her yer tarih ve bu tarihin en güçlü parçası Türk.
Alın 1071’den, Malazgirt’ten gelin Viyana’ya, önde giden Türk Akıncılarını bir görün, görün şimdi aslını inkar edercesine muhacir dedikleri Evlad-ı Fatihanları, hep önde giden Türk, kılıç çeken Türk, can veren Türk, yaşamak için, bayrak ve vatan için can alan Türk.
Bakınız Anadolu’ya son bin yılın bu kutsal Anadolu’da siyasi ve silahlı hakim güçlerine, yine Türk. Bin yıllık Roma’nın doğusunu yani Bizans’ı yenen Türk, bakınız son iki bin yılın savaşlarına Anadolu’da, Türk-Bizans, Müslüman Türk- Hıristiyan Bizans, hiç bitmeyen bir savaştır bu.
Alın 1096 Haçlı Seferlerini, alın Bizans’ın çocuklarını, neydi hedefleri son bin yılda? Anadolu ve Anadolu’daki Türk varlığı. Yanında kutsal topraklar yani Kudüs, onun da yanında Müslüman coğrafyanın zengin kaynakları. Kudüs şimdi haksız ve hukuksuz yere bir Bizans toprağı oldu, İsrail’in başkenti. Öyleyse bunların gözü şimdi Anadolu’da ve Türk’te, bu tehdidi görmemek için kör olması gerek bu gözlerin.
Türk Tarihi hep bu benzer olayların, savaşların, tehditlerin yaşanmışıdır. Bakınız Türk bağımsızlık savaşına, kurtuluş savaşına, Anadolu ve Türk’e saldıran kim? Bizans; Bulgar, Rum Yunan, İngiliz, Fransız, Rus, Ermeni, Sırp, İtalyan, kim kaldı ki bize saldırmayan? O yüzyılın düşmanları işte bunlar, işte bunlar Anadolu ve Müslüman Türk’e saldıranlar.
1920’nin Sevr’ini hatırlıyor musunuz, Sevr’i, Doğu’da tampon Ermeni-Kürt kukla yönetimlerini kurmak isteyen. Neydi amaç; Anadolu’nun önce Asya ile bağını kesmek. Peki ya sonra? Kuşatıp Türk varlığına son vermek. Kim işgal etti bizi? İngiliz, Fransız, İtalyan, Yunan, Rus, Rum ve Ermeni…
Bakınız 1921 Koçgiri, 1924 Şemdinli, 1925 Şeyh Sait, 1930 Ağrı ve 1938 Tunceli isyanlarına, ne için çıkarıldı; Doğu’da tampon yönetimlerle Anadolu’nun Asya ile bağını kesmek için ama başaramadılar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurduk.
Kürdüm, Kürdüm diye PKK gölgesinde çığlık atanlar sormaz mı kendilerine hiç, etnik kimlikten kaynaklı bir Kürt isyanı ise bu isyanlar, neden Atatürk zamanında hepsi, neden Atatürk’ten sonra isyan yok?
Bakın Cumhuriyet’e ve Atatürk’e, bakın onura, şerefe, insana ve bağımsız devlete. Cumhuriyet fazilettir, bağımsızlık benim karakterimdir, Cumhuriyet aklı hür ve vicdanı hür nesiller ister, diyen kim? Daha ne diyeyim…
Kürdüm, Kürdüm diye PKK gölgesinde çığlık atanlar sormaz mı kendilerine hiç, çağ dışı feodal ağalıkta demokrasi olur mu hiç, özgür irade olur mu hiç! Atatürk’ten sonra Doğu’daki halkımızın kanını emenler kim, tıpkı bir kene gibi? PKK gölgesinde ortaya çıkan Ahmet Türk kim, bir feodal ağa, şimdi ise bize çıkmış demokrasiden bahsediyor bunlar!
İleri demokrasi diyenlerin hepsi feodal ağalar karşısında suskun. Bir hesap sorulacaksa eğer gidin ağalarınıza sorun! Toprak reformundan bahseden yok hiç, toprakta çalışanın topraksızlığından bahseden yok. İnsan hakları diyenlerin, demokrasi ve cumhuriyetin ne olduğunu bilmeyenlerin nasıl bu kutsal değerlere sahip çıkabileceğinden bahsettiği yok, okul yok, eğitim yok, özgür irade olmadan demokrasi olur mu hiç!
Bizim kaynaklarımız, bizim tarihimiz ve bizim devletimiz bizim sorunlarımızı çözecek güce sahiptir, ortada çözülmeyecek bir sorunumuz yok bizim.
Hal ve şart ve de gerçek bu iken, sorunlarımızı çözecek gücümüz var iken, ayrılık çığlığı atanlara izin verilemez, Bizans’ın yüz yıllık emeli olan tampon yönetimlere, bu yönetimlerle Türk’ün Asya ile bağının kesilmesine izin verilemez. Türk ve Atatürk kavram ve değerlerinin yok edilerek, anayasadan çıkarılarak Türk’ün tarih, uygarlık, kimlik, varlık ve kültürünün yok edilmesine göz yumulamaz.
Türk bir uygarlık ve kültürün adıdır, etnik kimlik değil, tarihin derinlikleri içinden Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranların adıdır Türk, hepimiz ve bunun sahibi de hepimiz, Anadolu’da yaşamış olan her uygarlık ve kültürün sahibi de hepimiz, bizim adımız Türk.
Binlerce yıldır bu topraklarda yaşıyoruz biz, hepimiz, bin yıldır da bu toprağın silahlı ve siyasi hakimi olarak yaşıyoruz biz, hepimiz, Anadolu Türk demektir, Türk olmaz ise Anadolu Bizans’a yar olmaz!
Türk varsa Anadolu vardır, yoksa yok, aksini düşünmek Anadolu’da ateş yakmaktır. Anadolu’da ateş yakılmaz, yakar, önce yakanı yakar. Bu ateş öyle bir ateştir ki herkesi yakar. Bu ateşin ne olduğunu bilmeyenler açsın Türk Tarihi’ni okusun!
Anadolu’yu Anadolu yapan Türk’tür, Türk bir şemsiyedir, büyük bir şemsiye, çıkış yolu hep tektir; ya bu huzur ve güven şemsiyesi altında yaşamak ya da yok olup gitmek.
Biz gelin birlikte yaşayalım diyoruz, Türk Uygarlık şemsiyesi birlikte yaşayalım, bu hepimize güç kazandırır, aksi halde yok olup gitmek mukadderattır! Ama bu mukadderat Türk Milleti’nin kaderi değildir ve olamaz, olmasına da izin verilemez!
Erdal SARIZEYBEK, 28 Mart 2012