TÜRK ORDUSUNU TASFİYE GİRİŞİMİ
Tayyip SS birlikleri kuruyorMuhalefet liderleri turunun sonunda, Erdoğan'ın çantasından "özel ordu" çıktı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Erdoğan'a, kurmayı düşündükleri profesyonel birliklerin Ordu içinde mi yoksa dışında mı olacağını sordu. Erdoğan'ın "henüz karar vermedik" diye cevapladığı bu soru, tüm planı açığa çıkardı. Kurulması planlanan ordunun Tayyip Erdoğan'ın emrinde olması isteniyor. Tıpkı, "Nazi Almanyası'nın S.S. Birlikleri gibi!LEVENT AKTayyip Erdoğan, terör ve terörün önlenmesi konulu liderler turunun son durağında, 15 Temmuz günü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kapısını çaldı. Kılıçdaroğlu görüşmeyi fırsat bilip, o kritik soruyu; önceki ziyaretleri sırasında Erdoğan'ın gündeme getirdiği özel birlikleri, bizzat Erdoğan'a sordu: "Kurulacak özel birlik orduya mı bağlı olacak, yoksa başka bir yere mi?" Erdoğan'ın verdiği "henüz karar vermedik" cevabı, aslında "gündemimizde, TSK'ya değil Hükümet'e bağlı bir güvenlik örgütü kurmak var!" anlamı taşıyor. Yani Erdoğan bu cevabıyla, emir komutası hükümette olan özel bir ordu kurma niyetinde olduklarım açık etti.
ERDOĞAN DA SÖYLEDİ...16 Temmuz günü partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında konuşan Erdoğan, amaçlarının hudut bölgesinde tamamen profesyonel personelin görev yapması olduğunu söyledi. Muhalefet turunda konuyu gündeme getirmesinin ardından atılan "özel ordu kuruluyor" manşetlerinden duyduğu rahatsızlığı gizleyemeyen Erdoğan, kırsal bölge ile meskun bölgenin güvenlik ekiplerinin farklı donanıma sahip olmalarının gerekliliğini, bu konuda Türk Silahlı Kuvvetleri, Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Terörle Mücadele Yüksek Kurulu, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın çalışma yapacağını ve karar verileceğini belirtti. Erdoğan'ın çalışmayı yapacak kurumlar arasında İçişleri Bakanlığı'nı da sayması, "özel hudut birliği" olarak adlandırdığı yapılanmanın TSK dışında olacağı yönündeki eğilimin işareti olarak değerlendirildi.
TSK, BİRLİKLERİNİ PROFESYONELLEŞTİRE DURSUN...Artan terör saldırılarının ardından başlayan teröre çözüm tartışmalarının bir ayağını, silahlı mücadele yöntemlerinin değiştirilmesi konusu oluşturuyordu. Önce, üç aylık askerlerin teröristlerle savaştırılması- nın yanlış olduğu ve operasyonel birliklerin uzman erbaşlardan oluşan birliklere dönüştürülmesi gündeme getirildi. Genelkurmay zaten uzun süredir bu konu üzerinde çalışıyordu. Son olarak 2008'de başlatılan çalışma doğrultusunda 5'i Kara Kuvvetleri Komutanlığı, 1'i de Jandarma Genel Komutanlığına bağlı olmak üzere 6 tugay, uzman erbaşlardan oluşan birliklere dönüştürülüyor.
ERDOĞAN'IN ÖZEL BİRLİĞİ, HİTLER'İN S.S. BİRLİKLERİAma Kılıçdaroğlu-Erdoğan görüşmesinde gündeme gelen soru, Hükümet'in Genelkurmay'ın bu çalışmasından farklı içerikte bir başka eğilim içinde olduğunu ortaya koymuştu. Türk Ordusu dışında ayrı bir otoriteye tabi olarak kurulacak ordu, akıllara emir komuta ve işlevi bakımından Nazi Almanyası'nın S.S. birliklerini getirdi. Nazi Almanyası'nda 2. Dünya Savaşı sırasında kurulan silahlı bu birliklere Schutzstaffel (Koruma Timi)'nin kısaltması olan S.S. adı veriliyordu. Önceleri Hitler'in kişisel muhafızlığını yapmak üzere kurulan ve ordudan geçme subayların yönettiği S.S. birliklerindeki personel sayısı 2'nci dünya savaşı sonlarına doğru 900 bine ulaşmıştı. Emri sadece iktidardan alan birlikler, yaptıklarıyla sadece iktidara karşı sorumluydular.
ÖZEL ORDUNUN, ÖNCE ÖZEL MÜSTEŞARLİĞİ KURULDU
Projenin bir diğer önemli adımı da, istihbarat ve emir-komuta yetkisini hükümet kontrolü altına almak üzere oluşturulan Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı. Bu müsteşarlık da, tıpkı özel ordu gibi, terörle etkin mücadele iddiasıyla gündeme getirilmişti. Bu müsteşarlık da, doğrudan İçişleri Bakanlığı'na, yani iktidara bağlı! Müsteşarlık kuruluş kanununun gündeme getirildiği dönemle, özel ordunun gündeme getirildiği bugünün koşulları arasında da büyük benzerlikler dikkat çekici. Müsteşarlık, Dağlıca, Aktütün büyük terör saldırılarının hemen akabinde gündeme getirilmişti. ABD, Irak'ın kuzeyindeki Kukla yönetim ve AKP iktidarı arasında istihbarat paylaşımı anlaşmasının yürürlükte olduğu bir dönemde gerçekleşen bu saldırıların ardından, Türkiye'de kurumlar arasında istihbarat paylaşımı ve koordinasyon sorunu yaşandığı iddiası gündeme getirilmiş ve ardından bu sorunu gidereceği iddiasıyla bu müsteşarlığın kuruluş kanunu TBMM'den geçirilmişti.
Bugün de, TSK'nın terörle mücadeledeki yetersizlikleri tartışmaya açılarak, özel ordu pişiriliyor.
Türk Ordusu dışında ayrı bir otoriteye tabi olarak kurulacak ordu, akıllara emir komuta ve işlevi bakımından Nazi Almanyası'nın SS birliklerini getirdi, Nazi Almanyası'nda 2. Dünya Savaşı sırasında kurulan silahlı bu birliklere SS adı veriliyordu. Önceleri Hitler'in kişisel muhafızlığını yapmak üzere kurulan ve ordudan geçme subayların yönettiği SS birliklerindeki personel sayısı 2'nci dünya savaşı sonlarına doğru 900 bine ulaşmıştı. Emri sadece iktidardan alan birlikler, yaptıklarıyla sadece iktidara karşı sorumluydular.[mod="MHP İzmir Milletvekili Emekli Tümgeneral Kamil Erdal Sipahi]

'Nihai hedef tümü profesyonelleşmiş bir ordu'MHP İzmir Milletvekili Emekli Tümgeneral Kamil Erdal Sipahi, özel ordu girişimini Aydınlık'a değerlendirdi. "Ordunun özeli, geneli olmaz, ordu milletin ordusudur!" diyen Sipahi şu değerlendirmeleri yaptı: "Türkiye Cumhuriyeti devletinde iki bakanlığın adının başında 'milli' ifadesi vardır. Bunlardan biri Milli Eğitim Bakanlığı diğeri de Milli Savunma Bakanlığı. AKP iktidarı, icraatlarıyla eğitimi milli olmaktan uzaklaştırdı, görülen o ki şimdi de ordumuzu millilikten koparmak istiyor."
AKP iktidarının icraatlarıyla, ordunun itibarını zedelemeye dönük faaliyetlere zemin hazırladığını belirten Sipahi "AKP iktidarı, bu son girişimiyle, huyundan vazgeçmeyeceğini göstermiş oldu" dedi. Bu girişimin nihai hedefinin yükümlülük sistemini tamamen ortadan kaldırarak tümden profesyonelleşmiş ordu yaratmak olduğunun altını çizen E. Tümg. Sipahi "tümü profesyonel ordunun nasıl bir ordu olduğunu Irak'ta, Afganistan'da görüyoruz. Oradaki insanlık dışı uygulamalar ortada duruyor" şeklinde konuştu.[/mod]
Projenin bir diğer önemli adımı da, istihbarat ve emir-komuta yetkisini hükümet kontrolü altına almak üzere oluşturulan Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı. Bu müsteşarlık da, tıpkı özel ordu gibi, terörle etkin mücadele iddiasıyla gündeme getirilmişti. Bu müsteşarlık da, doğrudan İçişleri Bakanlığı'na, yani iktidara bağlı! Müsteşarlık kuruluş kanununun gündeme getirildiği dönemle, özel ordunun gündeme getirildiği bugünün koşulları arasında da büyük benzerlikler dikkat çekici.KDGM PLANLAYACAK ÖZEL ORDU UYGULAYACAK Müsteşarlığın kurulmasını öngören Yasa Tasarısı'nda Müsteşarlığın amacı şöyle açıklanıyor: "terörle mücadeleye ilişkin politika ve stratejileri geliştirmek ve bu konuda ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak". Müsteşarlık; Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Jandarma ve Emniyet'ten aldığı istihbaratı kendi havuzunda toplayacak. Müsteşarlığın ayrıca veri, bilgi ve belgeleri toplamak, tasnif etmek, analiz ve değerlendirmeler yapmak görevi de var.
MİT'İN ROLÜNDE DE DEĞİŞİKLİKTayyip Erdoğan, görüşmelerinde bir süredir gündeme getirdiği bir başka noktanın daha altını çizdi: "MİT dış istihbarata ağırlık verecek". Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı'nın kuruluşuyla İçişleri Bakanlığı'nı, ABD'deki İç Güvenlik Bakanlığı'na benzer bir konuma yerleştirmek isteyen Tayip Erdoğan yönetimi, MİT'in iç istihbarattaki görevini de KDGM'ye devretmesini savunuyor.
[mod="ORG. BAŞBUĞ"]
'Bu sistemle oynarsanız Ordu ile millet arasındaki bağ kopar'Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Star TV'de Uğur Dündar'ın sorularını yanıtlarken profesyonel ordu tartışmalarıyla ilgili şunları söylemişti:
"TSK'daki toplam erbaş ve er mevcudu 430 binler civarında. Bunları uzman haline getirmek doğru değil artı mümkün de değil. Niye? Türkiye'de askerlik bir vatan borcu. Yani Türk ordusunun belkemiğini Mehmetçik oluşturuyor. Mehmetçiğin yerini hiçbir şeyle dolduramayız. Dünyanın neresinde askere davulla zurnayla gönderilen var? Bu sistemle oynamaya kalkarsanız, orduyla millet arasındaki bağı da kopartır."[/mod]
[mod="Tarih"]
Erdoğan'ın terör konusunda görüş alışverişinde bulunmak üzere ziyaret ettiği SP Genel Başkanı Numan Kurtulmuş da Erdoğan'a özel birlik önerdi. Gazete Habertürk'ün haberine göre Kurtulmuş Erdoğan'a insan hakları eğitimi almış, Kürtçe bilen, bölgenin kültürüne hâkim ve en önemlisi de sivil iradeye bağlı bir özel birlik kurulmasını önerdi. Gazete, haberine Erdoğan'ın bu öneriye sıcak bakmadığı iddiasını da ekledi.[/mod]
TURGUT ÖZAL'DAN ÇİLLER'E, ÇİLLER'DEN ERDOĞAN'AÖzel Ordu, MİT'in "sivilleşmesi" ve "dış istihbarata kayması, iç ve dış istihbaratın ayrılması, profesyonel ordu, Turgut Özallı yıllardan beri Türkiye'nin gündeminde. Önce Özal, sonra Çiller iktidarları döneminde bunu gerçekleştirmeye çalıştılar. Özal'm 1. Körfez Savaşı sırasında Ordu'ya söz geçirememesi nedeniyle, Çankaya'ya danışman olarak aldığı emekli komutanlarla Ordu'ya müdahaleye çalıştığı hatırlanacaktır. Yine Çiller de benzer bir çabayla Özal'ın politikasını devam ettirmeye çalıştı. Özal da, Çiller de, içinde emekli askerlerin de bulunduğu kendilerine bağlı özel örgütleri devlet mekanizmaları içinde kullandı. İçişleri Bakanlığı'nda irticai kadrolaşma bu dönemde doruğa çıktı. Gladyo merkezinin Emniyet'e taşınması bu yıllarda adım adım hayata geçirildi. Özal'ın ekibi ile Erdoğan'ın bu işleri yürüten ekibinin aynı kişilerden oluşması da bir tesadüf değil.
Hem müsteşarlık, hem de hükümete bağlı özel silahlı birlik, 90'lı yılların ortalarında Tansu Çiller iktidarının gündeme getirdiği "Kamu Güvenlik Birimi"ni akıllara getirdi. Çiller, statüye kavuşturmak istemiş, ancak Susurluk kazasıyla birlikte "özel örgüt"ün deşifre olmasmdan sonra bu planı suya düşmüştü.
POLİSE, AĞIR SİLAH İTHAL YETKİSİ BEKLEMEDEÖzel birliğin bir başka adımı da, İçişleri Bakanlığı'nın ağır silahlarla takviyesi. 1 Temmuz 2009'da TBMM'ye gönderilen Silah Kanunu Tasarısı'nm 5'inci maddesiyle; hem MİT'e, hem de İçişleri Bakanlığına, ağır silah ithal yetkisi veriliyor. Önce, TBMM İçişleri Komisyonu'na gelen tasarı incelenmek üzere, bir alt komisyona gönderilmişti. Alt komisyon tepkiler ve itirazlar üzerine, Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT'in, denizaltı, tank, top gibi ağır askeri silahları "TSK'nın görüşü alınmadan" ithal edilemeyeceği; ancak, "ağır askeri silah" kapsamı dışında ihtiyaç duyulan silahları izinsiz ithal edebileceğini raporuna yazdı. Tasarı, komisyonda hâlâ bekletiliyor.
EMNİYETE 30 BİN KADRO VERİLDİHükümetin bu planıyla örtüşen kadro çalışmaları da tüm hızıyla sürüyor. Haziran ayı ortasında Emniyet Genel Müdürlüğüne 30 bin kadro ihdas edilen kanun teklifi TBMM Genel Kurulu'ndan AKP'nin oylarıyla geçirilmişti. Teklif, emniyet teşkilatında "Kıdemli başpolis memuru" ve "Başpolis memuru" ünvanlarını da getirdi.
Kabul edilen teklife göre, Emniyet Genel Müdürlüğü'ne ihdas edilen 30 bin kadronun 20 bini polis memuru ataması için, 10 bini de "kıdemli başpolis" ve "başpolis" için kullanılacak.
Ayrıca teklifle Polis meslek eğitimine alınacaklarda yaş sınırı 27'den 28'e çıkarıldı.
11 Temmuz'da Afyonkarahisar'da Polis Meslek Yüksek Okulu'nun temel atma törenine konuşan İçişleri Bakanı Beşir Atalay 10 bin yeni polis alımı için hazırlıkların sürdüğünü açıkladı.
[mod="ORG. BAŞBUĞ:"]
'NATO kendi bölgesinin dışında da eyleme geçmeli!Org. İlker Başbuğ "NATO'nun sadece kendi coğrafi bölgesi sınırları içinde değil, üyelerinin ortak güvenlik çıkarlarının tehdit edildiği yerlerde de eyleme geçmesi gerektiğini" söyledi.
21 Haziran'da İpekyolu 2010 Seminer etkinliğinin açılışında konuşan Başbuğ, "NATO güçlü, küresel bir güvenlik örgütü olarak var olmaya devam etmez ise, dünyada bir güvenlik boşluğu ortaya çıkabilir. Bu, hiçbirimizin kesinlikle görmek istemediği bir şeydir" dedi.
İlker Başbuğ özetle şunları söyledi:
"Bilindiği üzere NATO, kendisini 21. yüzyılın güvenlik sorunlarına uyarla-yabilen tek örgüt olduğunu kanıtlamıştır."
"Bu nedenle, NATO'nun caydırma ve savunma anlamında dünyada en önemli uluslararası kurum olmaya devam ettiği konusunda hepimiz hemfikiriz."
"Birliğin 21. yüzyılda karşılaşacağı tehditler, güçlükler ve riskler hızla niteliklerini değiştirmekte ve daha küresel hale gelmektedir."
"Bizlerin, geçmişte onlarca yıl boyunca sınırlarımız tehdit edildi fakat şimdi sınırları olmayan tehditlerimiz var."
"Birliğin sorumluluk alanından çok uzaklardaki yerlerde oluşan yerel çatışmalar, ulusal ve bölgesel sınırları aşma potansiyeline sahip ve çoğu zaman daha geniş güvenlik etkileri yaratmaktalar. Diğer bir deyişle, bugün güvenliğimiz giderek artan biçimde diğer bölgelerdeki istikrara bağlıdır."
"Bu nedenle, NATO'nun sadece kendi coğrafi bölgesi sınırları içinde değil, üyelerinin ortak güvenlik çıkarlarının tehdit edildiği yerlerde de eyleme geçmesi gerekmektedir."
"Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü, diğer bölgesel örgütler ve başlıca hükü- met-dışı örgütler gibi uluslararası sistemin diğer unsurları ile işbirliği içinde, NATO misyonlarında temel fonksiyon olarak yer almalıdır."
"NATO güçlü, küresel bir güvenlik örgütü olarak var olmaya devam etmez ise, dünyada bir güvenlik boşluğu ortaya çıkabilir. Bu, hiçbirimizin kesinlikle görmek istemediği bir şeydir."
İpekyolu Seminerine NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanı, AB Askeri Komite Başkanı, NATO Askeri Komite Başkan Yardımcısı ile BM Üyesi 54 ülkeden Genelkurmay Başkanlarını katıldı.[/mod]
SINIR GÜVENLİĞİ ORDU'DA DEĞİL SINIR POLİSİNDE!
Planın bir başka adımı da, AKP'nin yeni sınır güvenliği stratejisi. MGK ve güvenlik zirvesinde de gündeme geldiği belirtilen projeye göre hedef aşamalı olarak sınır güvenliğini Jandarma'dan almak. Avrupa Birliği'ne uyum adı altında hazırlanan projeyi İçişleri Bakanlığı yürütüyor. 'Entegre sınır politikası' olarak adlandırılan bu proje, kara, deniz ve hava sınır güvenlik birimlerinin tek bir çatı altında toplanmasını içeriyor. Proje ile sınırların denetimi, 2012'ye kadar kademeli olarak askerden alınarak "sınır polisi"ne devredilecek. Taslakta yapılması planlanan uygulama aynen şöyle ifade ediliyor: "Türkiye'nin tüm sınır kapıları ile yeşil ve mavi sınırlarında görev yapmak üzere ve profesyonel bir sınır güvenlik teşkilatının kurulması." Proje aynca Europol isimli Avrupa polisinin operasyonlara katılmasına da imkan sağlayacak.
AKP'nin uzun vadeli hedefi ise Jandarma'nın Genelkurmay'la ilişiğinin kesilerek tamamen İçişleri Bakanlığı'na bağlanması ve iç güvenliğin de tamamen polislere bırakılması. Proje, AKP'nin AB'ye taahhütlerini içeren Ulusal Programın 'Siyasi Kriterler' bölümünde de şöyle yer alıyor: 'İç güvenlik hizmeti, sivil iradenin belirleyeceği politikalar doğrultusunda ve yine onun denetim ve gözetiminde; kolluk kuvvetlerinin profesyonel ve uzmanlaşmış birimleri tarafından yerine getirilecektir.'
NİHAİ HEDEF: MİLLİ ORDUYU TASFİYEGüvenlik uzmanlarına göre bu model, uzun vadede orduyu tümden profesyonelleştirme planının da bir parçası. Zira Egemen Bağış, "profesyonel orduya geçersek 500 bin kişiyi istihdam edebiliriz" diyerek bu niyeti daha önce ortaya koymuştu. Bağış'ın söylediği 500 bin rakamı, yükümlülük sistemiyle silahaltına alınanların sayısıyla örtüşüyor. Hükümet temsilcileri bu konu gündeme her geldiğinde, zorunlu askerlik sistemi olmayan AB ülkeleri ve ABD'yi örnek göstermeyi de ihmal etmiyor.
ASİMETRİK PSİKOLOJİK SAVAŞIN İŞTE ASIL HEDEFİ BU!Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratmaya, itibarını zedelemeye yönelik psikolojik harekatta uzun yıllar, temel görevlerini yapamadığı, sınır güvenliğini sağlayamadığı, teröre karşı yürütülen silahlı mücadelede başarısız olduğu temaları işlendi. TSK, Ergenekon tertibiyle de suça bulaşmış insanları barındıran bir kurum gibi gösterildi.
Ergenekon tertibiyle açılan 2. Ergenekon, Poyrazköy, Gölcük ve Kafes davalarında 245 muvazzaf subay sanık yapıldı. Yargılananlar arasında Orgeneral'den, astsubaya kadar her rütbeden asker bulunuyor. En üst rütbeli muvazzaf subay Orgeneral Saldıray Berk. Berk, şu anda terörle mücadele eden tek ordu olan 3'üncü ordunun başındaki komutan! Davalarda, Saldıray Berk dışında 32 muvazzaf general, 59 albay, 6 yarbay, 30 teğmen, 14 astsubay yargılanıyor. Bu subayların sanık yapılmasının amacı, önümüzdeki ay yapılacak Yüksek Askeri Şura toplantısında terfilerini engellemek. Balyoz iddianamesinde 153 muvazzaf subay yer aldı. İddianamedeki subayların 25'i muvazzaf general. 31 denizcinin yargılandığı Kafes Davasında Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Kadir Sağdıç da sanık. Koramiral Sağdıç Kages davasının ilk duruşmasına katılmadan bir gün önce Akdeniz'de yapılan güvenlik tatbikatını yönetti. Ertesi gün de örgüt üyeliği iddiasıyla duruşmaya çıktı.
12 EYLÜL CUNTASININ İZİNDEN GİDERKEN...Buna benzer soruşturmalar 30 yıl önce, 12 Eylül cuntası tarafından gerçekleştirilmişti. 12 Eylül cuntası siyasi iktidarı hedef alıyor gibi görünse de asıl darbeyi Türk Silahlı Kuvvetleri'ne vurdu. 12 Eylül darbesinin ardından başlatılan "sol cunta soruşturmalarında" yurtsever subaylar hedef alındı. Cunta döneminde, yurtsever 1500 subay ordudan tasfiye edildi, yüzlerce subay hapse atıldı. 3 yıl süren soruşturmalarda cezaevlerinde intihar eden subaylar da oldu. Amerikancı 12 Mart darbesiyle de 1000'in üzerinde muvazzaf subay ordudan atılmıştı.
[mod="EGEMEN BAĞIŞ:"]
Profesyonel ordu şartDevlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, 10 Temmuz'da gazetecilere yaptığı açıklamada Türkiye'nin uzun vadede profesyonel bir orduya kavuşması gerektiğini belirterek, "3-4 aylık bir eğitimle Türkiye'nin en hassas bölgelerine gönderilen 20 yaşındaki gençlerle, terörle mücadele konusunda bazı zafiyetler yaşanıyor" dedi. Almanya ve Fransa'da işsizliği azaltmak, devlet gelirlerini artırmak için ordunun tamamen profesyonelleştirilmesinin gündemde olduğunu belirten Bağış, diğer AB ülkelerinden de örnekler verdi. Türkiye'nin en kısa sürede en iyi teçhizatla donatılmış, tecrübeli askerlerden oluşan profesyonel bir orduya kavuşması gerektiğini belirten Bağış şunları söyledi:
"Avrupa Birliği üyesi ülkeler de bu süreçleri yaşadılar. Onların birçoğu da artık profesyonel orduya geçti. Kısa önemde, Genelkurmay Başkanlığımızın şu an üzerinde çalışmakta olduğu terörle mücadele kapsamında özel eğitim almış, özel teçhizatla donatılmış bir gücün özellikle Doğu'da ve hassas bölgelerde görevlendirilmesi konusu var. Ama uzun vadede de artık Türk Silahlı Kuvvetleri'nin o kendi geleneklerimizden gelen asker millet olmamızın gereğini yerine getirecek profesyonel bir şekilde yapılanması tartışılmalıdır. Bu konuda da Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlettir. Bu yükün altodan kalkabilecek güçtedir." [/mod]
AYDINLIK Dergisi, 18 Temmuz 2010, Sayı 1196