Türk Ordusu, Sesimi İşit / Erdal SARIZEYBEK

Emekli Jandarma Albay - Yazar

Türk Ordusu, Sesimi İşit / Erdal SARIZEYBEK

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzr Nis 03, 2011 1:41

Türk Ordusu, Sesimi İşit

Bir ayaklanma hazırlığı var ama bu öncekiler gibi değil, sakın aldanmayın, bu ayaklanma yüz elli yıl öncesi gibi değil…

AKP siyaseti PKK’nın siyasi gücü oldu, destek veriyor, devlet desteği, bu bir…

AKP siyaseti PKK’ya halk desteği verdi, devlet eliyle, Habur’a iyi bakın, PKK eski PKK değil, artık ardında bir kısım halk desteği var…

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde bir takım kişiler yol kesiyor, kimlik kontrolü yapıyor, yolu kapatıyor, iyi bakın bu olaylara, devlete karşı isyandır bu isyan, hazırlık yapılıyor gelecek için, bu iki…

Bir takım kişiler polisi tokatlıyor, hatta linç etmeye kalkışıyor, polis panzerine çıkıyor, müdahale eden yok, bu ne demek biliyor musunuz; ayaklanmaya güç vermek demektir, güç… Hatırlayın, Ahmet Türk isimli şahsa bir tokat atıldı diye PKK iki polisimizi LADİK’te şehit etti, bu güç gösterisidir, bu devlete kafa tutmaktır, bu bir ayaklanma hazırlığıdır, bu da üç…

Diyeceksiniz ki iş başa düşünce ben hallederim…

Ama bu mesele hal edilecek mesele olmaktan çıkıyor, çünkü terörist olmayacak karşınızda, halk olacak halk, halkın karşısında nasıl durulabilir ki…

PKK’ya halk ayaklanması yapabilme yeteneğini veren kim? AKP…

AKP kim? Hükümet, yani devlet! Devletle baş etmek kolay değil, iyi düşünmeli!

PKK kim? ABD-AB-İsrail, yani müttefiklerimiz, yani NATO, yani Birleşmiş Milletler…

Sevgili Mehmetçik!

Sevgili Ordum!

İş çığırından çıktı artık, görmek istemiyor musunuz?

Halk ayaklanması hazırlanıyor, içinde halkın olmadığı bir ayaklanma, halk bir figür tıpkı 1921 gibi, tıpkı 150 sene önce Cizre Emiri Bedirhan’ın yaptığı gibi, ama şimdi bu çizgi Bedirhan’ı da aştı, çünkü içinde devlet var artık…

Ey Türk Ordusu!

Irak’taki beş bine yakın teröristin ülkemize gelip yasal güvenlik gücü olabilmesi için, sayıları üç yüzü aşmayan PKK yöneticilerinin ülkemize gelip yönetime geçebilmeleri için, İmralı yatan haninin çıkıp ta Başbakan yardımcısı olabilmesi için, Libya-Tunus-Mısır-Suriye gibi ülkeleri bize örnek gösterip demokrasi ve insan hakları adına bu emellerin gerçekleştirilebilmesi için bir halk hareketi gerekiyor, hatırlayın İKİZ YASALARI, ne diyor, Halkların kendi kaderini tayin etmesi, bu ülkede bir tek halk var Türkiye, bu ülkede tek bir millet var Türk, ama devran dönüyor ve mertlik bozuluyor ey Ordum, yarına iyi bak, kara bulutlar var yarınlarda, bu nu bilesin…

Sözü uzatmadan bitireyim: AKP siyaseti PKK’ya destek veriyor, PKK bundan güç kazanıyor ve bir halk hareketi hazırlıyor…

Eğer ki buna izin verir isek, bunun önünde durmak da zor, çok zor…

AKP siyaseti suçludur:

Kıbrıs’ı Rumlara vermekle,
Barzani’ye Kürt devleti kurmakla,
Kerkük’ün işgaline rıza göstermekle,
Azerbaycan’ı yok saymakla,
PKK terör örgütünü tanımakla ve işbirliği yapmakla,
PKK’ya halk desteği vermekle,
İnsanlarımızı Kürt-Türk, Alevi-Sünni diye ayırmakla, suçludur…

Daha sayarız ama lafla boğmayalım sizi, AKP siyaseti vatana ihanetle suçludur!

Dileğimiz o ki Şemdinli’ye dikkat edin!

Dileğimiz o ki bilesin, olası bir halk hareketinin direniş noktası Çarçella’dır, dikkat edin!

Dileğimiz o ki bilesin, asıl olaylar Yüksekova-Şemdinli-Çukurca ve Hakkâri’de hazırlanmaktadır, dikkat edin, Cizre bir göz boyamadır!

Ey Mehmetçik!

Hazır ol, gün bugündür, dileğimiz o ki bunu bilesin…

Hiçbir şey yapmasanız da, hiç değilse sesimiz işitin:

Çarçella Direnişin Sembolü Haline Getirilmiştir

Böylesi bir ihanet senaryosu içerisinde Çarçelle bir simgedir. Bir efsaneye dönüştürülerek, insanlarımızı dağa çekmek ve bir direnişin sembolü haline getirmek için bir simge, bir işaret yapılmıştır. Bakın laflarına bir dağlının, nasıl anlatıyor Çarçealla’yı;

“Doğal güzelliği ile görkemli ama bir o kadar da asi ve hırçın Çarçella dağı insan yüreğine, ruhuna ve özüne belki de en derin izleri bırakan bir efsane gibidir. Onu sevmek kendini sevmek, onunla bütünleşmek kendinle bütünleşmek gibidir. Yani Çarçella olmak bir gerilla için olması gerektiği gibi olmaktır. Yeniden doğarcasına Çarçella’nın kalbinde büyümek ve onunla yaşamı tanımak, gittiğin her yere kendinle bir parça Çarçella götürebilmek belki de ona olan sadakatinin bir parçası”.

Onca dağ varken ülkemizde neden Çarçella, Cudi değil, Gabar değil, Munzur değil? Dışarıdan bakıldığında, bir şarkı ya da bir türkü gibi geliyor Çarçella ama değil. Mesele şarkıların, türkülerin, halayların çok ama çok ötesine geçmiştir. Bu derinliği görebilmek için, yine Cem Ersever’e başvurmamız gerecek ve ona soracağız, neden, diye. Hayatta olsaydı eğer, inanınız bize şunları anlatacaktı;

“Apo vampiri Şemdinli Üçgeni’ne özel bir önem veriyordu ve PKK’nın ‘Her şey bir parça özgür vatan toprağı için’ sloganındaki özgür vatanın Şemdinli olacağını söylüyordu. Şemdinli, Çukurca ve Uludere güneyindeki Irak toprakları ile bağlantıyı kuran ve gerilla faaliyetlerinin yoğunlaştığı bir alandı. Şemdinli’nin tercih edilmesinin nedenleri şunlardır; Şemdinli, Çukurca ve Uludere’den daha fazla sınır hattına sahiptir. Van ve Hakkâri’ye açılmaktadır. Sadece Irak değil, İran üzerinden de yönelmek mümkündür. Van ve Hakkâri üzerinden yönelmek, ablukaya almak ve tecrit etmek planlanmıştır. Coğrafyası gerilla savaşına çok müsaittir. Manevra alanı çok geniştir. Geri cephe imkânları her bölgeden daha fazladır. Düşürüldükten sonra savunma yönünden, Apo’nun ceviz kadar beynine göre kolaylıklar mevcuttur. PKK faaliyetleri açısından; Hakkâri, Çukurca, Uludere, Şırnak, Gürpınar, Özalp, Çatak, Şemdinli’den daha ileri düzeydedir. Buralarda yapılacak yoğun bir çalışma ve gerilla faaliyeti ile Şemdinli tecrit edilmiş olacaktır…”

Sorumuza ilk cevabı, bu sözleri ile Ersever veriyor; eğer ki bir parça özgür vatan olacaksa, burası Şemdinli olmalıdır. Çünkü Şemdinli stratejik bir konuma sahiptir. Çarçella nerede? Şemdinli’de. Ama sadece bu değil, dahası var. Dahasını da Ersever’e soracağız, çünkü boşa yaşamadı o, bir ömür verdiği teröre karşı mücadelede, onun tecrübeleri bizlere ışık tutacaktır;

“1991 yılı faaliyetleri Apo’ya bazı yeni girişimler için müthiş cesaret verdi. Kafasında iki konu vardı; birincisi Botan-Behdinan Savaş Hükümeti, ikincisi de Kürdistan Ulusal Meclisi seçimi ve oluşturulmasıydı… 1992 başlarında Türkiye-Irak sınırının Türkiye tarafındaki sınır karakollarına saldırıp ortadan kaldırılması, planın ilk adımıydı. Böylece 330 kilometrelik sınır boyunca dizilen sınır karakolları kaldırılacak ve Türkiye tarafında bir kurtarılmış bölge yaratılacaktı. Diğer yandan Irak tarafı zaten PKK’nın denetimindeydi ve sahadaki onlarca kampta binlerce militan, sabahtan akşama kadar silahlı eğitim görüyordu. Bu gücün elinde onlarca çeşitli çapta havan topu, uçaksavar, binlerce roketatar ve on binlerce piyade tüfeği mevcuttu. Apo, bu silahlı gücü, sınır karakolları kaldırıldıktan sonra, sınırın her iki tarafına konuşlandırmayı ve bu sahada Botan-Behdinan Savaş Hükümeti kurmayı amaçlıyordu…”

İşte Çarçella, bu nedenle Çarçella olmuş, adına şarkılar yazılmıştır. Neden Çarçella, sorumuza verilmiş bir cevap da budur; Botan-Behdinan Savaşa Hükümeti kurma meselesidir.

Neden ‘Botan ve Behdinan’ diye soracak olursanız, bunun cevabı da açıktır Botan; Şırnak, Hakkâri ve Van arasında kalan bölgedir. Behdinan ise Barzani bölgesinde kalan Şırnak, Şemdinli hattının güneyindeki bölgedir. Bu iki bölge birbirini tamamlar. PKK’nın 92 tertiplenmesine bakacak olursanız, kamplarının yerine bakacak olursanız, Behdinan denilen bölgenin tamamını kapsamaktadır yani Behdinan eldedir. ABD’li Çekiç Güç de oradadır ve PKK’yı himaye altına almıştır. Behdinan bölgesindeki en önemli PKK kampı Hakurk’tur ama Türkiye topraklarında değildir. Türkiye toprağı olup Hakurk’tan çıkan PKK güçlerini barındıracak, toplayacak, savunulacak, eyleme çıkılacak en uygun yer Çarçella’dır. Şemdinli’nin en hâkim noktasıdır. Etrafında yerleşim birimi yoktur, gizlenmesi kolaydır. Çarçella’dan Çukurca, Yüksekova ve Hakkâri’ye açılmak, oradaki terörist faaliyetleri yönetmek ve yönlendirmek çok kolaydır.

İşte Çarçella, bu yüzden Çarçella’dır ama neden şimdi adına türkü çığrılmış da, o tarihlerde bu türkü çığrılmamıştır. Çünkü PKK’nın o tarihlerde şarkılarla türkülerle uğraşacak zamanı yoktur. ABD’nin Irak’a müdahalesi ve kısmen işgali PKK’ya tarihi bir fırsat vermiştir. Çünkü ABD’nin ‘küresel Kürdistan’ projesini gerçekleştirmesini düşündüğü güç, PKK’dır. Irak’ta Saddam’ın etkinliği kırılmış, Barzani peşmergeleri ve PKK güç kazanmış, geriye Türkiye’de bir halk ayaklanmasına iş kalmıştır. Eğer ki PKK, ABD’nin desteğiyle bu ayaklanmayı başarabilmiş olsaydı, inanınız 2003 Irak savaşı olmayacaktı. Çünkü ABD, hemen Saddam’ı devirecek, Barzani ve Talabani’yi Irak’ta, PKK’yı da Doğu Anadolu’da iş başına getirecekti, ama bu plan tutmadı. Halkımızın sağduyusu bir isyana izin vermedi, PKK ne kadar zorladıysa da halkımız, bir ayaklanmaya kalkışmadı. İşte bu nedenle PKK’nın işi başından aşkın olduğu için Çarçella için bir türkü yazmaya fırsat bulamadı, belki de o tarihlerde gerek de yoktu. Ama ya şimdi?

Ama ya şimdi sorusunu da, gelin Cem Ersever’e soralım, bakın ne cevap veriyor;

“PKK’nın halka yönelik, o tarihte yaptığı propaganda şuydu; yakında PKK, Kürdistan Ulusal Meclisi’ni seçecektir. Bu meclis de kurtarılmış bölgede(Botan, Behdinan) kendi içinde bir savaş hükümeti oluşturacaktır. Fakat bu meclis üyeleri, halk adına mücadelesiyle örnek olmuş delegeler tarafından seçilecektir. Meclis adaylığına, delege seçilenler başvurabilecektir. Delegeleri ise, halk adına ama halka beraber PKK seçecektir. PKK bu konuda adil davranacak ve Kürdistan’a en fazla hizmet edenleri delege yapacaktır. Önümüzdeki günlerde, delege olabilmeniz, dolayısıyla meclis üyeliğine adaylığınızı koyabilmeniz ve meclis üyesi seçildiğiniz takdirde hükümete girip bakan olabilmeniz( kanaatimizce bu bakanlıklar; sığınaklar bakanı, jaji-sirik istifleme bakanı, Şutık bakanı, katliamlar bakanı, sosyalist ahlak yetiştirme bakanı, uyuşturucu bakanı, kaçakçılık bakanı vs. şeklindedir.) için, size tarihi bir fırsat doğmuştur, şeklinde propaganda yapıyorlardı…”

Ersever şöyle devam ediyor; ‘Apo, bu planla ilgili ajitasyon yaparken, Emperyalistlerin çizdiği sınırı savaşla parçalayacağız ve yine emperyalistlerin birbirinden ayırdığı Kürt halkını savaş alanında birleştireceğiz’ diyordu.

Alın şimdi, Apo’nun bu sözlerini 2010’a taşıyın ve Barzani’ye kulak verin, tüm gazetelerde çıkan haber şöyle;

“Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ve yeni kabineyi kurmakla görevli olan Başbakan Nuri El Maliki’nin de katıldığı kongre nedeniyle Erbil’de olağanüstü güvenlik önlemleri alındı. 1500 delege ile aralarında diplomat, siyasetçi ve basın mensuplarının da bulunduğu yaklaşık 2 bin 500 kişi Erbil’e giderken, kentin çeşitli yerlerinde oluşturulan kontrol noktalarında ayrıntılı aramalar yapıldı. Kongrede peşmerge reisi Mesud Barzani bir konuşma yaptı. Barzani, ‘Sorunlu bölgeler özellikle de Kerkük tüm halkların yaşam kenti olacak. Kerkük Kürdistanındır, bunu tartışmaya dahi açmıyoruz. Sorunlu bölgelerin bizim tarafa geçmesi, orada yaşayanlar için olumlu olur’ diye konuştu. Birleşik Kürdistan oluşturmak istediklerini söyleyen Barzani bu konuda şunları kaydetti: ‘Kürtler tek parça ve bölünemezler. Kürtler parça parça olamazlar artık. Kürtler tek vücuttur ve dil ekseninde bölünemezler. Çok farklı lehçeler olsa bile, Kürtçe tek dildir.’ Burada bir konuşma yapan AKP Genel Başkan Yardımcısı Aksu da, ‘Irak Kürt bölgesi ile önceliklerimiz örtüşmektedir. Ekonomilerimiz birbirini tamamlamaktadır. Erbil Başkonsolosluğumuz, bu yılın mart ayında açılmıştır. Başkan Barzani’nin liderliğindeki Irak Kürt bölgesel yönetiminin ülkemizle olan ilişkilerini derinleştirme, çeşitlendirme ve geliştirmeye katkısını önemsiyoruz. Diğer taraftan bölgemizde artık radikal ideolojiler ve terör yöntemlerinin miadı dolmuştur. Türkiye Iraklı Kürt kardeşleriyle dayanışma içinde olmaya devam edecektir.’ dedi…”

Hani Türkiye’nin Kırmızı Çizgileri?

Hani Barzani Kerkük’ü işgal ederse, bu, Türkiye için savaş nedeniydi?

Hani Kürt devleti kurulursa, Türkiye bunu savaş açmak için yeterli bir neden olarak sayacaktı?

İşte kuruluyor, işte Kerkük işgal ediliyor, işte Kürdistan siyaseti güç kazanıyor hem de bizim hükümetimiz, bizim AKP siyasetimiz eliyle, yazıklar olsun…

Biz tekrar dönelim geriye ve şu Apo’nun planına bir bakalım, sonrasında ne olmuş. 92’de yapılmış olan bu plan yürümedi. Savaş hükümeti kurulamadı ayni Apo, bir halk ayaklanmasını başaramadı. ABD ve işbirlikçileri baktı ki bu Apo’da iş yok, onca desteğe rağmen bir ayaklanma bile yapamıyor, aldılar onu bize teslim edip bir ‘İmralı fenomeni’ yarattılar, işi sağlama almak için. Artık Apo gitmiş yerine İmralı gelmişti ve yattığı yerden örgütü idare ediyordu, daha doğrusu etmesine olanak veriliyordu. Silahsız AKP siyaseti eliyle, Habur’da, teröristler halk kahramanı gibi karşılatıldı ve teröristler, halkın temsilcisi durumuna getirildi. KCK adıyla, Apo’nun 92’de yapamadığını, İmralı 2010’da yaptı, planlanan halk meclislerini kurdu. Seçimlerini de açıktan açıktan yaptı. Geriye hükümet olmak kaldı.

İşte Çarçella’nın da önemi burada yatmaktadır, silahlı PKK siyasetinin direniş bölgesi…

Diyelim ki Türk milleti nasıl bir ihanete çekildiği gördü, uyandı ve karşı koydu, iktidarı değiştirdi. Bu durumda Çarçella devreye girecek, İmralı 92’de yapamadığı halk isyanını, bu kez ‘demokrasi, insan hakları, kültürel kimlik’ gibi söylemlerle gündeme taşıyıp, AKP siyasetinin verdiği güç ve destekle halk isyanına yönelecektir. 92’deki bir parça özgür vatan sloganı, yine Şemdinli’de atılmaya başlanacak ve olası bir isyan Yüksekova, Şemdinli ve Hakkâri bölgesinden başlatılmaya çalışılacaktır. O yüzden türküler çığrılıyor ve ‘Çarçella’ adı dillerden dile dolaşıyor, yüzlerce internet siteleri kuruluyor. Bakın Çarçella sözlerinin çığırtkanlığını yapan Rotinda Yetkiner, ne diyor bunun için; “Yeni Özgür Politika’dan Alıçpınar’ın sorusu şu; Çarçela’da belgesel çekmek istediğinizi, Zağroslara bu şekilde teşekkür edeceğinizi dile getirdiniz.

Bu projeniz hangi aşamada? Rotinda’nın cevabı da şu;

“Müzik ile bu kadar ilgilenmeseydim, kesinlikle sinema dalına ağırlık verirdim. Çünkü sinema, bir nevi bütün sanat dallarının bileşkesi oluyor. Benim için Zağroslar çok kutsal. İnsanlık medeniyetinin doğduğu yerdir. Kürdistan yitik cennettir ve Çarçela ise o cennetin merkezi. Orada yaşadım. Bu dağın hikâyesini kesinlikle anlatmalıyım. Bunu kesinlikle yapacağım. Buna finansör olabilecek firma ya da birey araştırıyorum. Belki sizin gazeteniz aracılığı ile röportajı okuyan birileri de katkı sunayım diyerek yardım edebilir. Böyle bir katkı da bekliyorum, bu olursa Çarçela’nın belgeselini yapacağım…”


Bu da olacak, merak etmeyin, filmler çekilecek, şarkılar, türküler çığrılacak, halk isyana hazırlanacak isyana, bu gidişatla başka ne olsun, ne bekliyorsunuz ki…

Tüm bunların anlamı, bilmeyenler için söyleyelim; devlete karşı bir isyan hazırlığıdır. Direniş noktası ise Çarçella’dır. Orada tutunamayacakları açıktır, Türk Ordusu karşısında bir avuç dağlı, Çarçella da olsa saklandığı, tek tek bulunur ve yok edilir ama iş işten geçmiş olur. Çarçella’da başlatılacak direniş dalga dalga Anadolu’ya yayılacaktır. Halkımız istese de istemese de, bu akıntıya sürüklenip gidecektir. Çarçella’ya çıkanların hepsi ölecek, ama aynı zamanda halk hareketi de başlatılmış olacaktır. Boşuna mı Habur’dan getirdiler teröristleri, boşuna mı gezdirdiler terörist elbisesiyle halk arasında, boşuna mı davul zurnayla karşıladılar, hepsi planlı ve programlı. İşler umdukları gibi gitmezse eğer, bir başka bahara deyip çekilecekleri yer de şimdiden bellidir; Hakurk, Barzani bölgesindeki Hakurk, Şemdinli güneyindeki, Zagros dağlarının eteğindeki Hakurk. Belki büyük laflar söylediklerimiz, belki boyumuzdan da büyük, yazdıklarımız doğru da olmayabilir, elbet büyüklerimiz bizden iyi bilir ve düşünür ama bu anlattıklarımız göz ardı edilmemelidir çünkü devlet yönetimi ciddi iştir, boşlamaya gelmez…

Bize göre bu bir ihanet senaryosudur. Tek başımıza bir şey olmadığımızı biz biliyoruz, ama bu Çarçella peşinden koşanlara da bir çift söz söyleyecek bir yürek var bizde; Burası Anadolu, biz Türklerin, ben Türk’üm diyenlerin, Ne mutu ki Türk’üm diyenlerin, Mustafa Kemal’in Türkeli’dir, son Anadolu’dur ve son yurdumuzdur. Bundan başka bizim için Anadolu yoktur, yurt da yoktur. Birinci Dünya Harbi’nde zaten iki Anadolu kaybettik, şimdi ise elimizde kalan son Anadolu’dur bu. Böylesi bir Anadolu’da, bu Anadolu’nun böylesi sahipleri karşısında ortaya çıkıp ‘Çarçella’ diye türkü çığırmak, ateşle oynamaktır. Ama Anadolu’nun yüreğindeki ateş, Çarçella diye govend tutanların dağlarda yaktığı bu çoban ateşine benzemez. Bu ateş, eline alıp oynayanı yakar, kül eder, yok eder. Tarihten örnek istiyorsanız, bakın Tepedelenli Ali’ye, bakın Kürt Sait Bey’e, ne oldu, tepelendi gittiler. Yok, o kadar geriye gitmeyin, daha yakın örnek verin, diyorsanız, bakın Çanakkale’ye, bakın Dumlupınar’a, bakın Sakarya’ya, bakın büyük taarruza. Burası Anadolu, son yurdumuz, hepimiz aklımızı başımıza alalım ve ateşle oynamayalım, sonrasındaki pişmanlık hiçbirimizin işine yaramayacaktır…


Erdal SARIZEYBEK, 2 Nisan 2011
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Türk Ordusu, Sesimi İşit / Erdal SARIZEYBEK

İletigönderen Çetin Taş » Pzt Nis 04, 2011 23:23

Komutanım.
Size saygım ve sevgim var.
Ancak bu yazdığınız yazının da, içeriğinde savunduğunuz düşüncelerin de çok hem de çok geç kaldığını belirtmek istiyorum.

Bu ülkede Türk Ordusu ne zaman ayağa kalkmalıydı, biliyor musunuz?
-Köy Enstitüleri kapatıldığı zaman.
-NATO'ya hem de Kore'ye asker göndermek pahasına girildiği zaman.
-(Hadi NATO'ya Rus tehdidi yüzünden girildi, MİLLİ DURUŞU kaybetmeyeceksin)Amerikan Talimnameleri Türk Ordusu'na girdiği zaman(200 senelik Amerikan ordusu binlerce yıllık Türk ordusuna askerlik sanatını nasıl öğretir?).
-Memleketin vatansever çocukları GOMONİS diyerek kurşunlandığı zaman.
-Devlet eliyle (ki asanlar o zaman ki Türk Ordusu'nun temsilcileri) asıldığı zaman.
-Ülke sağ-sol diye ikiye bölündüğünde güya müdahale edip bir önceki darbeden arta kalan Kemalistler faili meçhullere kurban gittikleri, işkencehaneler de cefa çektikleri, yok edildikleri zaman.
-Apo haini yakalanıp buraya getirildiğinde asılmadığı zaman(Hadi asılmasına ses çıkarmadınız, o zaman o hapishanede dünya ile ilişkisini keseceksiniz, kesmenize itiraz edenlere de durumun HASSASİYETİNİ uygun dille anlatacaksınız.).
-Bu kadar tarikat, cemaat güçlenirken; hocaefendi bütün dünyaya okullar açmaya başladığı zaman.
-Kürtçüler meclise girdikleri zaman.
-Amerikan askeri Türk subayının başına ÇUVALI GEÇİRDİĞİ ZAMAN...
-Amerika'ya ağzını açıp iki laf edemeyen genel kurmay başkanına karşı gereken tepkiyi göstermek gerektiği zaman.
-Emekli kuvvet komutanı, ordu komutanları, subaylar-astsubaylar, muvazzaf subaylar-astsubaylar ve nihayetinde muvazzaf komutanlar tutuklandığı zaman.

Kusura bakma komutanım. Sizin "herkes kendi işine baksın" deme lüksünüz yok. HER TÜRK'ÜN ASKER DOĞDUĞUNU 4 aylık yedek subay eğitimimde bana sizin meslekdaşlarınız öğretti. Ve HER TÜRK'ÜN ASKER DOĞDUĞUNA orada gerçekten inandım. Atatürk'ün Türk Silahlı Kuvvetleri'ne nasıl bir Türkiye'yi emanet ettiğini askerde daha da iyi anladım. Keşke benim komutanlarım, sizler, sizlerin komutanlarınız bunu benim anladığımın onda biri kadar ZAMANINDA anlayabilseydiniz.

Şimdi artık Türk Ordusu'nun yapacağı hiçbir şey yok sayın komutanım. Ordu komutansız. Komutansız ordunun elinden hiç bir şey gelmez. Bunu siz benden daha iyi bilirsiniz.

Ama merak etmeyin. Bu ülkenin ATATÜRK'ü var. Onun BURSA NUTKU var. Yani Türk Ordusu önden gitmeyecek, Türk Gençliği önden gidecek. Türk Ordusu ve diğer tüm güçler de BURSA NUTKU'na sahip çıkan gençleri izleyecek. Bu kadar emin konuşmamın nedeni TÜRK TARİHİ' ni iyi bilmem sayın komutanım. Er ya da geç, karanlıktan bir güneş doğar Türk Milleti için ve daha ne kadar kararacak etrafımız, bilemiyorum...

Keşke demek elbette çözüm değil ama ne yapayım komutanım, ben de insan evladıyım ve KEŞKE demeden bir günüm geçmiyor...İnanın...

Saygılar sunarım.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02


Şu dizine dön: Erdal SARIZEYBEK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

x